İçeriğe geç

V. Henry Kitap Alıntıları – William Shakespeare

William Shakespeare kitaplarından V. Henry kitap alıntıları sizlerle…

V. Henry Kitap Alıntıları

Duygularımız zindanlarımızda zincire vurulmuş mahkûmlar gibi kontrol altındadır.
”Onun bu alayına gülenlerden çok daha fazlası ağladığında, esprisinin sığ bir zekanın ürünü olduğu görülecek anında. ”
Merhamet ve zulüm ne zaman bir krallığı fethetmek isteseler, kazanan mutlaka merhamet olur.
Karşıma çıkacağına darağacına çık daha iyi.
Kimseye güvenme;
Verilen sözler saman gibi uçar gider,
Erkeklerin yeminleri kurabiye gibidir, un ufak olur, hemen unutulur.
He threw his wounded arm and kissed his lips;
And so espoused to death, with blood he sealed
A testament of noble-ending love.
The pretty and sweet manner of it forced
Those waters from me which I would have stopped;
But I had not so much of man in me,
And all my mother came into mine eyes
And gave me up to tears.
Self-love, my liege, is not so vile a sin,
As self-neglecting.
Güzel bacak çarpılır, dik sırt bükülür, siyah sakala ak düşer, gür saçlı kafa kel olur, güzel yüz buruşur, parlak gözler donuklaşır. Ama Kate, iyi bir yürek güneş ve aya benzer; daha doğrusu ay gibi değil de güneş gibidir, çünkü pırıl pırıl parlar, hiç değişmez, yolundan hiç çıkmaz.
Ne aptal aşıklar gibi bakabilirim ne tatlı sözler yumurtlayabilirim, ne de kurnaz yeminler edebilirim; sadece, o da ancak istenirse, dobra dobra aşk yemini içerim ve asla, istendi diye yeminimi bozmam.
Ah şatafat, göster bana gerçek değerini!
Beden herkes sana tapınıyor?
Sen başkalarında kusuru ve korku uyandıran
Makam, unvan ve gösterişten başka nesin ki?
Ama madem birkaç sıfır
Bir sayının değerini bir milyona çıkarabiliyor,
İzin verin, sıfır gibi birer hiç olan bizler,
Bu muhteşem hikayede hayal gücünüzü harekete geçirelim.
İçimizde capcanlı olan merhamet duysunu sizin tavsiyeleriniz boğarak öldürdü; sadık insanlar mı var? sen de öyleydin. Ciddi ve bilgili insanlar mı var? Sen de öyleydin. Dindar mı görünürler? Sen de öyleydin. yediklerinde ölçülü müdürler, aşırı arzularından, öfkeden kaçınırlar mı? Dengeli midirler sürekli fikir değiştirmezler mi? Tavırları ve dış görünüşleri mütevazı mıdır? Onları tarttıktan sonra mi itimat ederler? Sende tipki öyle, incecik bir elekten geçirilmiş gibiydin; düşüşün her şeyi öyle lekeledi ki,en mükemmel özelliklerle donanmış insanlar bile artık kuşku altında.çünkü bana göre senin bu ihanetinle, insanoğlu bir kez daha düştü.
Çilek ısırgan otunun altında yetişir;
Sağlığa yararlı böğürtlen en adi meyvelerin yanında,
Çok daha iyi gelişir ve olgunlaşır.
Prens de gelişimini haşarılık kisvesi altında gizlemiş;
Onun bu özelliği, geceleri daha hızlı büyüyen yaz çimeni gibi
Kimseler fark etmeden ilerleme kaydetmiş.
Tanrı aşkına, erkeklerin dilleri hep yanıltmalarla dolu!
Eğer insanlar özenle ararlarsa, en kötü şeylerde bile, iyiliğin özünü bulmak olasıdır..
Kadınlar şeytanın karanfilleridir
Ömrümde bu kadar boş bir kalıptan bu kadar güçlü ses çık­tığını hiç görmemiştim. Demek eski deyim doğru imiş. En büyük yankıyı en boş kap çıkarır
Şu anı mutlu saymaktayım , kendime rağmen
Yeminim, kılıcım üzerinedir.
Kötü niyetlinin ağzından iyi söz çıkmaz.
Ne demişler, çok konuşan saçmalar, kafıye ile türkü yazılır, sağlam bacak bükülür, dik bir sırt eğilir, kara sakal ağarır, kıvırcık saçlar dökülür, güzel yüzler solar ve canlı bir gözün ışığı kaybolur, ancak sağlam bir kalp, güzel bir kalpte, güneş ve de ay gibidir, ya da Güneş’e benzer, çünkü o hiçbir zaman yolunu şaşırmaz ve hep aynı yönde ilerleyerek her yanı aydınlatır.
En büyük yankıyı en boş kap çıkarır,
Amaçları kan dökmek olduğu sürece dinsel gerekleri nasıl tamamlayabilirler ki?
Sahilin kumlarına dökülmüş gibiyiz, İlk dalgada süpürülmeyi bekliyoruz.
Aptalın oku yayından erken fırlar.
Kötü niyet hiçbir zaman iyilik söylemez.
Kimseye güvenme;
Verilen sözler saman gibi uçar gider.
Kötü niyetlinin ağzından iyi söz çıkmaz.
Senin aklını doğaya böylesine aykırı bir şekilde çelen
Kurnaz şeytan hangisi ise, cehennemde mükemmeliyet ödülü kazandı.
İnsanları ayartarak ihanet etmelerini sağlayan diğer bütün şeytanlar,
İhanet günahını, insanın ruhunu cehenneme göndereceği gerçeğini,
Süslerle, bahanelerle ve göz alıcı dış görünüşlerle beziyor,
Dindarlık kisvesi altında gizlemeye çalışıyorlar.
“Herkesin niyeti gider Kral’ın kulağına
Hayal bile edemeyecekleri bir yolla!”
Güzel bacak çarpılır, dik sırt bükülür, siyah sakal ak düşer, gür saçlı kafa kel olur, güzel yüz buruşur, parlak gözler donuklaşır. Ama Kate, iyi bir yürek güneş ve aya benzer; daha doğrusu, ay gibi değil de, güneş gibidir, çünkü pırıl pırıl parlar, hiç değişmez, hiç yolundan şaşmaz.
Ah Tanrım! Erkeğin ağzından çıkan her söz yalandır.
Her şeyin bir nedeni, sebebi, niçini ve nasılı vardır.
Merhamet ile zulüm ne zaman bir krallığı fethetmek isteseler, kazanan mutlaka merhamet olur.
Kimseye güvenme;
Verdiğin sözler saman gibi uçar gider,
Erkeklerin yeminleri kurabiye gibidir, un ufak olur, hemen unutulur.
Seni zalim, vahşi, nankör ve insanlık dışı yaratık!
Sabır sıkıcıdır ama insan sonunda istediğini elde eder.
Bilgileri unuttuk veya vakitsizlikten öğrenemiyoruz;
Kan dökmekten başka bir şey düşünmeyen,
Hep küfreden, kötü bakışlı, kaba giyimli,
Doğal olmayan her şeyi yapan vahşilere ya da askerlere döndük.
Zaman bizi çapulcuya çevirdi;
Ama yemin ederim yüreklerimizin durumu harikulade.
Ah şatafat, göster bana gerçek değerini!
Neden herkes sana tapınıyor?
Merhamet ile zulüm ne zaman bir krallığı fethetmek isteseler, kazanan mutlaka merhamet olur.
Artık zamanının her saniyesini en iyi şekilde değerlendirmektedir.
İnsanın kendini beğenmesi kendini küçümsemesi kadar büyük bir günah değildir.
Verilen sözler saman gibi uçar gider,
Erkeklerin yeminleri kurabiye gibidir, un ufak olur, hemen unutulur.
İnsanlar en çok evden uzaktayken sorumsuz davranırlar.
Türlü diller döküp kadınların gönüllerini fethedebilen erkekler, kadınları terk etmek için de her zaman o yeteneklerini kullanırlar. Çok konuşan boş konuşur; müsamere şiiri de şiirdir.
Azgın kötülük dağdan aşağı dörtnala inerken nasıl dizginlenebilir ki?
Kate, eğer şiirler yazmamı, sizin için dans etmemi isterseniz hapı yuttum demektir, çünkü ne şiir yazmak için kelime dağarcığım yeterli, ne de vezinden anlarım; dansa gelince, bedenen güçlü olmama rağmen adımlarımı müzikle uyumlu atamam. Birdirbir oynayarak veya üstümde zırhla at sırtına atlayarak bir leydinin kalbini kazanmam mümkünse, belki böbürlendiğimi söyleyeceksiniz ama kendime kolayca eş bulabilirim. Yumruk yumruğa dövüşerek veya şaha kaldırdığım atımın sırtına bir maymun gibi tutunarak bir leydinin kalbini kazanabileceksem hemen yaparım. Ama Kate, Tanrı şahidimdir ki, ne aptal âşıklar gibi bakabilirim ne tatlı sözler yumurtlayabilirim, ne de kurnaz yeminler edebilirim; sadece, o da ancak istenirse, dobra dobra aşk yemini içerim ve asla, istendi diye yemini bozmam. Kate, eğer böyle bir adamı, suratı güneşte yandığında bile daha fazla çirkinleşmeyecek, aynaya, aynada gördüğü aksini beğendiği için bakmayan birini seveceksen, o zaman bırak gözlerin beni olduğumdan daha yakışıklı göstersin sana.
Güzel bacak çarpılır, dik sırt bükülür, siyah sakala ak düşer, gür saçlı kafa kel olur, güzel yüz buruşur, parlak gözler donuklaşır. Ama Kate, iyi bir yürek güneş ve aya benzer; daha doğrusu, ay gibi değil de, güneş gibidir, çünkü pırıl pırıl parlar, hiç değişmez, yolundan hiç çıkmaz.
çünkü merhamet ile zulüm ne zaman bir krallığı fethetmek isteseler, kazanan mutlaka merhamet olur.
Dökülen masum kanın her damlası,
Hataları yüzünden kılıçların çekilmesine neden olan,
İnsanların ömürlerini mahveden kişiye karşı
Atılan bir çığlık, haykırılan acı bir şikâyettir.
Madem birkaç sıfır
Bir sayının değerini bir milyona çıkarabiliyor
İzin verin, sıfır gibi birer hiç olan bizler,
Bu muhteşem hikayede hayal gücünüzü harekete geçirelim.
“So many horrid Ghosts.”
Çok fazla, korkunç hayalet.
Kral Henry
Bence kral tıpkı benim gibi bir insan. Menekşe bana nasıl kokuyorsa, ona da öyle kokuyor, gökyüzü bana nasıl görünüyorsa, ona da öyle görünüyor
Azgın kötülük dağdan aşağı dörtnala inerken nasıl dizginlenebilir ki?
İnsanları ayartarak ihanet etmelerini sağlayan diğer bütün şeytanlar
İhanet günahının insanın ruhunu cehenneme göndereceği gerçeğini süslerle bahanelerle ve göz alıcı dış görünüşlerle beziyor, dindarlık kisvesi altında gizlemeye çalışıyorlar.
Dost dostunu pohpohlarmıș.
Ailelerimiz, bizler ve çocuklarımız ülkemize itibar kazandıran
Bilgileri unuttuk veya vakitsizlikten öğrenemiyoruz;
Kan dökmekten başka bir şey düşünmeyen,
Hep küfreden, kötü bakışlı, kaba giyimli,
Doğal olmayan her şeyi yapan vahşilere ya da askerlere döndük.
Kötü niyetlinin ağzından iyi söz çıkmaz.
Doğrusu şair onu çok güzel tarif etmiş:
Kader muhteşem bir kıssadan hissedir.
Azgın kötülük dağdan aşağı dörtnala inerken nasıl dizginlenebilir ki?
Tanrı aşkına,
Yalan söylemeyin, gerçekleri eğip bükmeyin
Veya doğru olmadığını bile bile, zekice muhakemelerle,
Meşru olmayan hak iddialarını savunarak,
Vicdanınızı töhmet altında bırakmayın;
if he be not fellow
with the best king, thou shalt find the best king of good fellows.

(Şahsımın) krallarla dost olmasa bile dostların en kralı olduğunu göreceksin.

Shall not thou and I, between Saint Denis and Saint George,
compound a boy, half French, half English, that shall go to Constantinople
and take the Turk by the beard? Shall we not?

Sen ve ben Aziz Deniz ile Aziz George yortuları arasında Konstantinopolis’e gidip Türk’ü sakalından yakalayacak yarı Fransız yarı İngiliz bir erkek evlat peydahlayamaz mıyız?*

*Anakronizm: Henry 1422 yılında ölmüştür

Come, go we in procession to the village;
And be it death proclaimed through our host
To boast of this or take that praise from God
Which is His only.

Haydi tören alayı ile şu köye girelim;
Bu zaferle böbürlenmenin
Veya sadece Tanrıya ait olan övgüyü gasp etmenin
Cezasının idam olduğu askerlere duyulsun.

The man that once did sell the lion’s skin
While the beast liv’d, was kill’d with hunting him.

Aslan hayattayken aslanın postunu satan adam, aslanı avlayayım derken ölmüş.

We few, we happy few, we band of brothers.

(Biz azınlığız, mutlu bir azınlık, bir grup kardeşiz.)

We would not die in that man’s company
That fears his fellowship to die with us.

Bizimle ölüme gitmeye korkanların yanında
ölmek istemeyiz

But if it be a sin to covet honour,
I am the most offending soul alive.

Ama onur konusunda kıskanç olmak günahsa
Ben dünyanın en günahkar insanıyım.

I am afeard there are few die well that die in a battle; for how can they
charitably dispose of anything, when blood is their argument? Now, if these
men do not die well, it will be a black matter for the King that led them to it;
who to disobey were against all proportion of subjection.

Korkarım savaşta ölenler arasında iyi bir şekilde ölen pek yoktur; tek düşünceleri kan dökmek iken, insanlar nasıl dine yaraşır bir şekilde ölebilir ki?

A largess universal, like the sun,
His liberal eye doth give to everyone,
Thawing cold fear, that mean and gentle all
Behold, as may unworthiness define,
A little touch of Harry in the night.

Güneş gibi cömert gözlerle
Her askere sıcacık bakışlarla bakarak,
O buz gibi soğuk korkularını gideriyor;
Böylece ister sıradan ister soylu olsun herkes,
Naçizane kulunuzun aktarabildiği kadarıyla
Gece dolaşan Harry’den bir nebze bir şeyler alıyor

We would not seek a battle as we are,
Nor, as we are, we say we will not shun it.

Bu halimizle savaşmak istemiyoruz ama
Bu halimizle bile savaşmaktan kaçmayız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir