İçeriğe geç

Yeni Zaman Kitap Alıntıları – Zafer Berke

Zafer Berke kitaplarından Yeni Zaman kitap alıntıları sizlerle…

Yeni Zaman Kitap Alıntıları

Yatma sürelerim arttığı için kış uykusuna yatmış bir ayıya dönüşmekten korkmaya başlamıştım. Benim büyüyüp, evin küçülmekte oluşunun sebebi bu olabilirdi. Sürekli loş ve nemli bir ortamda kaldığım için yarasaya ya da hamam böceğine dönüşme olasılığım da vardı. Tuvalete gittiğim zamanlar, fayansların arasından beni izleyen hamamböceğini gördükçe okuduğum öyküyü düşünüyor, tuvaletin soluk aynasında dakikalarca kendimi izliyordum. İnsanların büyük kısmının ayı olduğunu düşünerek, ayıya dönüşmenin en iyisi olacağına karar vermiştim, ama bunu
başaramadım.
Haplar da fayda etmezse alıp başımı
gideceğim. Kimsenin olmadığı bir dağda ya da bir ormanda, bitkiler ve hayvanlar arasında yaşayacağım. Nasıl bir yer olursa olsun, yeter ki insan eli değmemiş olsun.
Başka duyguları yakalamak başka insan olmak gibi geliyordu ona.
Bütün toplumsal etkileri üzerinden bir ceket gibi çıkarıp attığında ortada kendisi adına ne kalacaktı?
İtişe kakışa da olsa yaşıyordu insanlar. Bilinebilirliğin sınırları içinde çaresizce koşuşturan insancıklar, kendi yaşamda kalma uğraşları sırasında birbirlerinin tepelerine biniyorlardı insafsızca. Oysa ne kadar da muhtaçtılar birbirlerine.
Belli bir yaştan sonra yalnızlık hissedince insan, korkuya kapılıp eski dostluklara sığınmaya çalışıyor.
Aslında hepimiz, içi mermi dolu, gıcır gıcır bir tabancayla başlarız hayata. Sahip olmanın sevinci ve güçlü olmanın gururuyla bir süre kurcalarız orasını burasını. Sonra gerekli gereksiz, zamanlı zamansız çekeriz tetiğini, uçuşan mermilerin nereye gittiğini düşünmeksizin. Silahın hep elimizde olacağını ve mermilerin peş peşe patlayacağını sanırız. Oysa günün birinde tetiği çektiğimizde tabancadan çılık diye bir ses gelir. Telaşla tetiğe basmaya devam ederiz, ses değişmez: çılık, çılık, çılık Rastgele sıktığımız mermilerden dolayı içimizi büyük bir pişmanlık, güçsüz kalmış olmaktan dolayı büyük bir çaresizlik kaplar. Bir mermim daha olsaydı diye hayıflanırız.
İtişe kakışa da olsa yaşıyordu insanlar. Bilinebilirliğin sınırları içinde çaresizce koşuşturan insancıklar, kendi yaşamda kalma uğraşları sırasında birbirlerinin tepelerine biniyorlardı insafsızca. Oysa ne kadar da muhtaçtılar birbirlerine.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir