İçeriğe geç

Sıska Bacaklar Kitap Alıntıları – Tom Robbins

Tom Robbins kitaplarından Sıska Bacaklar kitap alıntıları sizlerle…

Sıska Bacaklar Kitap Alıntıları

&“&”

Din, Tanrının elini kolunu bağlama girişimiydi. Tanrı, sonsuza dek akan, ebediyen hareket eden, kayan bir biçimdi. Onun doğası buydu. Mutlaktı gerçekten de; mutlak mobil, mutlak aşkın, mutlak esnek, mutlak gayrişahsi. Onun tanrı ve tanrıça yönleri vardı fakat onun erkekliği ve dişiliği, yıldızlığından ya da tornavidalığından daha fazla değildi. O tüm bunların toplamıydı ama bu toplam asla bir tebeşirle kara tahtaya yazılamazdı. Tanrı, tanımlamanın, bilmenin, anlamanın ötesindeydi. Tanrı; yaratmak bölü yok etmektir, demek onun yapılabilecek en yakın tanımıydı. Ama zayıf ruhlar, bön zekalar bununla yetinmemişti. Onlar Tanrıya ille de bir surat takmak istediler. Üstelik ona insanların (öfke, kıskançlık, kızgınlık gibi) basit duygularını yakıştıracak kadar ileri gitmişler ve bir an durup da, eğer Tanrı bir varlıksa, hatta yüce bir varlıksa dualarımızın onu çoktan, fena halde sıkmış olması gerektiğini düşünmemişlerdi.
   Tanrı genişleyen bir şeydi, dinse daraltıcı.
Seksin pis ve ayıp olduğunu düşünen insanlar var, seks zihinlerini sürekli meşgul ediyor ve ona deli oluyorlar, onunla ilgisi olan hiçbir şey istemiyorlar, ona kimsenin karışmasını da istemiyorlar. Seksin bir annenin elmalı turtası kadar doğal ve sağlığa yararlı olduğunu düşünen insanlar da var, bu konuda rahatlar ve ona doyamıyorlar, pazar günü bile…
Toplumlar ancak, doğaüstü bir öteki dünyaya inanmaya ikna edildiği sürece baskı altında tutulabilir ve denetlenebilir. İnsanlar, sonunda bu dünyadan kurtulup gökteki, cankurtaranların gereksiz olacağı ve havuzların hiç kapanmayacağı bir tatil köyüne gideceklerine inanırlarsa her türlü zorbalığa, yoksulluğa ve kötü muameleye katlanabilirler. Üstelik inançlı insanlar genellikle, hükümetlerinin gireceği her türlü askeri macerada postlarını deldirmeye gönüllüdür.
Öteki dünya kavramı kitleleri yönetilebilir kılarken, efendileri de yıkıcı kılar.
İnsanlar her şeyi cok ciddiye almak eğiliminde. Özellikle de kendilerini."
"He. Ve belki de onnarın çoğu zaman böyle korkmalarının ve incinmelerinin sebebi budur. Hayat, bu kadar ciddiye alınmayacak kadar ciddi."
Ölüm adildir bekli ama, hayat kesinlikle değildir.
Savaş cehennemdir."
Bunnarın kafası almıyo mu, yaptığın her şeyin para için olmadığını? Bazen insanın bi şeyi sırf, nası olcaanı görmek için ; sırf, içinden bunu yapması lazım diye bi his geldiği için yaptığını ha?
Korkmadığın sürece kimse senin hayatını yönetemez. Unutma bunu. Cehennem her şeyden korkmaktır. Cennetse korkmayı reddetmektir.
O benim kalmamı istiyordu. Bense gitmek istiyordum. Birimizin kaybetmesi şarttı.
Beni gecede bırakın ama lütfen karanlıkta bırakmayın."
Zen ustaları, insanın durumun umutsuzluğuna ikna olduğumuz zaman sükünete, ideal ruh halime ulaşacağımızı söylerler.
Umut ebediyen çoşkuyla sürer gider, ama pes ettiğimizde ve umut etmekten vazgeçtiğimizde, umut etmeyi gerçekten ve içtenlikle bıraktığımızda genellikle her şeyin değişip daha iyiye gittiği de bir gerçek değil midir?
Ölü bebeklerin lafını bile duymak istemem."
New York’ta terörist mi? Şekerim. New York ABD &‘dir bilesin."
"Orda henüz terörist yoksa da olacaktır. Yahudiler terörizmi, bokun sinekleri çektiği gibi çeker. Hep öyleydir."
Toplumlar ancak, doğaüstü bir öteki dünyaya inanmaya ikna edildiği sürece baskı altında tutulabilir ve denetlenebilir. İnsanlar, sonunda bu dünyadan kurtulup gökteki, cankurtaranların gereksiz olacağı ve havuzların hiç kapanmayacağı bir tatil köyüne gideceklerine inanırlarsa her türlü zorbalığa, yoksulluğa ve kötü muameleye katlanabilirler. Üstelik inançlı insanlar genellikle, hükümetlerinin gireceği her türlü askeri macerada postlarını deldirmeye gönüllüdür.
Öteki dünya kavramı kitleleri yönetilebilir kılarken, efendileri de yıkıcı kılar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir