Tıp Felsefesi ve Etiği Üzerine Kitap Alıntıları – İsmail Yakıt

Etimoloji aynı zamanda o dili konuşan kavmin öz kültürünü de yansıtır. Mesela eskilerin şu sözü meşhurdur. Arapça, deve dilidir. Deveden örneği olmayan bir kelimenin muarrap (arapçalaşmış yanancı) olduğu düşünülebilir. Türkçe ok ve yay dilidir. Kelimelerin etimolojisinde bunlarla ilişki veya bunlarla dayalı örnekler olmalıdır. Grekçe deniz dilidir. Denizcilik ve balıkçılıktan örnekleri olan kelimelerle mücehhez bir dildir. Dolayısıyla semantik bağ kurulurken cisimden isme, isimden mefhuma geçişte bu özellikler önem taşır. Hikmet kelimesi dilimize Arapça’dan girmiştir. Kök harfleri H-K-M dir. Bu kök etimolojik olarak ‘Devenin dizginlerini tutmak, taşkınlığına mani olmak veya men etmek hatta atı gemlemek’ anlamındadır. Hikmet: Cehalete, sapık fikir ve inançlara engel olan bilgi.

Ruh Kur’an’da biyolojik anlamda cansızı canlı yapmıyor.Canlıya potansiyel anlamda akli melekeler ve yetenekler yüklüyor.

Daha sonra Hindistan’da çocuk düşüren kadın kast dışına çıkarılır olmuştur.Buna rağmen Hindistan’da kız çocuk kürtajı inanılmaz boyuttadır.Bu sebeple 1973’den beri kürtaj serbest ama ultrasonla cinsiyet öğrenmek yasaktır.

Ötanazi uygulamaları tıp biliminin gelişmesini engeller.Çünkü hastayı tedavisi imkansız diye aktif veya pasif ötanazi uygulamak, ileri aşamadaki tabbi araştırmalara engel teşkil eder.

Antik çağda ötanazi uygulamaları Hristiyanlığın yayılmasına özellikle Rönesans ve Reform hareketlerine kadar devam etmiştir.Bundan sonra önemini yitirmiştir.Buna sebep olarak insanların hissettikleri Tanrı korkusu olarak yorumlanmaktadır.

Antik Yunanda asilzadelerin yaşlı ve hastalıklı bir beden içinde görünmeleri alçaltıcı bir durum olduğundan ötanaziye olumlu bakılıyordu.

Beyin ölümü vazodaki çiçeğe, bitkisel hayat ise saksıdaki çiçeğe benzemektedir.Vazodaki çiçek istesek de istemesek de birkaç gün sonra solacak ve kuruyacaktır.Halbuki saksıdaki çiçek, suladığımız sürece solmayacaktır.

Eğer işin sonunda tekrar sıhhate kavuşmak ümidi olmasaydı, hastalar tabiplerin sert ve incitici emir ve muamelelerini asla hazmetmezlerdi.

Kişi zenginliği küçük görmeli ve sükuneti aramada büyük hırs ve istek göstermelidir.

Veba ve benzeri bütün bulaşıcı hastalıkların virüslerini ayıracak laboratuvar henüz mevcut olmadığından veba da dahil, bütün bulaşıcı hastalıkların genel adı ta’un olmuştur.

Akıl insana hem lehinde, hem de aleyhinde olanı gösterirken, heva, insana sadece lehinde olanı gösterir, aleyhinde olanı ise göstermez.

Bundan böyle tabiatla uğraşanlara filozof, ilahi hikmetle uğraşanlara da hakim demek adet haline geldi.

Daha sonra Hindistan’da çocuk düşüren kadın kast dışına çıkarılır olmuştur.Buna rağmen Hindistan’da kız çocuk kürtajı inanılmaz boyuttadır.Bu sebeple 1973’den beri kürtaj serbest ama ultrasonla cinsiyet öğrenmek yasaktır.