İçeriğe geç

Uğultulu Tepeler – Denemeler Kitap Alıntıları – Emily Brontë

Emily Brontë kitaplarından Uğultulu Tepeler – Denemeler kitap alıntıları sizlerle…

Uğultulu Tepeler – Denemeler Kitap Alıntıları

Ruhum mezardayken bedenim yaşamış, ne yapayım?
Kırdım diyorsun zincirlerini; Evet, köpek de çeker koparır zincirlerini. Kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak.
İnsanın bir şeyler bulabileceği tek şey kendisidir.
Okunacak bir sürü iyi kitap var, oturun da okuyun biraz oturun şuraya da ruhunuzu kurtarın !
Okunacak bir sürü iyi kitap var, oturun da okuyun biraz. Oturun şuraya da ruhunuzu kurtarın!
Issız yerlerde kendin için bir evren ol.
Kırdım diyorsun zincirlerini; Evet, köpek de çeker koparır zincirlerini. Kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak.
Dürüst insanlar yaptıklarını gizlemezler.
Alışkanlık denen şeylerin zevklerimizi , düşüncelerimizi bu kadar etkilemesi ne tuhaf.
Bir amaca bağlanmayan ruh yolunu kaybeder, çünkü her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.
Herkes sevgisini bir sürü dosta,tanıdığa dağıtırken, ben kendi içimin rahatından, kendi varlığımdan başka şeye bağlamıyorum. Başka şeylere bağlanışım kendi isteğimle, bile bile değildir.
Nasıl olur? Aklını beğenmemesi için aklından ötesini görebilmesi gerekir.
Güzel şeyler bazen çalılar arasında kaybolur. Bunlar orada uygun şartlar altında iyi ürün verebilecek kıymetli toprağın bulunduğuna işarettir.
İnsan eski bir dostunu kaybedince üzülmeden edemiyor.
Çünkü yaptıklarınızı gördükten sonra sizinle evlenmek istediğine göre , ya iyileşmesi olanaksız bir budala ya da tehlikeli bir delidir “
Seni her gün bekleyeceğim.. beni hayal kırıklığına uğratma.
Dürüst insanlar yaptıklarını gizlemezler.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kapkara bir insan bile olsan, temiz kalp güzel bir yüz kazanmasını sağlar, oğulcağızım. Kötü bir kalp ise en güzel yüzü bile çirkinden daha beter yapar.
Aklı başında bir kimse, dostluk konusunda kendi kendine yetmeli.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Geleneklerin zevklerimize, fikirlerimize şekil vermesi çok garip.
Catherine: Benimle dost olacak mısın? diye bir daha sordu.
Hareton: Hayır, sen ömrün boyunca benden utanırsın sonra. Beni daha iyi tanıdıkça utancın artar. Ben de buna gelemem işte. dedi.
Catherine tatlı tatlı gülümseyerek onun yanına sokuldu: Demek benimle dost olmayacaksın öyle mi?
Ondan sonrasını duymadım. Yalnız, başımı çevirip bakınca, kabul edilmiş olan kitabın üzerine eğilmiş öylesine pırıl pırıl, hayat dolu iki yüz gördüm ki
Ben ruhlara çok inanırım. Onların aramızda yaşayabileceklerine, zaten aramızda dolaştıklarına da eminim.
Yakınımda canlı bir varlığın bulunmadığına emindim ama insan karanlıkta ilerlerken görmediği bir şeye yaklaştığını nasıl hissederse, ben de Cathy’nin orada olduğunu, yani toprağın altında değil de üzerinde olduğunu anlamıştım.
Catherine’i kandırmaya çalışıyorduk ama onun ince ruhu kandırılmasına meydan bırakmıyordu.
Sen, ruhun toprağa gömülmüş yaşamak ister miydin?
Ah, sizin aranızda cehennem hayatı yaşadığına eminim! Onun konuşamamaktan neler çektiğini tahmin edebiliyorum.
Aklının yerinde olmadığını söylüyorsun. Öylesine korkunç bir yalnızlık içinde başka türlü olmasına olanak var mı?
Taşın kül rengi tepesinde güneş sarı sarı parlıyor, bana yazı hatırlatıyordu. Nedendir bilmem ama birdenbire yüreğim çocukluk duygularıyla doluverdi.
Çocukluğundaki o içine kapanıklığı hâlâ devam ediyordu. Bu da içindeki coşkun duyguları dizginlemesine yarıyordu.
Güzel şeyler bazen çalılar arasında kaybolur. Bunlar orada uygun şartlar altında iyi ürün verebilecek kıymetli toprağın bulunduğuna işarettir.
Her şey yok olup yalnız o kalsa, benim varlığım yine devam ederdi; her şey yerinde kalıp da o ortadan kaybolsa, dünya bana büsbütün yabancı olurdu.
Okunacak bir sürü iyi kitap var, oturun da okuyun biraz oturun şuraya da ruhunuzu kurtarın !
Bu dünyadaki görevlerini en iyi şekilde yerine getiren insanlar, önünde sonunda mutlaka ödüllendirilirler.
Herkes kendisi için bir derstir. İnsan kendini yakından görmesini bilmeli
Hata yapma korkusuyla suç işliyoruz
Kukla gibi, iplerimiz çekilip, oynatılıyoruz.
Eğitimin bilgi olarak alınması yetmez; insanı daha iyiye doğru değiştirmesi de gerekir.
Bilim sahibi olmak,et ya da balık almaktan çok daha zorlu bir şeydir.Çünkü satın aldığınız nesneyi bir pakete koyup eve getirirsiniz;ne mal olduğunu yakındanda görebilir,ne kadarını ne zaman yiyeceğinizi düşünürsünüz.Ama bilimler öyle mi ya?Ruhumuzdan başka bir pakete koyamıyoruz onları
Öyle bilimler var ki kafamızı besleyecek yerde engel ve yük oluyorlar bize,öyleleride var ki iyileştirecek yerde öldürüyorlar bizi.
Zorluk her şeye değer kazandırıyor,her işte yaşanan budur.
Kukla gibi, iplerimiz çekilip, oynatılıyoruz.
İnsan nasıl olur da bu sakin yerde uyuyanların uykularında rahat edemediklerini düşünür?
Her şey yok olup yanlız o kalsa, benim varlığım yine devam ederdi ; her şey yerinde kalıp da o ortadan kaybolsa, dünya bana büsbütün yabancı olurdu.
İnsanlar kalpleriyle duyarlar Ellen. O benim kalbimi mahvettiğine göre, onun hakkında bir duygu beslememe imkan yok.
İnsan, içindeki sıkıntıyı dağıtmazsa, yer değiştirmek daha fazla bunaltır onu.
Bir aileyi yönetmek bir devleti yönetmekten hiç de kolay değildir. Ruh nerede bulanırsa bunalsın, hep aynı ruhtur; ev işlerinin az önemli olmaları, daha az yorucu olduklarını göstermez.
Felsefe ruhun fırtınalarını dindirir.
Onun ruh temizliği sürekli, değişmez, bozulmaz bir hâldir.
Bilge yaşayabildiği kadar değil, yaşaması gerektiği kadar yaşar.
Kimi satın aldığını; Özgürlüğüm elindeyken ayıptır kul olmak senin gibisine.
İnsan her yerde hep o insandır ve bir insanın özünde soyluluk olmadı mı, dünyanın tacını
giyse yine çıplak kalır.
Geçirdiği aşırı öfkeyi ve bu öfkenin kendisine nelere mal olduğunu aklında tutan kişi, öfkenin çirkinliğini görür.
Kendimi olduğumdan küçük göstermek, alçak gönüllülük değil, budalalıktır. Kendine değerinden az değer biçmek korkaklıktır.
Yaşamak, benim için bir sanat ve meslektir. Bana hayatımı, gördüğüm ve yaşadığım gibi anlatmamı yasak edenler, mimara da “Kendi bilginle değil, başkasının bilgisiyle işinden söz edeceksin” desinler.
Hata yapma korkusuyla suç işliyoruz.
Herkes kendisi için bir derstir. İnsan kendini yakından görmesini bilmeli.
Ruhun değeri yükseklerde değil, düzenli olmasındandır. Ruhun büyüklüğü büyük yerde değil, gösterişsiz yerde ortaya çıkar.
Bilge, kendi mutluluğunun ustasıdır.
Kendine ihanet eden arkadaşına hayli hayli ihanet eder.
Cimriliği yaratan yoksulluk değil daha çok zenginliktir.
Kafaları, midelerinden ve bacaklarından daha düşünceleri çok gördüm.
Vakitlerini iyi kullananlarda bilgi ve görgü hayatla birlikte olgunlaşaniliyorlar.
Mutluluk bile haddini aşarsa azap olur.
Dertleşmeyen insanlar arasında dostluk olmaz.
Bilge, iyi şeylerde bile bir ölçü gözetir.
Yaşadığımız dostluk yeri geldiğinde kavgacı olmadı mı, sağlam ve cömertçe de değildir.
Doğa bizi özgür ve bağımsız yaratmış, biz ise tutup kendimizi olmadık çemberler içine hapsediyoruz.
Ey yiğitler, bugün kederinizi giderin yarın engin denizlere açılacağız.
İnsanın en kötü durumu kendini bilmediği ve idare edemediği zamanlardır.
Uyku ruhun kötü güçlerini sarıp yok eder.
Nefret ettiğiniz şey, yüreğinizde yeri olan şeydir.
Yunanlılarda kulağın delinmesi kölelik belirtisidir.
Yabancı kimselerin dürüstlüklerine, parlak sözlerine güvenme âdetimiz yoktur.
Güçlerini bilmediğiniz insanlara meydan okumak akıl kârı değildir.
Uyurken elimizin, ayağımızın duyduğu acılar bizim değildir.
Doğada insanlara en adil dağıtılan nimet akıldır derler. Çünkü hiç kimse akıl payından şikayetçi değildir. Nasıl olur? Aklını beğenmemesi için aklından ötesini görebilmesi gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir