İçeriğe geç

Zihin Kuşları Kitap Alıntıları – Leyla Erbil

Leyla Erbil kitaplarından Zihin Kuşları kitap alıntıları sizlerle…

Zihin Kuşları Kitap Alıntıları

Tanrı insanın riyasıdır.
Riya insanın Tanrısıdır.
Birçok yazar: benim kuşağım ve daha sonra yazanlar; Nedim Gürsel, Selim İleri, Oğuz Atay, Tezer Özlü vb. daha da yeni kuşaklar, genç yazarlar, ondan az ya da çok etkilendik, insanın bilmediğimiz yanlarını öğrendik, sevdik!.. Sait Faik de bu sözleri yaşarken işitseydi sevinirdi! Hele Yaşar Kemal’in, Sait Faik için, Büyük bir yazar, onun gibi yazmak isterdim!” dediğini işitseydi, patlak mavi gözlerini açarak şaşa kalırdı!
Tanı tanı, kendini tanı. İşe başla bir kere bu yönden sonra onu da anlayacaksın.
Şu insanlara hiçbir şey çok değil!
Bu insanın içini sevinçten, keyiften parlatan şey nedir? Ne kadınla yatmak, ne şarap içmek, ne arkadaşlarla prafa oynamak, ne tiyatro sinema seyretmek hepsi bir yana dünyayı SEYRET.
İnsan olmak korkulduğu kadar zor değildir.
Tomris Uyar’sa, Bu hükümetten ben hiçbir şey istemem, dedi.
Biz, aşağıda imzası olan yazar ve şairler, ölüm orucuyla hak arama yolunu seçen siyasi tutuklu ve hükümlülerin insani taleplerinin tümünü, haklı ve meşru buluyoruz.
İnandığı bir şey yoktu, sevdiği de, sevmediği de
Baskıcı iktidarı allayıp pullayarak gözden kaybettirmek ya da olduğundan başka bir şeymiş gibi göstermek amacını güdenlerin, resmi ideolojiye temellik edecek doğru dürüst bir felsefe bulmaları da güçtür. Çünkü felsefenin özü, hakikatin araştırılması ve özgürlüktür.
Bu anlayışı benimseyen Demir Özlü, Orhan Duru ve Sevim Burak gibi yazarların oluşturduğu topluluğun ön safında L. Erbil erkenden yer aldı.
Bizde Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra edebiyat ürünleri ortaya koyanların, kültür açısından çok iyi donanmış ve dikkate değer eserler vermiş olmalarına rağmen, yirminci yüzyılda yaşarken on dokuzuncu yüzyılda kalmış olduklarını unutmamak gerekir.
Bakın bugün tarihi, binlerce yıllık anasoylu düzen (ataerkillikten önceki düzen) es geçilerek verilmiştir belleklerimize . Oysa üzerinde yaşadığımız toprakların- Asya’nın anaerkliğin beşiği olduğu biliniyor
Ben insanların tümünün yaralı ve hasta olduğuna inanıyorum.
Sizce sınıflı bir toplum sayılmaz mıyız?
Hele kadınsanız bu toplumda her şeyi tepki uyandırır
Bütün öğrendiklerimi unutmak istiyorum.
Tanrı insanın riyasıdır
Riya insanın tanrısıdır.
Yüzde %98’inin dinden başka tutunacak dalı olmayan toplumumuzda, bivim insanlarımızın ahlakını, İslamın etik bozukluklarına değinmeden ele alması
Kamil insan hiçbir yol ve âdet tutmaz. Halkla bulunmasının nedeni onların kalplerini hak’ka yöneltmek içindir.
Anlaşılıyor ki kendi olma , kendi içinde varlık kavramını herkes kendince (!) algılıyor.
Hümanist bir kültür nasıl doğar?
Arabeskleşen dünyamızda kavuşamayan sevgililerin aşk dedikleri şey ten çekimli iniltiler değil midir?
Şevkar altınel

hüzün aslında belli bir duyarlık düzeyine kavuşmuş, incelikli kişilerin işidir.

İnsanlar ne yapıp edip görünmek, tanınmak istiyorlar bu dünyada ;TV’de görünmek adına neler yapılıyor görüyor musunuz?
evet , hâlâ dürüst çalışanlar var.
Doğru düşünmekten de yoksundurlar ;yoksun bırakılmışlardır!
Devlet adamlarının (otoritenin) Çankaya ‘da verdiği ziyafetlere koşan aydın sanatçı takımına gözlerinize inanamadan bakakalırsınız.
Anlarsınız ki bu halk bir araya gelebilse başımıza katil, hırsız, uğursuz kalmayabilir aydınları da seyrettir bir size, ümmileride,
İslam ahlakını, saçının telinden kıçındaki dona kadar Versace’leşmiş, gizli Batı aşığı, gösteriş düşkünü takiyyecilerin temsil etmeleri müminler adına da ne büyük bir utanç kaynağıdır Kim bilir
Türk sinemasına can suyu veren Yılmaz Güney ‘i katil olarak göstermekten öte düşünceşer üretemiyorlarsa yazınımızın işi gerçekten de zor demektir.
Anılarını dosdoğru anlatanlara rastladık mı hiç?
Allah, ilk kez aynada kendine bakar ve aksini görür. Bu bakış, Allah’ı tanıtıcı olan ;bizim gözümüzle gördüğümüz, gerçekteyse bir hayalden başka bir şey olmayan varlıkları meydana getirir. Aynada bu varlıkları gören Allah en çok insanda kendini bulur. İnsanda kendi güzelliğini görecek gözü ve sevecek gönlü bulur
Sevilen nedir?
Türkiye Cumhuriyeti hükümetini
ölüme kucakladınız ulaşabildiğiniz her yere bulaştırıyorsunuz bu uzun cinayetle ülkemizi yaraladınız
ülkemizin geleceğini insanlarımızın saygınlığını tehlikeye attınız, siyasi tutuklu ve hükümlülere insan gözlerinizi kapadınız ve topluma aynı şeyi telkin ettiniz.
Toplumun vicdanında, tedavisi güç bir yara açtınız.
Romancılık kendini akıllı bizi aptal sananların sanatı! Neyse!
Aşk belasından kurtulup, doğrusu hiç de tipim olmayan bir kadın için hayatımı ziyan ettim!
artık onu yakalamıştı yavaş yavaş onun dilini ve sırrını öğrenecektir
Tezer Özlü Kıral, şaşkın ideolojileri, okuduklarından aktarılmış ortak imajlarıyla kendine ve okura saygısızlık eden yazarlardan değil.
Bütün öğrendiklerimi unutmak istiyorum.
Bilgi çağını, aynı zamanda elektronik çağını yaşıyoruz sözüm ona. Kaç kişi yaşıyor bu ayrı bir sorun da, bizler için bile bilgiyi yaşamak, yakalamak ne kadar zor!
Yani âşık, sadece bir beden olarak değil,aynı zamanda bir insan olarak gördüğü ve kabullendiği sevgilisi tarafından istenmeyi istemektedir.
Herkes eleştirilebilmeli, eleştiriden korkulmamalı, kimse putlaştırılmamalı.
Ben insanların tümünün yaralı ve hasta olduklarına inanıyorum.
Bütün öğrendiklerimi unutmak istiyorum.
Benim beynim medyanın ya da başkalarının bir aynası , kopyası değil !
insanı açıklamak kolay mı!
insanın en önemli erdemi kendisine duyduğu saygıdır. Bu, başkasına duyulan saygı anlamına da gelir.
Yetişirken, insandan sorumlu olduğumuz öğretildi bize.
karşımıza dikilen, şiddete şehvetle düşkün, sömüren, ürpertici olmaktan yılmayan, barış ve sevecenlikten nasibini almamış tanrı-devlet var. Size işkence etmesine gerek bile yok, kendini seyrettirerek verdiği gözdağı yeterlidir.
herkesin sakatlanmış olduğu bir toplumda -dünyada- sakat olmak ‘normallik’ anlamına gelir.
hele kadınsanız bu toplumda her şey tepki uyandırır.
Sınırları zorlayan taleplerimiz düzeni bozacaktır; düzenle uzlaşamayanlar,uyum sağlayamayanlar ise cezaevlerinde değillerse hastanelerde, kliniklerdedir.
Bu ülkede düşünceyi doğrulukla açıklamak, gerçekleri ortaya dökmek , ‘kendi için varlık olma’ durumu, hayatını ortaya koymakla eşittir.
Sürecekler Sivriada’ya ellerinde olsa geri kalanlarımızı.
Yıllarca anlata anlata bitiremediğiniz gerçekleri sonunda görüverir halk! Görüverir de ne olur? Göre göre alışır, kanıksar, benimser. Elinden gelen bir şey yoktur; zamanında hemen davranacak, onları alaşağı edip yerine düzgün adamlar koymaktan da, yerlerine kendileri geçecek koşullardan da yoksundurlar! Doğru düşünmekten de yoksundurlar; yoksun bırakılmışlardır! Üstelik karşınızdakiler halkın açılan gözünü dikmenin, kendilerini sağlama almanın ustası kesilmişlerdir. Şu aklınızdan hiç çıkmaz: Bu fauna nın bir parçası da ben miyim? Biz nasıl bir araya gelmişiz!
O sandallar, o tavşanlar, o motorlar
Hepsi hepsi gelecekler
Deniz diplerinden yakamozlar
Dikenleri batan süngerler
Hepsi hepsi gelecekler
Benim için konuşmağa, dinlersen;

Onlara da açtım bu sevdadan.
Sait Faik Abasıyanık

Bir küçük devlet düşünün ki kendini korumak için kurşundan değil sevgiden, toptan değil kardeşlikten, makineliden değil müsamahadan, V2’den değil dostluktan, hidrojenden değil mayıs akşamlarından, zırhlıdan denizaltıdan değil kayıktan ve balıktan, harpten değil bayramdan silahlarla mücehhez olmuş.
GÖZ’den geçip gelinen nokta yürektir
Şu insanlara hiçbir şey çok değil!
Bu akşam niyetim sana yalnız uzaktan BAKMAK
İnsan olmak korkulduğu kadar zor değildir.’
kaç savaş, kaç kıtlık, kaç aşk, kaç kitap, kaç yokedici görmüştü insanlık!
Bu ülkede düşünceyi doğrulukla açıklamak,gerçekleri ortaya dökmek,
“kendi için varlık olma” durumu,hayatını ortaya koymakla eşittir.
Biraz da bu gerçek doğrultusunda ,sorumluluklar ve sorunlardan yılmış,usanmış,12 Mart ve 12 Eylül sonralarının depolitize ettiği genç yazar tipleriyle karşılaşıyoruz.Onlar eskilerden daha çok ,yeni toplumun rahat ve eğlenceye düşkün,oldukça özentili,marka düşkünü yeni okur kitlesinin gereksinimlerini karşılayabiliyorlar. Tabii depolitizasyonun ne okurun ne de genç yazarların suçu olmadığı doğrusuyla birlikte.
Bu iddialı çağda insanların güzel bir şey yakaladıklarına inanabiliyor musunuz? İnsandan insana güzel bir şey kalacağına inanıyor musunuz? Kavranamaz bir durum kalacak! Belki internetle doğan çocuklar için olurlu ama bizler açısından yaşarken ölmüşlük!
Ölü bir sözlük,ölü bir konuşmadır bu çağ.
Yirmi birinci yüzyıl bu artık! Medya da tıpkı imparatorluklar ,toplumlar,insanlar gibi diyalektik kurallarına göre yaşamını sürdürüyor,sürdürecek. K. Marx’ın öngördüğü gibi,tıpkı siyasal sistemler gibi;devinim içinde büyüyecek,biçimden biçime geçecek,beklenmedik amorf biçimlere bürünecek ve kim bilir nasıl ,nerede ,kaç yaşında pis canını verecek?
Ben sadece sesli düşünüyorum,yani yazarak.Ama medya kullanarak yaşamak zorundadır! En çok da medyatik olanı. Çünkü insanların zaaflarını emerek rating alır medya;savaşları ,kanı,dini,ahlakı,acıma duygusunu kullanır.Onu beslemek çok zordur: Kanla da beslenecektir,kültürle de! Zira tröstleşmiş büyük sermayenin şu iletişim çağında “temiz imaj “a da gereksinimi vardır! Bu nedenle de kendisine doğrudan para getirmeyen etkinlikler “imaj aklamak” için bire birdir.
Bilgisayar teknolojileri gerçekliği ve tarihi uçuculaştırıyor.Açlık,kıtlık,savaş,siyasal şiddet ve terör gibi toplumsal olayları elektronik görüntülere dönüştürüyor toplumsallaşma sürecinden uzaklaştırıyor bireyi.(Ahmet Oktay)
Hız ,insanla bilginin ,insanla insanın arasını açıyor.
Medya yararlıdır dedik ya;işte bazı değerleri sarsmıştır,kafaları karıştırmıştır.Çok ahmak olmadıkça elleri öpülecek adamlar olmadığını öğrenmişizdir başımızdakilerin.
Devlet adamlarının (otoritenin)Çankaya’da verdiği ziyafetlere koşan aydın sanatçı takımına gözlerinize inanamadan bakakalırsınız;parlamenterlerin (bizim ,Ankara’ya gönderdiğimiz dokunulmazlar ordusunun)çevirdiği dolapları bir bir ortaya döken de medyadır!..
Yıllarca anlata anlata bitiremediğimiz gerçekleri sonunda görüverir halk! Görüverir de ne olur? Göre göre alışır,kanıksar,benimser.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir