İçeriğe geç

Vakti Kuşanmak Kitap Alıntıları – Atasoy Müftüoğlu

Atasoy Müftüoğlu kitaplarından Vakti Kuşanmak kitap alıntıları sizlerle…

Vakti Kuşanmak Kitap Alıntıları

&“&”

İdrake tutunamayan her oluş, boşluğa terk edilmiş bir oluştur. İdrakin sızmadığı bir yer, ya kaybolmuş bir yerdir ya da meçhul bir yerdir. İdrak ırmağında akmaksızın varlık ummanına varmak, varlık neşvesini duymak mümkün değildir.
Rabbimiz Allah’tır dedikleri için öldürülmektedirler, kovulmaktadırlar. Hangi muameleye uğramış olurlarsa olsun, sonunda Hakk’a mazhar olmaktadırlar. Hakikatin hukukunu korumak adına kendilerini Hakk’a adayanlar, nimetlerin hakkını verenlerdir. Dünyada bunların nasiplerine düşen bir uzun hüzündür. Gerçek dostluklar, gerçek umutlar ve gerçek sevdalar ancak bir hüzün ortamında patlamaktadır.
Hakikatin katında, güçlülere güçlü oldukları için yaklaşmak, onların kötülüklerine güçlü oldukları için katlanmak, güçsüzlerin haksızlığa uğramalarına, güçsüz oldukları için kayıtsız kalmak, kınanmıştır, aşağılanmıştır. Bütün bunlar onur kıran fiiller olarak anılmıştır.
Güçlüler hep müdahale edecekler, hep sömürecekler, hep zulmedecekler, hep bütün kaynakları kendi kaynaklarına aktaracaklar. Güçsüzler ise hep susacaklar. Onlara tanınan yalnızca bir susma özgürlüğüdür. Yapılan her haksızlık, çağdaşlık zırhına bürünerek yapılmaktadır. Ses çıkaranın sesi hep bu zırha çarparak geri dönmekte geri döndürülmektedir.
…İnsan, bu çağdaşlık denen nesnenin, ne menem bir nesne olduğunu sormaya kendisinde bir cesaret bile bulamamaktadır. Böyle bir cesareti kendinde bulanın yakasına yapışacak olan, çağdaş bağnazlığın elleridir.
İnsan bugün güçlülerin değerleriyle kendisini yargılamakta, suçlamakta, bu değerlerin savunulması yolunda kimliğini eritmektedir. Güçlülerin maksadı da budur zaten. Kimlikleri eritmek…
Hakikati bir yönüyle ele almak, nasıl hakikatin bütününe götürmeye yetmeyecekse, insanı da herhangi bir yönüyle ele almak bütün bir insana götürmeyecektir. İnsan Allah’ın bir vergisidir ve onu açıklamak da ancak O’na özgü bir şandır.
Aynı düzlemde konuşmak zorunda değilsiniz, aynı öğelere bağlanmak zorunda değilsiniz, aynı araçları kullanmak zorunda değilsiniz. Aynı kılıklara bürünmek zorunda değilsiniz, aynı meydana atılmak zorunda değilsiniz. Kimi kez ödündür bunlar. Her bir açıdan bakıyorlar, bakmıyorlar aslında baktırıyorlar. Bildikleri onlarındır, yaptıkları onlarındır. Sizindir bildikleriniz, sizindir yaptıklarınız.
Canlar, hep sakınmaktadırlar. Onların işleri korumaktır, korunmaktır. Birbirlerinin üzerinde gezip duran bir bulut gibidirler. Güneş gibidirler, ısıtırlar, yağmur gibidirler, beslerler, doyururlar. Baktıklarında serinletirler birbirlerini, serinlerler.
Tanışmak, sele dönüşen bir rahmet içinde, yine bir rahmet için birlikte sırılsıklam ıslanmaktır. Tanış olmak, birlikte özlemek, birlikte kucaklamak, birlikte sahip olmak, birlikte mahrum olmak birlikte istemektir.
Bütün vakitler, vakti verenin tasarrufundadır. Vakte girmek, vakte açılmak ve vaktin bilincini taşımak, ancak vaktin yegâne sahibini tanımakla mümkündür.
Hakikat katında büyük insan yoktur, küçük insan yoktur. İnsan vardır yalnızca, insanın alçalışı vardır, yükselişi vardır.
Mescitler hep çağırmaktadır, beklemektedir, karşılamaktadır. Mescitleri imar etmek onları maddî yapılarını bina etmekten ibaret olmamalı. Mescitleri imar etmek, hakikati bütün bir hayata yansıtacak ölçülere kavuşturmak olmalıdır.
Bütün bir yeryüzünde, bütün eşitsizlikleri gideren tek mekan Allah’ın mescitleridir.
Rahmet, rahmete muhtaç olan, rahmeti bekleyen ve rahmeti özleyen iklimlere inecektir. Gerçekten muhtaç olanın bütün ihtiyaçları karşılanmaktadır. Gerçekten bekleyen, beklediğiyle karşılasmaktadır. Gerçekten özleyen özlediğiyle buluşmaktadır. Herhangi bir sorumluluğun hakkını veren, bunun sonucunu almaktadır.
Kendilerini cismani bir rahatın uyuşturucu havasına verenler, kendi düşüş ve alçalışlarını kendi elleriyle hazırlıyor demektir.
Kişinin yükleneceği sorumluluk, kişinin gücü ölçüsündedir. Kişinin fıtratı hangi alana daha elverişli ise kendisinden o alanda hizmetler beklenecektir.
Bütün güzellikler, bütün hayırlar ve bütün gönül nimetleri ancak hakikate bağlı olarak vardır.
Allah için sevenler,birbirlerine yine O’nun için yaklaşacaktır.
Kişi varlığını bir işe yöneltirken, neyi murad ediyorsa, o yolda sonuçlar devşireceğini unutmamalıdır.
İnsan günlük hayatında yapıp ettiklerinin bütün bir dökümünü sık sık bütün bir dürüstlüğüyle önüne sermekle boğucu bir gaflete karşı uyarıcı bir önlem almış olacaktır.
Kim nerede İslam’ı seçiyorsa, orada aynı zamanda özgürlüğü ve bilinci seçmektedir.
Gönlünüzü veriyorsanız daha güzel bir gönül kazanacaksınız. Vaktinizi veriyorsanız daha güzel vakitler kazanacaksınız.
Sevmek bollukta ve darlıkta birlikte bulunmaktır. Sevmek, mutluluğu da mutsuzluğu da birlikte yaşamaktır.
Kalpleri üzerine kay kat kilitler vurulmuş olanların buyrukları doğrultusunda yürüyen bir anlayışa katılmak bütün bir ömür süren bir zillete katılmaktır.
Kendi bağrına bir soluk düştüğünde ürpermeyen bir yapı, harap bir yapıdır
İnsanın bir görüş bilincine varması için önce kendisini bulması gerekmektedir.
Çok korkunç bir umursamazlık illeti yüzünde nice ölçülerimiz ellerimizden kayıp gitmiştir, gönüllerimizden kayıp gitmiştir.
Çok korkunç bir umursamazlık illeti yüzünde nice ölçülerimiz ellerimizden kayıp gitmiştir, gönüllerimizden kayıp gitmiştir.
Bir ihtiyaca vaktinde cevap vermemek,bir eksikliği vaktinde gidermemek,bunları çoğaltmaktır.
“İnsanın içinden gelecek olan sesleri, dışından gelen sesler bastırmıştır”
,,sevmek, her durumda kendi varlığına nasıl sahip çıkıyorsan öylece, bütün durumlarda bütün kardeşlerinin varlığına sahip çıkmaktır.
Çağı tanımak demek, çağın bütün bilgilerinin ve bütün vasıtalarının terbiyesinden geçmek demek değildir.
Maddî yararlarımızı temin eden unsurları, manevi yararlarımızı yitirme pahasına muhafaza etmekteyiz.
Bir bünye içinde iki ayrı anlayışın ve zihniyetin barınmasına menfaatlerimiz gereği müsaade etmekteyiz.
İnsan hiçbir olguya kendi nefsinin öğütlediği bir noktadan bakamaz.
Rabbanî bir modele bağlı bulunan için bu modelin gerekli kıldığı bütün tavırların sahibi olmak gerekmektedir.
Bir inancın ve düşüncenin sesi ve rengi ancak amellere yansıdığı ölçüler içinde belirlenecektir.
Dünya hayatı en rahat şartlarda sürüyor diye, haramlara sonuna kadar katlanmaya herhangi bir yol yoktur.
Bir çabanın değer kazanması ancak onun hakikate katkısı oranındadır.
Rabbanî kolaylıklara sığınmak varken,
şeytanî zorlukları konuşmak, bir umudu harcamaktır.
Hayrı sonsuz bir teslimiyetle seçmeyen için günün birinde şerre bulaşmak vardır.
Bir şuuru ayakta tutmanın, uyanık tutmanın ilk şartı bunun üzerine başkalarının bir gölgesinin düşmesine izin vermemektir.
,,kimi alışkanlıklara dayalı kimi rahatlıkları birer birer rahatsız etmek gerekmektedir.
Önemli olan zamanın sınavından geçmek değildir, hakikatin sınavından geçmektir gerekli olan.
Zamana bakan, zamanın sayısız sorunlarından yakasını kurtaramayacaktır.

Zaman taşkın bir sorumsuzluk mahşeridir.

Bir keyfiyete ulaşmak için ruhunun yüklerini yüklenmek mevkinde olan insan, buna yol bulmayınca hiçbir alçalışa aldırmadan riyayı, yalanı, yardakçılığı ve hırsı yüklenerek yola çıkmaktadır.
Hakikatin dışında insanın tanıyacağı hiçbir üstünlük yoktur.
Dini inkar eden bir kafa, sonunda âdeta bir dini savunuyormuşçasına, inkarını bir din hâline getirerek savunmaktadır.
Bir sorumluluğu ertelemek, onun gereğine inanmamaktır.
Her inanç sahibini kemale götüren yol, inancı uğrunda uğradığı mahrumiyetlerdir.
Bir haramı haram olduğu için boykot edeni, bin helalin sevinci karşılayacaktır.
Vakitlerini, başkalarını ve başkalarının yaptıklarını konuşarak geçirenlerin vakitleri, başkalarınındır.
Bir insan için, bir toplum için, her gün yeni bir imkandır.
Her vakit bir kevserdir.
Müminler sınırları daraltmazlar, alanları daraltmazlar, sevgileri daraltmazlar.
İçlerinde hep bir genişlik vardır, genişletirler. Yaptıklarını kendilerine mal etmezler, başarılarını kendilerine
maletmezler, umutları kendilerine maletmezler.
Bağış Hakk’tandır bilirler, çaba Hakk’tadır bilirler.
Hakikat, kişilerin tekelinde değildir.
Kişiler, tekelindedir hakikatin.
Herkes dilediği yorumda özgür değildir.
Kişilerin söyledikleri bağlamaz hakikati.
Hakikat bağlar herkesi.
Kopmaların,uzaklaşmaların, yalnızlıkların, ayak izlerini sürerek kaynağına varanlar, orada gururla karşılaşacaklardır.
Gurur, bir eliyle kara duyguyu tutuyor, diğer eliyle kuruntuyu.
Önümüzdeki çıkmazları bu habis duygular büyütüyor.
Tanış olmak, birlikte bütünleşmektir.
Tanış olmayan inşirah nedir bilmez bayırlarda.
Birbiriyle tanış olmayan için Hakk’la tanış olmaya bir yol yoktur.
Üzerimizde başkalarının bakışları vardır, diye yürürsek, nice yanlışlara uğrayarak yürümüş olacağız. Üzerimizde Allah’ın bakışları vardır, diye yürüdüğümüzde nice doğruları da yanımıza alarak yürümüş olacağız. Benimsediğimiz yolun başkaları tarafından benimsenip benimsenmediğine bakmak durumunda değiliz….
Hakkın bağışları, imkanlarını birbirlerine herhangi bir karşılık beklemeksizin arz edenlerindir. Nerede bir ihtiyaç beliriyorsa oraya koşmak mü’minlerin şanındandır. FEDAKARLIK herhangi bir ima ve işarete bile meydan vermeksizin yerine getirildiğinde fedakarlık olur.
Hakikatin bağrından fışkıran her soluk, insanın ve hayatın muhtaç olduğu bir soluktur.
Atasoy Müftüoğlu
İnsan imanla, İman hayatla bütünleşinceye
Kadar, her şey eksik kalacaktır, her şey yanlış sürecektir
Zihinlerimizde ve vicdanlarımızda açılan yaraları iyileştirmeden,dışımızda açılan yaralar iyileşmeyecektir.
İnsanlar nasıl reklamlarla yönlendiriliyorsa ,sistemler de öylece reklamlar yoluyla yönlendirilmektedir.
İnsan,kurtuluşunu çağdaş tapınakların kapılarında aramaktadır.Bu tapınaklar,bankalardır,borsalardır ve bunların uzantılarıdır.Bu tapınaklarda insanın zaafları sonuna kadar istismar edilmektedir.İnsanın, kanını ve canını emen bu tapınaklardır.
Vakitlerini, başkalarını ve başkalarının yaptıklarını konuşarak geçirenlerin vakitleri,başkalarınındır.
Her nimeti,bütün bir hayatın damarlarına akıtmamışsın,hayata katılmak olmaz.
Kendini bulamamış bir kişiyi ve toplumu, başkalarının bulması kolaylaşmıştır.
Bir mümin için bağlanmak, parçalara bağlanmak değil, bütüne bağlanmaktır.
Hakikati, kimi zamanlara özgü değerler saymakla, hâşâ, Allah’ı kimi zamanlarda beliren bir tanrı saymak arasında bir fark yoktur.
Hakikat, kişilerin tekelinde değildir. Kişiler, tekelindedir hakikatın.
Hakikat, kişilerin tekelinde değildir. Kişiler, tekelindedir hakikatın…"
İslam nezdinde bilgi, öğrenildiğinde hemen hayata dönüşen, hemen hayatın kendisi oluveren, hayatın bütün evrelerinde, bütün boyutlarıyla tezahür eden bir bilgidir. İslam, önceden bilgiye başvuruyor, bilgiye yöneliyor. Çünkü ezel bilgisi de ebed bilgisi de yalnızca onun bünyesinde saklıdır.."
Mutluluk, imandadır, mutluluk imanladır.."
Tanışmak, sele dönüşen bir rahmet içinde, yine bir rahmet için birlikte sırılsıklam ıslanmaktır. Tanış olmak, birlikte özlemek, birlikte kucaklamak, birlikte sahip olmak, birlikte mahrum olmak, birlikte istemektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir