İçeriğe geç

Ve Dağlar Yankılandı (Midi Boy) Kitap Alıntıları – Khaled Hosseini

Khaled Hosseini kitaplarından Ve Dağlar Yankılandı (Midi Boy) kitap alıntıları sizlerle…

Ve Dağlar Yankılandı (Midi Boy) Kitap Alıntıları

Fotoraf makinen var mı?
Yok.
Hiç resim çektin mi peki?
Yoo.
Ve fotoğrafçı olmak istiyorsun?
Garip mi buldun?
Biraz.
Peki polis olmak istiyorum deseydim, onu da garip mi bulucaktın? Kimseye kelepçe takmadım diye?
Hayatta hiç bir şey bir annenin yerini tutamaz
Onunki gözleri karıncalandıran bir güzellikti.
– Herkes sevilmek ister sen istemez misin? -Tamam ama bu ayrıcalığı para ile satın almaya çalışmam.
Bir başkasının yüreğini, yüreğinden geçenleri yargılarken kişi bir miktar da olsa alçakgönüllülükten ve yardımseverlikten nasibini almış olmalı.
Sizde hiç mi sadakat, hiç mi saygı kalmadı!
Doğru ve yanlış kavramlarının ötesinde uzanan bir toprak var. Seni orada bekleyeceğim.
-Mevlâna Celaleddin Rumi, 13. yüzyıl
“Oysa zaman cazibe gibi. Asla senin sandığın kadarına sahip değilsindir..”
Bazı insanlar acılarını çok iyi gizlerler
Sizi selden çekip kurtaran ip, ileride boynunuza dolanmış bir ilmeğe dönüşebilir.
Ben yokum, binlerce kilometre uzaktayım
EB: ileri görüşlü biriymiş demek.
NW: ya da bir budala. Şahsen aradaki çizgiyi hep korkulacak kadar ince bulmuşumdur.
İnsanlar en akla hayale sığmayacak koşullarda yaşamayı öğreniyordu.
Bazı insanların mutsuzluğu, diğerlerinin aşkı hissettiği gibi hissettiğini biliyorum artık; mahrem, yoğun ve karşılık beklemeksizin.
Güzellik gelişigüzel, düşüncesizce dağıtılmış, hakkıyla kazanılmamış, muazzam bir armağandır.
Bilmediğim bir şeyi anladım.. Dünyanın sizin içinizi görmediğini, derinin ve kemiğin maskelediği umutlarınızı, hayallerinizi ve kederlerinizi zerre kadar umursamadığı. Gerçek işte bu kadar basit, bu kadar saçma ve bu kadar gaddardı.
bilmediğim bir şeyi anladım.. Dünyanın sizin içinizi görmediğini, derinin ve kemiğin maskelediği umutlarınızı, hayallerinizi ve kederlerinizi zerre kadar umursamadığı. Gerçek işte bu kadar basit, bu kadar saçma ve bu kadar gaddardı.
Acının merhemi değildim,yalnızca bir başka çıkmaz sokak ,bir başka yüktüm.
Yakınımda olacaksın.
Evet.
Yaşlanana kadar.
Hem de çok yaşlanana kadar.
Daima.
Evet, daima
Kim olduğunu, nelere muktedir olduğunu, yüreğinin içini bilmiyorum.
Her şey bana seni hatırlatacak
Bir öykü giden bir trene benzer: Ona nereden binersen bin, er ya da geç hedefine varırsın.
-Demek istediğim ağladın mı?
-Hayır, ağlamadım.
-Üzülmediğin için mi?
-Üzüldüysem bile bu kimseyi ilgilendirmez diye düşündüm.
Öğrendiğim şeyse şu :azıcık kazıdığında, hepsinin üç aşağı beş yukarı aynı olduğunu görüyorsunuz. Kimileri daha cilalı, daha yaldızlı. Ama gerçekte hepside gazaplarını etrafa döke saça dolanan mutsuz oğlan çocukları
Kilometrekareye binlerce trajedi düşüyor.
Bazı insanların mutsuzluğu, diğerlerinin aşkı hissettiği gibi hissettiğini biliyorum artık; mahrem, yoğun ve karşılık beklemeksizin.
Savaşı inatla yadsıdığı sürece onun da kendisine dokunmayacağını umuyordu sanki.
Ölmek genç bir şairin meslek yaşamındaki en başarılı hamle olabilir.
Tek teselliyi umutta aradığımı söyleyin. Umudum, şu an her neredeyse, bu dünyanın verebileceği huzuru, lütfu, sevgi ve mutluluğu bulmuş olması..
Onunki gözleri karıncalandıran bir güzellikti
Ama bazen, ancak yaşayıp bitirdikten sonra yaşamının bir amacı olduğunu fark edersin, bu da genellikle hiç aklında olmayan bir amaçtır.
Cesaret nedir haberin bile yok senin, dedi Eyüp Baba. Cesaret göstermek için bir şeyin tehlikede olması lazım. Oysa ben buraya kaybedecek hiçbir şeyim olmadan geldim.
Yaşamdaki soruların yanıtları ya hiç yok ya da karman çorman.
Sonra her şey gibi bu da bitiyordu. Geçip gidiyordu..
Pişmanlığın ne hayır var! İnsana hiçbir şeyi geri getiremez ki.
Kilometrekareye binlerce trajedi düşüyor yahu.
İyi şeylerin hiçbiri bedava değildi.
Sevgi bile. Her şeyin bedelini ödüyordun. Ve eğer yoksulsan, elindeki tek nakit, kahır çekmekti.
Yemin ederdim ki yüzünü gördüğümden beri
Tüm dünya bir hayal tüm dünya hileli
Bahçe şaşırmış hangisi yaprak çiçek hangisi
Kuşlar kendinden geçmiş bilememiş hangisi
Tuzak hangisi kuş yemi…( Celaleddin Rumi )
“Biliyor musun, insanların bu kadar geç kavraması çok tuhaf. İstedikleri şeylere göre yaşadıklarını düşünüyorlar. Yaşamlarına isteklerine göre yön verdiklerini. Oysa işin aslı, onları yönlendirenler, korktukları şeyler. İstemedikleri şeyler.”
İyi şeylerin hiç biri bedava değildi.Sevgi bile
Ben, yaptığın iyilikleri ilan tahtasına asmanın görgüsüzlük olduğunu söylüyorum
Peri, matematiksel doğruların hüküm sürdüğü keyfilikten ve belirsizlikten muaf bir alanın insanı rahatlattığını söyledi. Yanıtlara erişmenin zor olduğunu ama bulunabileceğini bilmek de rahatlatıcıydı. ( )
“Bir başka deyişle, yaşamın tam tersine,”
Nasılsa daha büyükmüş gibi yürüyordu, acelesiz, kendinden emin bir havayla ;görülmesi gereken herşeyi görmüştü, artık hiçbirşey onu şaşırtmazdı sanki.
Doktora neresinin ağrıdığını gösteremeyen, ancak canı acıyan bir hasta gibiydim.”
Herkes sevilmek ister.
Öğrendiğim bir şey varsa, o da şu: Bir başkasının yüreğini, yüreğinden geçenleri yargılarken kişi bir miktar da olsa alçakgönüllülükten ve yardımseverlikten nasibini almış olmalı.
Bazı insanların mutsuzluğu, diğerlerinin aşkı hissettiği gibi hissettiğini biliyorum artık: mahrem, yoğun ve karşılık beklemeksizin.
Doğru ve yanlış kavramların ötesinde
uzanan bir toprak var.
Seni orda bekleyeceğim.

-Mevlana Celaleddin Rumi,13.yy

Sevecenlik bir insanın asla pişman olmayacağı tek şey.
Sizi selden çekip kurtaran ip, ileride boynunuza dolanmış bir ilmeğe dönüşebilir.
Bana kısa sürede boğulup gideceğim sulara girmem gerektiğini söylüyorlar.
Markos, biliyor musun, insanların bu kadar geç kavraması çok tuhaf. İstedikleri şeylere göre yaşadıklarını düşünüyorlar. Yaşamlarına isteklerine göre yön verdiklerini. Oysa işin aslı, onları yönlendirenler, korktukları şeyler. İstemedikleri şeyler.
Doktora neresinin ağrıdığını gösteremeyen, ancak canı acıyan bir hasta gibiydim.
Her şey bana seni hatırlatacak.
Dünyada onu hüznünden kurtarmaktan daha çok istediğim hiçbir şey yoktu
Ben tek, çoğunlukla da yalnız bir çocuktum.
Yakınımda olacaksın.
Evet.
Yaşlanana kadar.
Hem de çok yaşlanana kadar.
Daima.
Evet , daima.
Kaygılanma. Kitapta yoksun.
Yardıma koşacak, yolu gösterecek hiç kimse yok.
Bazı insanlar, özellikle de kadınlar için evlilik, daha büyük bir mutsuzluktan kaçış yoluydu.
Arka koltukta sürdürülen, yanından akıp geçen, bulanık yaşamı seyretmekle yetinen bir yaşamdı bu. Kayıtsız bir yaşam.
Güzellik gelişigüzel, düşüncesizce dağıtılmış, hakkıyla kazanılmamış, muazzam bir armağandır.
Bir öykü giden bir trene benzer: Ona nereden binersen bin, er ya da geç hedefine varırsın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir