İçeriğe geç

V for Vendetta Kitap Alıntıları – Alan Moore

Alan Moore kitaplarından V for Vendetta kitap alıntıları sizlerle…

V for Vendetta Kitap Alıntıları

Beni öldürebileceğinizi mi sandınız? Bu pelerinin altında etten kemikten, öldürülecek bir şey yok. Sadece bir fikir var. Fikirlere kurşun işlemez.
Elveda.
Çünkü bazı tohumlar yıkımın tohumudur Çünkü en renkli çiçekler genellikle en tehlikeli olanlardır.
Bilginin sana kalan tek miras olmadığını anla. Cesaret ve inanç da var burada anısını yaşattığımız kadınınki gibi
Bilgi hava gibidir, hava gibi hayati önem taşır, kimseden esirgenmemelidir.
En çok etkilenenler, en az anlayanlar oluyor Ve anlayış yüzünü gösterdiğinde çok geç oluyor.
Hayat bir oyundur derler, sonra da oyun tahtasını elinizden alırlar. Size maskeler, kostümler ve senaryonun taslağını verirler. Sonra da acımasız kabarelerini doğaçlama olarak sahneye koymanızı beklerler.
Ses, öncesindeki sessizliğe bağlıdır. Suskunluk ne kadar yoğunsa gökgürültüsü o kadar sarsıcıdır.
Sessiz yığınlara güvenmek fazla işe yaramaz, Evey. Sessizlik kırılgan bir şey..
En ufak bir gürültüyle bozulur.
Anlamsız emirlerini sorgulamadan kabul ettiniz.
Sizin kararlarınızı sizin yerinize verecek gücü siz tanıdınız onlara!
Çocuklara ne demeli? Gayet iyi bildiğiniz gibi olan hep çocuklara oluyor. Zavallı ufaklıklar onlar ne yapacaklar? Kabadayılığınızı, ümitsizliğinizi, korkaklığınızı ve üstüne titrediğiniz bağnazlığınızı ne yapacaklar?
Ama donmuş maske gülümsüyor sadece.
Maskeler kıyafetler ve öykünün taslağını verirler. Sonra sizi bu hırçın kabarede doğaçlamaya bırakırlar.
Hayat bir oyundur derler oyun tahtasını alırlar.
Zihninde her şeyin çok anlamlı olduğuna eminim.
7 Ağustos. Ekin üretimi neredeyse ikiye katlandı. Prothero, beş numaralı odadakinin bahçe malzemeleri ısmarlamasına izin verdi. Hatta çiçek yetiştirmesi için bir parça toprak bile verdi. Gül yetiştiriyor. Çok güzel güller.
Sıradan insanlar. Ama sırf iktidardaki biri söyledi diye bir yabancıyı işkenceyle öldürmeye hazırlar.
Kendimi tanıtmama izin verin Ben mal mülk ve Zevk sahibi biriyim.
Zayıfı ve günahkârı ağına düşürmek için gecenin içinden gelen karanlık ve şeytani kötülüğü gördüm
İnsan ruhunun gölgeli derinliklerinde kaynayan o zengin ve esrarlı güçler
O izah edilemez ukteler.
Zamanı geldiğinde reddedilmeyecekler.
Bir alıntı. Bir söz. Vi veri veniversum vivus vici.
Gerçeğin gücüyle ben, sağlığımda kâinatı fethettim.
Latince
Hürriyetin alevleri ne güzel, ne adil.
Zekasının kapılarında duruyorum ve içerideki ışıkla kör oluyorum. Ona ne kadar aptal görünüyorumdur kim bilir. Çocukça ve anlayıştan uzak.
Ama saygı görüyorum. Benden korkuyorlar bu yeterli.
Takdire şayan bir ilgi, kumandan. Yine de, tuhaf değil mi? Porselen ve plastiğe bu kadar ilgi gösterip.. .. et ve kanı umursamamanız yani.
Ne yapacaksın, V? Dünya çok büyük ve korkunç bir yer, sadece sen ve ben varız galiba.
Geçmiş artık seni incitemez, izin vermezsen.
Kısa zamanda her şeyi kontrol altına aldılar. Ama sonra insanları götürmeye başladılar Siyah tenlileri ve Pakistanlıları
Herkes özeldir. Herkes. Herkes bir kahramandır, bir aşıktır, bir soytarıdır, bir kötü adamdır. Herkes.
Ama adını bile bilmiyorum.
Adım yok. Bana V diyebilirsin.
–Daha kötüsünü de gördüm, Dominic. Fiziksel olarak yani. Dediğim gibi, işin ruhsal kısmı beni rahatsız ediyor Öldürme tarzı.
–Bir düşün. Onları acımasızca, çabucak ve zahmetsizce öldürmüş. Günahları her ne idiyse onlar birer insandı.
–Ama onları sığır gibi katletti!
Kültürü ortadan kaldırdılar Bir avuç ölmüş gül gibi fırlatıp attılar
Herkes özeldir. Herkes. Herkes bir kahramandır, bir âşıktır, bir budaladır, bir zalimdir. Herkes.
 Uzunca süre maske takarsan, altındaki kişiliği de unutursun.
Beni öldürmeyi mi düşünüyordunuz? Bu maskenin altında etten ve kemikten bir beden yok. Sadece fikir var. Ve fikirlere kurşun işlemez.
Nasıl oluyor da porselen ve plastikten yapılmış oyuncaklara bu kadar çok önem verirken etten ve kandan olanlara böylesine az önem verebiliyorsun.
Bu yüzden kötülüğün üzerine şeker serpeceğiz.
“Hadi devasa bir kale yapalım,” diye haykırdı Ay-Yüzlü. “O zaman Deniz yükseldiğinde çıkıp üstüne oturabiliriz. “
“Yapamayız,”dedi İpekçe. Aniden hüzünlenmişti. “Neden ama?” Diye sordu Jo şaşkınlıkla.
“Burası İSTEDİĞİNİ YAP ülkesi değil miydi? “
“Evet, “dedi İpekçe.
“Ama artık uzaktaki ağaca geri dönme vaktimiz geldi. Bu ülke yakında yoluna devam edecek ne kadar güzel olursa olsun, sonsuza kadar burada yaşayamayız.” “Tanrım, hayır, “dedi Jo. “Annemiz ve babamız biz olmadan ne yaparlar?”
İnsan ruhunun gölgeli derinliklerinde gezinen o yoğun ve gizemli güçler ifade edilemeyen özlemler zamanları geldiğinde inkâr edilemezler
Şeytan azapta gerek ama Erdem’li insanlar istedikleri ama kaçamak yapabilirler
Bana alev alev yanan altın yayımı, arzu okları mı, mızrağımı getireyim. Açılın ey bulutlar, bana ateşten arabamı getirin. Ne zihinsel mücadeleden kaçacağım ne de kılıcım elimde uykuya dalacağım
Gerçeğin gücüyle yaşadığım sürece kâinatı bile fethedebilirim
Toplumlar, kendi devletlerinden korkmamalı. Devletler, kendi toplumlarından korkmalı.
Bağırsan da sesini duyurmakda zorlanabilirsin.
Ben gördüğüm her şeyin efendisiyim
Özgürlük konuşmalarını ve bireysel özgürlük safsatalarını duymak istemiyorum. Bunlar lükstür. Ben lükse inanmam
Savaş lüksü ortadan kaldırdı. Savaş özgürlüğü de ortadan kaldırdı.
Endişeni seni takdir ediyorum komutan. Ama yine de çok tuhaf, değil mi? Nasıl oluyor da porselen ve plastikten yapılmış oyuncaklara bu kadar çok önem verirken etten ve kandan olanlara (insanlara)böylesine az önem verebiliyorsun
Ne kadar güzel bir sesin olduğunu hatırlıyorum. Herhalde bu yüzden kader yayınlarını seslendirmen için seni seçtiler
Toplumlar, kendi devletlerinden korkmamalı. Devletler, kendi toplumlarından korkmalı.
Gerçeğin gücüyle yaşadığım sürece kâinatı bile fethedebilirim.
Artık Geçmiş seni incitemez. Sen izin vermediğin sürece. Seni bir kurbana çevirmişler. Seni bir istatistik yapmışlar. Fakat gerçekte böyle biri değilsin
Annemin, artık “Afrika diye bir yer yok”, dediğini hatırlıyorum. Ağzından çıkan tek şey buydu.” Ölen bütün aslanları ve filleri düşününce ağladın. Sadece yedi yaşındaydım..”
Herkes özeldir. Herkes bir kahramandır, bir aşıktır, bir budaladır, bir zalimdir. Herkesin anlatacak kendine has bir hikayesi vardır
Unutma, KADER’e de bir nüsha lazım olacak
Adını hak eden cesur Macbeth karşısında hepsi çok zayıftı ve talihi hiçe Sayan Macbeth keskin kılıcını savurarak kanlı bir katliama girişti. Küllerinden doğan bir kahramanlık timsali gibi tabki köle ile yüzleşene dek. Ne elini sıktı ne de onunla vedalaştı
Tabiatın giderek Çoğalan kötülükleri başına üşüşmüştü Ve talih, bu lanetle kavgada bir asinin fahişesi kisvesinde yüzüne güldü
Fazla konuşmak insanın ne kadar fazla bilgisi olduğunu değil, ne kadar geveze olduğunu gösterir.
İnançtan saflık, saflıktan güç doğar..
Fazla konuşmak insanın ne kadar fazla bilgisi olduğunu değil sadece ne kadar geveze olduğunu gösterir.
Bu ülkenin şu anda bir binadan daha fazlasına ihtiyacı var. Bu ülkenin umuda ihtiyacı var.
İnsanlığın var oluşundan beri bir avuç baskıcı, hayatlarımızın bizim yüklenmemiz gereken sorumluluğunu yüklenmeyi kabul ettiler. Böyle yaparak gücü ele geçirdiler. Hiçbir şey yapmayarak gücü verdik.
Beni öldürebileceğinizi mi düşündünüz? Bu pelerinin altında etten kemikten öldürülecek bir şey yok. Sadece bir fikir var. Fikirlere kurşun işlemez.
Bilgi hava gibidir. Hava gibi hayati önem taşır, kimseden esirgenmemelidir.
Otorite iki role izin verir: eziyet eden ve eziyet gören Kültürü hiçliğe gönderir: insanları korkan ve nefret eden, mutsuz makinelere dönüştürür.
Ses, öncesindeki sessizliğe bağlıdır. Suskunluk ne kadar yoğunsa gökgürültüsü o kadar sarsıcıdır.
Sessiz yığınlara güvenmek fazla işe yaramaz, Evey. Sessizlik kırılgan bir şey. En ufak bir gürültüyle bozulur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir