İçeriğe geç

Vanilya Kokulu Mektuplar Kitap Alıntıları – Sevim Ak

Sevim Ak kitaplarından Vanilya Kokulu Mektuplar kitap alıntıları sizlerle…

Vanilya Kokulu Mektuplar Kitap Alıntıları

Yaşama anlam vermenin yaratmaktan geçtiğini anımsadım yeniden. Yaratmaya başlarsam hayal de kurabileceğime inanıyorum.
İçimde dallı güllü duygular, kafamda yığınla soru işareti var!
Hayal kurmadan hiçbir mesleği başarıyla yürütemezsiniz.
En harika şeyler kaybettiklerimizdir der babam.
Sevgiyle verilen her haber güzelleşir
Dünyayı,insanları tanımak yetmez. Dünyayı değiştirmek de gerekir.
Hayal kurmadan hiçbir mesleği başarıyla yürütemezsiniz. Bir terzi hayal edemediği bir giysiyi dikemez, öyle değil mi?
Düş görmenize gerek yok çünkü bütün düşleriniz gerçek olmuş.
Hele kitapları dizlerimin üstüne koyup sayfaları çevirdikçe, kahramanlarının konuşmalarını, araba kornalarını,çatal bıçak seslerini, müziği, satıcıların bağırışlarını duymayı ne çok isterdim!
Uzakta, sislerin içinde bir adam var. Bana kucak dolusu meyve sunuyor. Meyveler lezzetli de olabilir, kurtlu da.
|Babam eski bir gemiciydi. Bir gün denizde şişe içinde bir mektup bulursan senindir, demişti..|
“Başarının sırrını anladım. Bir işe ne kadar çok sarılırsan, başarılı olma şansın o kadar artar. Ben ne kemana, ne de öteki işlerime yeterince sarılabildim. O yüzden başarılı olamadım. Babamın öğüdünü siz kullandınız. Kemanı gönül rahatlığıyla ellerinize bırakıyorum. Artık bu yaştan sonra keman çalmaya yeniden başlasam başarılı olamam..”
Kimi mektubu alır, kimin gönderdiğine bakmadan içeri götürür. İçeride bir an önce mektupla başbaşa kalabilmektir derdi..
Sava bir gözünü çocukken oynadığı bir savaş oyununda kaybetmiş. Savaşlar oyun bile olsa hiçbir işe yaramazlar. Mezar taşlarını artırır, göğsü madalyalarla dolu ama kolu, bacağı, gözü, kulağı olmayan insanlar türetirler..
Gülen göz gülmeyen göze, gülen ağız gülmeyen ağza, gülen yanaklar gülmeyen yanaklara nasıl benzer?
Sevgiyle verilen her haber güzelleşir..
En harika şeyler kaybettiklerimizdir.
Kimi belki de hiç gelmeyecek bir mektubu bekler. Gelenlerin hiçbiri heyecanlandırmaz onu. Gözü hep gelmemiş olandadır..
Seninle okyanusta bir ömür kulaç atmak isterim..
“Anneannem sınıfımızın kapısındaki eşiğe benziyor. Bana çelme takmadığı bir sabah bile yok!
Kimi belki de hiç gelmeyecek bir mektubu bekler. Gelenlerin hiçbiri heyecanlandırmaz onu. Gözü hep gelmemiş olandadır
Kimi mektubu alır, kimin gönderdiğine bakmadan içeri götürür. İçeride bir an
önce mektupla başbaşa kalabilmektir derdi.
Anneannem sınıfımızın kapısındaki eşiğe benziyor. Bana çelme takmadığı bir sabah bile yok!
Dünyayı, insanları tanımak yetmez. Dünyayı değiştirmek de gerekir.
Seninle okyanusta bir ömür kulaç atmak isterim.
Neden düşünceli ve yalnızsın? Yüreğindeki kuşlar neden susmuş, ötmüyor?
Acı insanı küçültür, der. Omuzlarını çöktürür, gövdesini büzer, başını yere yakınlaştırır. Bir insanın gözümün önünde küçülmesine dayanamam.
Sevgiyle verilen her haber güzelleşir.
Anneannem sınıfımızın kapısındaki eşiğe benziyor. Bana çelme takmadığı bir sabah bile yok.
Gülen göz gülmeyen göze, gülen ağız gülmeyen ağza, gülen yanaklar gülmeyen yanaklara nasıl benzer?
En harika şeyler kaybettiklerimizdir.
“Başarının sırrını anladım. Bir işe ne kadar çok sarılırsan, başarılı olma şansın o kadar artar. Ben ne kemana, ne de öteki işlerime yeterince sarılabildim. O yüzden başarılı olamadım. Babamın öğüdünü siz kullandınız. Kemanı gönül rahatlığıyla ellerinize bırakıyorum. Artık bu yaştan sonra keman çalmaya yeniden başlasam başarılı olamam.”
Yolunda gitmeyen bir iş varsa bir suç
ve bir suçlu mutlaka vardır.
Yaşam bir aynadır, sen ona gülümsersen
o da sana gülümser.
Dünyanın en hızlı çoğalan şeyi soru işaretleridir. Birini yok etseniz, ikisi üçü gelir yerine.
Herkes bilir, dedektiflikte en önemli konu, ipin ucunu bulmaktır. İpin ucu yakalandı mı, çorap göz açıp kapayana kadar sökülür.
Sava bir gözünü çocukken oynadığı bir savaş oyununda kaybetmiş. Savaşlar oyun bile olsa hiçbir işe yaramazlar. Mezar taşlarını arttırır, göğsü madalyalarla dolu ama kolu, bacağı, gözü, kulağı olmayan insanlar türetirler.
Okumaktan hiç vazgeçmemen dileğiyle
Yaşam bir aynadır, sen ona gülümsersen
o da sana gülümser.
Savaşlar oyun bile olsa hiçbir işe yaramazlar. Mezar taşlarını arttırır, göğsü madalyalarla dolu ama kolu, bacağı, gözü, kulağı olmayan insanlar türetirlerm
Dünyayı, insanları tanımak yetmez. Dünyayı değiştirmek de gerekir.
Sen neredeysen ben de hep orada olacağım. Seninle her türlü çılgınlığı yapmaya hazırım. Aynı denizde bir ömür birlikte kulaç atalım
Dünyada eskimeyen bir dil vardır, o da müziğin dilidir. Müzik eskimeyince müzisyenler eskir mi?
Yaşamı asıl değiştirenler beklenmeyen mektuplardır,
Denizde doğanlar bir gün ne yapıp edip denize dönerlermiş. Benim için de öyle oldu.
Yaşam bir aynadır, sen ona gülümsersen
o da sana gülümser.
“Suya atılmış maydanoz yaprakları gibisin. üste çıkmayı ne de güzel beceriyorsun!”
gözbebekleri,
“ah anneanne ” diyordu. “suya atılmış maydonoz yaprakları gibisin. üste çıkmayı ne de güzel beceriyorsun!”
Sen neredeysen ben de hep orada olacağım. Seninle her türlü çılgınlığı yapmaya hazırım. Aynı denizde bir ömür birlikte kulaç atalım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir