Franz Kafka kitaplarından Yalnızlık Sahip Olduğum Tek Şey kitap alıntıları sizlerle…
Yalnızlık Sahip Olduğum Tek Şey Kitap Alıntıları
Almancada sein kelimesi çift anlamlıdır: var olmak ve onun olmak.
Evlenmek, önce güven ister.
Yoksa birinin yalnızlığını bir başkasınınkine eklemek, asla bir yuva değil; tersine, bir zindan yaratır.
Yoksa birinin yalnızlığını bir başkasınınkine eklemek, asla bir yuva değil; tersine, bir zindan yaratır.
Sahip olmak yoktur, aslolan var olmaktır. Yalnızca son nefesini vermeyi, nefessiz kalmayı özleyen bir varoluş.
Olumsuz davranmaya zorlanıyoruz, olumluluk ise bize ilk günden bahşedilmiş.
Sonbahar mevsimindeki bir yola benziyor. Süpürülür süpürülmez yeniden kuru yapraklarla kaplanıyor.
Kafesin biri, bir kuş aramaya gitti
Bir düzlükte giderken tüm iyi niyetlinle ilerlemek istemene rağmen gerileseydin bu umutsuz bi durum olurdu. Ama sen, aşağıdan bakanlara göründüğü kadar dik bir yokuşu çıkıyorsun. Gerilemenin nedeni de yalnızca zeminin koşulları olabileceği için umutsuzluğa kapılman gereksiz.
Bir elmayı görüş açısı herkese göre değişir. Masanın üzerindeki elmayı az buçuk görmek için boynunu uzatmak zorunda olan bir oğlan çocuğunun görüşü, elini uzatır uzatmaz onu alıp kolayca yanındakine ikram eden ev sahibinin görüşünden farklıdır.
İnsanın evriminde belirleyici olan an süreklidir. Bu nedenle geçmişte planları değersizleştirerek bir kalemde silen düşünsel hareketler haklıdır; ne de olsa henüz hiçbir şey yaşanmamıştır.
Ettafımızdaki tüm acıları biz de çekmeliyiz.Hepimizin ortak bir vücudu yok, ancak büyümesi bir. Bu da bizi şu veya bu şekilde tüm acıların içinden geçiriyor. Bir çocuk nasıl yaşamın evrelerinden geçerek gelişir, yaşlanır ve ölürse biz de şu dünyanın acılarını çekerek gelişiyoruz.
Belirli bir noktadan sonra artık geriye dönüş yoktur. İşte bu noktaya erişmek gerekir.
Bu dünya için kendini paralaman gülünç.
Dayanılmaz olan aslında yaşam değilmiş, insanlarmış.
Dayanılmaz olan aslında yaşam değil,
insanlarmış.
Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük
olamayacağını anlamak ne büyük bir mutluluktur.
olamayacağını anlamak ne büyük bir mutluluktur.
Olmamasına razıyım. Oluyormuş gibi olmasın yeter.
Dayanılmaz olan aslında yaşam değil, insanlarmış.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Rahatça yaşamak için değil, rahatça ölmek için insanlardan uzak duruyorum.
Benim yalnızlığım insanlarla dolu..
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Dayanabileceğimizi sandığımızdan çok daha fazlasına dayanıyoruz!
İlerlemeye inanmak henüz bir ilerleme olduğuna inanmak anlamına gelmez.Yoksa bu inanç olmaz.
Gerçek düşmanından insana sınırsız bir cesaret gelir.
Bir kafes, kuş aramaya çıkmış.
Belli bir noktadan sonra geriye dönüş yoktur. İşte o noktaya ulaşılması gerekir.
Doğru yol yükseklerde değil, yerin hemen üzerinde ilerleyen gerilmiş bir iptir. Sanki amacı üstünde yürünmesinden ziyade çelme takmak gibidir.
Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olmayacağını anlamak ne büyük bir mutluluktur.
Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok.
Dayanılmaz olan aslında yaşam değil, insanlarmış.
Dayanılmaz olan aslında yaşam değil, insanlarmış.
Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olmayacağını anlamaktır mutluluk
İki çeşit şeytan vardır:
rütbesi alınmış melek,
atanarak terfi etmiş insan..
rütbesi alınmış melek,
atanarak terfi etmiş insan..
İnsanın belli başlı iki var, öbürleri bunlardan çıkar: Sabırsızlık ve kayıtsızlık. Sabırsızlıktan Cennet’ten kovuldular, kayıtsızlıktan geri dönmüyorlar. Ancak belki de belli başlı sadece bir günah var: Sabırsızlık Sabir sızlıktan kovulmuşlardı, sabırsızlıktan geri dönmüyorlar.
Sonsuzluk yolunda nasıl böylesine kolayca ilerlediğine hayret eden biri vardı; gerçekte hızla bayır aşağı yuvarlanıyordu
Hedef var ama yol yok; yol dediğimiz şey tereddütten ibaret
Hiç kimse, yanılmaz bile olsa,kendi bakış gücünün ve bakış tarzının elverdiğinden fazlasını göremez başkalarında.
En derin denizlerde boğula boğula öğrenirsin tek bir nefesle yaşamayı.
Bazen sesini duyurmak için, susman gerekir.
Benim dostum olarak kalman için kendi ruhumun yaralanmasını kabulleniyorum.
Bu kadar fazla günün sonunda ufacık bir yaşam edeceği hiç aklıma gelmezdi.
Mantık gerçekten de sarsılmaz olabilir ancak, yaşamakta kararlı bir insana direnemez.
Benden daha yükseğe koyabileceğim ve böylece erişemeyeceğim bir şeyi sevebilirim sadece.
Uyu, uyan, uyu, uyan; acınası bir yaşam.
Kitaplar, bizi bir felaket gibi etkilemelidir.
Kötüyüm, iyiyim; hangisini tercih edersen.
Soyutlanmak, kendimizi keşfetmenin bir yoludur.
Ruh ancak bedene bir dayanak olmaktan çıkınca özgürleşir.
Sonbaharda bir yol gibi, tam süpürülüp temizlendi derken, yeniden kuru yapraklarla örtülüyor.
Başlamakta olan bilginin ilk işareti ölme arzusudur. Bu yaşam dayanılmaz görünür; bir başkası ise erişilmez
“Düz bir yolda yürüyor olsaydın, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitseydin, o zaman bu çaresiz bir durum olurdu; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, bulunduğun yerin durumundan ileri gelebilir, o zaman da umutsuzluğa kapılmana gerek yoktur. “
“Bilgeliğin başladığına ilk işaret, ölmek isteğidir. Bu yaşam dayanılmaz görünür, bir başkası ise erişilmez. İnsan ölmek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden alınıp ilk işi nefret etmeyi öğrenmek olacağı yeni hücresine konulmak için yalvarıp yakarır. “
“Kendini insanlığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu. “
Düz bir yolda yürüyor olsan, tüm ilerleme isteğine rağmen hâlâ gerisin geriye gitsen, o zaman bu ümitsiz bir durum olur; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik, bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, zeminin özelliğinden ileri gelebilir, umutsuzluğa kapılmamalısın.
Bu dünya için kendini paralaman gülünç..
Giyotin gibi bir inanç, onun kadar ağır, onun kadar hafıf.
Önceleri sorularıma neden cevap almadığımı anlamıyordum,şimdiyse soru sorabileceğime nasıl inanabildiğimi anlamıyorum. Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyordum sadece.
Sen kalbimin hem dinginliği hem de kargaşasısın.
Bazıları ıstırabın varlığını güneşi göstererek reddeder; o ise ıstırabı göstererek güneşin varlığını reddediyor.
Kendi alın kemiği kendi yolunu tıkıyor. (Kendi alnına toslayarak alnını kana bulunur.)
Sahip olmak değil, sadece olmak var, sadece son nefesi, boğulmayı özleyen bir olmak
Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı
Gece yarısının ıssızlığında yaşıyoruz, gün doğumunu ve gün batımını doğuya ve batıya dönerek hissediyoruz.
“İnanç yoksunu olduğumuz iddia edilemez. Sadece yaşıyor olmamız bile, tüketilmeyecek bir inanç değeridir.”
“Neresindeymiş bunun inanç değeri? Yaşamamak elde değil ki!”
“İşte inancın insanı çıldırtacak kadar büyük gücü, bu ‘elde değil ki’ dedir, bu olumsuzlama da açığa vurur kendini.”
“Neresindeymiş bunun inanç değeri? Yaşamamak elde değil ki!”
“İşte inancın insanı çıldırtacak kadar büyük gücü, bu ‘elde değil ki’ dedir, bu olumsuzlama da açığa vurur kendini.”
En iyiyi ararken iyiyi kaybediyorsunuz.
Adımların çukurlaştırmadığı bir merdiven basamağı, basamağın kendisi açısından öylesine birleştirilmiş tahta parçasıdır yalnızca.
Belirli bir noktadan sonra artık geriye dönüş yoktur. İşte bu noktaya erişmek gerekir.
Beni üzecek gücü sana verdiğim için kendimden özür dilerim.
Dayanılmaz olan aslında yaşam değil, insanlarmış.
Pek çok şeyin bambaşka olmasını isterdim..