Cengiz Aytmatov kitaplarından Yıldırım Sesli Manasçı – Yüzyüze – Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek kitap alıntıları sizlerle…
Yıldırım Sesli Manasçı – Yüzyüze – Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek Kitap Alıntıları
Ama, ilkbahar, cıvıl cıvıl kuş sesleriyle yine geliyor.
Bunca ‘iyi’ var mıdır bu dünyada, bunca ‘iyi’ ? Bunca kötüyü bağışlar mı bu dünya, bunca kötüyü ?
Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir ve bu fikirler insandan insana geçer.
Dünyada ise sadece insanın hafızası herkesten fazla yaşar , insanın kendi ömrü ise kaşlar arasındaki mesafe kadar kısadır.
Nerelerde yüzüyorsun ey yüce deniz kızı?
Ama, hareket etmek, ilerlemek, yine de bir umuttu.
İnsan karada olunca karayı hiç düşünmez, ama denizde olunca, denizden başka bir şey düşünemez.
“Aklı Tanrı verir, ama beceri çocukken öğrenilir.”
Yeryüzünde nice nice insanların niçin öldürüldüğünü,daha nicelerinin niçin öldürüleceğini anlayamazsınız.
Geceyi dinliyor ve uyumuyordu
Ama söylemek kolay, dayanmak güçtü.
Gözünün bütün yaşlarını dökerek ağlamak istiyordu, ağlayamıyordu.
Beni anlayacağını biliyordum..sana her zaman güvendim, sen dünyanın en iyi kadınısın, seni seviyorum, çok uzun zamandan beri seviyorum
Hayat her gün biraz daha güçleşiyordu.
Ama bu da geçer, her şey geçer
Ey ulu yaradan, sana sığındım, kaderimizi senin merhametine bırakıyorum
Bir an önce, ona en yakın ve onun için en değerli insana kavuşmak istiyordu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayırılık sırasında anlaşılır.
Biricik gelinin ilk cocuğuna bakmak için katlanmayacağı fedakarlık yoktu!
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bunca ‘iyi’ var mıdır bu dünyada, bunca ‘iyi’? Bunca kötüyü bağışlar mı bu dünya, bunca kötüyü?
Sınırsız evrende bu görünmez nehir, akıp giden zamanın ta kendisidir.
Bizi affedin göçmen kuşlar! Yaptıklarımız için bizi affedin. Yapacaklarımız için de affedin bizi. İnsanların niçin böyle yaratıldıklarını ben size anlatamam ve siz de anlayamazsınız. Yeryüzünde nice insanların niçin öldürüldüğünü, daha nicelerinin niçin öldürüleceğini anlayamazsınız
Yarınları ne olacaktı bu çocukların? Bunların ve bütün halkın yarını ne olacaktı?
Herkes bilsin ki, savaş kapımızı çalmış olsa bile, biz insan olarak var oldukça, ölülerimizi gömmekten ve onlara ağlamaktan asla geri kalmayız.
Çocuklarımın atası olan sen, bu dünyada her şeyden daha değerlisin benim için.
Şartlar gerektirince kararlılıkla hareket etmesini bilirdi.
Bazen hayaller kurmak da iyiydi. İnsan, içini kemiren kaygılardan sıyrılıyordu
Bir süre her şeyi unutup gökyüzüne bakmak ne iyiydi!
Güçlüydüm Hayatın hep öyle devam edeceğini sanırdım. Ama geç anladım öyle olmadığını. Gençler bunu hiç anlamak istemiyor.
Gözünüzü iyice açıp gökyüzüne bakmaktan geri kalmayın
İçinde bir şeyler kırılıp dökülmüştü, kendini yitirmişti artık
Çocuk kalbi, çabuk kırılır, kolayca umutsuzluğa düşer ve hiçbir şey avutamaz onu.
Bu dünyada insanlar doğar ve ölür. ( ) Ama dünyada, insan
hafızası zamana meydan okur. İnsanın kendi hayatı, göz açıp kapatıncaya kadar geçen zaman kadar kısadır. Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir. bu fikirler insandan insana geçer.
hafızası zamana meydan okur. İnsanın kendi hayatı, göz açıp kapatıncaya kadar geçen zaman kadar kısadır. Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir. bu fikirler insandan insana geçer.
Ne yapalım? diye düşündü, herkes kaderini yaşar. İnsanın kaderi daha doğarken yazılmıştır alnına.
Ama insan düşünürdü, düşüncesiyle Denizin ve Göğün yüceliğine erişirdi.. Ve yüce düşüncelerinde, doğa güçleriyle evrenin derinliği ve yükseliği ile bir tutar kendini.. İşte bu yüzden insan, yaşadıkça deniz kadar, gökyüzünün sonsuzluğu kadar yüce ve güçlü olacaktır.. Çünkü düşünceler sonsuzdur..
O gün de böyle geçti: Beklemek, hep beklemekle
Çocuk kalbi, çabuk kırılır, kolayca umutsuzluğa düşer ve hiçbir şey avutamaz onu.
içinde bir şeyler kırılıp dökülmüştü, kendini yitirmişti artık.
Ne büyük bir felaketti gönlün yaşlanmaması! Çünkü, gönül yaşlanmayınca, düşleri, düşünceleri de değişmiyordu.
Herkesin bir derdi var, onların derdi onlara, bizim derdimiz bize.
“Ne yapalım?” diye düşündü, herkes kaderini yaşar. İnsanın kaderi daha doğarken yazılmıştır alnına.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Çocuk kalbi, çabuk kırılır, kolayca umutsuzluğa düşer ve hiçbir şey avutamaz onu.
Eskiler “Aklı Tanrı verir, ama beceri çocukken öğrenilir.” demişler Demek ki, insanın kazanması ve beslenmesi için, mesleğini genç yaşta iyi öğrenmesi gerekiyordu.
Başını iyice eğmiş, iki büklüm olmuştu: Bir erkek ağladığını belli etmemeli, gözyaşlarını göstermemeliydi.
Ne olursa olsun, kendi ayağımla ölüme gidemem, yaşanacak bir günlük ömrüm kalmışsa, onu evimde, istediğim gibi yaşayarak geçiririm.
Çamur güzelliğini alıp götürmezdi ki. Yıkanınca hemen kavuşurdu güzelliğine.
Kader ona, korkudan nefesi kesilenlere Manas’ı anlatmak, Manas’ı hatırlatmak görevi verecekti.
Ey kırgızlar, bizim en ulumuz, en değerlimiz olan Manas bakın ne büyük işler yapmış
Ey kırgızlar, bizim en ulumuz, en değerlimiz olan Manas bakın ne büyük işler yapmış
Bütün gündüzler, bütün geceler boyu
Bir gece daha sona ermişti.
Denizde Orhan Ata Rüzgârı uğulduyor, Mılgın Aka Dalgaları yuvarlanıyor, pırıl pırıl gökkubbenin bir ucunda, Emrayin Yıldızı ışıl ışıl parlıyordu.
Bir gün daha doğuyordu
Bir gece daha sona ermişti.
Denizde Orhan Ata Rüzgârı uğulduyor, Mılgın Aka Dalgaları yuvarlanıyor, pırıl pırıl gökkubbenin bir ucunda, Emrayin Yıldızı ışıl ışıl parlıyordu.
Bir gün daha doğuyordu
Aralarındaki mesafe gittikçe kısalıyordu ve birden yüzyüze geldiler! O zaman Seyde’ sini tanıyamadı. Bu Kadın o değildi. Başı açık, saçları ağarmış, kucağında yavrusuyla korkusuzca kendine bakan bu kadın o değildi.
Söz bitmez, hiç bitmez, biz öldükten sonra da devam eder.
Ne büyük bir felaketti gönlün hic yaşanmaması! Çünkü, gönül yaşlanmayınca, düşünceleri de değişmiyordu. Ve insan ancak rüyada, düşüncelerde hür ve ölümsüzdü.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Uçun, bu korkunç yerden uzaklara uçun kuşlar
Çocuk kalbi, çabuk kırılır, kolayca umutsuzluğa düşer ve hiçbir şey avutamaz onu.
İnsanların niçin yaratıldıklarını ben size anlatamam ve sizde anlayamazsınız yeryüzünde nice nice insanların niçin öldürüldüğünü daha nicelerinin niçin öldürüleceğini anlayamazsınız.
Bunca ‘iyi’ var mıdır bu dünyada, bunca ‘iyi’? Bunca kötüyü bağışlar mı bu dünya, bunca kötüyü? Hayır, bağışlamaması gerek, bağışlamamak
Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir.
Ne büyük bir felaketti gönlün hiç yaşlanmaması! Çünkü, gönül yaşlanmayınca, düşleri, düşünceleri de değişmiyordu.
Halkını felaket içinde bırakıp giden bir insan, istese de istemese de onun düşmanı olur.
Herkesin bir derdi var, onların derdi onlara, bizim derdimiz bize.
İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
Bunca kötüyü bağışlar mı bu dünya, bunca kötüyü?
Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir. Ve bu fikirler insandan insana geçer. Ölümsüz olan Manas’tır, çağdan çağa geçen Manas’ın sözleridir
Ve insan ancak rüyada, düşüncelerde hür ve ölümsüzdü
Insanın düşünde arzularına kavuşması gerçekten imkansız mıydı?
İnsan hafızası zamana meydan okur. İnsanın kendi hayatı, göz açıp geçinceye kadar geçen zaman kadar kısadır. Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir ve bu fikirler insandan insana geçer
Talih vardır güldürür,tarih vardır öldürür.
Çocuk kalbi çabuk kırılır,kolayca umutsuzluğa düşer ve hiçbir şey avutamaz onu.
Evvelce hiç önem vermediği basit olaylar burada,evvelce bilmediği heyecanlı bir anlam kazanıyordu.
Ne büyük bir felaketti gönlün hiç yaşlanmaması ! Çünkü, gönül yaşlanmayınca,düşleri,düşünceleri de değişmiyordu. Ve insan ancak rüyada,düşüncelerinde hür ve ölümsüzdü..
Hayallerini,düşlerini bir başkasına aktaramazdı. Çünkü düşler aktarılmaz. İşte bu yüzden,insanlar bir iz bırakmadan yok olmamalıydılar.
Atalar boş yere dememişler ‘en büyük düşmanın öz kardeşindir’ diye.
İnsan birini seviyorsa,bu sevginin gerçek boyutunu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.