Nikolay Vasilyeviç Gogol kitaplarından The Overcoat kitap alıntıları sizlerle…
The Overcoat Kitap Alıntıları
Sanki yaşamında eksik olan bir şeyin yarattığı boşluk doldurulmuştu.
İnsanın her şeyden bezmesi modern bir hastalıktır.
İlişmeyin bana, niçin benim kalbimi kırıyorsunuz?
Neredeyse kimsenin hiç fark etmediği yaşamının bir ödül olarak bir kaç gün daha gürültü koparacağı kimin aklına gelirdi ki?
başkalarının gözünde önemsiz olanı önemli sayan insanlar her zaman bulunur.
Herkes artık kendi aşağılandığında tüm toplum aşağılanmış sayıyor.
Çarpık bir buruna değil, sakat ve sahte ruha gülelim.
Yöneticilerin tutumları ise soğuk, zalimceydi.
..ilişmeyin bana, niçin benim kalbimi kırıyorsunuz?..
Benim en önemli yanım hep göz ardı edildi.
Aslında mühim olmayan adamların çevresinde, onların mühim adam olarak görülmesini sağlayan insanlar da her daim var olmuştur.
Dünyayı omuzlarımda taşıyamam, paltomu bile taşıyamazken.
Davasına kimsenin sahip çıkmadığı, kimsenin yakınlık göstermediği, bir iğnenin ucuna yerleştirdiği sıradan bir sineği bile alıp mikroskop altında incelemeyi ihmal etmeyen doğa bilimleri uzmanlarının dahi dikkatini çekmeyen bir yaratık, ömrünün son günlerinde de olsa palto biçimine bürünmüş ışıl ışıl bir misafir tarafından ziyaret edilmiş, yoksulluk içinde geçen kasvetli yaşamı bir an için bile olsa renklenmiş, sonra da çarların ve dünyadaki tüm hükümdarların üzerine çöken felaket onun da karşısında belirmiş, yıllarca dairedeki arkadaşlarının acımasız alaylarına sabırla katlanan Akakiy Akakiyeviç bir hiç uğruna bu dünyadan sessizce göçüp gitmişti.
Akakiy Akakiyeviç toprağa verildi ve Petersburg onsuz kaldı; sanki bu kentte böyle biri hiç var olmamıştı. Davasına kimsenin sahip çıkmadığı, kimsenin yakınlık göstermediği, bir iğnenin ucuna yerleştirdiği sıradan bir sineği bile alıp mikroskop altında incelemeyi ihmal etmeyen doğa bilimleri uzmanlarının dahi dikkatini çekmeyen bir yaratık
Yaşadığı süre boyunca kimsenin farkına bile varmadığı bu adamın, ölümünden sonra birkaç gün daha bu dünyada varlığını hissettirme şansının kendisine bahşedileceğini kim düşünebilirdi!
Bir palto için yüz elli ruble mi! diye çığlık attı zavallı Akakiy Akakiyeviç. Belki de hayatı boyunca attığı ilk çığlıktı bu
Eğer zorlanacağı bir konuda konuşması gerekirse, kurduğu cümleleri yarım bırakmak onun belirgin özelliklerinden.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Belki de bunların hiçbiri değildi aklından geçirdikleri, kim bilir Ne de olsa insan ruhunun derinlerine gizlice süzülüp neler düşündüğünü öğrenmek olası değil.
Artık öyle bir noktaya geldik ki, insanlar şahıslarına yöneltilen bir suçlamayı, mensubu oldukları topluluğun tümüne yöneltilen bir saldırı olarak değerlendiriyorlar.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Gerçekten de general ünvanı neden olmuştu. Yoldan çıkmasına, aklının başından gitmesine, ne yapacağını ne edeceğini şaşırmasına
Çalışma sisteminin temelini disiplin oluştururdu. Disiplin, disiplin, disiplin en sevdiği sözdü.
Öyle ya insanın ruhuna süzülüp içinden neler geçtiğini anlayamazsınız ki
Zavallı memur, yaşadığı şu dar ömründe insan denen yaratık da insanlık dışı onca şeyi görmekten kültürlü sosyete üyesi zarif olma iddiası taşıyan ve hatta aman Tanrım dünya alemin soylu kabul ettiği kişilerde ustaca gizlenmiş nice kalabalıklar görmekten nasıl ürpermiş, elleriyle yüzünü kapayarak nasıl tirtir titremiştir.
Yöneticilerin tutumları ise soğuk, zalimceydi.
Önemli kişi bu yakınlarda önemli kişi olmuştu, daha önce ise önemsiz bir kişiydi. Aslında bulunduğu yer şu anda daha önemli kişilerle karşılaştırıldığında pek önemli sayılmazdı. Ama başkalarının gözünde önemsiz olanı önemli sayan insanlar her zaman bulunur.
Yaşadığı süre boyunca kimsenin farkına bile varmadığı bu adamın, ölümünden sonra birkaç gün daha bu dünyada varlığını hissettirme şansının kendisine bahşedileceğini kim düşünebilirdi!
bayramlıklarına yeni kavuşmuş bir çocuk gibi mutluluktan uçarak yürüyordu. Attığı her adımda omuzlarında yeni paltosunun olduğunu düşünüyor, içi içine sığmıyordu. Hatta yüreğinde dalga dalga kabaran mutluluk sayesinde birkaç kez gülümsedi bile yürürken.
Şu işe bak! Ne ummuştum, ne buldum! Hey Tanrım!
Bir insanın ruhuna girmek ve düşündüğü her şeyi öğrenmek olanaksızdır.
pantolon ve ceket tamiri konusunda oldukça başarılı bir adamdı. Tabii bu başarısı, ayık olmasına ve zihnini kurcalayan herhangi bir şey olmamasına bağlıydı.
Benim en önemli yanım hep göz ardı edildi.
Çarpık bir buruna değil, sakat ve sahte ruha gülelim
Yalnızlıktan öldü o. Yalnızlık soğuktan daha soğuktur. Şimdi gerçekten bazı kelimelerin onu ısıtabileceğine inanıyor musunuz?
Kendisine kol kanat gerecek birine ya da bir arkadaşa sahip olmamış, kimseden içten bir şefkat görmemiş hatta ender görülen böcek türlerini mikroskobik araştırmalarda kullanan doğa bilimcilerinin bile ilgisini çekmemiş bir insanoğlu bu dünyadan yitip gitmişti.
Başkalarının gözünde önemsiz olanı önemli gören bir grup insan her zaman bulunur.
Dünyada bir sürü saçma şey oluyor. Bazen hiçbir şey gerçek değilmiş gibi geliyor
Neredeyse kimsenin hiç fark etmediği yaşamının bir ödülü olarak birkaç gün daha gürültü koparacağı kimin aklına gelirdi ki?
insanoğlunun iç dünyasına sokulup düşündüğü her şeyi öğrenecek değilsin ya!
Öyle ya, insanın ruhuna süzülüp içinden neler geçtiğini anlayamazsınız ki.
Ancak dünyada uzun süren hiçbir şey yoktur.
Her çeşit daireden,alaydan,,kalemden, kısacası her çeşit memur sınıfından daha tehlikeli bir şey yoktur. Herkes artık kendisi aşağılandığında tüm topluluğu aşağılanmış sayıyor.
Gel gelelim dünyada öyle meseleler vardır ki hakkında hüküm vermek bize düşmez.
yalnız akşamları değil, gündüz bile pek neşeli olmayan boş sokaklar
Belki bunu düşünmemişti bile, zaten bir insanın ruhuna girmek ve düşündüğü her şeyi öğrenmek olanaksızdır.
ömrü boyunca insanın içinde ne kadar çok merhametsizlik olduğunu, zarif, okumuş yazmış sosyete insanlarında ve hatta, aman Tanrım, toplumun efendi ve dürüst olarak kabul ettiği bir insanda bile nice acımasız kabalığın gizli olduğunu görerek pek çok kez elleriyle yüzünü kapatmış ve ürpermişti.
Herkes artık kendisi aşağılandığında tüm topluluğu aşağılanmış sayıyor.
Aslında mühim olmayan adamların çevresinde, onların mühim adam olarak görülmesini sağlayan insanlar da her daim var olmuştur.
Bu dünyada hiçbir şey ebediyen sürmez.
Bir insanın ruhuna girmek ve düşündüğü her şeyi öğrenmek olanaksızdır.
Çarpık bir buruna değil, sakat ve sahte ruha gülelim
Zaten bir insanın beynine girip ne düşündüğünü öğrenmek mümkün değildir.
Niye üstüme üstüme geliyorsun be adam, kaldırım yetmedi mi?
Çarpık bir buruna değil, sakat ve sahte ruha gülelim
Bana lazım olan senin paltondu! Benimki için çaba harcamadığın gibi bir de azarladın,çıkar bakalım sırtından şimdi seninkini!
Ancak bu dünyada hiçbir şey ebediyen sürmez. Dolayısıyla neşe, ikinci dakikada birincidekinden daha az canlıdır; üçüncü dakikada biraz daha zayıflar. En sonunda da bütünüyle yok olur ve yeniden eski normal halimize döneriz .
Genç adam; şu kısacık ömründe birçok kez, ince düşünceli, iyi eğitim almış, kibar denilen, herkesin saygın ve soylu insanlar olarak kabul ettiği kimselerin görüşünün altında ne kadar vahşi bir kalabalık bulunduğunu gördüğünden, elleriyle yüzünü kapatmış ve Ey Tanrım! diyerek ürpermişti.
Yaşayan herkes taklitçilik hastalığına yakalanmıştır.
Senin derdin ne?
“Büyük mutluluk duyardım ama yapamam; daha buradan tımarhaneye uğrayacağım Her şeyin fiyatı o kadar arttı ki Evde kayınvalide,yani eşimin annesi ve çocuklar var,özellikle de büyüğü gelecek için epey umut vaat ediyor,çok akıllı bir çocuk ama okutmaya para yok.”
Sokakta her gün neler olup bittiğini ömründe bir kez bile dikkat etmemiş, ilgi göstermemişti.
İnsan denilen varlığın ne kadar acımasız olabildiği gerçeğini gördükçe, derinden sarsıldı.
Çarpık bir buruna değil, sakat ve sahte ruha gülelim
İnsanın herşeyden bezmesi modern bir hastalıktır.
Siz de anacığım, boşuna zaman kaybetmeyin, şimdiden ona çam ağacından bir tabut ısmarlayın, meşe pahalı olur onun için.
Kimin aklına gelirdi ki, sanki hiç göze çarpmayan varlığına bir ödül olsun diye, ölümünden sonra birkaç gün daha çok gürültülü bir yaşam sürmesi onun alınyazısı olacaktı?
Rahat bırakın, ne diye üzüyorsunuz beni?
Neredeyse kimsenin hiç fark etmediği yaşamının bir ödülü olarak birkaç gün daha gürültü koparacağı kimin aklına gelirdi ki?
Ne de olsa insan ruhunun derinlerine gizlice süzülüp, neler düşündüğünü öğrenmek olası değil.
Ama başkalarının gözünde önemsiz olanı önemli sayan insanlar her zaman bulunur.
Herkes artık kendisi aşağılandığında tüm toplumu aşağılanmış sayıyor.
Ortaya çıkmalarına genellikle unvanı engel olsa da yüreğinde pek çok iyi kıpırtı olurdu.
..zaten bir insanın ruhuna girmek ve düşündüğü her şeyi öğrenmek olanaksızdır.
daha sonra ömrü boyunca insanın içinde ne kadar çok merhametsizlik olduğunu, zarif, okumuş yazmış sosyete insanlarında ve hatta, aman Tanrım, toplumun efendi ve dürüst olarak kabul ettiği bir insanda bile nice acımasız kabalığın gizli olduğunu görerek pek çok kez elleriyle yüzünü kapatmış ve ürpermişti.