İçeriğe geç

Tutkularımız En Büyük Zaaflarımızdır Kitap Alıntıları – Charles Darwin

Charles Darwin kitaplarından Tutkularımız En Büyük Zaaflarımızdır kitap alıntıları sizlerle…

Tutkularımız En Büyük Zaaflarımızdır Kitap Alıntıları

Hirsizlar calarken degil,paylasirken kavga eder.
Yaşamak bir şölendir. Bu şölene çağrılan pek çoksa da masaya oturmayı başaran pek azdır.
“Bir cumhuriyet, adalet ve onur ilkelerini kafasına yerleştirmiş bir insan kitlesine sahip olmaksızın sağlanamaz.”
“Eğer ki fakirlerin dramı, doğanın yasalarından değil de bizim devletlerimizden kaynaklanıyorsa günahın en büyüğü bizimdir.”
Bir insanın yüzünü kızartan vicdanı değildir. İnsan, yalnızken işlenen küçük suçlardan samimiyetle pişmanlık duyabilir ya da keşfedilmemiş bir suç nedeniyle çok büyük vicdan azabı yaşayabilir ama yüzü kızarmaz Yüzü kızartan suçluluk hissi değildir, başkalarının suçlu olduğumuzu düşündüğü ya da bildiği düşüncesidir.
Eğer, fakirin mutsuzluğu tabiatın kanunlarından değil de kurumlarımızdan kaynaklanıyorsa, o zaman büyük günah bizim.
Ne kadar çok düşünürseniz o kadar çok sayıda insanın kara cehaletinin sınırsızlığını hissedersiniz.
İnsanoğlu yalnızca kendi iyiliği için, Doğa ise yalnızca insanlar için seçimler yapar.
Eğer herkes aynı şekilde yaratılsaydı, o zaman güzellik diye bir şey olmazdı.
Kendimize köle yaptığımız hayvanlarla eşit olduğumuzu düşünmeyi sevmeyiz.
Acı dolu kayıplara boğulduğunda tepkisiz kalan birinin tek kurtuluşu zihninin esnekliğidir.
Yüzü kızartan, suçluluk hissi değildir; başkalarının suçlu olduğumuzu düşündüğü ya da bildiği düşüncesidir.
Körü körüne başka insanların peşinden gidecek değilim.
İnsanın istekleri ve çabaları, o kadar değişken; yaşamı ise o kadar kısadır!
Görmezden gelin, ses etmeyin, cevap vermeyin.
Sessizlik herkesi mahveder.
“Bırakın,herkes istediğini umsun ve istediğine inansın.”
Düş,
istenmeden yaratılan
şiir türüdür.
Görmezden gelin,
ses etmeyin,
cevap vermeyin.
Sessizlik,
herkesi
mahveder
Yaşamak bir şölendir.
Bu şölebe çağrılan kimseler pek çoksa da
masaya oturmayı başaranlar pek azdır.
Bir insanın en asil niteliği, tüm canlılara duyduğu sevgidir.
İnsanın istekleri ve çabaları, o kadar değişken; yaşamı ise o kadar kısadır!
Ne en güçlü olan tür hayatta kalır ne de en zeki olan. Değişime en çok adapte olabilendir, hayatta kalan.
Bir fikri öldürmenin en iyi yolu onu yanlış savunmaktır.
Zevk ve acıyı, mutluluğu ve ıstırabı hissetme kabiliyetleri esas alındığında insanlar ve hayvanlar arasında fark yoktur.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Neyin doğru olduğunu iman ederek değil yargılayarak bulun. Kolay açıklamalardan sakınarak doğru olanı bilmemiz gerekir.
İnsan kuduz, çiçek, sakağı, frengi, kolera vb. Gibi belirli hastalıkları aşağı Hayvanlardan kapmaya ve onlara bulaştırmaya doğuştan yeteneklidir. Bu olgu, onların kanlarının ve dokularının ince yapıları ve bileşimleri bakımından pek benzer olduğunu, en iyi mikroskop altında ya da en iyi kimyasal çözümleme ile yapılan karşılaştırmalarından çok daha açıkça göstermektedir.
Bir hatayı yok etmek, çoğu zaman, yeni bir doğru ya da gerçek bulmak kadar iyidir hatta bazen, daha iyidir!
Daha erken bir dönemde, insanın ataları, suda yaşamış olmalıdır çünkü biçim bilimi akciğerlerimizin bir zamanlar yüzmeye yaramış ve değişikliğe uğramış bir yüzme kesesinden oluştuğunu açıkça göstermektedir.
Ne en güçlü olan tür hayatta kalır ne de en zeki olan Değişime en çok adapte olabilendir, hayatta kalan.
Ön yargılardan kurtulmuş hiç kimse, canlı bir varlığı, ne kadar basit ve gösterişsiz olursa olsun, onun olağanüstü yapısı ve özellikleri karşısında coşkuya kapılmadan inceleyemez.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
En dinç türlere bakınız; ne kadar kalabalık olurlarsa çoğalma eğilimleri de o kadar artmaktadır.
İnsan yalnız kendi çıkarı için seçer; doğa, ancak yaratıklara en yararlı olanları seçer.
Bir cumhuriyet, adalet ve onur ilkelerini kafasına yerleştirmiş bir insan kitlesine sahip olmaksızın sağlanamaz.
Madde için şans neyse zihin içinde özgür irade odur.
Düş istenmeden yaratılan şiir türüdür.
Eğer ki hayatımı baştan yaşayabilseydim kendime her hafta en azından bir kez, biraz şiir okuma ve biraz müzik dinleme kuralı koyardım.
Kendini yalnızca bir kanepede, kitaplar ve şömine ateşi eşliğinde; hoş, sevgi dolu bir eşle hayal et.
Yüzü kızartan, suçluluk hissi değildir; başkalarının suçlu olduğumuzu düşündüğü ya da bildiği düşüncesidir.
Gelecek eğer çocuklarla çevriliyse günümüzden ne kadar da üstündür!
Bir insanın arkadaşlığı, onun değerinin en önemli ölçülerinde biridir.
Hayatımın bir dakikasını boşa harcamaya cüret edebilen biri, hayatın değerini anlamamıştır.
Bilgisizliğin verdiği güveni, bilgi hiçbir zaman verememiştir.
Cehalet ve düşünmeyi reddetmek, inanç demekse, istemez!
Evrim ve ilerleme başka şeylerdir. Bu, yozlaşma olgusuna baktığımızda daha iyi anlaşılır. Örneğin, çevre koşullarına bağlı olarak uçma yeteneği zayıflayan ve bu özelliği birikim haline gelince uçamaz hale gelen kuşlar vardır.
Görmezden gelin ses etmeyin, cevap vermeyin. Sessizlik herkesi mahveder.
Bir insanın en asil niteliği, tüm canlılara duyduğu sevgidir.
Cehalet sıklıkla bilgiden ziyade kendine güven duygusunu doğurur; şu ya da bu sorunun bilim yoluyla çözülemeyeceğini kendinden emin bir şekilde ortaya atanlar, çok bilenler değil; az bilenlerdir.
Babamın altım kurallarından biri (uyulması güç olan) de şuydu: Saygı duyamayacağın bir kimseyle arkadaş olma.
Eğer ki fakirlerin dramı, doğanın yasalarından değil de bizim devletimizden kaynaklanıyorsa günahın en büyüğü bizimdir.
Bir cumhuriyet, adalet ve onur ilkelerini kafasına yerleştirmiş bir insan kitlesine sahip olmaksızın sağlanamaz.
Körü körüne başka insanların peşinden gidecek değilim.
Hayatının bir dakikasını boşa harcamaya cüret edebilen biri, hayatın değerini anlamamıştır.
Bilgisizliğin verdiği güveni, bilgi hiçbir zaman verememiştir.
Bilim ve sanat, bir kuşun kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamanyalar ise tavuk olur. Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.
Cehalet, sıklıkla bilgiden ziyade kendine güven duygusunu doğurur: Şu ya da bu sorunun bilim yoluyla çözülemeyeceğini kendinden emin bir şekilde ortaya atanlar, çok bilenler değil; az bilenlerdir.
gördüğüm en olağanüstü çalışan işçiler; Şili’deki maden işçileri, yalnızca sebze yerler
eğer ki fakirlerin dramı, doğanın yasalarından değil de bizim devletlerimizden kaynaklanıyorsa, günahın en büyüğü bizimdir
bir insanın en asil niteliği, tüm canlılara duyduğu sevgidir
bir cumhuriyet, adalet ve onur ilkelerini kafasına yerleştirmiş bir insan kitlesine sahip olmaksızın sağlanamaz
En zeki veya en güçlüler değil, değişime en iyi şekilde ayak uydurabilenler hayatta kalır.
Ahlaki kültürümüzün en üst noktasına, düşüncelerimizi kontrol etmemiz gerektiğini anladığımız vakit ulaştık.
Bir hatayı yok etmek, çoğu zaman, yeni bir doğru ya da gerçek bulmak kadar iyidir hatta bazen, daha iyidir.
Eğer ki fakirlerin dramı, doğanın yasalarından değil de bizim devletlerimizden kaynaklanıyorsa günahın en büyüğü bizimdir.
Bilim ve sanat, bir kuşun kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar, uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur. Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.
Neyin doğru olduğunu iman ederek değil, yargılayarak bulun. Kolay açıklamalardan sakınarak doğru olanı bilmemiz gerekir.
Yaşamak bir şölendir. Bu şölene çağrılan pek çoksa da masaya oturmayı başaran pek azdır.
Bir fikri öldürmenin en iyi yolu onu yanlış savunmaktır.
Kölemiz yaptığımız hayvanları eşitimiz olarak değerlendirmek hoşumuza gitmiyor.
İnsanoğlunun daha önce ayak basmadığı bir yere ayak basmayı tüm kalbimle istiyorum.
Ders dinlemenin okuma ile kıyaslayınca getirisinden çok götürüsünün olduğu kanısındayım.
İnsanoğlu asil niteliklere sahip kötü durumdakilere acıma duygusu besleyen Sadece diğer insanlara değil en küçük canlılara bile yardım elini uzatan tanrısal zekâsıyla Güneş sisteminin hareketleri ve varoluş gerçeklerine Vakıf olan tüm bu yüce kudrete sahip insanoğlu işte yine aynı insanoğludur, fani bedeninde basit yaratılışının silinemez izini taşıyan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir