İçeriğe geç

Vayhin Gölgesinde Kimlik İnşası Kitap Alıntıları – Ramazan Kayan

Ramazan Kayan kitaplarından Vayhin Gölgesinde Kimlik İnşası kitap alıntıları sizlerle…

Vayhin Gölgesinde Kimlik İnşası Kitap Alıntıları

Marifet; susmakta değil, haykırmak ve ses vermektedir
Bereket; almak değil, vermektir
Keramet; içine kapanmak değil, arza imam ve varis olmaktır
Rahmet; firkatta değil, cemaattadır
Kuvvet; kesrette değil, vahdettedir
İzzet; dünya ve dünyalıklara sahip olmakta değil, vahye şahid olmaktadır
İzzet; rahat ve rehavette değil, harekettedir
İzzet Allah’ındır Ve izzet Allah’tandır
İzzet; Allah’tan yana olmaktır İzzet, Allah’a rağmen değil, Allah’a rağbet ile mümkündür
Ahlâkta kararlılık, kimilerince tutuculuk ve aşırıcılık olarak işlendi. Ahlâki erdemleri yüzünden sade ve temiz kalmaya çalışanlar ilkellik, kendilerini yenileyememekle suçlandılar. Hatta beceriksizlik, işini bilmemek ithamına maruz kaldılar. Ahlâk; ‘hoşgörü’, ‘diyalog’, ‘çoğulculuk’, ‘aşırı olmamak’ gibi tanımlamalarla farklı zeminlere çekildi ve kavramlar sulandı, değerler savruldu
Savundukları ile yaptıkları arasında tezatlar, uçurumlar bulunan insanlar bugün insanlık dersi, ahlak dersi veriyorlar
Özünde iyi olan özgürlük kontrol edilmediği takdirde, insanı hevasına tutsak hale getirdiğini unutmamak gerekiyor
Allah ile ilişkilerini minimum seviyede tutan bir toplumu hangi ahlâka ikna edebilirsiniz?.. Sınırsız bir özgürlük Kontrolsüz bir tüketim Ölçüsüz bir cinsellik
İslamı etkisizleştirmek, ılımlaştırmak isteyen şer güçler önce ‘İslam ahkâmı’nı hedef koydular Başlangıçta İslam’ı ahlâk ve vicdanla sınırlayanlar, İslam ahlâkına da savaş açmış durumundalar
İlahi bir boya Rabbani bir renk Yani Allah’ın boyası Fıtratta varolan boya Fıratta varolanın kimliğe ve yaşama yansıması gerekiyor Vahiy dışı renklendirmelere ve yönlendirmelere kapalı durmak kulluğun gereğidir
Allah’ın boyası ile boyanınız; boyası Allah’ınkinden daha güzel olan kim vardır? ‘Biz O’na kulluk edenleriz’ deyin.
||Bakara Suresi-138||
Önemli olan amellerin çokluğu değil geçerliliğidir Bu amaçla kendimizi tartıya vuracağız Samimiyete dayalı özgül ağırlığımız nedir?
Amellerimizin mizana yansımasını bugünden kestirebilmeliyiz Bu zaviyeden bakarak amel defterimize neler işleniyor?.. Mahşerde başımızı ağrıtmayacak, yüzümüzü kızartmayacak bir kulluğu o güne taşıyabilmeliyiz Kabul görmeyecek bir kulluktan Allah’a sığınmalıyız
Esas olan görüntü değil, rıza-i Bari yörüngesinde işi tutmaktır
Sorun, kulun Rabbine ters düşmesidir Dürüst davranmamasıdır Sonuç; ihlâsın iflası Amelin iptali Kulluğun hüsranıdır ‘
Kulluğu, sadece Allah’a tahsis etmek
Sathilikten, sahtelikten, sun’ilikten kurtulmak Rol yapmaktan uzaklaşmak Şovmenlikten nefret etmek ertelenemez bir sorumluluktur Biz her kulağa göre değişik bir ağız olamayız Her göze girmek için farklı bir renge bürünemeyiz Ne isek, oyuz
Biz de hep şunu soracağız kendimize: Hayatın akışı içinde takip ettiğimiz çizginin nihayetinde Allah’ın rızası gözüküyor mu?
Emrolunduğun gibi dosdoğru (istikamet üzere) ol
||Hud Süresi-112||
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Öfke anlarında, kin ve nefret günlerinde, haset ateşinin yüreği yaktığı sıra, asabiyetler depreştiği zaman istikametteki sebatımızı ölçmeye çalışalım
Bugün aile hayatında eşler arasında en ciddi endişe; ihanete uğramaktır Ticari piyasada en büyük korku; çarpılmaktır, aldatılmaktır Toplumun en derin yarası, güvensizlik ve bunun sonucunda oluşan ise yalnızlıktır
Düşüncede tevhid, amelde istikamet Ve bunları koruyacak güçlü bir ihlâs Mü’minin varoluşunu tamamlayan üç kelime; iman, istikamet ve ihlâs
Bütün mesele istikamettir Yani akideye dayalı bir çizgide sebattır Allah’a dönen yüzün bir başkasına yönelmemesidir İslami kimlik ve kişilikte tutarlılık ve kararlılıktır
Açıkçası eğrisi büğrüsü olmayan bir hayat Hilesi, hurdası olmayan bir duruş
İstikamette sebat etmenin, istikameti bulmaktan daha zor olduğunu da bilmek gerekir.
istikamet ne anlama geliyor? Doğruluk, itidal ve adalet içeren; akıl ve İslam çerçevesinde gerçekleşen yürüyüş, demektir. İçinde hiçbir kuşku, çelişki, tereddüt taşımadan iman eden ve bu imanı hayatlaştıran insan istikamet üzeredir. İstikamet her şeyin yaratılış amacına uygun bir kıvamda olduğu yol üzerinde yürümek demektir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Allah (cc) amellerimizin çokluğuna değil, niyet ve niteliğimize bakacak
Onların (kurbanların) etleri ve kanları kesin olarak Allah’a ulaşmaz, ancak O’na sizden takva ulaşır *
Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız takvaya en ileride olanınızdır **
Gerçek kapasite zor geçitlerde, çetin virajlarda, sarp yokuşlarda ortaya çıkıyordu
Önce akide ile insan olunur. Sonra şu sıfatlarla insan misyonunu sürdürür: Halife, şahit, varis, imam Bu Kur’an’i kavramlar insanoğlunun dünya sınavındaki sahih duruş ve niteliğinin ifadesidir
O sizi yeryüzünün halifeleri kıldı *
Böylece biz sizi, insanlara şahit olmanız için vasat bir ümmet kıldık **
Biz ise yeryüzünde güçsüzlere lütufta bulunmak, onları imamlar (önderler) yapmak ve varisler (mirasçılar) kılmak istiyorduk ***
Rabbimize karşı net olmalıyız, yani şirksiz
Sonra kendimize karşı net olmalıyız, yani nifaksız
Daha sonra insanlara karşı net olmalıyız, yani riyasız
İşte netlik ve dürüstlük budur
Peki, bunun mümkünü nedir? Allah’ın boyası ile boyanmaktır
İtikatta net İbadette net İstikamette net Yani net bir niyet ve net bir hayatımız olacak
Allah’ın gönderdiği son kitap Kur’an’ın en önemli özellikleri furkan, mübin, beyan, beyyine olması değil midir? Peki, bunlar ne anlama geliyor?
Furkan; Hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan ayıran, böylece hidayete ulaştıran kitap
Mübin; Açık, apaçık Kendini açıklamaya kendisi yeterli olan kitap
Beyan; Açıklama, açığa vurma Anlamdaki kapalılığı giderme, açıklama
Beyyine; Apaçık belge Açık burhan, kesin delil Hakkı batıldan ayıran hüccet
Hani; bizler, İnsanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmet değil miydik?
İnsanların gözü üzerimizde, peki biz neredeyiz?
Artık insanlar bizden öğüt istemiyorlar, örnek arıyorlar
Bugün öne çıkan özelliğimiz nedir?
Örnekliğimiz mi?
Örneksizliğimiz mi?
Kelimelerimizle muhataplarımızı tokatlamak değil, temsil gücümüzle ikna yollarını arayacağız
İlim sadece fakültelerde, medreselerde, derslerde verilen midir yoksa bizzat ilim sahiplerinin kişilikleri ve kimlikleri ile yansıttıkları mıdır?
Hz. Peygamber (s.a.v.) İbn-i Mes’ud (ra)’u çağırıyor. Kendisinden Kur’an okumasını istiyor.
İbn-i Mes’ud anlatıyor:
Ey Allah’ındır Rasulü, Kur’an sana indirilirken, sana Kur’an’ı ben mi okuyayım? Diye sordum.
Evet, onu başkasından dinlemeyi severim. buyurdu. Ona Nisa Suresini okudum.
Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlara şahit gösterdiğimiz zaman halleri nice olacak? * ayetine gelince: Bu yeter. buyurdu. Baktım, gözleri yaşarmıştı.
Örnek olmanın verdiği ağırlıkla yaşaran gözler Örneklik bilincini sunuyor
O halde; Ey insan! Hakikate teslim ol!
Emaneti teslim al!
Her hak sahibine Hakkı teslim et!
Müslüman sen İslam’a teslim, evren de sana teslim

Aliya İzzetbegoviç demiyor muydu?
Ey teslimiyet, senin adın İslam’dır.

Cihad; malı, canı Allah’ın yoluna teslim etmektir Yüce değerler uğruna koşulsuz teslim olmaktır
Şehid; teslimiyetini ölümsüzleştirendir
Secde; teslimiyetin tescillenmesidir
Sünnet; Muhammedi teslimiyetin yaşamsal modelidir
Hayat boşluk kabul etmiyor Allah’a teslimiyetteki ihmal oranında Allah’tan başkalarına teslim olma riski oluşuyor
Yusuf kuyuda, Eyüb kuytuda, Ashab-ı Kehf uykuda Ama hepsi Allah’a teslim Yunus kat be kat karanlıklarda, Zekeriya kovuklarda teslimiyetlerini Rablerine arz ediyorlardı Musa’nın annesi yavrusunu cellâtlara teslim etmektense Nil’e teslim ediyordu En Hayırlı Koruyucu onu koruyacaktı..
Meryem mabede Hacer çöle İsmail bıçağa teslim Onlar adayış destanı yazmakla meşgul
Bize düşen mücadele etmektir, netice Allah’a aittir
Allah’a teslimiyet, faniler teslimiyetten korur
Hicret, cihad, davet, şehadet hepsi birer tercihtir Kendini aşabilenlerin yapabileceği bir tercih
Her tercih kulluk sınavının ayrı bir boyutunu içeriyor Ayrıca her tercihin farklı bir faturası vardır Sahih tercihlerin bela, bedel, çile yüklü olduğunu unutamayız Zor günlerde, çetin virajlarda, baskı ve musibet ortamlarında nasıl bir tercihte bulunacağımız önemli
Tercih; sorumluluk almaktır. Yükümlülük altına girmektir
Kim olduğumuz, neyi temsil ettiğimiz tercihlerimizden anlaşılacaktır
Hayat bir tercihler mecmuasıdır Sınav bunun üzerinden gerçekleşir Acaba insanoğlu sahip olduğu ihtiyar ve imkânlarla nasıl bir tercihe gidecek? Bu tercihin neticesi; eşref-i mahlûkat da olabilir, esfel-i safiline de çıkabilir
Yeryüzünün en büyük hüsranı; insanın vahye yabancılaşmasıdır
Yeryüzünün en büyük yalanı, vahye rağmenci öğretilerdir
Bu kimlik parçacı değildir
Bu kimlik parçalayıcı değildir
Bu kimliği kuşanmak sorumluluk almaktır Günü kurtarmaya değil, çağa mührünü vurmaya adaydır
Bu kimliğin kıblesi de belli, Kitab’ı da bellidir
Bu kimlik her nabza ayrı bir şerbet sunmaz
Her araziye ayrı bir renk taşımaz
Her kulağa ayrı bir ses olmaz
Her göze ayrı bir poz vermez
Çünkü bu kimlik haniftir Sadece tevhid ve takva kokusu taşır
Bu kimlik halistir Sadece Allah’ ın boyasını taşır
Taklidi değil hakiki bir kimliktir
Rabbimizin razı olacağı sahih bir kimliktir
Zihin ve kalp kirlenmesi Sosyal ve siyasal kirlenmeler Ticari ve ahlaki tükeniş Öyle ki; kirlilik, kirlendiğini fark edememe noktasına ulaşmış durumda
İslami kimlik, kendini İslam ile tanımlamak İslam’ ın hayatta tanımlayıcı unsur olmasıdır Meşruiyetini değerler üstü değerlerden alan kimliktir
İslami kimlik fıtratla mutabakattır Murad-ı İlahiye intibaktır. İslami kimlik, vahiy ekseninde hayatı anlamlandırmaktır Bu kimlik tevhidi, hayrı, marufu, hakkı, adaleti yayma sorumluluğunu ifade etmektedir.
Unutmayalım ki; bize ait meseleleri Batı kriterlerine göre değerlendirmek hastalığı ve yenilgiyi peşinen kabul etmek demektir
Özgürlük çarpması toplumları anlamdan, ruhtan, erdemden, ahlaktan uzaklaştırıyor
Öyle bir zamandan geçiyoruz ki; değerlerin içinin boşaltıldığı imajın, ambalajın, makyajın, prestijin önemsendiği Kabukla oyalanırken, özün devre dışı kaldığı   Zarfın önemsenip, mazrufun unutulduğu.. Kalıbın prim yapıp, kalbin es geçildiği Kadavranın kabul görüp, ruhun sürgün edildiği bir zaman dilimi
Düşünüyorum da Cebrail ile gelene teslim olmayanlar, nihayetinde Azrail ile gelen ecele teslim olmayacaklar mı?
Bugün soğuk ve sahte dünyaların insanı neye hasret?
Aradığı ve susadığı şey, samimiyet değil mi? Samimiyet ve sadakat söz konusu olduğunda, önü alınamayan, bir adam kıtlığıdır yaşanıyor
Yani güven veren, kararlı , tutarlı ve samimi
İşte çağın ihtiyacı budur
Toplumun en derin yarası , güvensizlik ve bunun sonucunda oluşan ise yalnızlıktır
İhsan ve ihlâs üzere teslimiyet, işte urve-i vuska budur
Kopmayan çürümeyen , çözülmeyen sapasağlam tutanak dayanak ve sığınak
en sağlam zemin, en güçlü bağlantı Allah’ı görüyor gibi teslimiyet üzere olmak
Tercihlerimizde belirleyici olan İSLAM mı, yoksa vahşi kapitalizmin sinsi reklamı mı?
Gerçekten hangi markaları tercih ettiğimizin farkında mıyız?
Hangi modayı takip ettiğimizin bilincinde miyiz?
Renkli, zevkli bir dünyada ilgi alanımıza giren renk hangisidir?
ALLAH’IN BOYASI mı, yoksa!?. Nesillerimizin kıble tercihini biliyor muyuz?
HZ. MUHAMMED (SAV)’in döndüğü kıble mi, yoksa!?.
Tercihlerimizin bizi nasıl bir akıbete sürüklediğini görmek zorundayız Bu açıdan tercihte isabet için basiret, feraset, hikmet, cesaret ve sebat kaçınılmazdır Hayırlı bir sonuca gitmek istiyorsak; bilgi, bilinç, ahlak ve takva ile kalp ve ruhumuzu güçlendirmeliyiz Çünkü tercihte KEYFİLİK YOK KAÇAMAK YOK Tercihte aranan KARARLILIK VE TUTARLILIKTIR ÖDÜN VERMEDEN ÖZVERİDE BULUNMAKTIR..VE HEDEFE KİTLENMEKTİR.
Hayat felsefesi OTURMAK üzere kurmuş, tercihleri arasında direniş, adanış bulunmayanlar , kölece bir yaşamın riski altındadır
Vahyin berraklığı ile şekillenen kimlik; arzın imarına, toplumun islahına ve yeni bir dünyanın inşasına talip olabilecek yeterlilik ve özgünlüğe sahiptir
Vahiyden beslenmeyen, meşruiyetini Kur’an’a arz etmeyen bir kimlik, cahili kuşatmaya açık, nesnel bir kimliktir.
Allah’tan bağımsız olarak tasarlanmış kimliklerin , hükümsüzlüğünü cesaretle ifade etmeliyiz .
Bakıyorsunuz; ön kimliği Müslüman, öz kimliği gerçekten İslam mı ?
Yeryüzünün en büyük yalanı, vahye rağmenci öğretilerdir.
Kim neye yönelirse onu bulur. Herkes kimi veli edindiğine baksın.
İlim, hak ile batılı ayırt edebilen nurdur. İnsan ancak Allah’ın nuru ile baktığı zaman hakikati görebilir.
İzzet Allah’ındır.. Ve izzet Allah’tandır.
Biz Allah’ın İslâm ile aziz kıldığı kimseleriz, izzeti asla onun dışında aramayız. Anlaşılan o ki; biz İslâm’a ne kadar değer verirsek, Allah katında değerimiz de ancak o kadardır.
Hayatın değeri hayata yüklenen anlama bağlıdır. Kişiyi kıymetli kılan savunduğu davadır, uğruna mücadele ettiği ulvi değerledir. İnsanın sahip olduğu mal, makam ve mülkiyete göre değil, misyonuna göre seviye kazanacaktır.
Esas olan kalp temizliğidir mantığından hareketle ahlâk dışılıklar normalleşme sürecine girdi. Sapkınlıklar, çirkinlikler, özgürlük ve kişisel tercih hakkı bağlamında değerlendirilir oldu. Anormallikler normale indirgendi.
Özünde iyi olan özgürlük, kontrol edilmediği takdirde, insanı hevasına tutsak hale getirdiğini unutmamak gerekiyor.
Yeniden bezenebilsek Allah’ın boyasıyla. Modernizmin renk cümbüşünde kirlenmişliğimizin farkında olarak, tevbe gözyaşları dökerek, vahiy yağmuru ile bir temizlik harekâtı başlatmanın vakti değil midir?
Bu din Allah’ın verdiği bir renktir. O’nun verdiği rengin dışındaki bütün renkler aldatıcı ve alçaltıcıdır.
Yüzeyselleşmenin bulaşıcı bir maraz gibi dünyayı sardığı günümüzde takvada derinleşmenin, ihlâsta zenginleşmenin, huşuda enginleşmenin sırlarını keşfetmeye mecburuz. Dini görünürlülük bizi bir yere götürmez. Gösteriş dindarlığının aldatıcı görüntülerinden kurtulup gönülden bir yönelişle dini Allah’a has kılmalıyız. Kimliğimizin bizi zorladığı kaliteyi yakalamak durumundayız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir