İçeriğe geç

Tereza Raken  Kitap Alıntıları – Emile Zola

Emile Zola kitaplarından Tereza Raken  kitap alıntıları sizlerle…

Tereza Raken  Kitap Alıntıları

&“&”

Artık yüreğinde onun hiçbir yeri yoktu.
Üzerimden ayrılmayan bu gözler acaba benden ne istiyor?
Artık düşünmemek için ölmeyi isterdi.
Bütün hayatı mahvolmuştu,bütün sevgileri,bütün iyilikleri,bütün fedakârlıkları birdenbire ayaklar altına düşmüş,sürünüyordu.
Fakat işte her şey işitdikten,her şeyi öğrendikten sonra bütün acısını içinde saklayarak sessiz ve hareketsiz kalmaya mecburdu.
Ben onun gözlerinin içini kitap okur gibi okurum…
Sabırla beklemekten başka yapacak şey yok.
Hepimiz öleceğiz…
…elini kolunu sallaya sallaya gezen katiller var…
O, tərki-dünya həyat tərzi keçirir, həyəcan bilmədən,sevinc hissi keçirmədən yaşayır, xoşbəxtliyini sakitlik və təmkinlə təmin edirdi.
Yaptığı kötülüğü bilerek yapıyordu.
Sen,beni benim seni sevdiğim kadar sevemezsin.
Şimdi artık ölmekten başka yapacak bir şey yoktu. Sevgiyi inkâr etmek, dostluğu,fedakarlığı inkâr etmek ve ölmek. Hayatta cinayet ve şehvetten başka bir şey yoktu.
Kitapların onu öldüreceğini sanıyordu. Camille böylece cahil kaldı cahilliği de zayıflığına yeni bir zayıflık kattı…
Ben onun gözlerinin içini kitap gibi okurum…"
Bağırıp çırpınsalar da onların feryatlarını duyan olmaz, basıp üzerlerinden geçerlerdi.
“Bir dramın, okuru gırtlağından yakaladığını unutmayınız. Seyirci öfkelenir ama unutmaz. Ona kâbuslar gördürecek, hiç olmazsa hafızasında yer edecek aşırı kitaplar sunmak gerekir.”
Dünyada biricik acı, sevildiğini sanmamaktır…
Kitap okumak önünde daha önce bilmediği hayali ufuklar açtı.Daha önce yalnızca kanıyla, teniyle sevmiş, şimdiyse beyniyle sevmeye başlamıştı."
Kadın kalbini hiç bilmiyorsun."
Suçumuz çok büyük. Biraz rahatlık istiyorsak tövbe etmemiz gerek."
Bağırıp çırpınsalar da onların feryatlarını duyan olmaz, basıp üzerlerinden geçerlerdi.
Ben onun gözlerinin içini kitap okur gibi okurum."
Azap, yalnız ama yalnız maddi idi.
Çiçekler solmaya başladı, ağır kokuları yoğun havayı bozuyordu."
Düşüncelerini ezecek kurşun gibi ağır bir uyku istiyordu.
Elini kolunu sallaya sallaya gezen katiller var..
…böyle ne kadar cinayetler meçhul kalıyor!. Ne kadar katiller adaletin pençesinden kurtuluyor."
Ne tatlı! Ne güzel hayat!..
İnsan bazen ölüverir, dedi. Yalnız, arkada kalanlar için bu tehlikelidir."
Yaptıgı kötülüğü bilerek yapıyordu.
Bütün bu insanların gözleri kör: Çünkü sevmiyorlar.
Beni ne kadar kötü ettiklerine inanamazsın. Beni ikiyüzlü, yalancı bir insan haline getirdiler. Kendi bayağı ılımlılıkları içinde beni boğdular; anlamıyorum nasıl oluyor da hala damarlarımda kan dolaşıyor…
Sen, beni benim seni sevdiğim kadar sevemezsin."
“Həyat – içindəki səhifələri dəyişmək mümkün olmayan kitabdır!”
Axı, adətən adamın istedadı olmursa, sonradan onu qazana bilmir.
Gelecek umutsuz olunca, insana bugünkü hayatı da zehir olur.
Kendi ıstırap payını ödemiş olduğunu düşünüyordu. Aldanıyormuş meğer.
İnsan her şeyin iç yüzünü bilemiyor ki… Ne çok cinayet bilinmeden kalıyor! Ne çok katil, insanların cezasından kurtuluyor!
Bedenleri ve kalpleri çoktan ölmüştü.
Oğlunu liseye yazdırmasını söyledikleri zaman Bayan Raquin korkuyla titredi; kendisinden uzakta olursa oğlu ölür sanıyordu. Ona göre, kitaplar öldürürdü sevgili evladını. Camille böylece bilgisiz kaldı, bu hali de zayıflığına yeni bir zayıflık ekledi.
Thérése hayatın, gözlerinin önünden dümdüz akıp gidişine umursamazca bakıyordu.
Burada resim yaptığın günleri hatırlarsın. Yanından ayrılamıyordum bir türlü, kendimden geçerek kokunu içiyordum susamışcasına. Senden öpücük dilenir gibi gördüğümü anlamıştım, bu düşkünlüğümden utanıyordum. Dokunsan yere düşeceğim gibi geliyordu. Zaafımı yenemedim, soğuktan çenem titreyerek, beni kollarının arasına alıp ısıtmanı bekliyordum…"
Laurent aldanmamıştı: Genç kadının sevgilisi, kocasının arkadaşı, annesinin de şımarık çocuğu olmuştu. Hiçbir zaman isteklerini bunca iştahla yerine getirmiş değildi. Raquin ailesinin tattırdığı engin hazlara gömülü halde yaşıyordu.
Ne güzel aldatıyordu bu ahmakları, ne de büyük keyif alıyordu bundan!
Yüzünde sürekli o donuk ifadeyle otururken, içinden kocasıyla, halasıyla eğleniyordu.
Kendi kendine, Birkaç saat önce, şu yandaki odada, yarı giyinik, saçlarım darmadağın, Laurent’ın göğsüne yaslanıyordum." diyordu.
İhtirası onu ne kadar kamçılarsa kamçılasın, yine de önlemi elden bırakmıyordu. Kendini riske atamayacak kadar kadar korkak, aynı derecede şehvete düşkündü. Huzur içinde, mutlu yaşamak için öldürecekti.
Bu görüntü eğlendiriyordu onu… Hele çıplak boyunlarını ortaya sererek yatan kadınlar olursa. Bu kan lekeleriyle kaplı, yer yer delik çıplak kadın bedenlerine ilgi duyuyor, durup bunlara uzun uzun bakıyordu.
Bekleyiş içinde, neredeyse birbirinden nefret ederek bir yıl geçirdikten sonra, şimdi ikisi de genç isteklerinin pençesinde kıvranmaya başlamışlardı.
Birbirlerinin karşısında titredikçe, dibine yuvarlanmak üzere oldukları uçurumun korkusunu seziyorlardı. Yine aynı korkudur ki onları mutluluk düşleri içinde yaşatıyor, evlerinin önüne geçilmez olayların bir sonucu olduğuna inandırıyordu onları.
Ressam, divanda geriye kaykılarak bakarken, resimler ona yavaş yavaş canlanır gibi geldi. Beş Camille vardı karşısında; kendi parmaklarıyla çok güçlü bir şekilde resmettiği beş Camille, görülmemiş bir tuhaflıkla her cinse, her yaşa bürünmüş beş Camille.
Şimdi tek bir düşünce, ağır bir değirmen taşı gibi beynini ezip öğütüyordu. İçinden sürekli tekrarlıyordu.
Demek oğlumu bu çocuklarım öldürmüş."
Her gün bu ana, oğlunun öldürülüşünün hikayesini dinliyordu. Bu hikaye her geçen gün daha korkunç, daha katlanılmaz oluyordu.
Böyle köpürüp bağrışır birbirlerini suçlarken, felçli kadın onları hiç gözlerini ayırmadan izliyordu. Laurent o koca elini Thérése’in başının üstüne kaldırdığında, Bayan Rapuin’in gözlerinden derin bir mutluluk parıltısı geçiyordu.
Yarım ağızla dua ederek, kibirsizce af dileme durumuna girerek Tanrı’yı aldatacağını sanan yobazlar gibi, Thérése de bağrını dövüyor, pişmanlığını anlatan sözler söylüyordu.
Onu bir kardeş gibi seviyordum, benim velinimetimin oğluydu. Zayıf bünyeli bir insanın olanca incelikleri vardı onda. Kibar, iyi yürekli, herkese yardım etmek isteyen bir insandı… İşte böyle bir insanı merhametsizce öldürdük. Aman Tanrım! Aman Tanrım!
Ölümü istemenin ödlekçe bir şey olduğunu, yaşayıp bu acıklı maceranın sonunu görmesi gerektiğini düşünmeye başlamıştı. İşte, ancak o zaman Camille’e mezarında: İntikamın alındı" diyebilirdi.
Dərindən sevən ürəklər həssas olur.
“Sen beni, benim seni sevdiğim gibi sevemezsin.”…!
Kitap okumak önünde daha önce bilmediği hayali ufuklar açtı.daha önce yalnızca kanıyla, teniyle sevmiş, şimdiyse beyniyle sevmeye başlamıştı.
Günümüzde okuduğu bir kitabı anlayıp değerlendirebilecek kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Bütün bu insanların gözleri kör: Çünkü sevmiyorlar.
Əgər insan təhlükəyə doğru cəsarətlə gedərsə, o zaman öz hərəkətindən qorxmur;
Sıcak battaniyeler içinde büyümüş bu zavallı beden Şimdi soğuk taşın üstünde donuyordu.
Bütün insanların gözleri kör. Çünkü sevemiyorlar."
Gelecek umutsuzsa, şimdiki zaman iğrenç bir acıklığa bürünüyordu.
Kitap okumak önünde daha önce bilmediği hayali ufuklar açtı; daha önce yalnızca kanıyla, teniyle sevmiş, şimdiyse beyniyle sevmeye başlamıştı.
Zinanın coşkunluğuyla cinayeti hayal etmeye başladı.
gözleri, geçmişin hikayesini anlatmaya devam ediyordu
bu birlik, bu birbirinde eriyiş, büyük bir sinir buhranı içinde birbirlerine yaklaşan insanlarda rastlanan hem ruhla, hem bedenle ilgili bir olaydı.
bir uykudan uyanıyor gibiydi, içinde taptaze ihtiraslar şahlanıyordu
Çatıdaki pencereden gördüğü mavi gök parçasından, yıldızlardan bir cinayet planı kurmak için akıl danışır gibiydi.
Böyle, bir solukluk canı olan insanlar kolay kolay ölmezler…"
…benim seni sevdiğim gibi sevemezsin sen beni."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir