İçeriğe geç

The 5th Wave Kitap Alıntıları – Rick Yancey

Rick Yancey kitaplarından The 5th Wave kitap alıntıları sizlerle…

The 5th Wave Kitap Alıntıları

Hayatta kalan son insansam -ki muhtemelen de öyleydim- mahvolmuştum. Ama eğer öyleysem, türümün sonuncusuysam, insanlık tarihinin son sayfasıysam, hikayenin böyle bitmesine hayatta izin vermeyecektim.
Gerçeklerin sizi özgür kıldığına dair eski bir deyiş vardır. Buna sakın kanmayın. Bazen gerçeklik sizi bir hapishane hücresine tıkar ve kapısını kapayıp sizi içeri sürgüler.
Birileri zamanında, kendini herhangi bir şeye inanmaya zorlayamazsın, demişti. Bu yüzden tüm şüphelerinizi küçük bir kutuya koyup derinlere gömersiniz, sonra da onu nereye gömdüğünüzü unutmaya çalışırsınız.
Bizi öldürmeye gelmişlerdi.
Hepimizi.
Umutsuz ve aptalca bir şey yapmak istiyorsun. Hatta bu bir intihar. Ancak sevgi, onların karşı koyamayacağı bir silahtır. Nasıl düşündüğünü biliyor olabilirler fakat nasıl hissettiğini bilemezler.
Seni bulmadan önce, bu hayatta dayanabilmenin tek yolunun yaşamak için bir şeylere tutunmak olduğunu sanıyordum. Yanılmışım. Meğerse uğrunda ölmeyi göze alabileceğim bir şeyi bulmam gerekiyormuş.
“Umutsuz ve aptalca bir şey yapmak istiyorsun. Hatta bu bir intihar. Ancak sevgi, onların karşı koyamayacağı bir silahtır. Nasıl düşündüğünü biliyor olabilirler fakat nasıl hissettiğini bilemezler.”
Milyarlarca yıldızla süslenmiş bir gökyüzünün altındaydık. Yıldızların bizim ne kadar küçük olduğumuzu söylemeleri hiç umrumda değildi. En küçük, en zayıf en değersizimizin bile önemi vardı.
Belki de umut bizim gizli silahımızdır.
Gerçeklerin sizi özgür kıldığına dair eski bir deyiş vardır. Buna sakın kanmayın. Bazen gerçeklik sizi bir hapishane hücresine tıkar ve kapısını kapayıp sizi içeri sürgüler.
Ötekiler işte bize bunu yapmıştı. Güven olmazsa savaşmak için bir araya gelemezsiniz. Ve güven diye bir şey olmazsa umut da olmaz.
Dünya’dan insanları nasıl temizlersiniz? İnsanları, insanlıklarından arındırarak.
Tanrı, donatılmış olanları çağırmaz, evlat. Tanrı çağırdığı inananları armağanlarla donatır.
Planlarındaki kusur bu işte. Çünkü eğer bir defada hepimizi öldüremezsen, sağ kalanlar zayıflar olmayacaktır. Güçlü olanlar yalnızca güçlü olanlar hayatta kalır. Bükülen fakat kırılmayanlar
“Bazı şeyler için söz vermene gerek yoktur. Onları sadece yaparsın, o kadar.”
Bana bakıp telkin edercesine gülümseyerek, ”Her şey yoluna girecek, ” dedi. Çünkü bunlar hem onun söylemek istediği hem de benim duymak istediğim sözlerdi. Perde kapanırken işte böyle yaparsınız; dinleyicilerinize duymak istedikleri şeyleri söylersiniz.
Bu kulağa delice geliyor. Ben deli miyim? Aklımı mı yitirdim? Bir insana ancak etrafta normal birisi varsa deli diyebilirsiniz. Tıpkı iyi ve kötü gibi. Eğer her şey iyi olursa hiçbir şey iyi olmaz.

Vay canına. Şey bu da kulağa delice geliyor.

Deli: Normalin yeni anlamı.

Bir varız, bir yokuz; mesele ne kadar burada olduğumuz değil, o süre içinde ne yaptığımızdır
Sadece bir kişinin artık öneminin olmadığını düşündüğümüz an insanlığın öldüğü an demektir.
Gerçekten hiçbir olay önemsiz değildir. Her hamle mühimdir. İşin ustalığı her seferinde bu olayların önemini kavrayabilmektir.
Bir kişinin ölümü trajedidir, bir milyon kişininki ise istatistiktir.
Ben Parish artık sizlere ömürdü.

Onu hiç özlemiyordum. O tam bir ödlek, hanım evladı ve yavyaktı. Zombi öyle biri değildi.

Zombi, Ben’in olamadig her şeydi. Zombi sert ve bir tag kadar soğuk biriydi.

“Tanrı, donatılmış olanları yanına çağırmaz evlat. Tanrı çağırdığı inananları armağanlarla donatır.”
Hepimiz zaten ölecektik. Fakat en azından son nefesimizi boyun eğmemiş olarak verecektik.
Onun kalbini kırmak benim işim değildi; bu zamanın göreviydi.
zaferin yolu, düşmanın nasıl düşündüğünü anlamaktan geçer.
Bazı şeyleri asla geride bırakamıyordunuz. Onlar geçmişe ait değil, sizin bir parçanızdı.
Gülümsemeyle bir derdin mi var senin?
Kaybettiğim ilk şey oydu.
Dünyada verilen milyarlarca söz tutulmamışken, bir başka söze inanmamız mümkün müydü?
Yalnızlık her zaman daha iyi. Hâlâ hayatta olmanın sebebi bu.
Gerçeklerin sizi özgür kıldığına dair eski bir deyiş vardır. Buna sakın kanmayın. Bazen gerçeklik sizi bir hapishane hücresine tıkar ve kapısını kapayıp sizi içeri sürgüler.
Stalin’in bir sözü vardır, dedi. Tek bir kişinin ölümü trajedidir; bir milyon insanınkiyse istatistiktir.
Başarısızlık değil, amaçsızlık suçtur.
Babam gibi adamların sorunları neydi? Otorite sahibi birileri ortaya çıkınca hemen akıllarını bir kenara bırakıveriyorlardı.
Yine de her zaman inandığınız şeylere inanmaya, her zaman düşündüğünüz şeyleri düşünmeye, her zaman beklediğiniz şeyleri beklemeye meylediyordunuz.
Geleceğe ve yarının bugünden daha iyi olabileceği umuduna tutunması gerekiyordu.
Neden hayatta olduğumuzu anlamıyorduk, ayrıca hayatta olmak isteyip istemediğimizden de pek emin değildik.
Düşün.
Biz bunun için yaratılmıştık. Bizi bu noktaya getiren, düşünmekti.
Dünyadan insanları nasıl temizlersiniz?
İnsanları, insanlıklarından arındırarak.
Bu tıpkı idam mangası önünde duran bir adamın kurşunlardan nefret etmesine benziyordu.
Biraz zaman geçtikten sonra bu sessizlik dayanamadığım bir şeye dönüşmüştü. Ciğerlerim patlayana kadar haykırmak istiyordum.
Ben ne kaçıyordum ne de saklanıyordum, ben yüzleşiyordum.
Çünkü eğer son kalan bensem, insanlığın ta kendisiydim.
Ve eğer bu insanlığın son savaşıysa, onun savaş meydanı da bizzat bendim.
Bizi toplamışlardı. İçimizi boşlatmışlardı. Bizi nefret, kurnazlık ve intikam ruhuyla doldurmuşlardı.
Böylelikle içimizden geriye kim kaldıysa öldürebilmemiz için, bizi tekrar dışarı salabileceklerdi.
Şah ve mat.
Flamalarda İnsanlık Biziz yazıyordu. Yanlıştı. Biz insanlığın soğuk yansımaları, titrek gölgeleri ve uzaktan gelen yankılarıydık sadece.
Sana ölümü sevmeyi öğreteceğim. Senin için kederden, pişmanlıktan, kendine acımaktan arındıracağım ve yerini nefret, kurnazlık ve intikam ruhuyla dolduracağım. Son direnişimi burada yapacağım, Benjamin Thomas Parish. Ve sende benim savaş meydanım olacaksın.
Dünya artık sıfırı tüketmişti.
Ve eğer bu durum size koyuyorsa, ölmeyi bekleyen bir bedenden başka bir şey değildiniz.
Kendini umudun ellerine terk etmişti, sizi bitiren de budur işte. Ölmeden ölürsünüz. Son nefesinizi vermeden çok önce
O benim içimde, ben de onun içindeydim. Birlikte sonsuz bir boşlukta dolanıyorduk. Onun bittiği ve benim başladığım hiçbir nokta yoktu.
BİR SİLAHININ OLMASI LAZIM DOSTUM,
“Başarısızlık değil, amaçsızlık suçtur.”
“ Korku diye kulağıma fısıldadı, sanki benimle bir sırrını paylaşıyor gibiydi. Antilop yem olmaktan, aslansa açlıktan ölmekten korkar. Korku onları bir araya getiren zincirdir.”
“ Eğer uzaylılar bizi ziyaret ederse, sonuçlarının Kolomb’un Amerika’ya ilk ayak bastığındaki gibi olacağını düşünüyorum ki bu, Amerikan yerlileri için hiç de iyi olmamıştı.”
“Dünyadan insanları nasıl temizlersiniz? İnsanları, insanlıklarından arındırarak.”
“Bir insana ancak etrafta normal birisi varsa deli diyebilirsiniz. Tıpkı iyi ve kötü gibi. Eğer her şey iyi olursa hiçbir şey iyi olmaz.”
“ Zaferin yolu düşmanın nasıl düşündüğünü anlamaktan geçer.”
“Onlar benim ne düşündüğümü umursamıyorlardı Onlar benim düşünmemi istemiyorlardı.”
“ Çünkü verilen sözler önemliydi. Artık onlar her şeyden çok değerliydi.”
“Belki de umut bizim gizli silahımızdır.”
“Çünkü hepimiz zaten ölecektik. Fakat en azından son nefesimizi boyun eğmemiş olarak verecektik.”
Stalin’in bir sözü vardır, dedi. Tek bir kişinin ölümü trajedidir; bir milyon insanınkiyse istatistiktir.
Bir insana ancak etrafta normal birisi varsa deli diyebilirsiniz. Tıpkı iyi ve kötü gibi. Eğer her şey iyi olursa hiçbir şey iyi olmaz..
Elinizdeki seçenekler tükendiğinde yapacağınız en iyi şey hiç bir şey yapmamaktır. Ölü taklidi yapacaktım.
‘Ben deli miyim? Aklımı mı yitirdim ? Bir insan ancak etrafta normal birisi varsa deli diyebilirsiniz. Tıpkı iyi ve kötü gibi
Eğer her şey iyi olursa hirbir şey iyi olmaz
Bizi öldürmeyen şey bizi keskinleştirir. Sertleştirir. Bizi terbiye eder.
Bir gün var oluruz, ertesi günse yok oluruz,mesele ne kadar burada olduğumuz değil, o süre içinde ne yaptığımızdır.
Zalimlik bir kişilik özelliği değildi. Zalimlik bir alışkanlıktı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir