İçeriğe geç

Dile Karışılmaz mı? Kitap Alıntıları – Ali Püsküllüoğlu

Ali Püsküllüoğlu kitaplarından Dile Karışılmaz mı? kitap alıntıları sizlerle…

Dile Karışılmaz mı? Kitap Alıntıları

&“&”

Bugün oturdum ölümü düşündüm
Soğuk camları dayayarak yüzümü
Kuşağımın acısını, kefenlenen gençliğimizi Yaşayan, ya da artık yaşamayan dostları
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Örterek yüreğimi Kara bir tülü
Ahmet Erhan, güncelden damıttığı şiirini daha bir inceleyecektir. 20 yaşında ve yaşamın çok güzel olduğunu anlayan bir ozan o, Ay,dalında unutulmuş bir portakal gibi" derken, yumruğunu sıkmasını da biliyor. Yüreği yumuşak ,sevgi dolu ,ama ülkemizin içinde bulunduğu durumu da işliyor yüreğine; şiirlerinde bunu da dengeleyebiliyor Ahmet Erhan . İyi bir yolda.
Ama ben yalnızca sözcüklere , imgelere tutkunum, onları buyurmaktan tat alıyorum. Söyleyeceklerim de mi var?
Doğrusu ya ,bilmiyorum.
Şu var ki, yazmak için kimse zorlamıyor beni. Çok baskı var üzerimde ,her türlü baskı . Yaz"! diye değil," Yazma" diye tonlarca baskı .
Ama ben sözcükleri seviyorum. Bırakamam ki onları,
Belki de bırakırım.
Yazmam daha aşk şiiri !
Bilmiyorum .
(Kasım 1992’de "Niçin Yazıyorlar")
Şiirimin yadırganmasını istemem bence şiir okura güçlükler çıkarmamalıdır. Ona tanış çıkmalıdır. Özüyle, diliyle ,biçimiyle. Ama onu, yani okuru ,aynı zamanda, olduğu yerden alıp daha ileriye götürmelidir. Onun yaşamında bir yer edinmelidir. Onun bir yanını bütünlemelidir gereksinimini karşılamalıdır، Şiir okura o denli bildik gelmelidir ki, ona sevinçten çığlık arttırmalıdır. Şiirimi kurarken bunları gözden uzak tutmam.
Dönüşüm" "değişim" varken "transformasyon"u yeğleyen ve bunu günlük dile sokan anlayışla , Arapça’nın Farsçanın egemenliğine karşı koyamayan ,ona kucak açan anlayış özdeş değil midir?
Osmanlıca ulusal bi dil olmadığını,gayrı milli "bir dil olduğunu herkes biliyor. Onlar ne derse desin bu böyledir. Dilimiz, Atatürk’ün bizi " ulus olma bilincine" ulaştırmasıyla birlikte ulusallaşmaya başlamıştır. Bunun bilinen adı "dil devrimidir".
Osmanlıca İmparatorluğun diliydi .Atatürk, Cumhuriyetin dilini Türkçe yapmıştır. Biz, cumhuriyetten ve Türkçe’den yanayız
Şiir hayattan ve yaşantılardan damıtılarak elde edilen özdür. Şair ise bu özü toplayıp”bal ederek” topluma sunan kimsedir.
Şiirimin yadırganmasını istemem bence şiir okura güçlükler çıkarmamalıdır. Ona tanış çıkmalıdır. Özüyle, diliyle ,biçimiyle. Ama onu, yani okuru ,aynı zamanda, olduğu yerden alıp daha ileriye götürmelidir. Onun yaşamında bir yer edinmelidir. Onun bir yanını bütünlemelidir gereksinimini karşılamalıdır، Şiir okura o denli bildik gelmelidir ki, ona sevinçten çığlık arttırmalıdır. Şiirimi kurarken bunları gözden uzak tutmam.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir