İçeriğe geç

Yedek Parça Kitap Alıntıları – Aziz Nesin

Aziz Nesin kitaplarından Yedek Parça kitap alıntıları sizlerle…

Yedek Parça Kitap Alıntıları

“Aşkın sürekliliğini sağlayan seven değil sevilendir.”
-Sizde demokrasi var mı?
-Az bişey vardı,ama son zamanlarda yedek parçası kalmadığından kullanamıyoruz.
“Aile, daima zarar edecek olan ve hiçbir zaman birbirine uymayan bir cıvata ile bir somun arasında, aşkla başlayıp kavgayla süren bir ticaret ortaklığıdır.”
“Kulakları çınlasın Şinasi, Kore’de bacağını verdi, gazi oldu. Ben de birisine kalbimi verdim, yarı şehit sayılırım.”
Aşkın sürekliliğini sağlayan, seven değil sevilendir.
Sen insan değil misin Şunun şurasında kaç günlük ömrün var, a sersem! Sinemaya, tiyatroya, konsere git. Kırlara çık, gez, dolaş!..
Aman gençler, ne yaparsanız zamanında yapın!
-Sizde demokrasi var mı?
-Az bişey vardı, ama son zamanlarda yedek parçası kalmadığından kullanamıyoruz.
Şinasi Kore’de bacağını verdi, gazi oldu. Ben de birisine kalbimi verdim, yarı şehit sayılırım.
Demek ben de, bir zamanların metelikleri, beş paraları, on paraları, kırk paraları, yüz paraları, beş kuruş, on kuruş, mandagözleri gibi artık bayramlarda kendilerine bahşiş diye verilen çocukların, çöpçülerin, helacı kadınların, garson yamaklarının hatta dilencilerin bile beğenmedikleri, burun kıvırdıkları, dudak büktükleri zavallı bir hale düşmüşüm.
Daha fazla yaşayamam. Hakkını helal et
Ben intihar ediyorum, sen kına yak!..
Elveda ey gençliğimin tatlı rüyaları!.. Elveda ucuzluk hülyaları!.. Elveda!..
Kırk yıllık arkadaşın
Papel
Nam-ı diğer teklik ya da 1 lira
Bu dünyadan neler geçtii, sana gelene kadar sabah olur
-Yahu, böyle söylüyorsun ama, çalışmayıp da ne yaparım? Ev sahibi kira ister. Haa? Boğaz bu, yemek ister. Hiç olmazsa iki yılda, bir kat elbise ister, ister oğlu ister
Heeeey!.. Dangalak! Önüne ardına bak yürürken!.. Ezip geçeceğim, nüfus sayımından yazılısın diye insan yerine koyup hesap soracaklar.
-Siz de, dedi, bir başyazar, kaç gazeteye yazar?
-Biz de, dedim, her gazetenin ayrı bir başyazarı vardır, ama, hepsi de aynı şeyleri yazar!..
-Ayrı ayrı insanlar nasıl aynı şeyi yazarlar?
-Bizde ayrı gayrı yoktur. Birlik, beraberlik falan İşte öyle
-Bizim memleketteki hayat pahalılığından, kemerlerini sıka sıka halkta terleyecek göbek kalmamıştır..
-Şimdi Mr. Ferra Puçiano hangi suçtan sanıktır?
Öğretmen cevap verdi:
-Otomobillerin 120 kilometreden fazla hızla gitmeleri yasak olan bir şosede 121 kilometre ile gitmek suçundan sanıktır.
-Herkes, kendisinde iyi şeyler, iyi huylar olduğunu sanır. Başarısızlığını, şansızlığından bilir.
-Lan, bir gayfe yap, okkalı olsun!..
Yüzündeki zorlama üzüntüyü, gözlerindeki saklayamadığı sevinç yalanlıyordu.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sokak, Ankara’dan gelmiş önemli kişilerle ve bu önemli kişileri seyre gelen önemsiz kişilerle tıklım tıklım doluydu.
Bu dünya öyle biyer ki, ölen, namusunun kalanı varsa, onu kurtarmış oluyor.
İnsanın piçine aldırmam, ama yazının piç olmasına sinirlenirim.
İnsana ürperti veren sürrealist tablolar vardır ya sanki ben bu korkulu tablolardan birinin içine düşmüştüm ama tablodaki eşya dingin durmuyor, deviniyor, ben de içinde yaşıyordum.
Meğer karakterini öğrenmek isteyen ne de çok insan varmış!..
Şinasi, Korede bacağını verdi, gazi oldu. Ben de birisine kalbimi verdim, yarı şehit sayılırım.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sen insan değil misin Şunun şurasında kaç günlük ömrün var, a sersem! Sinemaya, tiyatroya, konsere git. Gazinolara git. Kırlara çık, gez, dolaş!..
Çünkü yazı okunurken, yarı yerde araya başka bir şey karıştı mı, yazı piç oluyor. İnsanın piçine aldırmam ama yazının piç olmasına sinirlenirim.
-Biz de ayrı gayrı yoktur. Birlik, beraberlik falan İşte öyle
– Siz de demokrasi var mı?
-Az bir şey vardı, ama son zamanlarda yedek parçası kalmadığından kullanmıyoruz.
-Benim yerime düello ettiğiniz için size on lira vereceğim, dedi.
-Kabul etmem, dedim, madem bir iyilik edeceksin, şunu dolar olarak ver!
Şinasi Kore’de bacağını verdi, gazi oldu. Ben de birisine kalbimi verdim, yarı şehit sayılırım.
Heeeey!.. Dangalak!.. Önüne ardına bak yürürken!.. Ezip geçeceğim, nüfus sayımında yazılısın diye insan yerine koyup hesap soracaklar.
Düellosuz, kavgasız yaşayıp gitsek olmaz mı?..
Ben de birisine kalbimi verdim, yarı şehit sayılırım.
-Sizin oralarda ekonomik durum nasıl?..
– Üüüü!.. Çok güzel. Yalnız son zamanlarda, herhalde solcu olacak, muhalifin biri bir münasebetsizlik etti. Kalktı, bir taşra ilinin bir ilçesinin küçük bir bucağında ileri geri konuştu. Bu yüzden bütün memlekette şeker kalmadı. Cıgaraya, rakıya yüzde otuz ayarlama yapıldı. Domates bile ortadan kayboldu. Kiralar yükseldi. Sular kesildi. Efendime söyleyeyim, sıcaklar bastı. Kağıt bulunmuyor, klişe çinkosu yok. Yani şu muhaliflerin yüzünden iflahımız kesildi vesselam Sonra bir de savaş var
Gözlerime bak da anla Bazen duyguları anlatmakta kelimeler yetersiz kalır. İşte şimdi ben o anı yaşıyorum.
-Sizin oralarda bugünlerde halkı meşgul eden önemli olaylar nelerdir?..
-Çoook!.. En önemlisi, sizden gelen sinema yıldızının bacak arası açık bir resmi basılmıştı bizdeki bir gazetede. Artistin k.çında don olup olmadığı tartışılıyor. Bu don meselesi o kadar heyecan yarattı ki, herkes domatesi, şekeri, yokluğu, pahalılığı, demokrasiyi, hürriyeti filan unuttu.
-Sizde demokrasi var mı?
-Az bişey vardı ama son zamanlarda yedek parçası kalmadığından kullanamıyoruz.
-Benim yerime düello ettiğiniz için size on lira vereceğim!..
-Kabul etmem, madem iyilik edeceksin, şunu dolar olarak ver!..
Kadının iş hayatında çalışmasının, aile mutluluğunu baltalayacağı kesinlikle doğru değildir.
Büyük ağabeyim dar gelirli bir memurcuk, zavallının bütçesi eğlencelere, gezmelere, tozmalara uygun değildir. Sinemaya, tiyatroya, plaja hiçbir eğlenceye gidemezler. Eh ucuz eğlence olduğu için, can sıkıntısından, karıkoca her yıl bir çocuk yaparlar.
İyi hoş diyorsun ama, bu medeniyeti memlekete getirdiniz, hani bunun yedek parçası?.. Gel bizim tarlaya da gör, medeniyet parça parça oldu.
sanki çalınan balta değil de bir hazine.Bir balta için bunca çırpınması Dursun Aganin salt cimriliğinden değil, yoksulluğundan da Cimriliği de yoksulluğundan ya
Hani katiller ifade verirlerken,işledikleri cinayeti biyere dek anlatırlar da, Ondan sonrasını hatırlamıyorum! derler ya.Ben de ondan sonra kendimi kaybetmişim, ne yaptığımı bilmiyorum.Bir de baktım, karakoldayım.
Yaşlı olmak cok kötü.Kadınlar yaşlılara hakaret bile etmiyorlar.
Ben intihar ediyorum ,sen kına yak!
Elveda ey gençliğimin tatlı rüyaları! Elveda ucuzluk hülyalari!,,,Elveda!
Yedirir , içirir, arkadaşından canını esirgemez ama, dikkat etmişsen anlamışsındır, kaz gelecek yerden tavuğu esirgemez.Kaşığıyla verir, sapıyla çıkarır.
Haa, bak cömerttir Neme lazım, kendisi burda yoksa, Allahı var Yalnız ne var ki, adama bir zeytin yedirir, bir teneke zeytinyağı işetmeye kalkar.Böyle cömertliğin de
Tuh! dedim, o bile iş güç sahibi olmuş, bir geçim yolu bulmuş da ben hâlâ bir baltaya sap olamadım.
sanki çalınan balta değil de bir hazine.Bir balta için bunca çırpınması Dursun Aganin salt cimriliğinden değil, yoksulluğundan da Cimriliği de yoksulluğundan ya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir