İçeriğe geç

Yasak Olmayan Hazlar Kitap Alıntıları – Adam Phillips

Adam Phillips kitaplarından Yasak Olmayan Hazlar kitap alıntıları sizlerle…

Yasak Olmayan Hazlar Kitap Alıntıları

Size uymayan ve istediğiniz hayatı size vermeyen kelime dağarcığından olabildiğince kendinizi kurtarmanız gerekir.
Bir şeyi yasaklamak onu unutulmaz hale getirir.
Bir șeylerden vazgeçmek hoşumuza gidebilir. Hatta bir şeyi yapma nedenimiz, sırf onu yapmak uğruna vazgeçmek zorunda kaldığımız şeyler bile olabilir.
Kendimize hangi konuda izin verirsek başka bir konuda yasak koymuş oluruz.
_ tanımlamak _ güvenmemektir.
“İyi anne babalar çocuklarını çekilmez bir hayata getirmez.”
“Yasak olmayan hazlar daima üstünde özel olarak düşünme isteği duymadığımız hazlardır; her yeni günün beraberinde zorunlu bir miktar hayal kırıklığı getirdiğini zımni olarak, tartışmasız kabullenmişizdir.”
“En kötü itaat farkında olmadığımız itaattir.”
“Bir kişi şayet hayatla ilgili planlarını dünyanın -ya da ondan kendi payına düşenin- seçmesine izin verirse, maymunlarınki gibi bir taklit becerisi dışında başka bir beceriye gereksinimi yoktur.”(John Stuart Mill)
İnsanlar acının hazza, anlamsızlığın akla ağır basmasına karşılık hala neden hayatta kalır?
Hayat katlanılmaz mıdır yoksa ondan keyif almak bize yasaklanmış mıdır? Ve şayet hayat aynı zamanda yasak bir hazsa, onu kim ve neden yasaklamıştır?
En iyi şey senin için tamamen ulaşılmazdır: doğmamış olmak, var olmamak, hiç olmak. En iyi ikinci şey ise senin içindir, en kısa zamanda ölmek.
bilmeye cüret et!
Nietzsche şöyle der: İnsanı umutsuzluk ve yenilmişlik duygusuna sevk edecek bir şey varsa o da kendi sesiyle konuşmamasıdır; hayranlık beslediğiniz insanların sizin namımza söz almasına izin vermektir; bize ait olmayan, zorla kabul ettirilmiş hazlara sahip olmaktır.
Yasak olan bizi kendimizden farklı, yasak olmayan ise kendimizle aynı tutar.
Büyümek, yasak olanı öğrenmek ve tanımak demektir.
Hiçbir kural güvenli değildir, ama kuralların var olma nedeni kendimizi güvende hissetmemizdir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir şeyi cezalandırılma korkusuyla yapmamakla yanlış olduğuna inandığımız için yapmamak arasında büyük bir fark vardır.

İnsan bir şeyi sırf sonrasında suçluluk hissetmemek adına yapmıyorsa, bu
yapmamak için illaki iyi bir sebep teşkil etmez. Gözdağından doğan ahlak ahlaksızdır.

itaat, yasak olmayan bir hazdır çünkü onu mümkün kılmak adına çok fazla şey
yasaklanmıştır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
En kötü itaat, farkında olmadığımız itaattir.
Ahlak -Nietzsche ve Wilde’ın da söyleyeceği gibi- kendimizi korumak uğruna kendimizi aşırı basitleştirmemizin ürünüdür.
bir şeyi yasaklamak onu arzulanır kılmaktır. Yasaklama arzuyu baskı altına alır. Bir şeyi tuhaf bir biçimde albenili hale getirir. bizi itaatkar yapar ama aynı zamanda bize hayaller kurdurur.
Size uymayan ve istediğiniz hayatı size vermeyen kelime dağarcığından olabildiğince kendinizi kurtarmanız gerekir.
Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi kitabında Lord Henry, Geri çevirdiğimiz şeylerden ötürü cezalandırılırız, der. Boğmaya yeltendiğimiz her tür dürtü zihinde kuluçkaya yatar ve bizi zehirler Bir ayartmadan kurtulmanın tek yolu ona teslim olmaktır.
Kendimize hangi konuda izin verirsek başka bir konuda yasak koymuş oluruz. Kendimize dair bütün ideallerimiz -bütün amaçlarımız, hırslarımız ve inançlarımız- doğası gereği sınırlayıcıdır.
Kimden korkuyorum? Kendimden mi? Başkası yok ki.
Suç ortaklığı zorbalığın delegesidir.
Bilinçsizce de olsa durmaksızın kendi karakterimizi kötürümleştirir ve deforme ederiz.
Vicdan tamamlanmamış intikamın sonucudur.
Bizi, ebeveynlerimiz aracılığıyla içinde bulunduğumuz kültürden içselleştirdiğimiz kontrol ve yasakların ılımlı hale getirdiği biyolojik içgüdülerimiz yönlendirir.
Her şeyden önce, vicdanın sesine itaat edilmeyecekse o zaman onunla ne yapılabilir ki?
İnsan bir ahlaka sahip olabilir, ne olduğunu doğru düzgün bilmeden belli bir ahlak doğruymuşçasına yaşayabilir.
Ahlak, aleni olmalıdır.
Sözgelişi, vicdanın da bir vicdanı olup olmadığını merak edebiliriz vesaire.
Asla olmamız gerektiği kadar iyi değilizdir ve görünen o ki diğer insanlar da öyle değildir.
Ama unutmamalıyız ki oyunda daima kendini sevmenin de rolü vardır.
Nerede bir adanmışlık varsa orada daima itiraz da vardır, nerede güven varsa kuşku da vardır ve nerede kendinden nefret (suçluluk) varsa orada sevme de vardır.
İnsanlardan nefret etme tarzımız onları sevme tarzımıza bağımlıdır ve tam tersi de geçerlidir.
Nefret ettiğimiz ne varsa severiz, sevdiğimiz ne varsa nefret ederiz.
Tartışmayı susturmaya yönelik her girişim bir yanılmazlık varsayımıdır.
Âdem ile Havva ahlakı öğrenirken kötümserliği öğrenmiştir.
Yasak olanı anlamanın yolu, diye ima eder Hampshire, bize neye mal olduğunu az çok anlamaktır.
Sonu gelmeyen bir tartışmanın sona erdirilmesi ancak her şeyi bilen bir figürün tasavvur edilmesiyle mümkündür.
İyinin tartışılabilen bir şey olması için hem devletin hem de bireyin içsel durumunun buna olanak tanıması gerekir.
Bir şeyi yasaklamak onu tanımlamaktır.
Uyumsuz çocuk daima repertuvarının kapsamını genişletmek isterken, yumuşak başlı çocuk aynı şeyden hep daha fazla ister.
Asiler dünyaya isyan etmeyi sürdürebilmek için onu aynı şekilde korur, devrimcilerse dünyayı değiştirir.
Dil olmasıydı, varolduğumuzu ya da imkânlarımızın olduğunu bile bilemezdik.
Kendimize belli şeyleri yasaklarken nedenlerimizin neler olabileceğini, daha neye razı geldiğimizi bile bilmeden niçin geldiğimizi sorarız.
Başkalarından bizim tarihimizi kendi tarihleriymiş gibi kabullenmelerini isteyemeyiz.
Kendimize karşı duyduğumuz korkuyu asla layıkıyla alt edemeyiz.
Çünkü dar ve sıkı olan her şey cezbeder ve baştan çıkarır seni!
Seninle birlikte parçaladım yüreğimin hürmet ettiği her şeyi
Seninle birlikte unuttum sözcüklere ve değerlere ve büyük adlara olan inancımı.
Hayatta olmanın anlamına dair yanlış bir imge, yanlış bir kelime dağarcığı bizi yozlaştırmış ya da yanıltılmış ve pusuya düşürmüştür.
Tanrının değil de tanrıların olması değil midir tanrılık?
Ancak bir ismi unutarak bir başkasını bulabilirsiniz.
Bir niyeti unuttuğunuzda daima bir ikincisini bulursunuz.
Ahlak, kendimizi korumak uğruna kendimizi aşırı basitleştirmemizin ürünüdür.
Sanatın hitap ettiği yeti akıl değildir.
Belli ki hiç durmadan sondan bahsetmek yasak olmayan bir hazdır.
Özgürlük arzusu yeni kurallara duyulan bir arzudur. Ve yeni kurallar da olaylara yeni isimler vermek demektir.
Yasalar gereğinden fazla dışlayıcı olunca sürgünler idealize edilir.
İnsanlar umumi diller iş görmediğinde özel dilin daha fazla hayalini kurar.
Dil başka insanlardır.
Çünkü bizler asla kendimizi aşamayız ve çünkü yaratıcısında varolmayan bir şey yaratılanda da varolamaz.
Yaşamak, neden bir şey için yaşamak anlamını içersin?
Boğmaya yeltendiğimiz her türlü dürtü zihinde kuluçkaya yatar ve bizi zehirler Bir ayartmadan kurtulmanın tek yolu ona teslim olmaktır.
Geri çevirdiğimiz şeylerden ötürü cezalandırılırız.
Hiç teselli olmadığını bilmekten daha teselli edici bir şey olabilir mi?
İnsanlara nasıl büyüyeceklerini öğretemeyebiliriz, ama büyümek için mutlaka unutmamız gereken şeyler vardır.
Kendimize hangi konuda izin verirsek başka bir konuda yasak koymuş oluruz.
Kendi kendimizden nefretimizle nasıl bu denli büyülenmiş durumdayız?
Senaryosu yazılmış vicdan asla karekterine aykırı davranmaz.
Yasak olmayan hazlarımızda hayatın itaat olmaksızın neye benzeyeceği bir anlığına gözümüzün önünde belirir. Haz ve korkunun artık birbirinden ayrılmaz olmadığı bir hayattır bu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir