Ludwig Wittgenstein kitaplarından Tractatus Logico-Philosophicus kitap alıntıları sizlerle…
Tractatus Logico-Philosophicus Kitap Alıntıları
Söylenebilir ne varsa açık söylenebilir; üzerine konuşulamayan konusunda da susmalı
ölüm, hayattaki bir olay değildir
.
Sonsuzluğu sonsuz zamansal süre değil de zamansızlık olarak kabul edersek, sonsuz yaşam şimdide yaşayanlara aittir.
Tümce, bütün gerçekliği ortaya koyabilir, ama gerçekliği ortaya koyabilmek için onunla ortaklaşa sahip olması gerekeni ortaya koyamaz-mantıksal biçimi.
Mantıksal biçimi ortaya koyabilmek için kendimizi tümceyle birlikte mantığın dışına çıkarabilmemiz gerekirdi, yani, dünyanın dışına.
Tümce mantıksal biçimi ortaya koyamaz; o, onda, yansır.
Dil, onda yansıyanı, ortaya koyamaz.
Dilde kendini dilegetireni, biz onunla dilegetiremeyiz.
Felsefenin amacı düşüncelerin mantıksal açıklığıdır.
Felsefe bir öğreti değil, bir etkinliktir.
Felsefe yapıtı, özünde, açımlamalardan oluşur.
Felsefenin sonucu, felsefe tümceleri değil, tümcelerin açık hâle gelmesidir.
Felsefe, başka türlü sanki bulanık ve kaypak olan düşünceleri, açık kılmalı, keskin olarak sınırlamalıdır.
Psikoloji, felsefeye başka herhangi bir doğabilimin den daha yakın değildir.
Bilgi kuramı psikolojinin felsefesidir.
Her tümcenin zaten bir anlamının olması gerekir;ona bunu evetleme veremez, çünkü evetleme zaten anlamı evetler. Ve aynı şey de değilleme, vb. için geçerlidir.
Benzetmenin aksadığı nokta ise şu: Kâğıdın bir noktasına, beyaz ve siyahın ne olduğunu bilmeden de işaret edebilirim; oysa anlamı olmayan bir tümceyi hiçbirşey karşılamaz, çünkü bu, hiçbirşeyi (doğruluk değerini) karşılamaz ki, böyle birşeyin niteliklerine yanlış ya da doğru denebilsin; bir tümcenin fiili-Frege’nin sandığı gibi doğrudur ya da yanlıştır değildir; tersine, doğru olan , fiili zaten içermelidir.
Dile getirilemeyen bir yanıtın sorusu da dile getirilemez.
İlk bakışta tümce-sözgelimi kâğıt üzerinde basılı şekliyle-, söz konusu ettiği gerçekliğin tasarımı değilmiş gibi durur. Ama, nota yazımı da ilk bakışta müziğin tasarımı değilmiş gibi durur, ses yazımımız (harf yazı mımız) da sesli dilimizin tasarımı değilmiş gibi.
Tümce, gerçekliğin bir tasarımıdır. Tümce, gerçekliğin, biz onu nasıl düşünüyorsak, öyle bir taslağıdır.
Zaman ile uzam içindeki yaşam gizeminin çözümü, zaman ile uzamın dışında yatar.
Ölüm, bir yaşam olayı değildir. Ölüm yaşanmaz.
Hiçbir süreci ‘zamanın geçişi’ yle karşılaştıramayız.
Ben dünyamım. (Küçük Evren.)
İki şeyin özdeş olduklarını söylemek, saçmadır; bir şeyin kendisiyle özdeş
olduğunu söylemek de, hiçbirşey söylemez.
Geleceğin olaylarını, bugünkülerden sonuç olarak çıkaramayız. Nedensel bağlantıya inanç, batıl inançtır.
Ve şuna da şaşmamalı ki, en derin sorunlar aslında hiç de sorun değildir.
Dil düşünceyi örter.
Dünyanın anlamı, dışında yatsa gerek
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Dünyanın benim dünyam olduğu kendini şurada gösterir ki, dilin (yalnızca benim anladığım dilin) sınırları, benim dünyamın sınırlarını imler.
Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarını imler.
Ben dünyamım
Felsefenin amacı düşüncelerin mantıksal açıklığıdır.
Felsefe bir öğreti değil, bir etkinliktir.
Felsefe yapıtı, özünde, açımlamalardan oluşur.
Felsefenin sonucu, felsefe tümceleri değil, tümcelerin açık hâle gelmesidir.
.
Ölüm hayattaki bir olay değildir. Ölümü deneyimlemek için yaşamıyoruz.
.
Gerçekten de kelimelere dökülemeyecek şeyler var.
Kendilerini tezahür ettirirler. Mistik olan onlardır.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
üzerine konuşulamayacak konuda susmak gerekir.
Dile getirilemeyen bir yanıtın sorusu da dile getirilemez.
Gizem yoktur.
Bir soru sorulabiliyorsa, yanıtlanabilir de.
Çabalarımın başka düşünürlerinkilerle ne ölçüde çakıştığını, ben yargılayacak değilim. Hem burada yazdıklarım tek noktalarda hiçbir yenilik savı taşımıyor; bu yüzden de hiçbir kaynak belirtmiyorum, çünkü düşündüğümü benden önce bir başkasının düşünmüş olup olmadığı, benim için farketmiyor.
Kitabın bütün anlamı, şuna benzer bir sözde toplanabilir: Söylenebilir ne varsa, açık söylenebilir; üzerine konuşulamayan konusunda da susmalı.
Bu kitabı belki de bir tek, içinde dilegelen düşünceleri (ya da benzer düşünceleri) kendisi de zaten düşünmüş birisi anlayacak.
Bir öğretici kitap değil, böylece.
Olguların mantıksal tasarımı, düşüncedir.
Üzerine konuşulamayan konusunda susmalı.
Gösterilebilir olan söylenmez.
Dünyanın nasıl olduğu değildir gizemli olan; olduğudur.
Üzerine konuşulamayan konusunda susmalı.
Öyle bir duygumuz vardır ki, bütün olanaklı bilimsel sorular yanıtlandığında bile, yaşam sorunlarımıza daha hiç dokunulmamıştır. Tabii o zaman da hiçbir soru kalmamıştır ; yanıt da tam budur.
Dilimin sınırları , dünyamın sınırlarını imler.
Düşünülebilir her şey, açık düşünülebilir. Söylenebilir her şey açık söylenebilir.
Felsefe konularında yazılmış çoğunluk tümceler ve sorular yanlış değil, saçmadır. Bu yüzden de bu türden soruları hiçbir şekilde yanıtlayamayız, ancak saçmalıklarını saptayabiliriz. Filozofların çoğunluk soruları ve tümceleri, dil mantığımızı anlamamamıza dayanır. Ve şuna da şaşmamalı ki, en derin sorunlar aslında hiç de sorun değildir.
Tümce bir sözcük karışımı değildir. (Nasıl müzik teması bir ses karışımı değilse.)
1* Dünya, olduğu gibi olan herşeydir.
1.1 Dünya olguların toplamıdır, şeylerin değil.
1.11 Dünya olgular yoluyla belirlenir, ve şu yolla ki, bu,
bütün olgulardır.
1.12 Çünkü, olguların toplamı, neyin olduğu gibi olduğunu, aynı zamanda da bütün nelerin olduğu gibi olmadığım belirler.
1.13 Mantıksal uzam içindeki olgular, dünyadır.
1.2 Dünya olgulara ayrılır.
1.21 Biri olduğu gibi olabilir ya da olmayabilir, bütün geri kalanlar ise aynı kalabilir
Yaşam sorununun çözümü, bu sorunun yok olmasında görülür.
Dünyanın benim dünyam olduğu, kendini şurada gösterir ki, dilin (yalnızca benim anladığım dilin) sınırları, benim dünyamın sınırlarını imler.
Bütün felsefe dil eleştirisi dir.
Felsefenin amacı düşüncelerin mantıksal açıklığıdır.
Benim tümcelerim şu yolla açımlayıcılardır ki, beni anlayan, sonunda bunların saçma olduklarını görür, onlarla, -onlara tırmanarak- onların üstüne çıktığında. (Sanki üstüne tırmandıktan sonra merdiveni devirip yıkması gerekir.)
Bu tümceleri aşması gerekir, o zaman dünyayı doğru görür.
Üzerinde konuşulamayan konusunda susmalı.
Düşünülebilir her şey, açık düşünülebilir. Söylenebilir her şey, açık söylenebilir.
.
[
Düşünülebilir her şey, açık düşünülebilir. Söylenebilir her şey, açık söylenebilir.
Nesneleri ancak adlandırabilirim. İmler onların yerini tutar. Ancak onlar üzerinde konuşabilirim, onları konuşarak dışavuramam. Bir tümce, bir şeyin ancak nasıl olduğunu söyleyebilir, ne olduğunu değil.
dilimin sınırları, dünyamın sınırlarını imler
Yaşam sorununun çözümü, bu sorunun yokolmasında görülür.
(Bu yüzden değil midir ki, uzun şüphelenmelerden sonra yaşamın anlamının açıklık kazandığı insanlar, sonradan bu anlamın nede bulunduğunu söyleyememişlerdir.)
Tanrı kendisini dünyanın içinde açığa vurmaz.
7
Üzerine konuşulamayan konusunda susmalı.
6.54
Benim tümcelerim şu yolla açımlayıcıdırlar ki, beni anlayan, sonunda bunların saçma olduklarını görür, onlarla -onlara tırmanarak- onların üstüne çıktığında.
(Sanki üstüne tırmandıktan sonra merdiveni devirip yıkması gerekir.)
Bu tümceleri aşması gerekir, o zaman dünyayı doğru görür.
6.4311
Ölüm bir yaşam olayı değildir. Ölüm yaşanmaz.
6.431
Nasıl ki ölümde de dünya değişmez, yalnızca sona erer.
6.373
Dünya istemimden bağımsızdır.
6.371
Bütün çağdaş dünya görüşünün temelinde, sözümona doğa yasalarının, doğadaki görünüşlerin açıklamaları olduğu yanılgısı yatar.
4
Düşünce anlamlı tümcedir.
3.221
Nesneleri ancak a d l a n d ı r a b i l i r i m. İmler onların yerini tutar. Ancak onlar ü z e r i n e k o n u ş a b i l i r i m, onları konuşarak dışa vuramam. Bir tümce, bir şeyin ancak nasıl olduğunu söyleyebilir, ne olduğunu değil.
2.19
Mantıksal tasarım dünyanın tasarımını kurabilir.
1.1
Dünya olguların toplamıdır, şeylerin değil.
6.44
Dünyanın n a s ı l olduğu değildir gizemli olan;
o l d u ğ u d u r.
.
Dilimin sınırları zihnimin sınırlarıdır.
Tek bildiğim, ne için sözlerim olduğu.
.
Üzerinde konuşulamayan konusunda susmalı.
Yaşam sorununun çözümü, bu sorunun yokolmasında görülür.
Tanrı kendisini dünyanın içinde açığa vurmaz.
Zaman ile uzam içindeki yaşam gizeminin çözümü, zaman ile uzamın dışında yatar.
Bengilikten, sonu gelmeyen bir zaman süresi değil de zamansızlık anlaşılırsa, şimdiyi yaşayan bengi yaşar.
Ölüm, bir yaşam olayı değildir. Ölüm yaşanmaz.
Nasıl ki ölümde de dünya değişmez, yalnızca sona erer.
Mutlunun dünyası, mutsuzunkinden başka bir dünyadır.
İyi ya da kötü isteme dünyayı değiştirecekse, dünyanın ancak sınırlarını değiştirebilir, olguları değil; dille sözü edilebilir olanı değil.
Etik söylenmeğe gelmez.
Etik aşkındır.