İçeriğe geç

Temize Havale Kitap Alıntıları – Juli Zeh

Juli Zeh kitaplarından Temize Havale kitap alıntıları sizlerle…

Temize Havale Kitap Alıntıları

Juli Zeh kitaplarından Temize Havale kitap alıntıları sizlerle

Temize Havale Kitap Alıntıları

Dünyamızın girişindeki Dikkat! Hayat Öldürür! tabelasını kaldıran o salaklara güvenimi geri çekiyorum.
Talep ettiğim tek hak kişisel gerçekliğimi yaşamak hakkımdır Kafamın içinde özgürlük var İnsan yanıp yanıp sönmeli. Öznel nesnel. Uyum, direniş. Açık, kapalı. Özgür insanın arızalı bir lambadan farkı yoktur.
Bazen uzun uzun düşünüp taşınmalardan çıka çıka bir sonbahar çıkar.
Değişen bir şey yok. Asla bir şey değişmez. Ha bu sistem, ha diğeri, hepsi aynı. Ortaçağ bir dönem değil. Ortaçağ insan doğasının adı.
Bir devlet, insanların hayat ve mutluluk konusundaki doğal çabalarına hizmet etmelidir. Egemenlik başka türlü meşru kılınamaz. Kişisel yararla kamu yararının örtüşmesini sağlamak gerekir.
Ama talep ettiğim tek hak kişisel gerçekliğimi yaşama hakkımdır.
İnsan yanıp yanıp sönmeli. Öznel, nesnel. Öznel, nesnel. Uyum, direniş. Açık, kapalı. Özgür insanın arızalı bir lambadan farkı yoktur.
Bazen birisi öyle haklı çıkar ki, haklılığı her tür cevabı gereksiz kılar. Bir yandan-öte yandanın sonsuz devridaimini kesintiye uğratır. Neredeyse cennetten gelme bir huzur çöker.
İnsanca çabanın etkisizliğine bir de denemenin gülünçlüğünü ekleyelim.
Henüz kimse omuz silktiği için ölmedi. Oysa kahramanlık ve FİKİRLER ve fedakarlık yüzünden dünya sayısız kereler yok olup gitti.
Başın, düşünceler sürekli daire çizerek koşuşturup dursun diye yuvarlak.
İnsan sadece anıların güzel bir ambalajıdır.
Hukuk herkesin katılmak zorunda olduğu bir oyun.
Kumanda merkezi vücuda emir verebilir, ama kendine veremez. Kafa, kafaya düşünmesini yasaklayamaz.
Aslında neden söz ettiğimi anlayacak kadar akıllısın, bu da senin lanetin Mia Holl!
Nehri şuncacık da olsa değiştirmeyi beceremeden durmaksızın akıp giden suya bir süre bakmışlardı.
Ona göre konuşmak, susmak, balık tutmak da dua etmekti.
Sabahın ilk ışıkları dışarıda gökyüzünün doygun gece karanlığını sulandırıyor. Dünün yarına dönüştüğü ve bir anlığına bugünün var olmadığı andır. Bütün uykusu kaçanların korktuğu o an.
Bakışımı kendi içime yöneltip içeride bir şeyler kıpırdıyor mu, kişiliğimin varlığını açığa vuran hafif bir çatırtı veya fısıltı var mı diye kulak kabarttığımda, hiçbir şey duyamıyorum. Tekrarlana tekrarlana anlamını yitiren bir kelimeyim.
Yanınızda bir süpürge de mi getirdiniz? Umutsuzluğu silip süpürmek için?
Akıl da bir yanılsamadır, İnsanın duygularının toplamını içine soktuğu bir kostümden başka bir şey değildir.
Yirminci yüzyılın kokusu sarmış etrafı.
Tanrıya inanıyor musunuz, Bayan Holl?
Ne ben ona inanıyorum, ne de o bana. Karşılıklı bir durum bu.
Kurallar, önlemler, işlemler, diyor Mia, inançlarını, bilimsel görüşlerini, bütün hakikatlerini birkaç on yılda bir değiştiren insanlar tarafından tasarlandıysa nasıl hatasız olabilir?
Yüzünüz, diyor Mia dalgın dalgın, sanırım bir tür yafta. Her fikre yapıştırılabilir.
İnsanın beynine zımba gibi kazınan cümleler vardır, öyle ki yakanı onlardan kurtarıp da düşünemez hale gelirsin.
İnsan hayattaki yerini kendisi seçemez. İnsan sadece tahtaları yanında getirir. İnsanın günlerini geçirdiği binayı başkaları çatar.
Başın, düşünceler sürekli daire çizerek koşuşturup dursun diye yuvarlak.
Ciddiyet eğlenceye verilen addır.
Ha bu sistem, ha diğeri, hepsi aynı.
Ortaçağ bir dönem değil:
Ortaçağ insan doğasının adı.
~Sana değil tezahürüne aşık olmuştum~
Dikkat!
Hayat öldürür!
İnsanlığın en büyük laneti hayatının en mutlu anlarını, daima bu anlar geçip gittikten sonra anlamasıdır.
