İçeriğe geç

Zübdetü’l-Hakaik – Şekva’l-Garib Kitap Alıntıları – Aynulkudat Hemedani

Aynulkudat Hemedani kitaplarından Zübdetü’l-Hakaik – Şekva’l-Garib kitap alıntıları sizlerle…

Zübdetü’l-Hakaik – Şekva’l-Garib Kitap Alıntıları

Harflerle ve seslerle konuşanlar dünyasında bundan fazlasını ifade etmek imkânsızdır.
Akıl, aynadaki sûretin varlığının zâti olmadığından şüphe etmez. Yani onun varlıkça bağımsız bir mevcut ol­madığını bilir. Yine akıl, dört şeye nispetle bu sûretin mevcut olduğunu bilir:

1. Ayna,

2. Hârici sûret,

3. Meydana gelen nispet,

4. Gören kim­senin mütâlâası.

Bu nedenledir ki, aralarındaki nispet ortadan kalkınca aynadaki sûretin varlığı da ortadan kalkar. Akıllı kimse bu sûretin varlıkça bağımsız olmadığını bilir. Kendilerinde değişim düşünülmeksizin sûreden yansıtması itibarıyla aynanın, suyun veya buna benzer bir şeyin varlığı tasavvur edilse, hiç kimse yansıyan sûretin hârici sûretin varlığına bağlı olduğunu idrak edemez.

Bu yansıtma özelliği, ayna ve suya has bir özelliktir ki, çamur ve kireç taşı gibi hiçbir cisim bu konuda onlara ben­zemez. Fakat hârici sûretler değiştiği, nispetler de değiştiği ve bu değişim sırasında değişiklik oranında aynadaki sûretler de değiştiği için akıllı kim­seler aynadaki sûretin hârici sûretin varlığına tabi olduğundan ve hârici sû­retin varlıkta zamanca değil de mertebece dâhili sûretten önce geldiğinden kuşku duymaz.

Beşeriyet kilidi gönüllerde, gaflet bağı fikirlerdedir. Onlar Kur’ân’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?” âyetinin mânâsı budur.
Nasıl ki O’nun ebedi olmaması mümkün değilse O’nun zamana bağlı olması da (masdar olmaması) öylece imkansızdır. O ebedi olmasaydı varlığı zorunlu olmazdı. Şu halde varlığın O’na dayandığı her kimde gerçekleşir ve anlaşılırsa kişinin Var etmek O’nun bir sıfatıdır demesi gerekir. O’nun niçin yaratmakla nitelendiğini sormak abestir.

*** Allah niçin yarattı? demek Güneş niçin ısıtır? demek gibidir. O’nun Sıfatı Zatından ayrı değildir. O daima Yaratıcı’dır.

*** Rahman Suresi 29: Göklerde ve yerde bulunanların hepsi O’ndan ister. O her an yaratma halindedir.

O’na özel olan Allah ismi salikin nazarının oluştuğu varlığa kılavuzluk etmesi için vaz olunmuş gibidir. Melekut denizindeki dalışı sona erdiğinde tevhid incisini elde eder ve bu inciye kılavuzluk etmesi için özel isim vaz eder. Bu isim incinin kendisinden görünen varlığa nispetle değil salikin inciyi mevcut görmesiyle sadece incinin zatına nispetle olur.

*** Nice gizli isimleri vardır. O yücelerden yücedir. Kimse bilmez nicedir.

Kervan bizi Hz.Muhammed’e ulaştırınca
Sırtlarına binmek haram olur beylere
Onlar bizi arzın en hayırlısına götürmüşse
Üzerimizde onların dahi hürmeti ve hakkı vardır.
Sivri mızraklardan bıraktık, her lezzeti
Onlardan başka eğlencemiz yok!
Dilberlere av olmuş, gönlümden gayrısı
Herkesin elinde kadeh, bir ben istisna.
Bir şeyin varlığını kabul etmekle onun hakikatini bilmek aynı şey değildir.
Nasıl ki renk görülür bir obje iken görmeyen biri tarafından idrak edilmiyor ve bu rengin olmadığı anlamına gelmiyorsa bazı konular vardır ki akıl onu idrak edemez.

***Ancak vahiyle idrak edilebilir.

Bilmen gerekir ki, ezeliyyetin mânâsını geçmiş bir şey olarak zanneden kimse Fahiş bir hata işlemiş olur. Pek çok kimse de böyle zanneder. Ezeliyyet itibarıyla geçmiş ve gelecek yoktur. O geçmiş zamanı kuşattığı gibi bir fark olmak­sızın gelecek zamanı da kuşatır.

İç dünyasında bu ikisi arasında bir fark gözeten kimsenin aklı, vehminin elinde esir olmuş demektir. Dolayısıyla Âdem’in zamanı, ezeliyyete bizim zamanımızdan daha yakın değildir. Ak­sine zamanların tümünün ezeliyyete olan nispeti bir ve aynıdır. Belki de ezeliyyetin zamanlara olan nispeti söz gelişi ilimlerin mekânlara olan nispe­ti gibidir. Çünkü ilimler bir mekâna yakın veya uzak olmakla nitelenmez, aksine onların her mekâna olan nispeti bir ve aynıdır.

Nasıl ki O’nun ebedi olmaması mümkün değilse O’nun zamana bağlı olması da (masdar olmaması) öylece imkansızdır. O ebedi olmasaydı varlığı zorunlu olmazdı. Şu halde varlığın O’na dayandığı her kimde gerçekleşir ve anlaşılırsa kişinin Var etmek O’nun bir sıfatıdır demesi gerekir. O’nun niçin yaratmakla nitelendiğini sormak abestir.

*** Allah niçin yarattı? demek Güneş niçin ısıtır? demek gibidir. O’nun Sıfatı Zatından ayrı değildir. O daima Yaratıcı’dır.

*** Rahman Suresi 29: Göklerde ve yerde bulunanların hepsi O’ndan ister. O her an yaratma halindedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir