Niall Ferguson kitaplarından The Ascent of Money kitap alıntıları sizlerle…
The Ascent of Money Kitap Alıntıları
Marx’ın daha sonra Kapital’de göstermeye çalıştığı gibi para, dürüst çalışmayla elde edilmiş artığın kapitalist sınıfın doymak bilmez birikim arzusunu tatmin etmek için ele geçirilip “somutlaştırılması” sonucu metalaştırılan emektir. Bu gibi görüşler kolay değişmez. 1970 gibi yakın zamanlarda bile Avrupa Komünistleri parasız bir dünyaya özlem duyuyorlardı. Fakat hiçbir komünist devlet -Kuzey Kore bile- parayı ortadan kaldırmayı uygulanabilir bulmamıştır.
Finansal küreselleşme, üç yüzyıli aşan ayrışmadan sonra dünyanın artık zengin gelişmiş ülkeler ve yoksul az gelişmiş ülkeler olarak bölünemeyeceği anlamına gelir. Finansal piyasalar daha da entegre hale geldikçe yaşadığı yerden bağımsız olarak, finansal bilgiye sahip olanlar daha büyük fırsatlar yakalarken, finansal bilgisi olmayanların aşağı doğru sürüklenme riski artıyor. Dünyada gelir dağılımı kesinlikle eşit değil çünku sermayenin sağladığı kazanç, vasıfsız ya da yarı kalifiye işgücünün sağladığı getiriye göre daha fazla arttı. “Biliyor olmanın” ödülü hiçbir zaman bu kadar büyük, finansal bilgisizliğin cezası ise hiç bu kadar sert olmamıştı.
Mutlu olabiliyorsan ol çünkü yarın ne olacağını bilemezsin
Para dünyayı döndürmese de şaşırtıcı miktarda insanı, mal ve hizmeti dünyanın etrafında dönüp dolaştırıyor.
makro iktisatcilar son bes durgunluktan dokuzunu tahmin etmislerdi
“Yoksul ülkeler demokrasinin tesisi konusunda başarılı olamazlar çünkü menfaat sahibi seçmenlerden yoksunlardır.Mülkiyet hakları nihayetinde demokrasiyi getirecektir.”diyor soto “çünkü piyasa odaklı bir mülkiyet sisteminin demokratik bir sistem olmadan ayakta tutamassınız. Yatırımcıların kendini güvende hissedeceği yegane ortam budur.
Avcı toplayıcılar takas yapmaz, yağmalarlar. Buldukları gıdayı, buldukları anda tükettiklerinden tasarruf da yapmazlar. Bu yüzden de paraya ihtiyaçları yoktur.
Modern olasılık teorisinin doğuşundan önce sigortacılar birer kumarbazdı, şimdi ise kumarhane oldular.
Para karşınızdaki onun için ne vermeyi kabul ediyorsa, o kadar değerlidir. Bolluğu bir toplumu daha zengin hale getirmez ama parayı basma yetkisini tekelinde bulunduran yönetimi zenginleştirebilir. Diğer değişkenler sabit kalmak üzere paranın artması sadece fiyatları arttırır.
Finansal belirsizliğin üç temel nedeni vardır:
i.) Geleceğe dair birçok şeyin hesaplanabilir risklerin değil belirsizliklerin alanına girmesidir.
ii.) İnsan psikolojisini iyi bilenler kalabalıklarından akıl kadar çılgınlığın da beklenmesi gerektiğini bilirler.
iii.) Finansal piyasalarda ‘uyum gösteren ayakta kalır’ ilkesi devreye girer. Kendini çoğaltma ve kendini devam ettirme konusunda gelişmiş ‘bencil gen’e sahip kurumlar üreyecek ve var olmaya devam edecektir.”
i.) Geleceğe dair birçok şeyin hesaplanabilir risklerin değil belirsizliklerin alanına girmesidir.
ii.) İnsan psikolojisini iyi bilenler kalabalıklarından akıl kadar çılgınlığın da beklenmesi gerektiğini bilirler.
iii.) Finansal piyasalarda ‘uyum gösteren ayakta kalır’ ilkesi devreye girer. Kendini çoğaltma ve kendini devam ettirme konusunda gelişmiş ‘bencil gen’e sahip kurumlar üreyecek ve var olmaya devam edecektir.”
Yeni Dünya’yı fethedenlerin anlayamadıkları şey paranın bir inanç meselesi olduğuydu. Para metal parçası değildir. Güvenin, inancın yazılmış halidir. Gümüş, kil, kağıt ya da likit kristal ekran, neye yazılmış olduğu pek de önemli değildir. Her şey para olarak kullanılabilir. Ve görünen o ki bu elektronik çağda ‘hiçbir şey’ de para yerine geçebilir.”
2007 yazında Batı dünyasını vuran kriz, finansal tarihin kalıcı gerçeklerinden birini tam zamanında hatırlatmış oldu. Er ya da geç her balon patlar. Er ya da geç fiyatların düşeceği beklentisine sahip satıcıların sayısı, fiyatların yükseleceğini düşünen alıcılarınkini geçer. Er ya da geç hırs yerini korkuya bırakır.”
para, aile içi bağlar da dahil insanlar arası tüm ilişkilerin yerine para bağını koyan kapitalist bir sömürü aracıdır.
Artık refah devleti insanların modern yaşamda önceden kestirilemeyen tüm olaylara karşı güvence altına alacaktı. Eğer hasta olarak doğmuşlarsa devlet ödeme yapacaktı. Eğer iş bulamamışlarsa devlet ödeme yapacaktı. Eğer çalışamayacak kadar hastalarsa ödeme yapacaktı. Emekli olduklarında ödeme yapacaktı. Ve sonunda öldüklerinde devlet ölen kişinin bakmakla yükümlü olduklarına ödeme yapacaktı.
Avcı toplayıcılar takas yapmaz, yağmalarlar. Buldukları gıdayı, buldukları anda tükettiklerinden tasarruf da yapmazlar. Bu yüzden de paraya ihtiyaçları yoktur.