İçeriğe geç

Babam Çatlı Kitap Alıntıları – Gökçen Çatlı

Gökçen Çatlı kitaplarından Babam Çatlı kitap alıntıları sizlerle…

Babam Çatlı Kitap Alıntıları

Bir ülkeyi karıştırmanın en büyük taktiği anlam kargaşasıdır.Zaten dikkat edileceği üzere, Türkiye’nin başına açılan üç büyük anlam kargaşası sağ-sol, irticai faaliyetler ve Ermeni-Kürt kardeşlerimizin haksızlığa uğradıkları iddialarıdır.Her dönem bunlardan biri ( ya da buna benzer sorunlar) mutlaka karşımıza çıkarılır.Amaç var olduğu iddia edilen sorunları çözmek değil daha çok karıştırmaktır.80 olayları da,yabancı güçlerin art niyetle yurdumuza soktukları bir provokasyon örneğidir.
Çatlı’ların soyu, Türk boyları arasında en kalabalık nüfusa sahip olan, Oğuz yani Türkmen grubuna dayanmaktadır.
Dönemin Dışişleri Bakanı Selim Sarper’in sözlerine bakılırsa; İsmet Paşa oturduğu yerde hiçbir şey yapmıyormuş gibi görünür ama hani halk arasında bir deyim vardır; kafasında kırk tilki gezer,kırkının da kuyruğu birbirine değmez.İşte İsmet Paşa da böyledir.Dikkatli olun şeklindeydi.
Ne acıdır ki Yassıada Davalarının sonucunda, dönemin DP kadrosunda başbakanımız Adnan Menderes, Dışişleri Bakanımız Fatih Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanımız Hasan Polatkan göz göre asıldılar.
Komünizm evvelce de söylediğim gibi iktisadi, içtimai ve siyasi bir mezhep olmaktan çıkmış, her memlekette dış kuvvetlerin bir aleti,istila öncesi ve imkân bulduğu nispette yer yer dış kuvvetlerin casusları haline gelmiştir.Bu,vatan hıyanetinden başka bir şey değildir.
Memleket sorunu,her vatan evladının baş davasıdır.Memleketi sevmek,savunmak için politikacı, savcı, polis olma şartı olmayacağını herkes bilir.Bu davaya gönül vermenin birinci şartı vicdan sahibi olmaktır.Bu nedenle aslında her birimiz öyle ya da böyle, memleket davasının içinde yer alırız.
Merhum Alpaslan Türkeş liderliğinde MHP, onun sağlığında Çatlı olgusuna titiz yaklaşıyordu.Merhumun vefatı üzerine yerine gelen yeni kadro, seçimlere kadar Çatlı olgusu üzerinde dikkat ederken, sandık yarışı bittikten sonra tabandan gelen sese kulağını tıkar olmuştu.Oysaki partiler şahsi düşünceler ve şahsi çıkarlar üzerine değil, düşünceleri ve idealleri üzerine yollarına yürürler.Ülkücülüğün temel prensibi olanahde vefa başka prensiplerle değiştiriliyor muydu?
Merhum lider Alpaslan Türkeş, Türklüğün gelmiş geçmiş en büyük sembollerden biriydi.
En iyi hayat kuralları, insanın kendi tecrübeleridir.
Babam, medyada iddia edilenin tersine yüklü bir servete sahip değildi.Bize de,bu nedenle ardından geçinebilmemiz için nakit para bırakamamıştı.
3 Kasım’la birlikte Kahraman kelimesinin manevi anlamı çok yıpratıldı.Bu nedenle Çatlı’nın Vatanperver olarak anılmasından yanayım.
Çatlı, kızlarına hem sağ yazar İlhan Darendelioğlu’nun hem solcu yazar Uğur Mumcu’nun kitaplarını okumalarını tavsiye edecek kadar da çağdaş düşünce yapısına sahip bir şahsiyetti.
Şayet çok iyi gözlenecek olursa, Çatlı’nın belli normlara sıkışmış bir ülkücü değil, millî duygularını her şeyin üstünde tutan ve bir hareketten ziyade bir ülkenin geleceği için hayatını ortaya koyan bir vatanperver olarak anılması daha doğru olacaktır.
Ülkücü hareket,son derece önemli bir misyona baş koyduğu için varlığını ancak doğru bir çizgide ilerlediği sürece koruyabilir.
Görünürde ki devletin arkasında derin devlet olmaz ise, bu o ülkenin kapasitesini düşürür.Ama önemli olan bir kıstas var:derin devletin ne niyette olduğu?
Susurluk, Türkiye için bir dönemeçtir.Tıpkı Menderes devri ve ihtilallerde olduğu gibi yabancı güçler yurda kavram kargaşasını sokmuşlardır.Menderes ve ihtilallerde , yurdumuz sağ-sol olaylarıyla resmen hipnotize edilmiştir.Susurluk’la devlet-derin devlet kavram kargaşaları gündeme ite kalka sokulmuştur.
ABDULLAH ÇATLI HEM KAHRAMAN HEM LİDERDİR, HEM DE BİZİM REİSİMİZDİR.
Kahramanlarımız samimidirler, ahde vefaya özen gösterirler, sadıktırlar.İhanet kelimesi Türk kahramanlarının lugatinde yer almaz.
Demir parmaklıklardan tutunup cami avlusundaki bayrağa sarılmış babamın tabutunu izliyorduk.O an benden bir şeylerin kopup gittiğini hissettim.Bunun adı hayata küsmekti, bunun adı toprağa diri diri gömülmekti, can çekişmekti.
Yüreğimizdeki kıyamet, bir daha hiç dinmemek üzere kopmuştu.
Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor.
Lakin vatandan ayrılışın ızdırabı zor.
(Yahya Kemal)
Dönüşsüz gidişin böyle mi olacaktı baba!
MİT raporu 22 Eylül 1996’da yayımlanmış, bomba 22 Ekim 1996’da bırakılmıştı.Mesaj alınmıştı.Babamın ömrü kısaltılacaktı.Bir liderin sonu hazırlanıyordu.
Dünya tezatlıklar üzerine kurulu diyor büyüklerim.
Reis ve teşkilatı milli savunma refleksi ve milli vicdanın tezahüründen başka bir şey değildir.
MİT başkanı Mehmet Eymür’ün bir ifadesinde Çatlı beni bile yerimden aldıracak güce sahipti açıklamasını yaptığı gibi, ben de bazılarının yerinde olsam, Çatlı ismine başlangıçta gizliden gizliye büyük bir antipati duyardım.
Bazı Devlet yetkilileri, babamın da isminin geçtiği 7 TİP’li olayında gıyabi tutuklama kararı ile 18 yıldır kasti olarak arandığına hem fikir olduklarından, bundan aklanacağı çalışmalarının sözünü vermelerine rağmen, birileri buna sürekli engel oluyordu.
Bu yüzden çevresi her ne kadar kalabalık görünse de, Çatlı genelde yalnız bir liderdi.
Çatlı dev yürekliydi.Çevresindeki devler gibi ahkâm kesen cüce yüreklileri de çok iyi tanırdı.
Çatlı vatanperverdi.Sistemperver değil!
O, sevdiği kişileri ve benimsediği düşünceleri hainlerden sakınırdı.Tıpkı vatan gibi.
Çatlı öyle bir güç elde etmişti ki, devletin en üst makamlarında bulunanları bir sözüyle yerlerinden aldırtabilecek yetkiye sahipti.O, kimilerinin kirli işlerini ortaya çıkarmış,kimilerine çıkarmakla soğuk ter döktürmüş, kimilerinin ensesinde dikilir olmuştu.
Büyük liderlerin kaderleri böyleydi.Onların ölüm fermanları aniden kararlaştırılır, uzun vadede de gerçekleştirilirdi.
Keşke herkes konuşa dursun, babam ne yaptığını gayet iyi biliyor diyebilseydim.
Ayrıntılar konunun temelidir derdi babam.
Çatlı’nın ASALA mücadelesi 1984’te cezaevine girmesiyle bitmiştir ibaresi, tamamıyla yanlış bir istihbarat, derinlemesine ve genişlemesine inceleme gerektiren bir manipülasyondur.
Dört bir yana savrulan ve acılar içinde yaşanan bir devrin hep tek taraflı olarak sorgulaması yapıldı,oysa herkes,herkes kadar masumdu.
Çevrem çok kalabalık ama ben bu insanların içinde yalnızım
Ayakta ölmek diz üstü yaşamaktan daha evladır
Çevrem çok kalabalık ama ben bu insanların içinde yalnızım
Hayat iki bölümden oluşuyordu: Geçmiş bir rüya ve gelecek bir kabus.
Tatlı günleri yaşamadan, acıyı genzimde hissediyordum. Bu gidişle hayat son bulacak diye değil, hiç başlamayacak diye korkuyordum.
Her şeyin en önemli noktası başlangıcıdır. Eflatun
İyilerle dost olursan kötülere karşı emniyette olursun. Hz Ömer
Ben bu dünyadan alacaklı göçüyorum
Aşka burun kıvırma O çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.
Unutmayın ki hayatta hiçbir zaman öğrencilik bitmez.
Çünkü başarılı olup, boyun eğmeden kendi doğrularını içeren bir sistemi ortaya atmanın da bir bedeli vardır.
Çünkü işin içine ÇIKAR girmiştir ve bunun olduğu konularda SAMİMİYET olamaz
“ Bu arada kelimeyi şahadeti getirmeyi ihmal etmemişti. Bütün hayatı gözünün önünden geçiriyordu. Koskoca otuz dokuz yılı birkaç saniye içine sığdırmuştı ” 
„Konuşmaya dilin yetse, kollamaya gücün olsa seni bu denli koruyup, yarınını düşünenleri kanatlarının altına alırdın ama Memleket ”
Kızım sana bırakabileceğim en büyük mirasım yaşadıklarımdır. Başını hiçbir zaman eğmeyeceksin.
Onurumla yaşadım. Eğer taviz verseydim mevkimi koruyamazdım.
Kuvvetli insan, kendi kendini yenen insandır.
Hz. Muhammed (S A V )
Düşündüğünüz, inandığınız ve güvenle beklediğiniz her şey mutlaka gerçekleşir.
Öğrenmenin üç kaynağı;
çok görmek, çok acı çekmek, çok çalışmaktır.
Bazı yenilgiler zaferden üstündür.
Montaigne
Onun içinde mor dağlara türkü söylemek, uzaktan geçen turnalara el sallamak vardı. O bir devre damgasını vurdu ama içindeki türküyü hiç duymadılar, dinlemediler… Yükselen canhıraş çığlıkların ortasında hep bir “sebep” olarak görüldü, gösterildi.
İnsanın kader oyununa gelmesi anlık bir meseledir. Sezersin ama her nedense önüne geçemezsin.
Dostların da düşmanın olabilirler yeter ki bedeli ödensin.
Sakladığın sır senin esirindir ama açığa verirsen sen onun esiri olursun.
Hz. Ali
Düşmanın eline kılıç verilmez.
Dostuna sana düşmanlık edecek kadar kuvvet verme.
Gürültü patırtının içerisinde sükûnetle dolaş ; sessizliğin içinde huzur bulduğunu unutma
Sana bir kötülük yapıldığında, verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun. Bağışla ve unut Ama kimseye teslim olma
Kanunların bittiği yerde zulüm başlar.
İhtilale doğru atılan her adımda şahsi menfaatler kol geziyor, can yakıyor, can alıyordu.
Nasihat etmek kolay, örnek olmak zordur.
Hiç bir başarı rastlantı değil, yoğun bir çalışmanın eseridir.
Alimin mürekkebi, şehidin kanından daha kutsaldır.
Hz. Muhammed (S.A.V)
Fikirler cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Ne kadar geriye bakarsan, o kadar ileriyi görebilirsin.
En iyi hayat kuralları, insanın kendi tecrübeleridir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir