İçeriğe geç

Wolves of the Calla Kitap Alıntıları – Stephen King

Stephen King kitaplarından Wolves of the Calla kitap alıntıları sizlerle…

Wolves of the Calla Kitap Alıntıları

unutmayın, mezarları galipler kazar.
geçmiş mazi, gelecek gizemdir.
kalbimi emrine açabilir miyim?
küçük bir çocuğun kafası yerine yere düşen her tuğladan, karavan parkının ıskalayan her hortumundan, uçmayan her füzeden, şiddetten uzak duran her elden Kule sorumluydu.
eddie, roland’ın gülmesine bayılıyordu. sesi ekinkargası dedikleri o koca kara kuşlarınki kadar çirkindi ama eddie çok seviyordu. belki bunun sebebi, roland’ın çok nadir gülmesiydi.
zaman, suyun üzerinde bir yüzdür.
önce gülümsemeler gelir, ardından yalanlar. ve sonunda silahlar.
Şimdi herkesin kalbinde bir delikle doğduğuna inanıyorum. Hayatımız boyunca o deliği doldurabilecek insanı arıyoruz.
Unutmayın, mezarları galipler kazar.
Bilgi, güç verirdi.
Sanki hayatı kendisinin değil de kitaplarındaki kahramanlardan birinin. Her şeyin yoluna girmesi gerektiğini düşünüyor.
İnsanları güldürmek güzel bir şeydi ama neye güldüklerini bilince daha da güzel oluyordu.
Ben sadece bazı kitaplar benim için çok önemlidir. Bu kitap da en nadir olanlardan biri.
Olaylar geriye dönüp baktığımızda daima daha net görünür, öyle değil mi?
Yine tek başınaydı ve bu durum ona kendisini hiç bu kadar yalnız hissettirmemişti.
Bir kadının iyi iş çıkardığını görmek onlara zarar vermez.
Cehennemdeki ilk günün bin yıl sürsün.
Bence kalbinin sesini dinlemeyen aptallık eder.
Her şeyi olduğu gibi görebilmek için birbirinden biraz ayrı duran iki göz gerekir.
Hep aynı şey oluyordu, artık bıkmıştı. Hem yardım istiyorlar, hem de referans soruyorlardı. Ellerinde olsa bir şahit ordusu isteyeceklerdi. Hiç riske girmeden kurtarılmayı bekliyorlardı. Sanki gözlerini kapatıp açacaklar ve her şey yoluna girecekti.
Konuşma, uzadıkça faydasızlaşır.
Ama nasıl hissettiğin ve bunu ne kadar süre hissettiğin gerçeklerle uyuşmayabiliyor.
Şiddetin, tüm doğru seslerin yankılarla bozulduğu boş bir oda olduğunu söylerdi.
Kimse muradına eremiyor ama bırakalım da çocuklar bu gerçeği kendileri keşfetsin, değil mi?
Yalanlarınız gözlerinizi kör eder.
Ve yabancılar daima çok ilgisini çekerdi.
”Babamla,Cuthbert’ün babasının bir kuralı vardır:önce gülümsemeler gelir,ardından yalanlar.En son ise silahlar. ”
Zaman suyun üzerinde bir yüzdür : bu, çok eskilerden, çok uzaklardaki Mejis’ten bir atasözüydü. Eddie Dean oraya hiç gitmemişti.
.
Birine veda etmek ve birinin bana veda etmesini istedim.

Konuştuğumuz vedalar ve duyduğumuz vedalar, bize hala hayatta olduğumuzu söyleyen vedalardır.

