İçeriğe geç

Asr-ı Saadet’te Ticaret ve Tüccar Sahabiler Kitap Alıntıları – Muhammed Emin Yıldırım

Muhammed Emin Yıldırım kitaplarından Asr-ı Saadet’te Ticaret ve Tüccar Sahabiler kitap alıntıları sizlerle…

Asr-ı Saadet’te Ticaret ve Tüccar Sahabiler Kitap Alıntıları

&“&”

Hicretin ilk yılında efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem harrar seferinde sancağı taşıması için Miktada ra vermiştir. İslamın ilk sancaktarlarından olmuştur
İdeal mümin ; Tabir-i caizse el karda, gönül yar da olandır". ( yani hiç bir kazanç onu Allah’ı anmaktan ve ibadetten alıkoymaz.)
Her geçen gün ahlaki yozlaşmanın daha da arttığı, çoğaltma ve biriktirme tutkusu ile insanların sınır tanımadığı, hazzın ve şehvetin her şeyin önüne alındığı bir zamanda, işin ahlakını ve ilkelerini bize hatırlatacak bir örneğe acilen ihtiyaç var ki şüphesiz bu örnek sahabeden başkası değildir. "
Efendimiz :Dünyaya rağbet etme ki Allah seni sevsin. İnsanların elinde bulunan şeylere göz dikme ki insanlar da seni sevsin." buyurdu.
Dönemin meşhur tüccarlarından Keysan’ı verebiliriz. O, Şam’a gitmiş; Şam’ın en itibar gören şaraplarından develer dolusu yük getirmiş Medine &‘ye… Haberi yok gelen ayetlerden… Kim bilir ne umutlarla, ne hesaplarla Medine’ ye gelmiştir? Şarapları sergilemiş pazarda… O gün muhtesip Efendimiz ve Hz. Ömer’dir. Efendimiz (as) Keysan’a Keysan senin ardından içki haram kılındı" demiştir. Belki de tüm sermayesi önünde duran içkiler olan o tüccar Keysan, anında eline aldığı bıçakla içki tulumlarını delip, tüm içkiyi sokağa akıtmıştır.
Dürüst ve güvenilir tüccar;peygamberler, sıddiklar ve şehitlerle(Cennet"te)beraberdir."
Tirmizî,Bûyû,4
Yaptığın işte sebat göstermeli, sabırlı olmalı ve kısa vadeli hesaplar yapmamalısın ki,işin neticesinde başarı elde edebilesin.
Zaten O (sas),Muhteşem ahlak üzere olduğu için " Muhammedü’l-Emin idi; sonrasında da Muhammedü’r-Resulullah oldu.
Mütevekkil,tohumu toprağa eken sonra da Allah Teâlâ’ya tevekkül eden kimsedir."
Hz.Ömer(r.a.)
Dua ibadetin beyni ve özüdür.
Dua en önemli sermayemiz ve silahımızdır.
infak insanın hatalarının kefaretidir
Hz. Ali den nakledildiğine göre Resulüllah (sas) bir gün şöyle dua etmiştir
Allah’ım Ümmetim için sabahın erken vakitlerini bereketli kıl
Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur
Necm Suresi 39
Yapılan yanlış şu ki sanki Allah Resulünün tüm sünnetlerine temessuk etmişiz gibi pazarlık sünnettir deyip satarken ve alırken sınırları zorlamamızdır evet doğrudur pazarlık sünnettir ama asıl sünnet olan semahattir yani kolaylıktır zora sokmamaktır üç kuruş fazla alıp eksik verme adına yeminler edip yeminler ettirilmesine sebep olup ortamı germemektir
Kendin ve ailen için helal yoldan çalış zira bu Allah yolunda bir cihaddır bil ki Allahın yardımı meşru ticaretle birliktedir
Dünyaya rağbet etme ki Allah seni sevsin insanların elinde bulunan şeylere göz dikme ki insanlar da seni sevsin

Hz muhammed s.a.v

Efendimiz (sav) şöyle beyan ediyordu
Hiçbir kimse asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir Allahın Peygamberi Davud da kendi elinin emeğini yerdi
Müslüman Müslümanın kardeşidir Kusurunu açıkça söylemeden bir Müslümanın diğerine herhangi bir kusurlu ayıplı malı satması helal değildir

Hz Muhammed (s.a.v)

bolluk ve darlık veren rızıklandıran ancak Allah’tır.
Stokçu karaborsacı ne fena bir kuldur fiyatların
düştüğünü öğrenince üzülür yükseldiğini duyunca sevinir
Sadık dost insanı Cennete götüren en önemli vesilelerden olduğu için Müslüman tüccar yanında böyle dostlar arkadaşlar bulundurmalı
Müslüman bir tüccar kesinlikle ticari hukuka
dair bilinmesi gerekenleri öğrenmelidir
Dolayısı ile İslam mensuplarını hep çalışmaya teşvik etmiş alan el değil veren el olmaları için gayret göstermelerini istemiştir
Sizden birisi ya Rabbi rızkımı gönder diye oturduğu yerden rızık istemesin biliyorsunuz ki gökyüzü ne altın ne de gümüş yağdırır
Çünkü zahid adam dağda tek başına yaşayan değil çarşıda pazarda ticaret yaparken haramlardan mekruhlardan ve şüpheli şeylerden sakınandır
Hz Haticenin evinden aleme süzülen ilahi vahyin
ilk etkileri çarşıda pazarda ilk muhataplar olan tüccarların vesilesi ile insanlara ulaşıyordu dolayısı ile Kur’anın dış dünyada müdahil olduğu ilk alan ticari alanlar oluyordu.
İsar, insanın sadece
kendisi için yaşaması değil, başkaları için yaşamasıdır. Yani,
yaşamak için yaşamak değil, yaşatmak için yaşamaktır
Neydi Rabbimizin istediği?
Sevdiğiniz şeylerden infak edin demişti.
Yeryüzünde yaşayan bir şehit görmek isteyen Talha b. Ubeydullah’a baksın."
Akıllı tüccar kimdir? Gerçek karın, hakiki ve sürekli kazancın olduğu yerde gerekli adımı atandır. Cesaretli olan ve kapasitesini iyi tespit edip, gerekli yerde kullanandır. Kısa ve küçük hesaplara takılmayan, uzun ve büyük işlerin arkasında durandır.
Selam olsun Osman’a ve ailesine! Vallahi onlar
Lut’tan sonra iman adına hicret eden ilk mü’ min ailedir !"
Sohbet mastarından türetilmiş bir kelime olan Sahdbi en
geniş anlamı ile Efendimiz (sas) ile aynı zamanı ve aynı
mekanı paylaşma şerefine nail olan son vahyin ilk muhataplarıdır.
İyilikleri su-i istimal eder, insanların içerisindeki iyilik damarını yok edersen; hem kendini, hem başkalarını manen öldürmüş olursun.
Kaygan zeminlerde sadakati sürdürmek zordur. Bundan dolayı sadıklarla beraber olmak, sadık dostlar edinmek gereklidir. Yanında, arkanda sadık dostların olsun ki, sürçtüğünde uyaran bir dil, düştüğünde uzanan bir el, yanı başında görebilesin.
Şeytan ve
dostları, ayağını kaydırmak için tüm vesileleri zorlayacak, haramları sana süslü ve karlı gösterecektir. Sen takva elbisesini iyice kuşanmalı ve her an Rabbin ile irtibatını taze tutmalısın ki, hesabını verebileceğin işlerle iktifa edebilesin.
Ey Müslüman Tüccar! İman ettiğin Rabbinin, dilediği
kimseye rızkı genişlettiğini, dilediğine ise sadece yetecek kadar verdiğini hatırından çıkarmamalısın. Sana düşen vazife yeryüzünde rızkını aramak için gayret etmek
ve ter dökmektir. Beşer olarak elinden geleni yapmalı,
neticeyi ise Rabbine bırakmalısın ki, haddini aşmayıp,
payına rıza gösterebilesin.
Ey Müslüman Tüccar! Ticaretin kendine özgü bir heyecanı, gerginliği ve havası vardır. Daha çok kazanma tutkusuna kapılıp, sakın Allah’ı anmaktan, namazı ikame etmekten, zekatı vermekten geri durmamalısın. Bir hak olan ölümü sürekli hatırında tutmalısın ki, kaymayasın, kaydırılmayasın, sarsılmadan istikamet üzere yürüyebilesin.
Bu ayeti yıllar sonra duyan Ömer b. Abdülaziz ise, çuvallara şekerler doldurup dağıtmaya başlamıştı. Birileri demişti ki: Ey Ömer! Şeker dağıtacağına, para dağıtsan
daha iyi olmaz mı Ömer b. Abdulaziz demişti ki: &”Allah para
dağıtın demedi, neyi seviyorsanız onu dağıtın dedi; ben de şekeri
çok seviyorum, bunun için şeker dağıtıyorum!"
Yahudi tüccar Efendimiz’in Mekkeli olduğunu öğrendiği için, Mekke’nin en meşhur putları olan Lat ve Uzza adına Efendimiz’den yemin istedi. Bir anda ortam gerildi ve biraz önce ticaret yaparken herkese tebessüm dağıtan Muhammedîî çehre birden gadaplandı, akideye, inanca ait bir talep söz konusu olunca kaşlar çatıldı, sesler gürleşti ve Şam’ın pazarı geleceğin Peygamberinden şu sözleri işitti: İnanmadığım ve bu güne kadar değer vermediğim cansız nesneler adına beni yemine mi çağınyorsun? Bana sevimsiz gelen o putlar adına asla yemin etmeyeceğim."
Sahabe’den biri: Ya Resulüllah! Bana bir amel söyle ki onu yaptığımda beni Allah da, insanlar da sevsin!" dedi. Efendimiz: "Dünyaya rağbet etme ki Allah seni sevsin. İnsanlann elinde bulunan şeylere göz dikme ki insanlar da seni sevsin." buyurdu.
Efendimiz (sas) mübarek ellerinde yetiştirdiği Sahabe
nesline hep ellerinin emekleri ile alınlarının terleriyle geçinmeyi tavsiye etmiştir. Müslüman’ın en önemli ahlaki vasıflarından birinin istiğna yani gönül zenginliği ve başkasından bir şey istememek olduğunu öğretmiştir.
O kutlu peygamberlerin temel özelliklerine vurgu yapmak için şu hususu da göz ardı etmemeliyiz. İnsanlara genel anlamda tevhidi, ahlakı ve adaleti öğreten bu elçiler, yaşadıklarını anlatmalı, anlattıklarını yaşamalıydılar." Yani, sözleri ile hayatları birbirlerini desteklemeli asla biri diğerini gölgelememeliydi.
Peki, varlık gayeleri Allah’ın dinini insanlara ulaştırmak olan bu yüce elçiler nasıl geçinmiş, nasıl ailelerini geçindirmiş, hayatlarını nasıl idame etmişlerdir? Bu
sorunun cevabı:
El’in emeği ile değil, ellerinin emeği ile geçinmişlerdir." şeklinde olacaktır.
Aldatan bizden değildir."

~Hadis-i Şerif

Batılı araştırmacıların tespitlerine göre kendilerinde
kurulan ilk üniversite, İtalya’run kuzeyinde Kızıl Şehir" denilen Bolonya şehrindedir. Tarihi ise 1088’dir. Ancak üzerini
örtemedikleri hakikate göre Endülüs Emevi Devleti, Miladi 859’da yani Avrupa’da kurulan ilk üniversiteden tam 229 sene önce Fas’ın Fez şehrinde Keyvuran Üniversitesi’ni kurmuştu. Avrupa daha dünyanın düz olduğunu tartışıp, yuvarlak olduğunu söyleyenleri hapsedip, hatta öldürürken Endülüs üniversitelerinde talebeler yerkürenin resimlerini çizmeye başlamışardı. 859’dan çok değil, 25-30 sene sonrasında Kurtuba, Fez, Keyvuran’da üniversite sayısı 28’e varmıştı. Yıllar yılı Avrupa kralları ve devlet adamları tedavi olmak için Kurtuba Üniversitesinin Tıp Fakültesine gelirlerdi.
Ölümün her daim hatırda tutulması, insanı kontrol
altına alacak, mal ve şehvet hırsını meşru daire içinde sınırlayacaktır.
Hz. Mevlana’nın ( v. 672/ 1273) dediği gibi, dünya malı
bir deniz, insan ise o denizin üstünde olan bir gemidir. Mal (deniz) ne kadar çok olursa, gemi o kadar rahat hareket eder ve menziline ulaşacaktır. Ama gemi su almaya, yani mal
Sevgisi kalbi istila etmeye başlayınca, batma kaçınılmaz olacaktır. Mesele, o sevginin gönlü kaplamamasıdır.
Sizden birisi: &‘Ya Rabbi
rızkımı gönder’ diye oturduğu yerden rızık istemesin. Biliyorsunuz
ki gökyüzü ne altın ne de gümüş yağdırır."

~Hz. Ömer

kimselere yaslanmadan, yük olmadan, rızkını insanlardan değil sadece Allah’tan bekleyen kimse mütevekkildir.

~Hz. Ömer

bazı fakihler ticaretin bir köşeye çekilip nafile ibadet etmekten daha üstün olduğunu belirtmişlerdir. Bunun sebebi ise şudur: Bir takım nafile ibadetin faydası
sadece yapan kişiye yöneliktir. Ama ticaretin ise birçok insana
faydası vardır. Tüccar, yaptığı ticaret ile başta kendi ailesi olmak üzere, işinin hacmine göre birçok insanın geçimine vesile olur, birçok insanın topluma yük olmadan kendi emeği ile
hayatını devam ettirmesini sağlamakla toplumda ekonomik yaşamın sürekliliğine önemli katkılarda bulunur.
Çünkü ticaret dediğimiz alan, belli ahlaki esaslara ve ilkelere
dayanmalıdır. Çerçevesi belirlenmemiş, ahlaki esaslan oluşturulmamış bir ticaret esasen ticaret olmaktan çıkacaktır.
Adının ticaret diye konması, yapılan işi ticaret yapmayacak; bilakis üzerine bina edilen ahlaki esaslar o işin ticaret olup olmadığını belirleyecektir.
Efendimiz sav bir gün bize çok önemli bir şey söyledi ve sözlerini şöyle bitirdi:Helal olan dünyalığı alınız ve haram olanı terkediniz" yani helal olan ile yetininiz.
Bugün bazı cahilleri ya dil ile ya Hal ile dedikleri gibi: "helal haram Ver Allah’ım; garip kulun yer Allah’ım!" Demeyiniz.
Helal ile yeteneğiniz unutmayınız ki Helal dairesi geniştir keyfe de kafidir. Insanların bir gün böyle bir noktaya geleceğini Efendimiz"insanlar üzerine Öyle bir zaman gelecek ki kişi elde ettiği (mal) şey helalden mi, haramdan mı, buna hiç önem vermeyecektir..
Allah’ım Osman’ın günahlarını bağışla! Allah’ım Osman’ın yaptığı ve yapacağı tüm hataları Affet.

Ondan sonra söz iki kez şöyle olacaktı:

Ma darra Osman! Ma amile bade’l yevmi/Osman’a bu günden sonra yaptıklarından dolayı bir sorumluluk yoktur?

“Abdurrahman b. Avf’ı cennete (sevincinden) emekleyerek girdiğini gördüm.”
( İbn Sa’d, Tabakât, III, 93 )
Hiç kimse kendi elinin emeğinden daha temiz, daha helal bir kazanç elde edemez."
Dürüst ve güvenilir tüccar; peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle (Cennet’te) beraberdir."
Kim kusurunu açıklamadığı bir malı satarsa daima Allah’ın gazabı ve meleklerin lâneti altındadır."
Sizden birisi: &‘Ya Rabbi rızkımı gönder’ diye oturduğu yerden rızık istemesin. Biliyorsunuz ki gökyüzü ne altın ne gümüş yağdırır."
Ey Rabbimiz!
Bizleri eşyaya mahkûm olup onu sırtında taşıyanlardan değil, eşyaya hâkim olup onunla cennete uzananlardan et…
Onlar dinden konuşmuşlar ama asla dinden geçinmemişlerdir.
Zâhid adam, dağda tek başına yaşayan değil, çarşıda, pazarda ticaret yaparken haramlardan, mekruhlardan ve şüpheli şeylerden sakınandır.
Bedir gazvesi sonrası yaşı kırklara kadar gelen Miktad bin Amr zorluklar gazveler hicretler ve yokluklar içerisinde geçen bir hayattan ötürü o yaşa kadar evlenemememiştir.
… Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem “ bırakır mısın seni ben evlendireyim demiş Miktad ra “ya Rasulullah sen bana birini münasip göreceksin de ben buna itiraz mı edeceğim demiş sevinçle kabul etmiştir. Bunun üzerine efendimiz sas “ seni amcam Zübeyr’in kızı ile evlendireceğim buyurmuştur . Bu evlilikten 2 çocuk olmuş çocuklardan Kerime ra validemiz çok büyük bir allama olmuş babasından aldığı hadisi şerifleri bizlere nakletmiştir -ibni Hacer –
Hicretin ilk yılında efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem harrar seferinde sancağı taşıması için Miktada ra vermiştir. İslamın ilk sancaktarlarından olmuştur
Allah bana ashabım içerisinden özellikle 4 kişiyi sevdiğini bildirip benim de onları sevmemi emretti. Dediler ki “kimdir onlar ya Allah’ın Resulu? Buyurdular ki “ Ali (3 kere) Ebu Zer Miktad ve Selmandır – Tirmiz’i –
Rezzak olan Allah’ın senin hakkında ki takdirine razı olmalı, bu konuda ki tevekkülünü sağlam bir şekilde inşa etmelisin ki ,imanına yakışır bir kamet ortaya koyabilesin. Allah’ın koymuş olduğu helal ve haram sınırlarına riayet etmek ,şüpheli şeylerden ise yüz cevirmelisin ki ,namusuna ve haysiyetine lele sürmeyesin. Rızkını aramak için sabahın erken saatlerinde evinden çıkmalı, güneşi üzerine doğurmamalı, sen güneşin üzerine doğmalısın ki ,berekete nail olabilesin. Alırken, satarken ,borç verirken ,tahsil ederken kolaylığı esas al ki,ticaretini rahat yapabilesin. Allah’ın rahmetini kazanabilesin. Sattığın malın işlevini azaltan ve değerini düşüren bir kusur varsa, bunu alıcıya açıkça söyle ki , kazancına haram katmayıp, lanete muhatap olmayabilesin. Faiz konusunda hassas olmalı, yememeli ,yedirmemeli ,yenilen yerde durmamalı, çok dikkatli olmalısın ki ,Resulullah’ın (s.a.v. ) çatik kaşlarına ve ağır sözlerine maruz kalmayabilesin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir