İçeriğe geç

Uzak Kitap Alıntıları – Oruç Aruoba

Oruç Aruoba kitaplarından Uzak kitap alıntıları sizlerle…

Uzak Kitap Alıntıları

Gayet aklı başında görünüyor,insanlarla konuşuyordu;her şeyi ötekilerin yaptığı gibi yapıyordu,ama içinde iğrenç bir boşluk vardı,artık hiçbir kaygı duymuyordu,hiçbir arzu;varoluşu zorunlu bir yüktü ona.—Öylesine yaşayıp gitti.
özlem nasılsa gidip gidip
hep durmaktır kendinde
Ey tâlih! Ölümden de beterdir bu karanlık;
Ey aşk! O gönüller sana mâl oldular artık;
Ey vuslat! O âşıkları efsûnuna râm et!
Ey tatlı ve ûlvi gece! Yıllarca devâm et!
Yahya Kemal-Vuslat
Hasret, halvet uman vuslat beklentisidir.
Özlem, hep, her şeyi ister. Bir şeyde her şeyi; birisinde herkesi
Ey özlem çeken,
yalnızlığını besle..
” Varoluştan artık acı çekmeme ‘nin acısını çekmek olarak çekilen bir acı, ancak iki biçimde giderilebilir; ya çabuk bir ölümle ya da uzun bir sevgiyle. ”
Hulâsa burada söz kısaldı, söylemeye imkân yok.
Kılavuz da kalmadı, yolcu da, hattâ yol da!
-Ferîdüddin Attâr
hep özleyenler; özlemleri hiç bitmeyenler,kendileri özlem olanlar: özleyip duranlar, boyuna
Yerleri olmayanlar, özlerler..
özlem nasılsa gidip gidip
hep durmaktır kendinde.
/Şule Gürbüz
Özlemek, işte, görmek ‘istediği’ni görmeden
edememek; ama görememektir.
Her ölüm dünyada bir çatlak açar. bir boşluk bırakıp
öyle gider her kişi: öteki kişiler de, şimdi, o çatlağı
kapatmakla, o boşluğu doldurmakla görevlendirilmiş
hissederler kendilerini.

Oysa, önemli olan, çatlağı açıkça görebilmek, boşluğu
olduğu gibi yüklenebilmekti.

Çünkü, ölüm, onmaz; yaşam, onarılamazdır.

Tavşan besleyen,
Havuç da yetiştirmelidir.
Özlem, her şeyi kaplayan boşluktur. ”
Özlem, sana, yalnızlığının değerini de öğretir,
yakıcılığını da
Özlem hüzünlüdür – hüzün de, özlemli.
** Özlem, hep, her şeyi, ister — bir şeyde her şeyi; birisinde,
herkesi
Özlem, kendinden dirhem bırakmadan, katılmak
—istemek—tir, bir şeye :
hep, her şeyiyle; her şey hep, o olsun, istemek
Özlem, aydınlık bir karanlıktır –
Ve, karanlık bir aydınlık
Özlediğini seviyor musundur – sevdiğin midir özlediğin -hangisi?
Özlemeden sevebilirsin -belki -;ya sevmeden özleyebilir misin?
Sevdiğinden dolayı mı özlersin; yoksa özlediğin için mi seversin?..
İnsanın insana verebileceği en değerli şey Yalnızlıktır. (Edip Cansever)
Burada da kişinin, yalnız olan öteki kişiye; ona giderek; onu ona götürerek; onunla birlikteyken, ona verdiği birşey, olarak düşünülmelidir, yalnızlık.
Özlem, katlanmasını bilen duygudur –
katlanabilen duygunun bilinci
Özlem, katlanan bilinçtir.
Özlem şimdi deki sen i, sonsuzluğa taşıyan tasarımdır –
Özlemdeki sen , ‘şimdi’de bengidir – çünkü, ‘şimdi’, ‘burada’dır
-hiç gitmemiştir zaten
Her ölüm dünyada bir çatlak açar – bir boşluk bırakıp öyle gider her kişi: öteki kişiler de, şimdi, o çatlağı kapatmakla, o boşluğu doldurmakla görevlendirilmiş hissederler kendilerini.

Oysa, zamanla, çevre dokunun da çatlaması ve boşalmasıyla, o çatlak belirsiz – öteki çatlaklardan ayırdedilemez – hâle gelecek; o boşluk da, zaten, yok olacaktır. Ama, kişiler bunu düşünmezler : uğraşıp dururlar o çatlakla, o boşlukla – ama faydasızdır bu çaba : çatlak kapanmaz, boşluk dolmaz; uğraşıp durur kişiler, kendileri de birer çatlak, birer boşluk olana dek – o zaman da görevi yeni kişiler devralmış bulacaklardır kendilerini

Oysa, önemli olan, çatlağı açıkça görebilmek, boşluğu olduğu gibi yüklenebilmekti.

Çünkü, ölüm, onmaz; yaşam, onarılamazdır.

Sevgi, özleminin kaynağı değil;
Özlem, sevginin ölçüsüdür.
Sevdiğini bilmen, özleyebilmendir.
Özlem sana yalnızlığının değerini de öğretir, yakıcılığını da
Özlem, örneğin işitmeyeceğini bildiğin birisine yalnızca ona, ama kendi kendine ‘Neredesin?’ diye seslenmendir.
Özlem budur işte:
bomboş bir varlık ve dopdolu bir yokluk
Zaman, özlemin Medusa’sıdır.
Özlem, batmış, ama aydınlığı hala süren güneş gibidir
Bu yüzden akşamüstü saatleri, hüzün saatleridir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Özlem, hep her şeyi ister. Bir şeyde her şeyi. Birisinde herkesi
Özlem, sana, yalnızlığının degerini de ögretir,
yakıcılıgını da
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Özlem, çöl ile vaha arasındaki sınırdır.
Özlem, işitilmek istenen bir sestir.
Ne güzeldin giderken kanım can parçam benim
İçimdeki kuş tünek değiştirdi
Yüreği durmadan dönecek misin?
Beklenen daha gelmemiştir; özlenen artık gitmiştir.
Çünkü, ölüm, onmaz; yaşam, onarılamazdır.
Yalnızca içteki yakındır; başka herşey uzak.
– Özlem, görememenin yoğunluğudur…
Özlem, işitilmek istenen bir sestir.
Seni bekleyen biri varsa gerçekte yalnız değilsindir.
Zaman, özlemin Medusa’sıdır.
Özlem, örneğin, işitmeyeceğini bildiğin birisine #8212; yalnızca ona; ama, kendi kendine – Neredesin? diye seslenmendir.
Özlem,hep her şeyi ister. bir şeyde herşeyi;birisinde herkesi
Özlem, katlanan bilinçtir.
Özlem ne yalnızca sen, ne yalnızca bendir. Özlem bizdir. Özlem biziz.
Özlem, pencere pervazında kalmış sinek ölüsüdür.
“İnsan sevgisi düşer bir çok yüzün peşine, benim sevgim yalnızca bir tek yüzü bildi; yalnızca sana akıyor sevgim, ve hızlı nehrin önüne geçti. Bu sevgi burada iyi serimlenmişse, ince yeşim altında alevlenmiş alev gibi sevgi parıldamalı bu tümcelerimin içinde.”
“Özlem dilektir:
– Lütfen Bu gece üşümesin
– lütfen bu gece acılanmasın
– Lütfen bu gece rahat uyusun ”
“Özlem, uzaktan, saatlerce zamanın ve kilometrelerce uzamın ötesine uzanıp yanıt alamayacağını bile bile sorar:
-Şimdi orada yattın mı
-Rahat mısın?
-Uyu artık
-Allah rahatlık versin ”
“ Özlem, örneğin, işitmeyeceğini bildiğin birisine yalnızca ona; ama, kendi kendine ‘Nerdesin’ diye seslenmendir.”
“ Her ölüm dünyada bir çatlak açar, bir boşluk bırakıp öyle gider her kişi: işte öteki kişiler de, şimdi o çatlağı kapatmakla, o boşluğu doldurmakla görevlendirmiş hissederler kendilerini. ..”
“ Kişinin yaşamı, uzaklıklar ile yakınlıklar arasında yürür: kişi ne yaparsa yapsın, hep ya bir şeylere birilerine yaklaşıyor, ya da bir şeylerden birilerinden uzaklaşıyordur. Hiçbir zaman, bir yerde birileriyle birlikte duruyor değil: hep yürüyor ”
“ Ne kadar yakınım sana
Ve ne kadar uzak ”
İki yol vardır, sizi acıdan kurtarabilecek: hızlı ölüm ve uzun sevgi
İnsanları tedirgin eden, şeylerin kendileri değil, tasarımlarıdır. (Epiktetos)
Özlem, inanamadığıdır özleyenin.
Hulasa burada söz kısaldı, söylemeye imkan yok.
Kılavuz da kalmadı, yolcu da, hatta yol da!
Özlem, özleneni, özlenmesi gerekmezken de
özlemektir.
Özlem öyle olur ki kendisini silmek istediği kadar, nesnesini de silmek ister:özlenen, özleyenin en temelden istediğidir -ama, ona en temel acısını da verendir: nesnesi olmasa, özlem de olmazdı, acısı da..
Ama kendi yokluğunu istemekle özlenenin sürekli varlığını da ister aynı zamanda; çünkü ancak o varolursa öteki yokolabilir
Özlem kendini azaltması gereken çabalarla bile, kendini çoğaltır
Bu denge, kişinin, temelinde anlaşılmaz bir dengesizlik olan yaşamını bir bütün olarak kavramasını da sağlar; anlamış olduğunu sandığı hiçbir şeyi, aslında, kavramamış olduğunu anlamasını da
Yaşam belki, kavranınca uzak; anlaşılınca yakındır – ya da tersi
Garip bir de gedir bu: Yaşadığı yakınlıklar ve uzaklıklar -yakınlaşmalar, uzaklaşmalar -, kişinin yaşamında karşı karşıya gelerek, hem bir çelişmeler yumağı hem de bir uzun uyumlar dizisi oluşturur
Özlem, sana, yalnızlığının degerini de ögretir,
yakıcılıgını da
-kişinin beklediğinin gelmeyeceği kesinse bir
karanlık duygu olarak kalır özlem :
umarsız, çaresiz, bezgin
Özlem, dilektir:-
Lütfen bu gece üşümesin-
Lütfen bu gece acılanmasın –
Lütfen bu gece rahat uyusun #8212;
Özlem, dönünce bulunulacağı düşünülen mektuptur.
Özlem, dönünce bulunulacağı umulan mektuptur.
Özlem, dönünce bulunulacağı beklenen mektuptur.

”Bir şeyin olanağın düşünmek; bu olanağın gerçekleşmesini ummak; bu gerçeklikle karşılaşmayı beklemek. ”

Özlemi en temelden
kavramış düşünür olan Nietzsche’nin, Dünyayı istem ve Tasarım olarak
gören Schopenhauer’in ·Çırağı olması da, boşuna değildir
Özlem,yanıt alamayacağını bile bile- sorar : Şimdi, orada, yattın m – rahat mısın? Uyu artık-
Allah rahatlık versin –
Özlem, en çok yöneldiği olduğu halde, yarını siler; çünkü
en çok önem verdiği, dündür – oysa, özlem, hep,
şimdi dedir: -işte, karışıp durur özlemin zaman bağlamı
Özlemi, zaman üretir; ama onu tüketen de odur –
zaman, kendi doğurduğu çocuğu, özlemi,
boğazlar
Zaman, özlemin Medusa’sıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir