Somaly Mam kitaplarından Yitik Masumiyet kitap alıntıları sizlerle…
Yitik Masumiyet Kitap Alıntıları
Kurban hangi ülkede olursa olsun kurbandır.
Benim hikayem önemsiz. Asıl konu benim başıma gelenler değil. Benim gibi binlerce kadının hayatına ışık tutmak için hikayemi yazıyorum. Onlar dilsizler, bu yüzden bu hikaye onların hikayesinin temsilcisi olsun
Acaba geçmişi silip atmak gerçekten de mümkün müdür, yoksa size yapılanlar ve sizin yaptıklarınız hayatınız boyunca size musallat mı olur?
Acı geçicidir. Eğer beyninizin hissizleşmesine izin verirseniz, yok olur, gider .
Sır vermek zayıflık göstergesidir. Söylediğiniz her şey size karşı kullanılabilir. En iyisi, düşündükleriniz ve hissettiklerinizi saklamaktır.
Görmemek, duymamak, olup bitenler hakkında hiçbir şey bilmemek çok önemliydi. Bu Kamboçyalıların hayata dair benimsediği bir tutumdur.
Başkalarına kendinden ne kadar bahsedersen , kendini o kadar tehlikeye atarsın.
Kamboçya’da kimsesiz olmak az rastlanılan bir durum değildir. Korkunç derecede sıradandır.
sırlarımı şelalelere açardım; çünkü su, akışını tersine çevirip bana ihanet edemezdi
Geçmişi açığa çıkarmaya çalışmamalısın. Kendine zarar vermemelisin.
İnsanlar, kimseye-arkadaşlarına, komşularına hatta kendi ailelerine bile- güvenemeyeceklerini o yıllarda öğrendiler. Başkalarına kendinden ne kadar bahsedersen- ne kadar konuşursan- kendini o kadar tehlikeye atarsın. Görmemek, duymamak, olup bitenler hakkında hiçbir şey bilmemek çok önemliydi. Bu Kamboçyalıların hayata dair benimsediği bir tutumdur.
sırlarımı şelalelere açardım; çünkü su, akışını tersine çevirip bana ihanet edemezdi.
Beraber çiçek de dikeriz. Bir tohum küçük bir kıza benzer: küçük ve değersiz görünebilir, ama iyi bakarsan büyüyüp güzelleşir.
İnsan nasıl başkalarını umursamayan birine dönüşür?
Kamboçyalıların bir deyişi vardır: Dışarıdaki ateşi evinin içine sokmamalı, ocağının ateşini de dışarı bırakmamalısın. Evde olup bitenlerden bahsedilmez.
o gece bana bir şey oldu. Hayatım sanki yeniden başlamıştı, yeni bir hayata adım atmıştım. Bu benim bebeğim, benim çocuğumdu; tıpkı anımsayamadığım, asla anımsayamayacağım annemin vücudunda dünyaya gelmem gibi, o da benim vücudumdan gelmişti.
Thlok Chhrov’da teniniz ne kadar koyuysa, aklınız o kadar kıttır bu herkes tarafından kabul gören bir gerçektir.
Somaly ismi : ”Bakir Ormanda Yitik Bir Çiçek Kolyesi ”
İnsanlar kimseye -arkadaşlarına, komşularına, hatta kendi ailelerine bile- güvenemeyeceklerini o yıllarda öğrendiler.Başkalarına ne kadar bahsedersen -ne kadar konuşursan- kendini o kadar tehlikeye atarsın. Görmemek,duymamak,olup bitenler hakkında hiçbir şey bilmemek çok önemliydi. Bu , Kamboçyalıların hayata dair benimsediği bir tutumdur.
İnsanlar bana yaptığım işe nasıl dayanabildiğimi soruyor. Söyleyeyim: Bana yapılan kötülük ilerlememi sağlıyor. Yoksa başka nasıl kurutulurum onlardan?
Birbirimizi anlamak için çok söze ihtiyacımız yok.
Yozlaşma, hukuk sisteminin kalbindeki kangrendir. Adaletin satışa çıkarıldığına çok sık tanık oluruz.
derim ki Bana güvenme; çünkü insanlara güvenmemelisin. Kendin karar ver.
Deneyimlerinizden öğrendikleriniz, altından çok daha değerlidir. Eviniz varsa, yanabilir. Her türlü mal kaybedilebilir, ama deneyim sonsuza kadar size ait kalır. Onları saklayıp kullanmanın iyi bir yolunu bulun.
Kendi dünyamda ben bir hiçim, hapsedilmişim.
Gitme. Burada olmazsan ölürüm ve sensiz ölmek istemiyorum.
Şu dünyada umut edebileceğin tek şey, kendi bahçene bakabilmek için gereken huzura sahip olmak.
Kelimeler aramızdaki bağ kadar önemli değildi.
Para önemli değildi.
Bizim paramız yoktu, bu yüzden tatil söz konusu bile olamaz.
Yaşamak için başka bir yer bulmanın zamanı geldi
Avrupa’da kimse gerçeklerle yüzleşmek istemiyor.
Yükseklerde işlerin değişmesi aşağıdakiler için genellikle hayra alamet değildir.
Insanların bu kadar çok konuştuğunu hayatımda görmedim. Ben dinlerken bile yorulurdum.
âşık değildim. Bazen o kelimenin ne anlama geldiğinden bile emin olamıyorum.
Geçmişimin üstesinden gelebilmek için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Bir kere adınız orospuya çıktı mı, insanlar her an yalan söylediğinizi düşünür. Bir yalancı, hırsız olduğunuzu farz ederler.
İnsanların seni inciteceğinden korkuyorum.
Dürüst bir adam olduğunda çok az parası vardı.
İçim kanıyormuş gibi hissediyordum.
Hayatımda hiç sevgi yoktu.
Beni ağlatan acı değil, duygularımdı. Beni ağlatan hüsrandı, onları öldürmemdi.
Kendimi çöp gibi hissediyordum.
Sessizce kendi içime kapandım ve dilsizmişim gibi yaşamaya başladım.
Fakat fakir ve cahildik. Korkunç bir durumdaydık ve doğru bildiğimizi yapıyorduk.
Ölü bir beden, aynı bedenim gibiydi, arada hiçbir fark yoktu.
Kamboçyalıların bir deyişi vardır: Dışardaki ateşi evin içine sokmamalı, ocağın ateşini de dışarı bırakmamalısın. Evde olup bitenlerden bahsedilmez.
Okul bedavaydı ve çocuklara fakirlikten kurtuluş yolu sağlıyordu.
Acı geçicidir. Eğer beyninizin hissizleşmesine izin verirseniz, yok olur, gider.
Sizi bilen biri, sözlerinizi sizinle alay etmek ya da size ihanet etmek için kullanabilir. Sır vermek, zayıflık göstergesidir. Söylediğiniz her şey size karşı kullanılabilir. En iyisi, düşündüklerinizi ve hissettiklerinizi saklamaktır.
Duygularımı bastırmaya alıştım. Kime güvenecektim?
Başkalarına kendinden ne kadar bahserdersen -ne kadar konuşursan- kendini o kadar tehlikeye atarsın.
Her şey yabancı ve tehlikeliydi.
Dayanamayacak duruma geldiğimde, sırlarımı şelalelere açardım; çünkü su, akışını tersine çevirip bana ihanet edemezdi.
Hem her yerde evimdeydim, hem de hiçbir yerde.
Asya’nın her yerinde insanlar ten rengi konusunda çok hassastırlar. Ne kadar açık tenli, ay rengi ne ne kadar yakınsanız, o kadar değerisiniz.
“Adaletin satışa çıkarıldığına çok sık şahit oluruz.”
“Sır vermek, zayıflık göstergesidir.”
“Sizi bilen biri, sözlerinizi sizinle alay etmek ya da size ihanet etmek için kullanabilir.”
“O zamandan beri anladım ki insanları neyin harekete geçirdiğini bilmek, hiçbir zaman mümkün değildir.”
İnsanlar bana yaptığım işe nasıl dayanabildiğimi soruyor. Söyleyeyim:Bana yapılan kötülük ilerlememi sağlıyor. Yoksa başka nasıl kurtulurum onlardan?
Dizlerimin üzerine çökmeyi sevmiyorum. Ben artık bir köle değilim. Umarım bir daha asla birinin önünde diz çökecek kadar küçülmem gerekmez, bunu defalarca yaptım zaten.
Thlok Chhrov’da teniniz ne kadar koyduysa, aklınız o kadar kıttır bu herkes tarafından kabul gören gerçektir.
Güneydoğu Asya ‘nın her yerinde insanlar ten rengi konusunda çok hassastırlar. Ne kadar açık tenli Ay rengi ne ne kadar yakınsanız, o kadar değerlisinizdir. Dolgun, beyaz tenli bir kadın en üstün güzellik ve şehvet objesidir. Ben koyu tenli, sıska ve iticiydim.
Kelimeler aramızdaki bağ kadar güçlü değil. İki kurban birbirini bakışlarla anlar
İnsan hatırladıkça ölmek ister, ama ölmeye izin yoktur. Yok olmak istersiniz, ama olamazsınız.
Birbirimizi anlamamız için çok söze ihtiyacımız yok. Yaşamanın cehennem azabı olduğunu biliyoruz.
Ben Budist’im -gayet sıradan bir Budist’im. Arada sırada tapınağa giderim. Yhlok Chhroy’daki köy tapınağına yaşlıları beslesinler diye pirinç götürürüm. Ama kızlara işkence yapan adamların da tapınağa gitme hakkı var. Onlar da mı Budist?
Adalet sistemimizin suç örgütleri ve bayağı rüşvetçiler tarafından, böylesine adi bir suçu cezasız bırakacak kadar yozlaştırılmasına nasıl göz yumuyorduk?
Bir çocuğun bedenine sahipti, ama ruhu olgun acıların ağırlığını taşıyordu.
Bizim gibi küçük solucanları koruyacak kanun, polis, adalet yoktur. Güçlüyseniz ya da sizi koruyanlar güçlüyse rahat bırakılırsınız. Aksi takdirde, hayalini bile etmeyin.
Deneyimlerinizden öğrendikleriniz, altından çok daha değerlidir. Eviniz varsa yanabilir. Her türlü mal kaybedilebilir, ama deneyim sonsuza kadar size ait kalır. Onları saklayıp kullanmanın iyi bir yolunu bulun.