Seni seviyorum çünkü kendimi bir bütün gibi hissetmemi sağlıyorsun, dedi Susannah. Gençken aşkın iki şey olabileceğini düşünür, hangisi olduğuna bir türlü karar veremezdim. Ya muhteşem, olağanüstü bir gizem ya da bir grup Hollywood’lu film yapımcısının ekonomik buhran yıllarında bilet satabilmek için uydurduğu bir balondu.
Zaman suyun üzerinde bir yüzdür.
Önce gülümsemeler gelir, ardından yalanlar. Ve sonunda silahlar.
Siz uyumayacak mısınız, dostlar?
Gilead ve Calla için! Şimdi silahşorlar! Şimdi, Oriza’nın kardeşleri! Şimdi, şimdi! Öldürün! Merhamet yok! Hepsini öldürün
Çinliler, birinin hayatını kurtaranın, o kişinin hayatından ömür boyu sorumlu olduğuna inanır.
Seni seviyorum çünkü kendimi bir bütün gibi hissetmemi sağlıyorsun. Gençken aşkın iki şey olabileceğini düşünür, hangisi olduğuna bir türlü karar veremezdim. Ya muhteşem, olağanüstü bir gizem ya da bir grup Hollywood’lu film yapıcısının ekonomik buhran yıllarında bilet satabilmek için uydurduğu bir balondu.
Bir yalancı diğerini tanır dostum.
Unutmayın, mezarları galipler kazar.
Cehennemdeki ilk günün bin yıl sürsün ve en kısası o olsun.
Önce gülümsemeler gelir, ardından yalanlar
İçi zehir doluydu ve zehirli dudaklarıyla her birini öpmüştü. Onları birer silahşor yapmıştı.
Benny’nin kolunun ucundaki eli, Tanrı’yla tokalaşmak istercesine avucu yukarı bakar halde duruyordu. Hangi Tanrı? Son dedikodulara göre Kara Kule’nin tepesindeki oda boştu.
İş kadınlara geldiğinde senin İsa Adam bana biraz geçimsiz görünüyor, dedi Roland. Hiç evlenmiş mi?
Callahan kendini tutamayarak hafifçe gülümsedi. Hayır, dedi. Ama sevgilisi bir fahişeymiş.
Eh, dedi Roland. Bu da bir başlangıç.
Yönetici asistanları kapıları böyle sertçe değil, paraya ve güce duydukları saygıyla, nazikçe kapatırdı. Kapıyı bu şekilde gürültüyle kapatanlar öfkeli sarhoşlar ve keşlerdi. Ah, bir de kaçıklar elbette. Kaçıklar her kapıyı çarparak kapatırdı. Bu işin en iyileri onlardı.
Callahan şaşırmıştı. Arkadaş kelimesinin bu kadar büyük bir nefret ve küçümsemeyle dile getirildiğini hiç duymamıştı.
Callahan, Eddie’nin kimsenin bilmediğini sandığı şeyleri biliyordu: kaldırımda yuvarlanan Dixie kaplarının zavallılığını, benzin pompalarının üzerindeki tabelaların paslı umutsuzluğunu, insan gözünün şafaktan önceki saatteki bakışını biliyordu.
Aslında çekip gitmesini tercih ederdi. Ama şansı yoktu. Baş belaları daima yakınlarda olurdu, bu neredeyse doğanın kanunuydu.
Burası güzel tesadüflerin, şanslı rastlantıların, şafaktan önce bedeninizi terk edip kanınızın serinlemesine izin veren ateşin yeri. Burası gerçekleşen dilekler, anlayışlı gözler. Burası nezaket ve iyi niyet. Burası, kaybettiğinizi sandığınız şeffaflık ve akıl sağlığı. Burada, her şey yolunda.
Günü aydınlık yapan, karanlık ihtimaliydi.
Birini mutlu etmek güzel, dedi Eddie. Bu hissi bilmiyordum.
Evet, güzel manzaradır, tanrılara teşekkür ederiz, dedi Overholser hoşnut bir tavırla. Sonra Callahan’a kaçamak bir bakış fırlatarak ekledi. İsa Adam’a da şükrediyoruz elbet. Şükre gelince tüm tanrılar tekmiş, öyle derler. Ve güzel de derler.
Eğer, dedi Roland. Eski öğretmenim bunun binlerce harf uzunluğundaki yegane kelime olduğunu söylerdi.
Topal ayağı ve dalgın gülümsemesiyle Vannay ise şiddetin, sorunları nadiren çözümlediğini, buna karşılık çoğu zaman durumu daha da kötüleştirdiğini anlatmıştı. Şiddetin, tüm doğru seslerin yankılarla bozulduğu boş bir oda olduğunu söylerdi.
Babam tek bir açıdan bakmanın görmeye yetmeyeceğini söylerdi.
==||]]]..Kim ne demke isterse istesin sen benim duymak istediğim tek şarkısın
Önce gülümsemeler gelir, ardından yalanlar. Ve sonunda silahlar.
Önce gülümsemeler gelir, ardından yalanlar.
Önce gülümsemeler gelir, ardından yalanlar.
Kitaplar çok değerli nesneler olabiliyor.
Sence dünyanın sonunu ateş mi yoksa buz mu getirecek, Silahşor.
Kalbinin sesini dinlemeyen aptallık eder.
Ama hastalıklar, kurbanlarının keyfine göre ilerlemezdi, değil mi?
Günü aydınlık yapan, karanlık ihtimaliydi.
zaman, hiçbir şeyi çeyrek geçiyordu.
Sana şu kadarını söyleyeyim; Stephen King adını daha önce en az bir kez gördüğümden eminim.
Ulu bilge ve yüce keş Henry Dean’in hüzünlü, suçlayan sesi karanlığın derinliklerinden yükseldi. Cehennemdeyim kardeşim! Cehennemdeyim, mal bulamıyorum ve hepsi senin suçun!
Unutmayın, mezarları galipler kazar.
Bu adam ve dostlarının işi ölümdü; ekmekleri ve şaraplarıydı ölüm. Yemeğin ardından damaklarını temizlemek için içtikleri şerbetti.
Önce gülümsemeler gelir, ardından yalanlar. En son ise silahlar.
Hayatım boyunca tanıdığım insanlara ihanet etme yolunda daha iyi görebilmek için gözlükler aldım. Geceleri umursamadan bahsettiğin vicdanımın sesini bastırması ve uyuyabilmeme yardım etmesi için bir müzik kutusu aldım. Şimdi de sen gözlerim yuvalarından fırlayacakmış gibi hissetmeme sebep oluyorsun.
İnsanları güldürmek güzel bir şeydi ama neye güldüklerini bilince daha da güzel oluyordu.
Nadir kitap koleksiyonu yapan çoğu kişi kitapların kapağını bile açmaz, genç adam. Açıp kapamak kitap sırtına zarar verir. Ve dolayısıyla satış fiyatını düşürür.
Her koleksiyoncu aynı şeyi söyler. Pul olsun, para olsun, kitap olsun, zevki keşfetmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir