İçeriğe geç

Zaman ve Varlık Üzerine Kitap Alıntıları – Martin Heidegger

Martin Heidegger kitaplarından Zaman ve Varlık Üzerine kitap alıntıları sizlerle…

Zaman ve Varlık Üzerine Kitap Alıntıları

&“&”

Her varolan doğru zaman’da gelir ve gider.
Felsefe adı verilen düşünmede durum böyle değildir. Bu düşünmenin "dünyasal bilgeliği sunduğu ve hatta belki de "Kutsanmış Yaşam Yolu" olduğu kabul edilir.
Varlık tarihi , kendi göndermelerinde hem göndermenin hem de açığa çıkaran O " nun kendilerini göstermeleriyle birlikte kendilerini tuttukları Varlık yazgısı anlamına gelir . Kendini tutma , Grekçede epoche’dir. Böylece varlık yazgısının çağlarından ( epochs ) söz ederiz. Burada çağ , olagelmedeki bir zaman süresi değil , göndermenin temel niteliği , armağanın yani varolanların temeli olma bakımından Varlığın anlaşılabilmesi lehine kendini edimsel olarak tutma anlamına gelir.
Zamanda olan ve böylece zaman tarafından belirlenene zamansal diyoruz. Bir insan öldüğü zaman ve burada olandan, burada ve orada varolanlardan uzaklaştırıldığında onun zamanının geldiğini söyleriz. Zaman ve zamansal, ölümlü olan ve zamanla geçip giden anlamına gelir.
Varlık – bir sorun, belki de düşünmenin sorunu
Her şeyin kendi zamanı vardır."dediğimizde, zaman adını kullanırız. Bu şu anlama gelir: Gerçekte varolan her şey, her varolan doğru zamanda gelir ve gider , zaman onu tayin ettiği sürece bir süre kalır. Her şeyin kendi zamanı vardır…
Varlığı sorun olarak, zamanı sorun olarak ele alabilir miyiz? Eğer, “sorun” şu anlama geliyorsa onlar sorun değildirler: Varolan birşey. “Sorun”, “bir sorun” sözcüğü artık bizim için, içinde kaçınılmaz birşeyin gizlenilmesi nedeniyle kesinlikle riskli olan anlamına gelmelidir. Varlık bir sorun, belki de düşünmenin sorunu.
Varlık – bir sorun, belki de düşünmenin sorunu
Zaman – bir sorun, eğer aslında zamana benzer birşey Varlıkta mevcudiyet olarak konuşursa, belki de düşünmenin sorunu. Varlık ve zaman, zaman ve Varlık, her iki sorunun bağıntısını, her iki sorunu birbirlerine yakın tutan ve onların bağıntısına dayanan söz konusu sorunu adlandırır. Bu durum üzerinde düşünmek, düşünmenin kendi sorununda ısrar etme niyetini sürdürmek istediği varsayıldığında düşünmenin görevidir.
Varlığı sorun olarak, zamanı sorun olarak ele alabilir miyiz? Eğer, “sorun” şu anlama geliyorsa onlar sorun değildirler: Varolan birşey. “Sorun”, “bir sorun” sözcüğü artık bizim için, içinde kaçınılmaz birşeyin gizlenilmesi nedeniyle kesinlikle riskli olan anlamına gelmelidir. Varlık bir sorun, belki de düşünmenin sorunu.
Hegel için varlık sorusu diye bir soru yoktur ve hatta böyle bir soru ortaya atılamaz.
Hegel’e göre tarihte aynı zamanda özgürlük olan zorunluluk hüküm sürer.
Zaman insanın ürünü olmadığı gibi insan da zamanın ürünü değildir.Ortada hiçbir ürün yoktur.Yalnızca, zaman-uzamı açan yayılma anlamında verme vardır.
Zamanda olan ve böylece zaman tarafından belirlenene zamansal diyoruz. Bir insan öldüğü zaman ve burada olandan, burada ve orada varolanlardan uzaklaştırıldığında onun zamanının geldiğini söyleriz. Zaman ve zamansal, ölümlü olan ve zamanla geçip giden anlamına gelir. Dilimiz hala daha büyük kesinlikle şöyle der: Zamanla geçip belirlenir. O halde Varlığın zaman tarafından belirlendiği nasıl düşünülür? Varlık, zamanın geçip gitmesinin giden. Çünkü zamanın kendisi geçip gider. Ancak sürekli olarak geçip gitmeyle zaman, zaman olarak kalır. Kalmak şu anlama gelir: Ortadan kaybolmamak böylelikle mevcut olmak. Böylece zaman bir Varlık türü tarafından değişmezliğinden söz eder. Yine de biz zamanı bir şey’e benzer birşey olarak hiçbir yerde bulmuyoruz.
Var olanlara başvurmadan varlığı düşünmenin anlamı şudur; metafiziğe bakmaksızın varlığı düşünmek.Ancak metafiziğe olan itibar, metafiziği alt etme niyetinde bile egemendir.Dolayısıyla görevimiz, bütünüyle alt etmeyi bırakmak ve metafiziği kendi haline bırakmak olacaktır.
Zira varlık olmaksızın hiçbir varolan, var olan olarak varolamaz.Buna göre varlık, bütün olayların en yükseği, en anlamlısı olarak öne sürülebilir.
İnsansız zaman yoktur.
Varlık bir şey değildir, böylece de zamansal değildir ve yine de zaman tarafından mevcudiyet olarak belirlenir.
İzleyeceğiniz konferans birkaç sunuş sözcüğü gerektiriyor. Eğer bize şimdi Paul Klee’nin, öldüğü yıl yaptığı iki resminin asılları -Bir Pencereden Azizler" ve "Ölüm ve Ateş" adlı çuval bezi üzerine sulu boya resimleri- gösterilseydi, onların önünde uzun bir süre kalmak isteyecek ve onların doğrudan doğruya anlaşılabilir oldukları iddiasını bırakacaktık.
İnsansız zaman yoktur.Fakat buonsuz olmama" ne anlama gelir?
Varlık ve zamanın sadece Sahiplenişte var olmalarından dolayı, Sahipleniş, insanı, hakiki zaman içinde kalma aracılığıyla Varlığı kavrayan varolan olarak, kendisinin olan içine taşıma özgün özelliğine sahiptir. Böyle Sahiplenildiğinde, insan Sahiplenmeye aittir.
İnsansız zaman yoktur. Fakat bu onsuz olmama" ne anlama gelir? Zamanın vericisi ya da alıcısı insan mıdır? İnsan, her şeyden önce insandır da ondan sonra mı ara sıra -yani şu ya da bu zamanda- zamanı alır ve kendisini ona bağlar? Hakiki zaman, şimdi, geçmiş ve geleceğin ortaya çıkmasının yakınlığı, zamanın üç katlı açık yayılımını birleştiren yakınlıktır. O, zaten insana, sadece üç katlı yayılma içinde kalma, yadsımayı sürdürme ve bu yayılmayı belirleyen yakınlığı elde bulundurma yoluyla insan olabilsin diye ulaşmıştır. Zaman insanın ürünü olmadığı gibi insan da zamanın ürünü değildir. Ortada hiçbir ürün yoktur. Yalnızca, zaman-uzam’ı açan yayılma anlamında verme vardır.
Her şeyin kendi zamanı vardır."dediğimizde, zaman adını kullanırız. Bu şu anlama gelir: Gerçekte varolan her şey, her varolan doğru zamanda gelir ve gider , zaman onu tayin ettiği sürece bir süre kalır. Her şeyin kendi zamanı vardır…
Herşeyin kendi zamanı vardır.
Noksanlık şu demektir: birbirine ait olanın henüz bir arada olmayışı."
O bir anız tarlasıdır üzerine kara bir yağmurun yağdığı.
O kahverengi bir ağaçtır tek başına duran.
O islık çalan bir rüzgardır boş kulübeler etrafında dönen.
Ne kadar keder verici bu gece.
O bir ışıktır dudağımda söndürülen.
Gerçekten varolan her şey, her varolan doğru zamanda gelir ve gider ve zaman onu tayin ettiği sürece bir süre kalır. Her şeyin kendi zamanı vardır.
Nasıl? Ne zaman? ve Nerede? – Tanrılar sessiz
kalır!
Öyleyse tutunun Çünkü ye ve Nedenini sormayın.
kendine-ulaşma insanın
sonluluğunu aşmaya yol açar
Varlık – bir sorun, fakat bir var olan değil.
Zaman – bir sorun, fakat zamansal bir şey değil.
Varlık bir şey değildir, böylece de zamansal değildir ve yine de zaman tarafından mevcudiyet olarak belirlenir. Zaman bir şey değildir, böylece de varolan değildir ve yine de zamandaki varolanlar gibi zamansal bir şey olmaksızın kendi geçip gidişi içinde sabit kalır.
Her şeyin kendi zamanı vardır."dediğimizde, zaman adını kullanırız. Bu şu anlama gelir: Gerçekte varolan her şey, her varolan doğru zamanda gelir ve gider , zaman onu tayin ettiği sürece bir süre kalır. Her şeyin kendi zamanı vardır…
Bütün sorunları öğrenmen gerekir-hem dolgun doğruluğun sarsılmaz yüreğini
hem de doğru inançtan yoksun ölümlülerin kanılarını.

kreo de sepanta puthestha

emen aletheies eukukleos atremes etor

ede broton doxas, tais ouk emipistis alethes

Burada belirtilen Aletheia, açıkta olmadır. Ona dolgun (well- rounded) denir. Çünkü o, başlangıç ve sonun her yerde aynı olduğu daire şeklindeki saf küre içine çevrilir. Bu çevrilmede hiçbir bükülme, hile ve kapanma olanağı yoktur. Düşünceye dalan insanın, açıkta olmanın sarsılmaz yüreğini dinlemesi gerekir. Açıkta olma’nın sarsılmaz yüreği hakkındaki sözcük ne anlama gelir? O, en çok kendinin olanda açıkta olmanın kendisi anlamına gelir, bu da açıkta olanın başlamasını bahşedeni kendinde toplayan sessizliğin

yeri demektir. Bu, açık olanın açılmasıdır. Soruyoruz: Ne konuda açıklık? Biz zaten spekülatif ve ifıtuitif düşünme yolunun, bir yandan öbür yana geçilebilir açılmaya gerek duyduğu olgusu üzerinde durmuştuk. Sadece bu açılmada, olanaklı ışıma yani mevcudiyetin kendisinin olanaklı mevcut oluşu kalır.

Başka her şeye önsel olan, ilkin, düşünmenin bir şeyi izlediği ve onu kavradığı yol üzerinde açıkta olmayı bahşeder: Hotos estin…einai : Mevcudiyet mevcut oluyor. Bu açılma, her şeyden önce mevcudiyete yolun olanaklılığım ve mevcudiyetin kendisinin olanaklı mevcut oluşunu bahşeder. Biz, aletheia’yı, açıkta olmayı, ilkin, Varlığı ve düşünmeyi ve onların birbirlerine göre ve birbirleri için mevcut oluşlarını bahşeden açılma olarak düşünmeliyiz. Açılmanın sessiz yüreği, tek başına ondan, Varlığın ve düşünmenin, yani mevcudiyet ve kavramanın birbirlerine ait olmaları olanağının ortaya çıkabildiği sessizliğin yeridir.

Düşünmenin bağlayıcı bir karakteri veya taahhütü olası savı, bu kefalette temellendirilir. Aletheia’nın, açılma olarak, önce gelen deneyimi olmaksızın, vadedilen ve edilmeyen düşünme üzerine bütün konuşma temelsiz kalır. Platon’un, mevcudiyet’i idea olarak belirlemesi, geçerli karakterini nereden alır? Aristoteles’in, mevcut olma’yı energeia olarak yorumlaması neye göredir?

Parmenides’in, deneyimini edinmiş olması gerektiği aletheia &‘yi, açıkta olma’yı deneyimlemediğimiz sürece, felsefede daima unutulmuş kalan bu soruları soramayışımız bile oldukça tuhaftır. Ona giden yol, üzerinde ölümlülerin kanılarının dolaşması gereken sokaktan ayrılır. Aletheia, ölümlü bir şey değildir, o, tıpkı ölümün kendisi kadar hiç gibidir.

Aletheia adını, ısrarla, açıkta olma olarak tercüme edişim, etimoloji uğruna değil, daha çok, Varlık ve düşünme denileni gereği gibi düşündüğümüzde, düşünülmüş olması gereken sorundan dolayıdır.
Açıkta olma, sözün gelişi, Varlık ve düşünmenin ve onların birbirlerine ait oluşlarının içinde bulundukları unsurdur. Aletheia, felsefenin başlangıcında belirtilir, ancak sonradan felsefe tarafından aletheia olarak açıkça düşünülmez.
Çünkü Aristoteles’ten beri, metafizik olarak felsefenin görevi, varolanlar olarak varolanları onto-teolojik olarak düşünmek olmuştur.

Her felsefe çağı kendi zorunluluğuna sahiptir. Bizim, sadece, bir felsefenin ne durumda ise öyle olduğu olgusunu onaylamamız gerekir. Çeşitli dünya görüşleri ile ilgili durumda olabildiği gibi, bizim işimiz, birini diğerine tercih etmek değildir.
Her şeyin kendi zamanı vardır". dediğimizde, zaman adım kullanırız. Bu şu anlama gelir: Gerçekten varolan her şey, her varolan doğru zamanda gelir ve gider ve zaman onu tayin ettiği sürece bir süre kalır. Her şeyin kendi zamanı vardır.
Yürürlükteki tasarımlara göre şimdi, geçmiş ve gelecek ile birlikte zamanın karakterini biçimlendirir.
Kant’ın işaret ettiği gibi zaman hiçbir şekli kabul etmez", bu onu düşünmeyi uzamı düşünmekten daha güç kılar.
Zaman insanın ürünü olmadığı gibi insan da zamanın ürünü değildir
Gerçekten varolan her şey, her varolan doğru zamanda gelir ve gider. Ve zaman onu tayin ettiği sürece bir süre kalır. Yani;
HER ŞEYİN KENDİ ZAMANI VARDIR.
Her şeyin kendi zamanı vardır.
Ne zaman bir ispata gerek olduğunu ve ne zaman olmadığını görememek eğitimsizliktir.
Zamanda olan ve böylece zaman tarafından belirlenene zamansal diyoruz. Bir insan öldüğü zaman ve burada olandan, burada ve orada varolanlardan uzaklaştırıldığında onun zamanının geldiğini söyleriz. Zaman ve zamansal, ölümlü olan ve zamanla geçip giden anlamına gelir.
Yetkin abstractum olarak Varlık , mutlak Tin’in gerçekliğinin tam somutluğu içine yedirildiği ve yükseltildiği zaman sadece saptanmış olandır…
Varlık – bir sorun , fakat varolan değil.

Zaman – bir sorun , fakat zamansal birşey değil.

Varlık bir şey değildir , böylece de zamansal değildir ve yine de zaman tarafından mevcudiyet olarak belirlenir.

Zaman bir şey değildir , böylece de varolan değildir ve yine de zamandaki varolanlar gibi zamansal bir şey olmaksızın kendi geçip gedişi içinde sabit kalır .

Her şeyin kendi zamanı vardır."
Son" sözcüğünün eski anlamı yer anlamıyla aynıdır: "bir sondan bir diğerine" şu anlama gelir: Bir yerden bir diğerine.
Nasıl? Ne zaman? ve Nerede? Tanrılar sessiz kalır! Öyleyse tutunun çünküye ve nedenini sormayın.

Fakat hepsini öğrenmelisin:
açıkta olmanın, dolgun, titremeyen yüreğini ve açıkta olana güvenme yetkisinden yoksun ölümlülerin kanılarını da…

Aydınlık olmaksızın hiçbir dış görünüş olmaz…

Fenomenlerin ötesinde bir şey aramayın, öğrenilmeleri gereken onların kendileridir…

Düşünme, ilkin, düşünmenin ilgilenmesi için ayrılan ve elde mevcut olanı öğrenmelidir. O, bu öğrenme içinde kendi dönüşümünü hazırlar…

Zaman insanın ürünü olmadığı gibi insan da zamanın ürünü değildir. Ortada hiçbir ürün yoktur. Yalnızca, zaman-uzam’ı açan yayılma anlamında verme vardır…

İnsansız zaman yoktur…

Hakiki zaman dört-boyutlu’dur…

Fakat zaman, zamanı gösteren saatin herhangi bir yerinde bulunamaz. O ne saatin kadranında ne mekanizmindedir ne de modern teknolojik kronometrelerde bulunabilir…

Varlık ve zaman, birbirlerini karşılıklı olarak belirler, ancak böyle bir tarzda ne birincisine – varlık- zamansal bir şey denir ne de ikincisine – zaman- bir varolan…

Gerçekten varolan her şey, her varolan doğru zamanda gelir ve gider ve zaman onu tayin ettiği sürece bir süre kalır. Her şeyin kendi zamanı vardır…
*Wissenschaft, scientia &‘dan bugünkü anlamda bilim" anlatılmaz. Alman idealizmine göre bilim, felsefenin adıdır.
Hegel’e göre Varlığı hakikati içinde belirleyen, bu felsefede hiçbir zaman sorulmaz çünkü Hegel için Varlık ve düşüncenin özdeşliği gerçekten bir denkliktir. Dolayısıyla Hegel için Varlık sorusu diye bir soru yoktur ve hatta böyle bir soru ortaya atılamaz.
Metafizik, Varlığın unutuluşudur ve bu Varlığı verenin gizlenmesi ve geri çekilmesinin tarihidir.
O bir ışıktır rüzgarın söndürdüğü.
O bir testidir bir ayyaşın öğle vakti bıraktığı
O bir üzüm bağıdır, yanmış ve örümceklerle dolu çukurlarla kapkara.
O bir odadır onların badanaladıkları.
“Sorular bir yanıta giden yollardır. Eğer yanıt verilebilirse, bu yanıt, tehlikeli bir soruna ilişkin önerme niteliğindeki bir ifadeden değil, düşünmenin bir dönüşümünden ibaret olacaktır.”
“İnsanı ayırt eden düşünmedir.”
“Aslında başlangıcından beri felsefe, ne vakit ‘zaman’ hakkında düşündüyse zamanın ait olduğu yeri de sordu. Felsefenin ilkin sahip olduğu görüş, birbirini izleyen şimdilerin art ardalığın bir dizisi olarak hesaplanan zamandı. Bizim, Psychhesız, animussuz, rah’suz, bilinçsiz, tinsiz hesapladığımız, sayısal olarak ölçülmüş hiçbir zamanın olmayacağını açıklamıştı. İnsansız zaman yoktur.”
Varlık şu anlama gelir: Mevcut-olma, mevcut -olmaya bırakma: Mevcudiyet. Böylece herhangi bir yerde şu ilanı okuyabiliriz: Bu kutlama birçok konuğun mevcudiyetiyle oldu". Bu tümce şöyle de formüle edilebilir: Birçok konukla birlikte mevcut olma.
Biz, mevcut olmayı, doğal şeyler (Vorhandenheit) ve yapma şeyler (Zuhandenheit) üzerinde yalın ve önyargısız bir düşünümleme ile kavrarız. Doğal ve yapma şeylerin her ikisi de mevcut olma tarzlarıdır.
Varlık – bir sorun, fakat bir varolan değil.
Zaman – bir sorun, fakat zamansal bir şey değil.
Kalmak şu anlama gelir: Ortadan kaybolmamak böylelikle mevcut olmak.
Zaman ve zamansal, ölümlü olan ve zamanla geçip giden anlamına gelir.
“Ancak bizim çoğunlukla yani sürekli olarak yokluğu hesaba katmamız gerekir. Çünkü bizim mevcut anlamındaki mevcut olagelmeyi bildiğimiz tarzda artık burda olmayan bir şey fazlasıyla vardır.”
“Biz daha çok zamanı -şimdiyi geçmiş ve geleceğin birliği olarak tasarlarız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir