Okay Tiryakioğlu kitaplarından Yıldırım Bayezid kitap alıntıları sizlerle…
Yıldırım Bayezid Kitap Alıntıları
Hazreti Züleyha gibi, bir hoş dert ile beklemekmiş kısmetim.
Oysa sen, hep ördüğün o duvarın arkasında beklemeyi seçtin
Madem aslımı tanıdım,
Madem yersizlik âlemi aslım,
Artık bana tek bir şey düşecek:
Yücelip aslıma gitmek.
Madem yersizlik âlemi aslım,
Artık bana tek bir şey düşecek:
Yücelip aslıma gitmek.
Erkekler savaşı sever çünkü bu onlara ciddi görünme imkânı verir. Çünkü bunun, kadınların kendilerine gülmesini engelleyen tek şey olduğunu sanırlar. Böyle bir durumda kadınları nesne konumuna indirgeyebilirler. İki cins arasındaki büyük fark da budur. Erkekler nesneleri, kadınlar nesneler arasındaki ilişkiyi görür.
Bir cefâkeş âşıkam ey yâr senden dönmezem,
Hançer ile yüreğimi yar, senden dönmezem
Hançer ile yüreğimi yar, senden dönmezem
Ger beni yandırsalar, toprağımı savursalar
Külüm oddan çağırsalar settâr senden dönmezem.
Biz Müslümanları adaletli ve merhametli bilirdik Ya onlar değişti ya da devran
‘ Aşk çaresizlik Korkunç, rezil, alçakça bir çaresizlik ‘
Aşk denen bu nesne, ne belalı şey imiş. Derin bir suda boğulurken, yüzmeyi aklına getiremeyecek kadar izansız kalmak imiş
Devlet bizim değil Atmaca, babamın dahi değil Devlet, Müslümanların devleti ve bu hususta gösterilecek zaaf Allah katında hepimizi mesul bırakır.
Yaşamak güzel, ancak zulüm insanın şevkini kırıyor
İslâmiyet’e biat edenler şimdi eskisine nazaran çok daha fazla.
İnsan, kaybetmeyi er ya da geç öğrenir
Müslüman mücahid kafirden şecaatlidir
Kitap sayfalarından fışkıracak bir gelecek ve gerçeklikte yaşıyoruz biz.
Yaşamak güzel, ancak zulüm insanın şevkini kırıyor.
Ormanda gecelemek, ovada gecelemeye benzemez demişti bir defasında babam. ” Düzlükler sessizdir ama orman konuşur seninle
“Unutma ki insan önce kendi korkusunun esiridir karındaşım.”
“Kimi zaman görmezlikten gelmek ya da gördüğünü hayra yormak, Aksini düşünmekten daha iyi hayırlıdır 
“Önündeki uçsuz bucaksız ceset tarlasına bakarak, Kanlı çekilmiş yüzünü yere eğdi Murathan. Sonra yavaş yavaş yürüyerek uzaklaşırken, Ya Rab dedi, bana bir daha böyle bir zafer yaşatma.”
“Bayezid Han yaşamının bundan sonraki dönemlerinde de olduğu gibi, bir karar veriyor, sonra o kararı tekzip edecek diğer fikirleri şiddetle reddederek harekete geçiyordu.”
“Hem söyle bana ey can, aşık olmak ne zamandır kınanacak bir iş oldu..?..”
“Yaşı ilerledi mi , kalbi yumuşamaya başlar insanın.”
“Birbirimizin varlığını kendimizden üstün tuttuğumuz müddetçe, bu uluların yolundayız demektir.”
Unutmayın ki, hatalı temeller üstünde abide inşa edilemez.
Hala dirilemeyişimizde, tarihe hatalı bakışımızın büyük rolü vardır.
Hala dirilemeyişimizde, tarihe hatalı bakışımızın büyük rolü vardır.
Var boz Karaman’ın askerini! Gazan mübarek, merhamet ve adalet yoldaşın olsun!
Aşk denen bu nesne, ne belalı şey imiş. Derin bir suda boğulurken, yüzmeyi aklına getiremeyecek kadar izansız kalmak imiş
Osmanlı’nın dostluğunu kazanmak, düşmanlığını kazanmaktan yeğdir Kadı Hazretleri. Onlar fisebilillah gazaya niyet etmiş Allah erleridir. Gittikleri yere adalet götürdükleri, halkın onları sevgiyle kabulünden sabittir.
Maraz getirecek bir merhamete yüreğim kapalıdır, bu da böyle biline!..
Bu ilk ciddi yaralanmasıydı Sancar’ın. Ama görevi başında, fedakarlığın son haddinde ve dilinde Allah lafzıyla şehadete yaklaşmanın tadını son ana kadar yüreğinin merkezinde duyumsamıştı. Gözleri kararmadan hemen önce ölümün bu kadar leziz bir hakikat olduğunu bilmediği için kızdı kendine. Son anda hissettiği, Bayezid Han’ın kendisini düşmeden yakalayan kollarıydı.
Sizler yalnızca savaşçı değil erdem insanısınız.
Dünyada huzurlu hiçbir köşe yok Yaşamak güzel, ancak zulüm insanın şevkini kırıyor
Kalleşlik, iblisin değirmenidir
Bir savaşta kazanan kimdir gerçekte? Ağlayacak bunca annenin gözyaşına denk bir zaferi kim kazanmış?
Aşk böyle bir şeymiş demek, öyle mi ? Uzun bir bekleyiş bir şekilde Bir yığın belirsizlik Sonra kavuşma anı bir şekilde yaklaşınca, mutluluğa ve Ve ölüme aynı derecede yakın hissetmek kendini Ne tuhaf şeymiş bu böyle?
Aşk denen bu nesne ne belalı şey imiş! Derin bir suda boğulurken yüzmeyi aklına getiremeyecek kadar izansız kalmak imiş.
Ama bana kem bir iş edecek olursan, bir Oğuz iken, Oğuz’un evlatlarına hakaretler savurmanın bedelini ödetirim sana!
‘Aşk çaresizlik Korkunç, rezil, alçakça bir çaresizlik ‘
Aşk denen bu nesne ne belalı şey imiş! Derin bir suda boğulurken yüzmeyi aklına getiremeyecek kadar izansız kalmak imiş.