Murathan Mungan kitaplarından Yaz Sinemaları kitap alıntıları sizlerle…
Yaz Sinemaları Kitap Alıntıları
Başkaları belirlese de içtenliğimizi bütün içtenliğiyle
-başkaları belirlese de içtenliğimizi-
bütün içtenliğiyle
rüzgâr zamanla
zaman ölümle kaldı aklımda
Belki de bu yüzden, sadece bu yüzden
her güzelliği ürpererek yaşadım hep aynı kişiyle yattığım yataktan
her defasında başka biriyle kalktım.
Yazık bir aşk uğruna
Sanki her şey büyük bir yalnızlığın parçalarıydı.
Birbaşınayız şimdi,
Yalnız ve beklentili
bölünüp durdum bir filmden ötekine
neye baksam buzlu cam
görünmez ediyor ardındakileri
neyi yazsam kalıyor buzlu camın ardında
bölünüp durdum
değişik yüzyıllara dağılmış kimliğime
öyle çoğaldı ki duyan, acıyan, gören yanlarım
yıllardır birbiriyle konuşup duran
iki kişi kaldım geriye..
yepyeni sözlerle
çoğaltın sorularınızı
Her ölümde yerini bulmamış kötü zamanlama,
eksik kalmış, tamamlanmamış bu kez de yaz ortasında..
(Ahmet Paşa)
eşiğine vardığımızda
umduğumuz,
bulamadığımız
Tam da parçasında gösterdiler ama,
filmin kendinde yoktu,
dediğimiz anlar
belki sahiden kırpılmış
belki de hiç olmamış
uçucu, bulanık tasarımlar
aynı eşikte durduğumuz insanlar
bazen ayrı sokaklara çıkar
ufkuma dolanmıştı bir kez
nereye gitsem bir sinema kapısı bulurdum
bakılacak afişler
gördüğüm, görmediğim, göreceğim
hayatımızı benzetmeye çalıştığımız filmler
erken yoruldu sürçen ayaklarınız
saklandığınız fotoğraflarda kilitli kaldınız
şimdi Hayat yetmiyor size
şimdi hiçbir şey yatıştırmıyor sizi
Sanki kimse sevmiyor, konuşmuyor, ölmüyor
yanından geçiliyor, üzerinden atlanıyor
Olmuyor. Benzemiyor.
düşlerimiz hep Gelecek Program
Daha başlamadı. Parça gösteriliyor. Geç kalmadınız.
Bir mevsim nasıl kullanılır, bilmiyordum?
İçimde o her yere yetişme duygusu bütün hayatlara sızdırıyordu beni.
Kendi hayatım olmuyordu hiçbiri.
Sanki her şey büyük bir yalnızlığın parçalarıydı.
Sıradanlığın cehenneminden kurtarıyordu onları, yazın sıcağından, avareliğin boğuntulurundan. Her şeye, her şeye iyi geliyordu perdenin yalanları.
Bilmiyordum. Ölesiyedir aşk, öyledir sanıyordum. Sonra kız başka bir arkadaşıma yüz verdi.
Tuttum ben de ona âşık oldum. Aynı kişiyi seviyorduk şimdi. Ne yapayım ondan kopamıyordum.
siyahtı, beyazdı perdenin dili
Yaz, geçici aşkların mevsimi
kendi lincime bile Seyirci kaldım.
rüzgâr zamanla
zaman ölümle kaldı aklımda
Belki de bu yüzden, sadece bu yüzden
her güzelliği ürpererek yaşadım
hep aynı kişiyle yattığım yataktan
her defasında başka biriyle kalktım.
hem de yaz’la birlikte
—yani insanın (çağımızla) örtünmüş yerlerini—
insanbilimlerinin öğretemediği her şeyi
anlatır gibi orman(ın)a dönen insan:
—Estetik insanı gizleyemez ki !
demek ki yaşayanlar kalacak bir başlarına.
Seyyar bir fotoğrafçının dikkatiyle, dünyaya düşen bir adam gibi, gezinmeliyim kendi sokaklarımda
indikçe kaynaklarımıza,
vardıkça akarsularımıza,
kim bilir belki unutulmuş bir ölüm biçimi olarak anılır yalnızca
ölümün kişinin kendisince zamanlanan biçimi
yani o kötü zamanlama
olasılıklar, tuzaklar
ya da var sandığımız bütünlük
uğruna inançlar, değerler, ilkeler, aşklar
zamanla parçalanırlar
olasılıklar, tuzaklar
ya da var sandığımız bütünlük
uğruna inançlar, değerler, ilkeler, aşklar
zamanla parçalanırlar
olasılıklar, tuzaklar
ya da var sandığımız bütünlük
uğruna inançlar, değerler, ilkeler, aşklar
zamanla parçalanırlar
—başkaları belirlese de içtenliğimizi—
büyün içtenliğiyle
zaten dalgaların insafı kadardır elbet bizim belleğimizin de sadakati..
Oysa yetişmiyor sözlerim duygularıma
siz gelirken içimdeki öteki
(öne fırlar,el koyar olayların gidişine her zaman olduğu gibi saklanır,gizlenir yara alacak yerler )
yakalanmamak için kimseye
Orada kendi derinliğine batan yazları tanıdım
Dalların arasından görünen dünyanın sonsuz olanakları, eşyanın ve zamanın başka boyutlarıydı; sanki ağaçlara değil, içimde bir yerlere çıkıyordum.
Kızgın kumlara uzanıp birini, bir şeyi, bir gizi bekliyordum.
O nedensiz sıkıntı, o dipsiz duygular, öfkenin ve tutkunun ve yeni heveslerin cinneti yer değiştiriyordu içimde büyük bir hızla.
Hiçbiri değildi bunların. Hiçbiri. Zamanla anladım ki:
Bütün yeniyetmeler gibi
Olmayan birini seviyordum yalnızca
Sevgilim. Sevgilim.
Şimdi yaşlanıyorum. Bak yine yaz!”
Öksüz kalır kaçınılmazdır.
Ya da yanlış yerlerde, yanlış kişilere kullanılır
Nasıl saptanır bir ömürde bir dilin kırıldığı yer?”
Geçmeyen nedir, geçer görünen
Sessiz parklar kimsesizliğinde
Bağı çözülmüş gözler geriye baktığında
Anlar anlamı bilinmeden, değeri verilmeden yaşananları
Yok mudur herkesin hayatında
Birkaç yitik sayfa, birkaç zaman parçası
İşte onlar toparlanır bir gün
Çıkar bir yol ağzında karşınıza
Tutuklar bizi anılar, sorgular geçen zaman
Bir intikam gibi bulur yerini
Filmlerde kopukluk sandığınız boşluklar.”
Zaten dalgaların insafı kadardır elbet bizim belleğimizin de sadakati.”
duvarları yıkılmış hayaller
çıkarır karanlık salonlardan
kış uykularını
sokağın, karşı pencerelerin, gökyüzünün ortasında
hayata yakın dururdu perdenin yalanları
bundandı inandırıcılığı
yazları park sineması
beyaz badanalı
taşra gecelerinde
localardan seyredilen
fildişi hayatlar
sırtımızda çocukluğun hırkaları
yüreğimiz simli serinlik, avuçlarımız ayçekirdeği
arka sırada samanyolu, çobanyıldızı, cenup ve kutup
pembe balkonlarda otururlardı komşularıyla
dünyanın en mutlu aileleri
balkonları yazlık sinemaya bakanlardır
sanırdım.
Anımsamalıyım anımsamalıyım anımsamalıyım
Belki böyle ulaşabilirim kendime.”
İşte bunun için anlattım sana.
Yıllarca bunun şiirini yazmak istedim.
Hatta elimi atıp da tutamadığım bütün şeylerin şiirini
geçiyordum varolmanın denenmemiş anlamlarından..
Sanırım en koyu filmi olmuş bu,
katran kıvamındaydı zaten yaşadıkları
gene de çok üstünde durmamak gerek bunun
vardır elbet herkesin gizli kapalı sanrıları
herkesten sakladıkları
çıkın Bunuel sanrısı sokaklara
eskil oyunculara,son provalara
ve sorulmalı bir kez daha:
tarih tekerrür edilmeli mi?
bakın çökmekte olan bir sınıfın şakağına, bencil hesapların buzlu suları sızmakta.
– böyle düşünmekten başka çare yok,her acı yaşanabilir ancak avuntularla-
rüzgâr zamanla
zaman ölümle kaldı aklımda
Belki de bu yüzden, sadece bu yüzden
her güzelliği ürpererek yaşadım
hep aynı kişiyle yattığım yataktan
her defasında başka biriyle kalktım
bağı çözülmüş gözler geriye baktığında
anlar anlamı bilinmeden, değeri verilmeden yaşananları
yok mudur herkesin hayatında
birkaç yitik sayfa, birkaç zaman parçası
işte onlar toparlanır bir gün
çıkar bir yol ağzında karşınıza
tutuklar bizi anılar, sorgular geçen zaman
bir intikam gibi bulur yerini
bazen ayrı sokaklara çıkar
Hevesi:
Bahar geçtise nola, hazanı hoş görelim
Zaman zamana erişmez, biz ânı hoş görelim
İnsan hiç anlamıyor böyle birinin ölmesini
yalnız ve beklentili
Bunun içindir ki onu anlamak, biraz da anlamaktır
kendimizi.
Bunun için hâlâ arıyoruz
tarihte yerimizi
toplumda bireyimizi
En olmadık zamanlarda harcadık kendimizi
Onu anlamak biraz da anlamaktır hepimizi.
yazarken değil, yaşarken de, bakarken, dururken, bir çiçeği yerden almak için eğilirken de ) bir gizle kilitlenirdi her davranışı.
İnsan her iletişimi denedikten sonra, nasıl anlatır artık,
herkesin gözünün önünde olup biten gerçeği?
yoksa yalnızca bir azap gereksinmesi mi ? bilmiyorum.
Bildiğim yaz dinlencemi bir ölüyle yaşıyorum, sanki bir ikinci kişiyle yaşar gibi.
Mektebinden geçerek sıvadık kollarımızın yenini
Bu yüzden yalın, dingin, ince şeyler derinleşip
durmakta merceğinin belleğinde
var hepsinin ayrı ayrı bir gizi, kimsenin kimseye açamadığı,
bundandı akşam yemeklerinin sessizliği
elbet intiharın eşiğine getirip bırakır kişiyi.
o dipsiz duygular,
öfkenin ve tutkunun ve yeni heveslerin cinneti yer değiştiriyordu içimde büyük bir hızla.
Hiçbiri değildi bunların.
Hiçbiri.
Zamanla anladım ki:
Bütün yeniyetmeler gibi
Olmayan birini seviyordum yalnızca
Sevgilim.
Sevgilim.
Şimdi yaşlanıyorum.
Bak yine yaz!”
Birkaç yitik sayfa, birkaç zaman parçası
İşte onlar toparlanır bir gün
Çıkar bir yol ağzında karşınıza
Tutuklar bizi anılar, sorgular geçen zaman
Bir intikam gibi bulur yerini
Filmlerde kopukluk sandığınız boşluklar.”
Zaten dalgaların insafı kadardır elbet bizim belleğimizin de sadakati.”
anımsamalıyım anımsamalıyım..
Belki böyle ulaşabilirim kendime.”
ve çünkü yasaklanmıştır onların aşk hikayeleri
anlatmaya çalışmışsa da bir yasağı çiğneyip,
anlatmaya çalışmışsa da
avın avla, avcının avcıyla yaşadığı gerçeği
sanki hepsi de görüntü hileleri
inandıramaz kimseyi, inandıramaz kimseyi
çünkü inançsızlıklarında da vardır
arzunun o karanlık nesnesi