İnsanlığın en büyük laneti, hayatının en mutlu anlarını, daima bu anlar geçip gittikten sonra anlamasıdır.
İnsan yanıp yanıp sönmeli. Öznel, nesnel. Uyum, direniş. Açık, kapalı. Özgür insanın arızalı lambadan farkı yoktur.
İnsan yanıp yanıp sönmeli. Öznel,nesnel. Uyum,direniş. Açık,kapalı. Özgür insanın arızalı lambadan farkı yoktur.
İnsanlığın en büyük laneti, hayatının en mutlu anlarını, daima bu anlar geçip gittikten sonra anlamasıdır.
İnsanlardan oluşan ama yine de insandan korkmaya dayanan topluma güvenimi geri çekiyorum. Beden uğruna ruha ihanet eden uygarlığa güvenimi geri çekiyorum.
Demek insan kendisi için yaşar, ama başkaları için ölür.
İnsanlığın en büyük laneti hayatının en mutlu anlarını, daima bu anlar geçip gittikten sonra anlamasıdır.
Doğru sürülen bir hayat dört bölüme ayrılır. İlk yirmi yıl düşünen, sonraki yirmi yıl da konuşan insanız. Üçüncü aşamada eylemlerde bulunur ve son aşamada tekrar düşünmeye döneriz.
Dizlerin tek sandalyem olsun. Sırtın masam. Gözlerin pencerem. Ağzın su içtiğim bardak. Kalbin yemeğim, nabzın saatim, yaşamın zamanım olsun. Soluğun havam. Yüzün gece üzerime eğildiğinde ayım olsun, gündüz bana gülümsediğinde güneşim. Sesin tek gürültüm olsun. Nabzın saatim, yaşamın zamanım. Ölümün ölümüm olsun.
Değişen bir şey yok. Asla bir şey değişmez. Ha bu sistem, ha diğeri, hepsi aynı. Ortaçağ bir dönem değil. Ortaçağ insan doğasının adı.
İnsanlığın zayıflığı her zaman masumiyetle özdeşleştirme eğiliminde olması ilginç, değil mi?
Yalnız ruhlar beraberliğin cezbedici kokusunu aldıklarında devasa bir güç doğar.
İnsanlardan oluşan, ama yine de insandan korkmaya dayanan topluma güvenimi geri çekiyorum. Beden uğruna ruha ihanet eden uygarlığa güvenimi geri çekiyorum . İyi ile kötü paradoksuyla yüz yüze gelemeyecek kadar tembel olup sadece ‘işliyor’ veya işlemiyor ilkesine tutunan ahlaka güvenimi geri çekiyorum . Bir insanın sözleri yerine DNA’sına inanmayı tercih eden YÖNTEM’e güvenimi geri çekiyorum .. Özgür iradenin olmadığını iddia eden bilimlere güvenimi geri çekiyorum.
Öyle ya da böyle masumları etkilemeyen bir süreç gösterebilir misiniz bana?
Var olanla yetinmeyi bilmemek, her çağda en az bir kere olmak üzere yüz binlerce, hatta milyonlarca insanın hayatına mal olur.
Talep ettiğim tek hak kişisel gerçekliğimi yaşama hakkıdır.
Karanlıktan geliyor, karanlığa gidiyoruz. Arada deneyimler vardır. Ama başlangıçla son, doğumla ölüm yaşanmaz. Öznel bir kişiliği yoktur onların, tümüyle nesnelliğin alanına girerler.
İnsanlığın en büyük laneti hayatının en mutlu anlarını, daima bu anlar geçip gittikten sonra anlamasıdır.
Bazen birisi öyle haklı çıkar ki, haklılığı her tür cevabı gereksiz kılar. Bir yandan- öte yandanın sonsuz devridaimini kesintiye uğratır.
Şüpheli durumlarda zeki insanlar hakikati geçerliliğine göre değil, yararlılığına göre yorumlar.
Sağduyu, birinin haklı çıkmak isteyip de nedenini açıklayamamasıdır!
Doğabilimsel bilgi önce tanrısal dünya görüşünü yıkıp olayların odağına insanı yerleştirdi. Ardından da insanı, cevapları sunmaksızın, salt gülünç bir durumda bırakıverdi.
İyi bir vatandaş sürüyle birlikte yürüyen koyun değildir. İyi bir vatandaş krizler ve kuşkular yaşar, ardından da ortak davayı daha da çok savunur.
Son cümle neydi? Hayat, insanın ret de edebileceği bir tekliftir
Insanlığın en büyük laneti, hayatının en mutlu anlarını, daima bu anlar geçip gittikten sonra anlamalarıdır.
İnsanlığın en büyük laneti, hayatının en mutlu anlarını, daima bu anlar geçip gittikten sonra anlamasıdır.
İnsan yanıp yanıp sönmeli. Öznel, nesnel. Uyum, direniş. Açık, kapalı. Özgür insanın arızalı lambadan farkı yoktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir