İçeriğe geç

Üç Aylar Kitap Alıntıları – Hüseyin Okur

Hüseyin Okur kitaplarından Üç Aylar kitap alıntıları sizlerle…

Üç Aylar Kitap Alıntıları

Resulullah (sav) diğer bir hadisinde şöyle buyurur;
Arefe günü gelince Allah Teâlá [cc] rahmetini yayar. Hiçbir günde, o günde olduğu kadar cehennemden ázat edilen olmaz. Arefe gününde kim Allah Teâlâ’dan bir dünya veya ahiret hacetini isterse, Cenab-ı Hak bu dileği yerine getirir. Arefe günü oruç tutmak, geçmiş bir senenin ve gelecek bir senenin günahlanna kefarettir.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) zamanı iyi değenlendirmemiz hususunda şöyle buyurmaktadırlar:

“Beş şey (başa) gelmeden önce şu beş şeyin kıymetini bil: İhtiyarlık gelmeden gençliğin, hastalık gelmeden sağlığın, fakirlik gelmeden zenginliğin, meşguliyet gelmeden boş vaktin, ölüm gelmeden hayatın (Buhârî, Edep, 22)

“O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!” (İbrahim 14/34).
Hasan-ı Basri [rh.] demiştir ki:Ölüm meleği her gün her evi mutlaka üç defa kontrol eder. Kontrol ettiği evlerde rızkını tamamlayan birini görünce hemen ruhunu teslim alır.
Ruhunu teslim alınca da ailesi Azrail’i [a.s] suçlayarak ağlar ve ölünün çevresinde toplanırlar.
Suçlandığını gören Azrail [a.s], kapının iki yanını tutup onlara şöyle seslenir: Allah’a yemin ederim ki ben onun rızkını yemedim ;ömrünü tüketmedim;ecelini beri getirmedim;bundan sonra size bir daha uğrayacak, ondan sonra bir daha uğrayacağım! Öyle ki sizden hiçbirini hayatta bırakmayacağım!

Allah’a yemin ederim ki, eğer Azrail’in a.s duruşunu ve söylediklerini duysalar, ölülerini unutur, kendi hallerine ağlarlar!.

Ebû Kılâbe (rh.a) şöyle demiştir : Cennette bir saray vardır ki,bu saray receb ayında oruç tutanlar içindir.
Allah’ım ,Receb ve Şabanı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazana ulaştır.
Amin
Malik bin Dinar’a (rah.a), tövbesinin sebebi sorulduğunda şöyle anlatmıştır: “Ben önceleri şehirde güvenlik görevlisiydim. İçkiye çok düşkündüm. Ayrıca güzel bir kadınla evlenmiştim. O, bana bir kız evlat verdi. Kızımı o kadar çok sevmiştim ki, adeta bütün gönlümü onun sevgisi doldurmuştu. Emeklemeye başlayınca, kalbimdeki sevgisi daha arttı. O bana alışmış, bende ona alışmıştım. Ne zaman ki içki şişesini önüme koysam, yanıma gelir, beni uzaklaştırmaya çalışır veya elbiseme su dökerdi.

Henüz iki yaşına yeni basmıştı ki öldü. Onun ölümü beni çok büyük bir üzüntüye boğmuştu. Şaban ayının 15.gecesi yani Berat kandiliydi ve günlerden cumaydı. Ben kızımı kaybetmenin üzüntüsüyle çok içmiş bir vaziyette yatağıma uzanmıştım. Uyuyakalmışım.

Rüyasında kıyamet kopmuş, insanlar haşir meydanında toplanmıştır. O sırada büyük bir yılanın kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü. Kendisini kaybetmek için mahşerdeki kalabalığın arasına daldı. Fakat yılanın yine kendisine doğru gelmekte olduğunu fark etti. Bunun üzerine, kaçmaya başladı ve yolda ihtiyar, zayıf, kambur bir adamla karşılaştı. Adama:

– Amca, bu yılanı benden uzaklaştır, dedi. Fakat adam:

– Bak sen gençsin, benim ise kuvvetim yoktur, diye cevap verdi.

Malik bin Dinar, yine yılanın üzerine doğru gelmekte olduğunu gördü. Kaçarken, bir ateş gördü ve yılanın dehşetinden kendisini ateşe atmak istedi. Fakat bu arada, bir ses: “Dön, sen ateş ehli değilsin!” dedi. Malik bin Dinar, tekrar ihtiyara:

– Bana yardımcı ol! Dedi. İhtiyar da:

– Bak, şu tepeye doğru git. Orada İbrahim Peygamber vardır. Yanında ise küçük iken ölen müslüman çocukları vardır. Eğer senin küçük çocuğun ölmüş ise belki orada bir çare bulursun, diye yol gösterdi. Malik bin Dinar hemen oraya gitti ve çocukların içinde kızını da gördü. Kızı onu görünce hemen yanına geldi ve yılanı Malik bin Dinar’dan uzaklaştırdı. Malik bin Dinar, kızına:

– Kızım, bu yılan neden kimseye değil de hep bana hücum ediyor? Diye sordu. Kızı:

– Ey baba! Henüz kıyamet kopmadı, haşir meydanına toplanmadınız. Sen rüya görüyorsun. O yılan senin kötü amelindir. Sen nereye gidersen git, o mutlaka senin peşinden gelir, dedi. Malik bin Dinar:

– Peki, o ihtiyar adam kimdi? Diye sorunca, kızı şöyle cevap verdi:

– O ihtiyar adam, senin işlediğin salih amelindir. Onu çok zayıf bıraktığın için senin kötü ameline karşı koyamadı. Ey baba, sen bu hal üzere ölürsen, senin hayatın ebediyyen böyle olacaktır.

Malik bin Dinar uyandığında, yatağın bir tarafta, yorganın bir tarafta olduğunu ve kendisinin yuvarlandığını gördü. Sıkıntıdan ter içerisinde kalmıştı. Bundan sonra, günahları ve keyf-ü sefayı bir tarafa bırakıp ve tevbe ederek Allah-u Zülcelal’e yöneldi. Bu sebepten dolayı, Allah-u Zülcelal’in büyük Evliyalarından oldu.

İnsanın gerçek malı mülkü, ahiretine faydası olandır.
“O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!” (İbrahim 14/34).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir