İçeriğe geç

The Diary of a Young Girl Kitap Alıntıları – Anne Frank

Anne Frank kitaplarından The Diary of a Young Girl kitap alıntıları sizlerle…

The Diary of a Young Girl Kitap Alıntıları

&“&”

Onlarla uyum sağlayamıyorum ve özellikle son zamanlarda bunu net bir biçimde hissediyorum. Bir arada çok duygusallar ama ben o duygusallığı tercihen yalnızken yaşamak istiyorum. Sonra hep birlikte ne kadar rahat olduğumuzdan, uyum içerisinde bir arada bulunduğumuzdan söz ediyorlar. Bir an olsun onlar gibi hissetmeyebileceğimi akıllarına getirmiyorlar.
Ne yapayım benim için hatıralar elbiselerden daha önemli ..
Gerçekten çokbilmişin biri miyim, yoksa çevremdekiler pek az şey mi biliyorlar?
Düşündüm de bu güneş ışığını, bu bulutsuz gökyüzünü gördüğüm sürece kendimi talihsiz bellemem saçma.
&”Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır, çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür.&”
herkes biraz hayal kırıklığı..
Başınızı qaldırın, gücünüzü toplayın, mütləq başqa vaxtlar da gələcək!
Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır, çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür.
Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır, çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür.
Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır, çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür.
İşin derinine gidilirse gençler yaşlılardan çok daha yalnızdır.
Hepimiz yaşıyoruz, gene de niçin, neden yaşadığımızı bilmiyoruz. Hepimiz mutlu olma emeliyle yaşıyoruz, hayatlarımız değişik, gene de birbirine benzer…
Mutluluk kim, biz kim?
Sodom ile Gomore’nın suçu neymiş, onu da öğrenemedik bir türlü. Öğrenecek o kadar çok şey var ki.
Barış içinde yaşamak dururken birbirinin gırtlağına sarılmak neye?
Bir ara yüzlerini görmesem sadaka vereceğim.
Mutlu olan başkalarını da mutlu kılar. Yürekli olan, inançlı olan karanlıklara yem olmaz.
… ne olursa olsun insanın içindeki güzellik kaynakları kurumuyor.
“Doğa, başka karşılığı olmayan tek gerçek.”
“Bütün suçlamalarda biraz gerçek payı vardır.”
Maldı mülktü yerle bir olabilir ama yüreciğindeki mutluluk ancak bir zaman için peçelenir o kadar. O, sen duymasan da gönlüne gene mutluluk aşılamakta, içini şenlendirmekte. Gökyüzüne gözlerini korkusuzca kaldırabildiğin, içinin temiz olduğuna inandığın sürece mutluluk yitirilmiş değildir.
Kendini yalnız, kara yazılı görenler, korkanlar için en iyi ilaç dışarı çıkıp, göklerle, tabiatla, Tanrıyla başbaşa kalabilecekleri bir yer bulmak. O zaman işte insan anlıyor ki her şey gerektiği gibidir, Tanrı tabiatın yalın güzelliği içinde kullarını mutlu görmek istiyor. Bu böyle gittikçe, ki gidecek, şartlar ne olursa olsun, her yaraya bir merhem, her üzüntüye bir avuntu bulunacaktır. Candan inanıyorum, tabiat sıkıntılarımıza bir avunma kapısı açıyor her zaman.
Niye insanlar duygularını gizlemek için bu kadar uğraşıp duruyorlar?
Niye birbirimize güvenimiz yok. Bir sebebi olacak ama en yakınlarına bile güvenemeyecek olduktan sonra hayatın tadı kalır mı?
İnsan birçok kimse tarafından sevilse bile sadece kendini seven birisi olmadı mı gene de yalnızlıktan kurtulamaz.
İnsan ruhu ne kadar yüce de
Yaptıkları ne kadar aşağılık!
Başkalarının nasıl çile çektiğine, ölüp gittiğine seyirci kalmak ne acı!
Sık sık hüzünlendiğim olmuştur ama hiçbir zaman ümitsizliğe düşmedim.
Neden her gün savaş için milyonlar harcanıyor da sağlığa, sanata ve yoksullara bir sent bile yok? Neden dünyanın başka yerlerinde bolluktan yiyecekler çürürken bazı insanlar açlık çekiyor?
Ah bir başımı alıp gidebilsem. Deli edecek bu insanlar bizi.
Şöyle yürek dolusu bir gülebilsek, ama gülmeyi çoktan unuttuk.
Hani biz tek düze bir hayat yaşıyoruz da düşüncelerimiz pek mi hareketli, pek mi değişik?
Ben kendimden başka kimden yardım umabilirim ki?
Kendi gemimin kaptanıyım ben, bakalım nereye varacak gemim.
Bu arada bir şey öğrendim. Bir insanı onunla iyice bir kapışmadan tanımaya, ne mal olduğunu anlamaya imkân yok. O zaman içyüzlerini ortaya koyuyorlar.
İnsan değiştiğini ancak değiştikten sonra anlıyor. Ben değiştim, hem de her şeyimle. Görüşlerim, anlayışım, eleştirel bakışım, içim, dışım; hepsi değişti. Üstelik şunu, doğru olduğu için rahatlıkla söyleyebilirim: İyi yönde değiştim.
Duygularla fısıldamak, borazanla bağırmaktan daha kolay geliyor.
“.. onun çok fazla konuşmaya gerek kalmadan da içimi görüp anlamasını beklerim.”
Çok düşünüyorum ama çok konuşmuyorum.
Kendimi nasıl hissettiğimi sana söyleyemem. Bir an sükunet arıyorum, hemen sonra biraz neşelenmek istiyorum. Burada artık gülmeye pek alışık değiliz, şöyle katılarak gülmek ne kadar güzel olurdu.
Neden bütün insanların gerçek benliklerini gizlemek için bu kadar uğraştıklarını söyleyebilir misin? Neden ben insanların yanında sürekli olduğumdan başka türlü davranıyorum, neden kendim gibi olamıyorum? Neden herkes birbirine bu kadar az güveniyor? Biliyorum, bunun bir sebebi olmalı ama bazen insanın hiçbir yerde, en önemlisi de kendisine çok yakın olan insanlar arasında bile kendini güvende hissedememesinin çok kötü bir şey olduğunu düşünüyorum.
Onlardan bir şey beklemeden önce, onları affetmek zorunda değil miyim?
İnsanların çoğu böyle bencil ve cimri mi? Bence burada biraz insan tanımam çok iyi oldu ama bu kadarı yeter!
Bir an için onu anlıyor ama sonra yine bencillik edip kendi sorun ve zevklerime dönüyordum.
Gülmeyi neredeyse unuttuk.
Cilveli gülüşler, her şeyi bilir havaları, herkese tavsiyelerde bulunmalar, anaç görünmeler; hepsi çok iyi bir izlenim bırakmak için. Fakat dikkatli bakılınca foyası ortaya çıkıyor.
sonun ne olur? diye korkudan başlayamamak gibi..
Sonuçta kalbimin kötü yanını dışa, iyi yanını içe çeviriyorum ve sürekli, Olmak istediğim kişiye nasıl dönüşebilirim?" sorusuna yanıt arıyorum. Tabii eğer bu dünyada başka hiç kimse yaşamıyor olsaydı…
&”Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır, çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür.&”
Umutlarımı kargaşadan, ölümden, yıkımdan kurulu bir temel üstüne kuramam ya! Dünyanın bir uçuruma gittiğini, hepimizi süpürecek yıldırımların yaklaştığını görüyor, milyonlarca kişinin çilesini içimde duyuyorum, gene de gözlerimi göğe kaldırdığım zaman her şeyin bir gün düzeleceğine, bütün bu hunharlıkların sona ereceğine, barışın üstün geleceğine inanmaktan kendimi alamıyorum."
Tekrar dünyaya görünebilmek…
Normal insanlar, kilit altında yaşayanlar için kitapların ne anlama geldiğini bilemezler.
Kadınlar insanlığın devamını sağlamak uğruna çok acıya katlanan birçok çenesi düşük kahramandan daha yürekli, çok daha gözüpek ve çok daha fazla savaşan askerlerdir.
Birinin seni beklediğini bilmek öyle muhteşem ki.
Bırakın beni, kendim olayım! O zaman mutlu olurum! Ben bir kadın olduğumu biliyorum; içi çok güçlü ve çok cesur bir kadınım!
Yazı yazmayan biri, yazmanın ne denli müthiş bir şey olduğunu bilemez.
Dayanmak zorundayım, dayanmak zorundayım…"
Beni öpmesini özlemle bekliyorum; o uzun zamandır gelmeyen öpücüğü…
Tanrı hayatta kalmamıza izin verirse annemin olamadığı kadar başarılı olacağım. Önemsiz biri olarak kalmayıp, bütün dünyada insanlık için çalışacağım.
Yine gün hiçbir şey getirmedi.
Karanlık bir gece gibi geçti.
Ben zengin, güzel, akıllı ya da zeki değilim ama mutluyum ve mutlu kalacağım! Mutlu bir doğaya sahibim, insanları seviyorum, şüpheci değilim ve kendimle birlikte herkesi mutlu görmeyi arzuluyorum.
“Why are there wars? Why, oh why, can’t people live together peacefully?”
No one can give a really good answer.
Why is England making bigger and better aeroplanes, and at the same time also building new houses?
Why do governments give millions each day for war, when they spend nothing on medicine or poor people?
Why must people go without food, when there are mountains of food going bad in other parts of the world?
Oh, why are people so crazy?
İnsan değiştiğini ancak değiştikten sonra anlıyor. Ben değiştim, hem de her şeyimle. Görüşlerim, anlayışım, eleştirel bakışım, içim, dışım; hepsi değişti.
umut, umut, her şeyin başında umut.
öldükten sonra da yaşamak istiyorum.
gökyüzüne gözlerini korkusuzca kaldırabildiğin, içinin temiz olduğuna inandığın sürece mutluluk yitirilmiş değildir.
bir gün ağzından bal, ertesi gün de zehir saçmak bana göre iş değil.
Hiç kimse iç dünyama hâlâ savaşın hükmettiğini bilmemeli. Arzularım ve aklım arasındaki savaş…
Ne zaman bu karmakarışik düşüncelerden kurtulacağım? Ne zaman yine içimde huzur ve barış olacak?
Ben, bana tapan birilerini değil, dost olacakları istiyorum. Hayranlığın kaypakça tebessümlerime değil, davranışıma ve karakterime yönelik olmasını istiyorum. Eminim, çevremdeki halka o zaman epey küçülür. Eğer geriye sadece birkaç dürüst insan kalırsa bunun bana ne zararı dokunur?
Bu genç adamın bakışları ne kadar sıcak! Sanırım ona âşık olmam yakındır!
Eğer, yaşamının geri kalan kısmında yanında biri olacağını biliyorsan, seni anlayacağını ve onu hiç kimseyle paylaşman gerekmeyeceğini görüyorsan; o zaman evli olup olmaman, çocuğunun olup olmaması ya da namusunun gidip gitmemesi hiç önemli değil.
Sevgi… Sevgi nedir? Sanıyorum ki sevgi, sözcüklere sığmayan tek şey. Sevgi, birini anlamak, onun varlığından mutlu olmak. Mutlulukları, mutsuzlukları onunla paylaşmak…
Ama nasıl ve ne zaman kavuşacağız?
Eğer yalnız ve mutsuzsan, o zaman güzel havalarda çatıdan gökyüzünü seyretmeyi dene. Korkusuz gökyüzünü seyrettiğinde, içinin temizliğinden emin olacak ve tekrar mutlu olacağına inanacaksın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir