Cengiz Aytmatov kitaplarından Yüzyüze kitap alıntıları sizlerle…
Yüzyüze Kitap Alıntıları
Cengiz Aytmatov kitaplarından Yüzyüze kitap alıntıları sizlerle
Yüzyüze Kitap Alıntıları
Seyde, kimseye güvenilecek zaman değil, hiç kimseye tek kelime söyleme, babam mezarından kalkıp gelecek olsa, ona bile söyleme, anladın mı?
Ne yapalım? diye düşündü, herkes kaderini yaşar.
İnsanın kaderi daha doğarken yazılmıştır alnına.
İnsanın kaderi daha doğarken yazılmıştır alnına.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılır sırasında anlaşılır.
Zamanın bu kadar çabuk geçmesi ne korkunç bir şey
Gerekirse daha uzaklara da gideriz. Nereye olursa giderim onunla.. tek yanımda olsun!..
Orada bir süre her şeyi unutup gökyüzüne bakmak ne iyiydi!
Dilediği halde yapamadığı her arzusu, yüreğine bir yara gibi oturdu.
Ama artık vakit geçmişti ve geçen zaman geri gelmezdi.
Ama o anlarda zaman büyük bir hızla akıp geçiyor, gecelerin ardından gündüzlerin, gündüzlerin ardından gecelerin gelip geçtiğini anlamıyorlardı bile.
Böylesine kötü günlerin geleceğini kim düşünür, kim tahmin edebilirdi?
Ey ulu yaradan, sana sığındım, kaderimizi senin merhametine bırakıyorum
KÜÇÜK İSTASYANONUN peronunda, ıslak yapraklar çevrintisi, buradaki tek lambanın huzmeleri arasından savrulup geçiyor. Kavaklar yaprak döküyor bu gece. Tüfek harbisi gibi ince ve dik gövdeleri rüzgârda yavaş yavaş sallanıyor. Yüksek uçların uğultusu uzak bir denizi düşündürüyor insana.
Hayat her gün biraz daha güçleşiyordu.
Bir insanın ne denli sevildiği en çok ayrılık anında belli olur.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Dilediği halde yapamadığı her arzusu, yüreğine bir yara gibi oturdu. Her an yakan, acı veren bir düğüm gibi yerleşti.
Uyurken bile Ey ulu yaradan, sana sığındım, kaderimizi senin merhametine bırakıyorum diye mırıldanıyordu.
Onun karşısında kendisi ne kadar güçsüz, ne kadar acınacak bir haldeydi!
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ayrılık sırasında anlaşılır.
Analar, durumları ister iyi olsun ister kötü, ister mutlu olsunlar ister mutsuz, yavruları için gülümseyecek gücü her zaman bulurlardı .
Düş tatlı şey
İnsan acıktığını bile unutuyor.
İnsan acıktığını bile unutuyor.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Onun karşısında kendisi ne kadar güçsüz, ne kadar acınacak bir haldeydi.
Ve birden yüz yüze geldiler ! O zaman Seyde’sini tanıyamadı. Bu kadın o değildi. Başı açık, saçları ağarmış, kucağında yavrusuyla korkusuzca kendisine bakan bu kadın o değildi. Birden onu kendisinden fersah fersah uzaktaymış gibi gördü. Kederinin heybetiyle erişilmez, ulaşılmaz bir yüceliğe kavuşmuştu. Onun karşısında kendisi ne kadar güçsüz, ne kadar acınacak bir haldeydi .
Gözünün bütün yaşlarını dökerek ağlamak istiyordu, ağlayamıyordu.
Ne yapalım? diye düşündü, herkes kendi kaderini yaşar. İnsanın kaderi daha doğarken yazılmıştır alnına.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
İnsan birini seviyorsa , bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır..
Hayat her gün biraz daha güçleşiyordu.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Zamanın bu kadar hızlı geçmesi korkunç bir şey.
Herkes kendi hayatını yaşar, bu savaştan ancak kendini koruyanlar sağ çıkar.
Hayat her gün biraz daha güçleşiyordu
Atalar boş yere dememişler ‘en büyük düşmanın öz kardeşindir’ diye.
Bir insanın ne denli sevildiği en çok ayrılık anında belli olur.
“Orada, bir süre her şeyi unutup gökyüzüne bakmak ne iyiydi!”
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Ey ulu yaradan, sana sığındım, kaderimizi senin merhametine bırakıyorum
İnsanlar eskisi gibi yaşamıyor artık.
Aralarındaki mesafe gittikçe kısalıyordu ve birden yüzyüze geldiler! O zaman Seyde’sini tanıyamadı. Bu kadın o değildi.
Ve birden yüz yüze geldiler ! O zaman Seyde’sini tanıyamadı. Bu kadın o değildi. Başı açık, saçları ağarmış, kucağında yavrusuyla korkusuzca kendisine bakan bu kadın o değildi. Birden onu kendisinden fersah fersah uzaktaymış gibi gördü. Kederinin heybetiyle erişilmez, ulaşılmaz bir yüceliğe kavuşmuştu. Onun karşısında kendisi ne kadar güçsüz, ne kadar acınacak bir haldeydi !
Gözünün bütün yaşlarını dökerek ağlamak istiyordu, ağlayamıyordu.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Orada, bir süre her şeyi unutup gökyüzüne bakmak ne iyiydi !
Evin içi de tıpkı onun içi gibi soğuk ve sıkıntılıydı.
Baharın ılık havası başını döndürmüştü. Bazen böyle hayaller kurmak da iyiydi. İnsan, içini kemiren kaygılardan sıyrılıyordu biraz.
Başını iyice eğmiş, iki büklüm olmuştu: Bir erkek ağladığını belli etmemeli, gözyaşlarını göstermemeliydi.
Kötü gününde ulusunu bırakan insan ister istemez halk düşmanı olur.
Bir insanın ne denli sevildiği en çok ayrılık anında belli olur.
Hayat her gün biraz daha güçleşiyordu..
Herkesin bir derdi var, onların derdi onlara, bizim derdimiz bize.
Herkes kaderini yaşar. İnsanın kaderi daha doğarken yazılmıştır alnına.
Bir süre her şeyi unutup gökyüzüne bakmak ne iyiydi!
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Düş tatlı şey,insanın açlığını bile unutturuyor.
Bir erkek ağladığını belli etmemeli, gözyaşlarını göstermemeliydi.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Nereye olursa giderim onunla.. tek yanımda olsun!..
Halkını felâket içinde bırakıp giden bir insan, istese de istemese de onun düşmanı olur.
Şimdi bir tek arzu vardı içinde: Evden kaçmak, böyle bir insanı görmemek, böyle bir insanın bulunabileceğini düşünmemek için, hıçkıra hıçkıra, rastgele koşmak!
Hayat her gün biraz daha güçleşiyor.
Ne yapalım? diye düşündü, herkes kaderini yaşar. İnsanın kaderi daha doğarken yazılmıştır alnına.
Insan birini seviyorsa, bu sevginin gercek boyutu ancak ayrilik sirasinda anlasilir
Bu savastan ancak kendini koruyanlar sag cikar.
Bir insanın ne denli sevildiği en çok ayrılık anında belli olur.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
”Zamanın bu kadar çabuk geçmesi korkunç bir şey, daha düne kadar sümüğü akarak yalınayak dolaşan çocuklar, askerlik çağına gelmişler bile! Hayatın zevkini tadamadan savaşa gidecekler!.. ”
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Mırzakul, sessiz, öylece durdu bir süre. Çolak kolu durmadan oynuyor, ceketinin cebine soktuğu boş yeni çıkıyordu. Acı ve hiddetten yüzü bembeyaz olmuştu. Derin derin soluyordu.
Yani, senin İsmail’in gibi yapmadığım için mi sakat kaldığımı söylemek istiyorsun?
Yani, senin İsmail’in gibi yapmadığım için mi sakat kaldığımı söylemek istiyorsun?
Herkesin bir derdi var, onların derdi onlara, bizim derdimiz bize.