İsmail Kılıçarslan kitaplarından Amerika Sen Busun kitap alıntıları sizlerle…
Amerika Sen Busun Kitap Alıntıları
&“&”
plan yapıp emirler veriyor hayaller kuruyorlar,
ne kadar da rahat yaşıyorlar
zannederek kendilerinden başka biri olduklarını,
başkalarını yağmalıyorlar
oysa atlarda aranır asalet, karanlıkta aranır ses,
daha anlatacaklarıma başlamadım bile desem:
bir çınarın altı bir yıldızın gölgesi
ne kadar da rahat yaşıyorlar
zannederek kendilerinden başka biri olduklarını,
başkalarını yağmalıyorlar
oysa atlarda aranır asalet, karanlıkta aranır ses,
daha anlatacaklarıma başlamadım bile desem:
bir çınarın altı bir yıldızın gölgesi
en iyisi ben bu şiiri yazmayayım,
ben yazarsam her şeye yeni baştan başlarım sanılacak
susarım
ben sussunca dünya dönmeye devam eder
tıpkı ben konuşunca yaptığı gibi
yalan yok!
…
imgelerden sıkıldım, tasvirlerden, sonu gelmez betimlemelerden
sözü doğrudan ve yormadan birdenbire
sözün koynuna girip incitmeden kimseyi söylemeliyim
…
imgelerden sıkıldım, tasvirlerden, sonu gelmez betimlemelerden
sözü doğrudan ve yormadan birdenbire
sözün koynuna girip incitmeden kimseyi söylemeliyim
Toplayın bavullarınızı; kalplerimize dönüyoruz
türk şiiri politiktir türk şiiri düz ayak yazılmaktadır kızgındır türk şiiri
kemal tahirim bir bakıma, bir bakıma otuz yaşındayım, ismet özelim anlayana
polatlıdan alalım kavunları, ensesi siyah ve yağlı çocuklardan alalım
bizi kandırmalarına izin verelim tartıda hile yapsınlar o çocuklardan alalım
imgelerden sıkıldım, tasvirlerden, sonu gelmez betimlemelerden.
sözü doğrudan ve yormadan birdenbire
sözün koynuna girip incitmeden kimseyi söylemeliyim.
sözü doğrudan ve yormadan birdenbire
sözün koynuna girip incitmeden kimseyi söylemeliyim.
Toplayın bavullarınızı, kalplerimize dönüyoruz…
neydi ölüm: bir masal ,
neydi masal: ben bilmem…
neydi masal: ben bilmem…
gece ağırlaşıyor mustafa, zaman doluyor, sonu geliyor herşeyin ve lahavle…
Birdenbire oluyor bu: derin bir üzüntüye yaslanıp aramaya başlıyoruz…
Seni en kuytularda buldum ben, hep ordasın zaten.
şarkı söylemeyi seçiyorum yağmur birdenbire bastırınca…
Yorgunum: az önce bitirdim bi günlük öyküsünü dünyanın…
…öyle olunca gözlerimi kapatıp depresyonlu falan filan höst ulan müslümanda depresyon olmaz ????
…yaşasın çarmıhımı taşıyabiliyorum omzumda.
Sormalıyım: usul usul yürüsem varır mıyım menzile?
…bugün biraz yorgunum, altı gündür uykusuzum, tedirginim biraz dünyadan.
Bende bir yer var:
Orada usul usul dönüyorum bir elimde asayı musa diğerinde züleyhadan kalma sadaka taşı…
Orada usul usul dönüyorum bir elimde asayı musa diğerinde züleyhadan kalma sadaka taşı…
…ben ne anlatsam yarısından eksik kalıyormuş gibi susuvermek.
…ne olur tanrım ne olur bize bak ellerimizden tut biz üşüyoruz üşüyoruz.
..üşüdük mü, üşümemiz geçer mi, biz hiç asker olduk mu, sevdik mi günahları?
…bunu biliyor olmalısınız: her terk edilmiş peygamberin bir şarkısı olduğunu.
…öyleyse oturup bekleyelim kardeşim, dahiyane planlar yapalım hayata karşı.
Kıyamet işte böyle kopsa, sana bir şey anlatırken, sana dair bu mısrayı yazarken…
polatlıdan alalım kavunları, ensesi siyah ve yağlı çocuklardan alalım
bizi kandırmalarına izin verelim tartıda hile yapsınlar o çocuklardan alalım
kemal tahirim bir bakıma, bir bakıma otuz yaşındayım, ismet özelim anlayana
kemal tahirim bir bakıma, bir bakıma otuz yaşındayım, ismet özelim anlayana
türk şiiri politiktir türk şiiri düz ayak yazılmaktadır kızgındır türk şiiri
kavunları polatlıdan alalım kavunları, ensesi siyah ve yağlı çocuklardan alalım bizi kandırmalarına izin verelim
tartıda hile yapsınlar o çocuklardan alalım
polatlıdan alalım kavunları, ensesi siyah ve yağlı çocuklardan alalım bizi kandırmalarına izin verelim tartıda hile yapsınlar o çocuklardan alalım
yani kuşlar bile kaderle uçar derken
kaderin kederle, gözlerinin gençliğimle
o saat bitiştiğine iman etmeyecektim"
kaderin kederle, gözlerinin gençliğimle
o saat bitiştiğine iman etmeyecektim"
belki o gün hava yağmurlu olmasaydı, ben o kadar çay içmeseydim
sen bu kadar yaralı, ben bu kadar umutsuz
kadıköy o kadar üstümüze gelmeseydi
ben seni getirecek olanı bu kadar beklemeyecektim"
sen bu kadar yaralı, ben bu kadar umutsuz
kadıköy o kadar üstümüze gelmeseydi
ben seni getirecek olanı bu kadar beklemeyecektim"
sağcılık gerekiyor biraz, biraz isyan, biraz unutuş"
biraz bahar gerekiyor allahım ben hiç iyi değilim
biraz çağla birkaç erguvan gerekiyor"
biraz çağla birkaç erguvan gerekiyor"
insan yazdıkça sanki daha da sakinleşiyor"
ihraç fazlası gibi hissediyorum kendimi"
kalan yalnızlık vardır artık akşamlardan"
Öykümüz, beyler, burada son bulmaktadır
Kuşların konakladığı yerde
Çıkma ekmeklere gidilir, anılır eski dostlar
Ağlanır, çünkü yapacak başka şey kalmamıştır
Tükenmiştir tuz ve deniz, bitmiştir direncimiz
Kuşların konakladığı yerde
Çıkma ekmeklere gidilir, anılır eski dostlar
Ağlanır, çünkü yapacak başka şey kalmamıştır
Tükenmiştir tuz ve deniz, bitmiştir direncimiz
tamam peki on bir eylül tamam peki usame
tamam peki müdahale tamam peki felluce
tamam peki chavez tamam peki kum mollaları
tamam peki eminem tamam peki hispanik…
bir akşam, çölde bir akşam, kızgın çölde bir akşam, kızgın kumlu çölde bir akşam…
adalet savaşçısı büyük ordumuzun adalet dağıtan şerefli bir üyesi
öyleydim yani eskiden şimdi bir barda ölmeye çabalayan bir barda bir barbar…
şimdi bir barda bir barbar, bacağı yok, sevgilisi yok, umudu yok bir barda bir barbar
lanet olsun dostum ha, barış ve adalet götürmeye gitmişken, lanet olsun o çöle
amerika sen busun, … çocuğusun.
tamam peki müdahale tamam peki felluce
tamam peki chavez tamam peki kum mollaları
tamam peki eminem tamam peki hispanik…
bir akşam, çölde bir akşam, kızgın çölde bir akşam, kızgın kumlu çölde bir akşam…
adalet savaşçısı büyük ordumuzun adalet dağıtan şerefli bir üyesi
öyleydim yani eskiden şimdi bir barda ölmeye çabalayan bir barda bir barbar…
şimdi bir barda bir barbar, bacağı yok, sevgilisi yok, umudu yok bir barda bir barbar
lanet olsun dostum ha, barış ve adalet götürmeye gitmişken, lanet olsun o çöle
amerika sen busun, … çocuğusun.
…
kendimi tanıtmama izin verin: bendeniz birinci sınıf deniz piyadesi morrison
adalet savaşçısı büyük ordumuzun adalet dağıtan şerefli bir üyesi
öyleydim yani eskiden şimdi bir barda ölmeye çabalayan bir barda bir barbar
…
şimdi bir barda bir barbar, bacağı yok, sevgilisi yok, umudu yok bir barda bir barbar
lanet olsun dostum ha, barış ve adalet götürmeye gitmişken, lanet olsun o çöle…
kendimi tanıtmama izin verin: bendeniz birinci sınıf deniz piyadesi morrison
adalet savaşçısı büyük ordumuzun adalet dağıtan şerefli bir üyesi
öyleydim yani eskiden şimdi bir barda ölmeye çabalayan bir barda bir barbar
…
şimdi bir barda bir barbar, bacağı yok, sevgilisi yok, umudu yok bir barda bir barbar
lanet olsun dostum ha, barış ve adalet götürmeye gitmişken, lanet olsun o çöle…
belli ki, kadere çekilmiş ince bir bıçak
olmayı geçirdin aklından. yanlıştı.
olmayı geçirdin aklından. yanlıştı.
hem zaten ben sonbaharda doğmuş biri olarak
hep uzaktan sevmeyi hep uzağı sevmek sanarak
varıp gidip bir şeyh efendinin elini tutmadım mı
hep uzaktan sevmeyi hep uzağı sevmek sanarak
varıp gidip bir şeyh efendinin elini tutmadım mı
sen diye başlasam mürekkebi kurumaz bu masalın biliyorum
kanım donar; çünkü kanımla ilhan iremin söylediği şarkı aynı renk
kanım donar; çünkü kanımla ilhan iremin söylediği şarkı aynı renk
kimsenin beni anlamadığına iman ettiğim günlerin birinde
“melekler bugün başlamış misafirliğe omuzlarında
sahi, sen bugün doğmuştun değil mi?”
“ne çok yalnızlık, ne çok hayat, ne çok korkaklık var masamızda
çok üzgünüm..”
çok üzgünüm..”
“aşk! birdenbire bir delinin kendini boşluğa bırakması..”
“aşk ben seni nerde görsem avuçlarım terliyor”
“yorgunum: az önce bitirdim bir günlük öyküsünü dünyanın
yorgunum: az önce düşündüm bileklerimin üzerinde ince bir çizgi
yorgunum: bu yüzden “ bu vefasız alemi” dinleyerek şiir yazmayı
yorgunum: bir kalbiniz vardı, onu dinleyiniz diyen adam kadar
yorgunum: bu yüzden bir türlü kuyruğunu yakalayamıyorum kaplanın..”
yorgunum: az önce düşündüm bileklerimin üzerinde ince bir çizgi
yorgunum: bu yüzden “ bu vefasız alemi” dinleyerek şiir yazmayı
yorgunum: bir kalbiniz vardı, onu dinleyiniz diyen adam kadar
yorgunum: bu yüzden bir türlü kuyruğunu yakalayamıyorum kaplanın..”
“Yazım okunaksız binip gidiyorum ilk gördüğüm duaya..”
“nasıl allahım, nasıl bu yaratılışın sırrına nasıl ererim, açık et bana açık et, göster görünmeyeni, göreyim nedir işaret ettiğin..”
Toplayın bavullarınızı : kalplerimize dönüyoruz.
Krallık yıkıldı prenses seni kimse öpmeyecek…
Sen Haldun Taner’in duvar dibiydin, ben bodrum katta öğrenci evi…
Elbet ölürseniz ardınızdan tango yapılmalıdır, alkış gerekir…
Yalan söylemeyi de öğrenmeli insan bir davası varsa,
Bırakıp gitmeli kızları, afiş asmalı…
Bırakıp gitmeli kızları, afiş asmalı…
O köyde o Allah rızası kokan erkek odalarında parasıyla yatılılık ve fazladan dayak, fazladan hipnotizma…
Tütsü yakayım, kippa giyeyim, kanını akıtayım bana benzemeyenin!!!
Ay görünür türkü söyler, üşür tütün sarar, adam vurur namaz kılar,
Eşkiya budur…
Eşkiya budur…
Ahmet hamdi tanpınar biraz da zarifoglunun geç dönemleri,
Sağcılık gerekiyor biraz, biraz isyan, biraz unutuş…
Sağcılık gerekiyor biraz, biraz isyan, biraz unutuş…
Anne ben geldim, bin yıllık yaram geldi benimle
Biraz bahar gerekiyor Allahım ben hiç iyi değilim
Sanayi devrimi çünkü kuşların ölümüdür.
Toplayın bavullarınızı: kalbimize dönüyoruz
Sen diye başlasam mürekkebi kurumaz bu masalın biliyorum.