İçeriğe geç

Unfinished Tales Kitap Alıntıları – J. R. R. Tolkien

J. R. R. Tolkien kitaplarından Unfinished Tales kitap alıntıları sizlerle…

Unfinished Tales Kitap Alıntıları

Bir canlının incinmesi ve acı çekmesi onun gözlerini doldurmaya yetiyordu.
Onun varlığı tüm ailenin kalbini mutlulukla dolduruyordu
Beni bekleyen sonla yüzleşmeliyim! Ama ne yöne gitmeli, onu nerede aramalıyım?
Yüksek erdemlere ulaşmak bir halk için zordur; belli bir yüksekliğe ulaşıp da oradan geri aşağı düşmek ise kolay ve bir o kadar feci.
Kelimeler,eski yaraları deşer **
Nedense her güzel şey kısa ömürlü oluyor ve sanırım geriye, onları yaparken yaşadığımız güzel anların hatırası kalıyor sadece.
Onlarla beraber Yüzük’ün de nehri geçtiğinin gayet iyi farkındaydı; ama iki kıyı arasında akıp giden su, onun duyuları önünde bir duvar işlevi görüyor, Yüzük’ün karşı kıyıya geçtikten sonra ne yana götürüldüğünü anlamasına engel oluyordu.
Galadriel’in ise, olsa olsa Fëanor’dan sonra, Noldor halkı içinde en üstün niteliklisi olduğu söylenebilir; kaldı ki zeka bakımından Fëanor’un da üzerindeydi ve bilgi dağarcığı gün geçtikçe artıyordu.
Bir kral halkına çekidüzen vermeye kendi evinden başlamalı.
Kralın oğlunun kendine eş seçmek için karşısına dizilmiş kadınların suratlarını incelemekten daha önemli işleri olmalı, değil mi?
Bir kral halkına çekidüzen vermeye kendi evinden başlamalı!
Kelimeler eski yaraları deşer.
Şu an sahip olduğumuz şeyi hayalden öteye geçmeyen bazı tutkunlarımız için feda edersek, ileride varlığımızı sürdüremeyiz.
Eğer bir hediye alınmışsa buna anlamlı bir karşılık verilmesi gerektiği kanısındayım.
Ölüm döşeğinde söylenenler hep doğrudur derler.
Sana acımalı mıyım yoksa senden nefret mi etmeliyim bilemiyorum?
Bir adam savaşmayı ne kadar severse sevsin pek çok şeyden korkabilir de.
Evlilik olmadan da aşk kişiye acı verebilir ve onu kötü sonuçlarla yüzleşmek durumunda bırakabilir.
Ama gerçeği görmenin bu saatten sonra bana ne faydası olur ki?
Kötülüğü engellemek için pek çok şey yapabilirim ama gitmek isteyen birini burada tutmak hususunda elimden bir şey gelmez.
İçinde bulunduğumuz bu dönem kötülüklerle dolu ve kişi temkinli elden bırakmamalı.
Ah siz insanlar! Orta Dünya’da sizinkilerden çok daha büyük keserler ve silahla açıklamayacak kadar derin nice yaralar olduğundan haberiniz yok.
Nedense her güzel şey kısa ömürlü oluyor ve sanırım geriye onları yaparken yaşadığımız güzel anıların hatırası kalıyor.
Boş ümitler korkulardan bile tehlikelidir.
Dürüst ve içten bir kişi de bazen yolunu şaşırır ve onun yaratacağı zarar düşmanın yol açacağından daha çok acı verir
İnsan yaşamı zaten yeterince kısa, üstelik insan, barış zamanlarında bile pek çok talihsizlikle karşılaşabilir.
Keder insanın karakterini nasıl da sağlamlaştırıyor.
Yüksek erdemlere ulaşmak bir halk için zordur; belli bir yüksekliğe ulaşıp da oradan geri aşağı düşmek ise kolay ve bir o kadar feci.
Kişi elde edemeyeceği bir şeye duyduğu arzuyu kimseyle paylaşmamalı.
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Bizim karakterimizin çıra gibi hemen tutuşan bir yapısı var ve bu kaderin üzerimizde yarattığı yükü arttırıyor.
İstediğin kadar ver, ama yalnızca sana ait olanı ver.
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Çok yazık! Hedefimiz ve de tüm yaşama umudumuzu teşkil eden topraklar hemen karşımızda ama yolumuzun üstünde ölüm kol geziyor!
Ölümün sana olmasa bile bana giderek yaklaştığını hissediyorum.
Ne yazık! Buraya bir daha hiç dönmemeyi dilerdim.
Karanlık yollar bazen aydınlığa çıkar.
Yüzük’ü bulmak ve onu Efendisinin elinden kaçırmak nasıl Bilbo’nun alın yazısıysa, senin alnına da onu taşımak yazılmış. O hedeflere ulaşma yolunda her ikinize rehberlik etmek de benim alın yazım olsa gerek.
Kibrine ve hırsına gem vurmayı öğrenemezsen, altına boğulsan bile, hangi yola gidersen git sonuçta başarısız olacaksın.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Ne yapalım, bu işler böyle; eğer sahip olduğun güçlerin bir kısmını kendi elinde şekil verdiğin cansız bir nesneye aktarırsan, onun çekeceği acılara ortak olmayı da göze almışsın demektir.
Çünkü Fëanor Galadriel’in saçlarının güzelliğine hayrandı ve onu izlerken mest oluyordu. Ona saçından bir buklecik kesip vermesi için Galadriel’e her biri ayrı zamanlarda olmak üzere tam üç kez yalvardıysa da kız ona saçından bir tel dahi sunmamıştı.
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Ayrıca görüyorum ki bu elması gözünde çok büyütüyorsun, halbuki senin gözlerinin parıltısı yanında sönük kalıyor o.
Evet, senin kanını içerim; böylelikle efendim Beleg’in dökülen kanı ve haksız yere öldürdüğün Brandir’in kanı yerde kalmamış olur. Seni hiç tereddütsüz öldürürüm.
Selam sana, Gurthang! Ölüm kusan demir, yalnız sen kaldın bana geriye! Ama sen de, seni tutan el dışında kimseye sadakat ve bağlılık beslemezsin! Kimsenin kanını dökmekten çekinmezsin! Túrin Turambar’ın canını alır mıydın peki? Beni hemencecik öldürür müydün?
Selam sana, Morgoth’un Solucanı! İşte yeniden karşılaştık! Şimdi geberip sonsuza dek karanlığa gömül ve Húrin’in oğlu Túrin’in intikamına tanık ol!
Nedense her güzel şey kısa ömürlü oluyor ve sanırım geriye, onları yaparken yaşadığımız güzel anların hatırası kalıyor sadece
Ey Orta Dünya’yı mahveden, seninle yüz yüze gelmeyi başarırsam, atam Fingolfin’in yaptığı gibi ben de seni mahvedeceğim!
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Kalbin sana ne yapmanı söylüyorsa, öyle hareket et
Seni tepelerden buraya kadar getirmiş olan suyu izlemeye devam et ve asla korkma!
Eğer biraz eğilecek olursan seni daha da bükerler ve nihayet onların ayakları dibinde yerlere kapanırsın. Köklerini kayaların arasına sal; böylelikle rüzgar tüm yapraklarını koparıp alsa bile sen ona karşı durmayı başarırsın.
Onunla olan geçmişimizi kalbimde saklayacağım, ortak geleceğimiz ise çoktan öldü.
Kalbin sana ne yapmanı söylüyorsa, öyle hareket et.
O halde bırakalım ilkbahar ve yaz yeniden ısıtsın yaşantımızı! dedi Aldarion çoşkuyla.
Ve dileyelim kış bir daha asla gelmesin. diye ekledi Erendis.
Kelimeler eski yaraları deşer
Kalbine ateş düşmesinden de kaçın, kalbinin buz tutmasından da.
.. çünkü korkularından kaçtığını sanan bir adam, kestirme bir yoldan dosdoğru onlara koşmaktadır aslında.
*Anar kaluva tielyanna*

Güneş yolunu hep aydınlatsın.

Kalbin sana ne yapmanı söylüyorsa, öyle hareket et
Onunla olan geçmişimizi kalbimde saklayacağım, ortak geleceğimiz ise çoktan öldü.
Ah, siz insanlar! Orta Dünya’da sizinkilerden daha çok daha büyük kederler ve silahla açılamayacak kadar derin yaralar olduğundan haberiniz yok.
Gandalf’ın ona olan güvensizliği, Saruman’ın öfkesini daha da kamçılamıştı.
Sen kıştan sağ çıkmasa ilkbaharın ardından ağlamayacağı şu aptallardan birisin.
Nedense her güzel şey kısa ömürlü oluyor ve sanırım geriye, onları yaparken yaşadığımız güzel anların hatırası kalıyor sadece.
Lalaith’in oynarken söylediği bu şarkılar, Edain çocuklarının Elf dilinin etkisinden halen kurtulamamış olduğu zamanlardan kalma şarkılardı. Biraz da bundan hareketle, ‘Lalaith bir Elf çocuğu kadar güzel ve duru.’ derdi Hurin, Morwen’e. Ne yazık ki ömürleri onlarınki kadar uzun olmayacak! Oysa öyle güzel, öyle içten ki
Neşeli de olabilirdi, saf olanlara ve gençlere nazik de. Fakat keskin sözlerle bir anda parlayabilirdi de ve aptallığı da azarlardı; ama o gururlu değildi, ne gücü ne de övgüyü aradı. Dört bir yanda kendileri de gururlu olmayanların sevgilisi oldu.
“KİBRİNE VE HIRSINA GEM VURMAYI ÖĞRENEMEZSEN,ALTINA BOĞULSAN BİLE HANGİ YOLDA GİDERSEN GİT BAŞARISIZ OLACAKSIN ”
Geriye kalan son umut, onların aramayı hiç akıl edemediği ve uğruna hazırlık yapmadığı umuttur.
Dürüst ve içten bir kişi de bazen yolunu şaşırır ve onun yaratacağı zarar, düşmanın yol açacağından daha çok acı verir.
Keder, insanın karakterini nasıl da sağlamlaştırıyor.
Nedense her güzel şey kısa ömürlü oluyor ve sanırım geriye, onları yaparken yaşadığımız güzel anıların hatırası kalıyor sadece.
“ Kelimeler, eski yaraları deşer. “

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir