İçeriğe geç

Tutunamayanlar Kitap Alıntıları – Oğuz Atay

Oğuz Atay’ın eserlerinden Tutunamayanlar Kitap Alıntıları sizlerle.

Tutunamayanlar Kitap Alıntıları

Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok.
Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim” dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: “Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda…”
İlk yalanı söyledikten sonra bir daha konuşmamalı insan.
Hafiftim, güzeldim, rüya gibiydim; bakmasını bilmedi.
Felsefe kitapları okumayı denedi. Bir süre sonra, iki kere ikinin dört olduğundan kuşkulanmaya başladığı için bıraktı.
Anlatamadın; belki o insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördün.
Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıklarıyla ilgileri olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa, bir “kitapları koruma derneği” kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli…
Gülümseyeceksin, bekleyeceksin.. ve hiçbir zaman ümide kapılmayacaksın.
Vazgeçiyorum; bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum: Beni yanlışlıkla çıkardılar sahneye.
En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.
Ben, seni görür görmez anlamıştım: bütün kaygısız görünüşünün altında, duygulu, içine kapanık bir insan olduğunu. Bunu beğendim işte.
Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum.
Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da anormal dediler.
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım..
Sessiz bir anlayış…Gerçek bir olgunluk.
Beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim neyim var neyim yoksa ortaya döktüm beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim.
Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım, mürekkeple yazmışlar; oysa ben kurşun kalem silgisiydim, azaldığımla kaldım.
İki satır öğrendin diye herkesi cahil mi sanıyorsun?
İnsanın, kendisi gibi olmak istemediği zamanlar da varmış.
Olur ya, belki bir gün tam senin gibi hissederim, senin heyecanların benim heyecanlarım olur: o zaman seni bütünüyle yaşarım, kim bilir?
Ben ortaçağda yaşamalıydım. Sabahları, Montaigne gibi oda orkestrasıyla uyandırılmalıydım…
Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz.
Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım..
Düşünün, düşünün ama durup dururken düşünmeyin.
Bir insanla konuşmak, ona bütün derdimi anlatmak istedim birdenbire.
Kalbimin atışının yavaşlamasını istiyorum. Yavaş yavaş atsın ki yorulup durmasın.
Yazık ki erkekler, şımartıldıkları zaman nerede durmaları gerektiğini çoğu zaman bilemezler.
Hislerinize mağlup oluyorsunuz üstadım.
Oysa yaşamış olduğum birçok yanlışlığı düzeltebilecektim. Bütün ayak izlerimin üzerinden bir daha gidecektim. Yalnız bir kere yaşanıyormuş.
Kimse, karşısındakinin parçalanışını görmek istemiyor.
İnsanların en verimli olduğu çağda tükendim. Her anı, ne yapmam gerektiğini düşünerek geçirdiğim için çabuk yoruldum. Bana müsaade.
Bütün büyük adamların biyografileri yanlışlarla dolu.
İçimdeki düzenle ilgiliydi huzursuzluğum. Dışımdaki düzenle bir ilgisi yok.
Günahlarımın ağırlığına dayanamıyorum Olric. Neden beni uyarmadın?
>Yaşamak her gün girilen bir imtihan olursa buna kimse dayanamaz.
Tutunamayanları avlamak çok kolaydır..
Bir gün hiç beklemediğim bir sırada, kapı bir tekmeyle açılacak; tanımadığım insanlar dolacak içeriye. O anda, büyük bir ihtimalle sen de yanımda olmayacaksın..
Zarar yok; yaşasaydın da beni yerin dibine batırsaydın. Bin kere esir alsaydın beni, Selim! Öyle durma hiç konuşmadan. Ağır bir söz söyle; utandır beni. Söyle, de ki: bin tane kitap okumak gerek. Geceleri de uykusuz kalınacak..
Bakıyorum, herkes istediği yere gitmek için çeşitli yollardan yararlanıyor. Bir ben, istediğim yere gidemiyorum..
Dünya bir penceredir; her gelen öldü geçti..
Kitaplar yüzünden çok acı çekiyorum Esat ağabey; derdi. Sanki hepsi benim için yazılmış..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir