Hasan Basri Çantay kitaplarından Tefsirli Kur’an Meali (3 Cilt Takım) kitap alıntıları sizlerle…
Tefsirli Kur’an Meali (3 Cilt Takım) Kitap Alıntıları
&“&”
Bu ayette belirtilen kelimeler hakkında çeşitli açıklamalar mevcuttur.
Suyuti’nin ed-Dürru’l-Mensur isimli eserinde bu husuta nakledilen şudur: &”İbni Abbas’tan rivayet edilmiştir. Allah’ın İbrahim’i imtihan ettiği ve onun da yerine getirdiği yükümlülükler şunlardır. Kavminden ayrılması emrolunduğunda Allah için vatanını terk etmesi, Allah hakkında Nemrut ile mücadelesi, kendisini yakmak için ateşe atmalarına sabretmesi ve oğlu İsmail’i kesmekle imtihan edilmesi (Safverü’t-Tefasir)
﴾2﴿ İşte odur yetimi itip kakan;
﴾3﴿ Ve yoksula yedirmeyi özendirmeyen!
﴾4﴿ Vay haline o namaz kılanların ki,
﴾5﴿ Onlar namazlarının özünden uzaktırlar.
﴾6﴿ Onlar halka gösteriş yaparlar.
﴾7﴿ Hayra da engel olurlar.
﴾3﴿ O, malının kendisini sonsuza kadar yaşatacağını zanneder.
﴾4﴿ Hayır! Andolsun ki o, hutameye atılacaktır.
﴾5﴿ Nedir o hutame bilir misin?
﴾6﴿ Allah’ın tutuşturulmuş ateşi!
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur &”İhsan, Allah’a , O’nu görüyormuşsun gibi, ibsadet etmendir.Sen onu görmüyorsan da O, seni görüyor.&” (Buhari, Müslim,Ahmed, İbni Mace)
﴾6﴿ Yemin olsun, cehennemi mutlaka göreceksiniz!
﴾7﴿ Sonra kuşkusuz onu gözünüzle ayan beyan göreceksiniz.
﴾8﴿ Nihayet o gün nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz.
﴾6﴿ İşte o gün insanlar yaptıkları kendilerine gösterilsin diye (bulundukları yerden) farklı gruplar halinde çıkarlar.
﴾7﴿ Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür.
﴾8﴿ Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.
﴾6﴿ Ehl-i kitap’tan ve müşriklerden hakkı inkâr edenler, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte halkın en kötüleri onlardır.
﴾7﴿ İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara gelince, halkın en hayırlısı da onlardır.
﴾8﴿ Onların rableri katındaki ödülleri, altından ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları adn cennetleridir. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah’tan râzı olmuşlardır. İşte bu, rabbini sayıp O’ndan korkanlar içindir.
﴾7﴿ O rabbin ki seni yarattı, seni insan olarak şekillendirdi ve seni dengeledi.
﴾9﴿ Hayır! İnanacak yerde siz hâlâ dini yalan sayıyorsunuz.
﴾10-11﴿ Oysa sizi gözetleyen muhafızlar, değerli yazıcılar var.
﴾12﴿ Onlar yaptığınız her şeyi biliyorlar.
﴾17﴿ Ceza günü nedir bilir misin?
﴾18﴿ Evet, ceza günü nedir bilir misin?
﴾19﴿ O gün hiç kimsenin başkası için bir şey yapması elinden gelmez. O gün hüküm yalnız Allah’ındır.
﴾28﴿ Âyetlerimizi yalanladıkça yalanlıyorlardı.
﴾29﴿ Oysa biz her şeyi kayıt altına almıştık.
﴾30﴿ Tadın artık! Bundan sonra size arttırarak vereceğimiz şey ancak azaptır.
﴾2﴿ Öyle değil, kendini kınayan nefse yemin ederim!
﴾3﴿ İnsan, kemiklerini toplayıp birleştiremeyeceğimizi mi sanıyor?
﴾4﴿ Evet, parmaklarına varıncaya kadar yeniden yapmaya gücümüz yeter.
﴾31﴿ Vaktiyle o hakka inanmamış, namaz da kılmamıştı.
﴾32﴿ Aksine inkâr etmiş, haktan yüz çevirmişti.
﴾33﴿ Sonra da çalım sata sata yürüyüp yandaşlarına gitmişti.
﴾34﴿ (Ey insan!) Acı sonun yaklaştıkça yaklaşıyor!
﴾35﴿ Evet o sana yaklaştıkça yaklaşıyor!
﴾36﴿ İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanır?
﴾11﴿ Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz süre tanı.
Müddessir Suresi
﴾42﴿ “Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?”
﴾43﴿ Onlar şöyle cevap verirler: “Biz namaz kılanlardan değildik;
﴾44﴿ Yoksulu doyurmuyorduk;
﴾45﴿ (Günaha) dalanlarla birlikte biz de dalıyorduk,
﴾46﴿ Ceza gününü de asılsız sayıyorduk,
﴾47﴿ Sonunda bize ölüm geldi çattı.”
﴾48﴿ Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.
﴾53﴿ Hayır! Aslında onlar âhiretten korkmuyorlar.
﴾11-14﴿ Halbuki birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kişi, o günün azabı karşısında ister ki oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran bütün ailesini ve yeryüzünde kim varsa herkesi fidye olarak versin de kendisini kurtarsın!
﴾19﴿ Gerçekten insan pek tahammülsüz bir tabiatta yaratılmıştır.
﴾20﴿ Başına bir fenalık geldi mi sızlanır durur.
﴾21﴿ Ama ona bir nimet nasip olursa kendisinden başkasını yararlandırmaz.
﴾20﴿ Bilin ki dünya hayatı, bir oyun, bir eğlence, bir gösteriş, aranızda bir övünme, mal ve evlâtta bir çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki bitirdikleri çiftçileri imrendirir, sonra kurumaya yüz tutar, bir de bakarsın ki sararmıştır, ardından da çerçöp haline gelmiştir. Âhirette ise ya çetin bir azap yahut Allah’ın bağışlaması ve hoşnutluğu vardır. Dünya hayatı sadece aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir.
﴾23﴿ Kaybettiklerinize üzülmeyesiniz ve O’nun size verdikleriyle şımarmayasınız diye (böyle yapmıştır). Allah kendini beğenen, böbürlenen hiç kimseyi sevmez.
﴾29﴿ Böylece Ehl-i kitap’tan olanlar, Allah’ın lütfu üzerinde hiçbir güçlerinin bulunmadığını ve bütün lütfun Allah’ın elinde olup onu dilediğine verdiğini bilsinler. Allah büyük lutuf sahibidir.
Tahrîm Suresi
﴾2﴿ Allah size (belli durumlarda) yeminlerinizi çözmeyi meşrû kılmıştır. Allah sizin yardımcınızdır; O bilendir, hikmet sahibidir.
﴾58﴿ Şüphesiz rızkı veren, sarsılmaz gücün sahibi olan yalnızca Allah’tır.
﴾65﴿ O diridir, O’ndan başka tanrı yoktur. Şu halde içten bir dindarlık ve bağlılıkla O’na dua edin. Hamd, âlemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur.
Bakara Suresi, 217
﴾39﴿ Ey kavmim! Bu dünya hayatı bir sürelik yararlanmadan ibarettir; âhirete gelince, ebedîlik yurdu işte orasıdır.
﴾40﴿ Kim bir kötülük yapmışsa sadece o kötülüğünün miktarınca ceza görecektir; kim de -erkek olsun kadın olsun- inanmış bir kişi olarak dünya ve âhirete yararlı iş yapmışsa işte böyleleri de cennete girecekler, orada kendilerine hesapsız nimetler verilecektir.”
﴾45﴿ Şayet Allah insanları yapıp ettikleri yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerin üstünde tek bir canlı bırakmazdı; fakat onlara belirlenmiş bir vadeye kadar mühlet veriyor. Vadeleri dolduğunda ise (herkes anlayacaktır ki) Allah kullarını hakkıyla görüp bilmektedir
Zümer Suresi
﴾30﴿ Elbette sen öleceksin, onlar da ölecek.
﴾31﴿ Sonra da kıyamet gününde rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.
﴾36﴿ Allah kuluna kâfi değil mi? Öyleyken onlar kalkmış seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi şaşırtırsa artık ona doğru yolu gösterecek yoktur.
﴾37﴿ Kimi de Allah doğru yola yöneltirse onu şaşırtabilecek bir güç yoktur. Allah, kötülerin hakkından gelen mutlak güç sahibi değil midir?
﴾23﴿ Allah katında, O’nun izin verdiği kimselerden başkasının şefaati yarar sağlamaz. Sonunda kalplerinden korku giderilince, “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. Onlar da şu cevabı verirler: “Hak olanı buyurdu. O yücedir, uludur.”
﴾28﴿ Biz seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak bütün insanlara gönderdik; fakat insanların çoğu bunu anlamıyorlar.
﴾59﴿ Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine bürünsünler. Bu, tanınıp rahatsız edilmemeleri için en uygun olanıdır. Allah ziyadesiyle bağışlamakta ve çok esirgemektedir.
﴾13﴿ Dileseydik elbette herkesin doğru yolda yürümesini sağlardık. Fakat şu sözüm mutlaka gerçekleşecek: Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım!
﴾14﴿ (Onlara denecek ki:) “Bu gününüzle karşılaşmayı unutmanız sebebiyle cezayı tadın bakalım! İşte şimdi biz de sizi unuttuk; haydi yaptıklarınızın bedeli olarak ebedî azabı tadın şimdi!”
﴾15﴿ Âyetlerimize yürekten inananlar ancak o kimselerdir ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve rablerini hamd ile tesbih ederler.
﴾17﴿ “Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyi olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene sabret. İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir.”
﴾18﴿ “Gurura kapılarak insanlara burun kıvırma, ortalıkta çalım satarak yürüme; unutma ki Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez.”
﴾24﴿ Onlara kısa bir süre hayatın nimetlerini tattırır, sonra da onları çok ağır bir azaba katlanmaya mecbur bırakırız.
﴾1﴿ Tâ-sîn. Bunlar Kur’an’ın, gerçekleri açıklayan kitabın âyetleridir;
﴾2-3﴿ Namazı kılan, zekâtı veren ve âhirete kesin bir şekilde iman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.
Kasas Suresi
﴾56﴿ Kuşkusuz sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir
﴾69﴿ Rabbin, onların kalplerinde gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir.
﴾131﴿ Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
﴾132-134﴿ Bildiğiniz şeyleri size veren, size sürüler, oğullar, bağlar, pınarlar ihsan eden Allah’a karşı gelmekten sakının.
﴾135﴿ Doğrusu sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum.”
﴾63﴿ Rahmân’ın has kulları yeryüzünde vakarla yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, “selâm” deyip geçen kullardır.
﴾64﴿ Gecelerini rablerine secde ederek, huzurunda durarak geçirirler.
﴾46﴿ Kuşkusuz (açıkladıklarını) tam anlamıyla açıklayan âyetler indirdik; Allah dilediğini doğru yola iletir.
﴾52﴿ Allah’a ve resulüne itaat eden, Allah’a itaatsizlikten korkan, O’na saygısızlıktan korunanlar var ya, işte asıl kazananlar bunlardır!
﴾108﴿ Allah buyurur ki: “Yıkılın karşımdan! Ve artık bana bir şey söylemeyin!”
﴾110﴿ Ama siz (ey müşrikler), işte onları alaya aldınız; sonunda bu tutumunuz size beni hatırlamayı unutturdu. Hep gülerdiniz onlara.”
﴾111﴿ “Bugün de ben onlara sabretmelerinin karşılığını veriyorum. Onlar hakikaten muratlarına ermişlerdir.”
﴾115﴿ Sizi sırf boş yere yarattığımızı ve sizin artık huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?
﴾102﴿ O zaman kimlerin tartıları ağır gelirse işte bunlar kurtuluşa ermiş olacaklar.
﴾103﴿ Tartıları hafif gelenler ise kendilerini ziyan etmiş olanlardır. Onlar cehennemde ebedî kalacaklar.
﴾105﴿ Size âyetlerim okunurdu da onları yalanlardınız değil mi?
﴾107﴿ Ve seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
﴾97﴿ Allah kime hidayet verirse doğru yolu bulan işte odur; kimi de hidayetten uzaklaştırırsa artık böylelerine Allah’tan başka destekçiler bulamazsın. Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun süründürerek toplarız. Onların varıp kalacağı yer cehennemdir; onun ateşi zayıfladıkça yakıcı alevlerini çoğaltarak azaplarını sürdürürüz.
﴾98﴿ Cezaları işte budur. Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr etmişler ve demişlerdi ki: “Bizler, bir kemik yığını ve un ufak olmuşken yepyeni bir yaratmayla dirilecek mişiz, öyle mi?”
﴾127﴿ Sen sabret; sabır göstermen de Allah’ın ihsanı sayesinde olacaktır. Onlardan dolayı üzülme, kurdukları tuzaklardan kaygı duyma.
﴾128﴿ Çünkü Allah takvâ ile hareket edip iyiliği seçenlerin yanındadır.
Kehf Suresi
﴾23-24﴿ “Allah izin verirse” demeden hiçbir şey için, “Şu işi yarın yapacağım” deme! Unuttuğun takdirde rabbini an ve “Umarım rabbim bana, doğruya bundan daha yakın yolu gösterir” de.
﴾116﴿ Ağzınıza geldiği gibi yalan yanlış konuşarak, “Bu helâldir, bu haramdır” demeyin; çünkü Allah hakkında asılsız şey söylemiş olursunuz; Allah hakkında asılsız şey söyleyenler de kesinlikle iflah olmazlar.
﴾117﴿ Az bir faydalanma… Ardından onlara elem veren bir azap vardır.
﴾128﴿ Çünkü Allah takvâ ile hareket edip iyiliği seçenlerin yanındadır.
﴾42﴿ Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini bir güne erteliyor ki, o gün gözler dehşetten dışarı fırlamış;
﴾44﴿ Kendilerine azabın geleceği, bu yüzden zalimlerin, “Rabbimiz! Bize kısa bir süre daha ver de senin davetine uyalım, peygamberlere tâbi olalım” diyecekleri ve onlara, “Sizin için bir yok oluş bulunmadığına daha önce yemin etmemiş miydiniz?” diye sorulacağı güne karşı insanları uyar.
Hicr Suresi
﴾98﴿ Ama sen rabbini hamd ile tesbih et, secde edenlerden ol!
﴾99﴿ Kesin olan şey gelinceye kadar rabbine kulluk et.
Nahl Suresi
﴾37﴿ Sen onların doğru yola yönelmelerini tutku derecesinde istesen de Allah, yoldan çıkardığı kimseyi hidayete erdirmez. Onların asla yardımcıları da olmaz
Yaratan Bilmez mİ?
O Latiftir, Habirdir.”
Ra’d Suresi
﴾26﴿ Allah dilediği kimselere rızkı bollaştırır da daraltır da. Onlar dünya hayatıyla sevinip mutlu oluyorlar, oysa âhiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir.
﴾28﴿ Bunlar, iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.
﴾100﴿ Allah’ın izni olmadıkça hiç kimsenin inanması mümkün değildir. O, akıllarını kullanmayanları inkâr bataklığında bırakır.
Hûd Suresi
﴾6﴿ Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’ın üzerine olmasın. Allah onların halen bulunduğu yeri de emanet olarak konulacağı yeri de bilir; hepsi apaçık kitapta vardır.
﴾24﴿ De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu (kıyameti) gerçekleştirinceye kadar bekleyin. Allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez.
﴾170﴿ Kitaba sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte böyle iyiliğe çalışanların ecrini biz asla zayi etmeyiz.
Enfâl Suresi
﴾22﴿ Allah katında canlıların en aşağı derecede olanları, (gerçeği görmeyen)sağır, dilsiz ve düşünemez olanlarıdır.
﴾47﴿ İnsanları Allah yolundan engellemek üzere taşkınlık ve gösteriş yaparak yurtlarından (savaşa) çıkıp gelenler gibi olmayın; Allah onların yaptıklarını kuşatmıştır.
﴾31﴿ Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.
﴾87﴿ “Eğer içinizden bir grup bana gönderilene inanmış, bir grup da inanmamışsa, artık Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabredin! O, hükmedenlerin en iyisidir.”
﴾156﴿ “Kitap yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi; biz ise onların okuduklarından tamamen habersiziz” demeyesiniz;
﴾157﴿ Yahut “Bize de kitap indirilseydi, doğru yolu bulmada onları geçerdik” demeyesiniz diye (Kur’an’ı indirdik). İşte size rabbinizden apaçık bir delil, bir hidayet ve rahmet geldi. Allah’ın âyetlerini yalan sayan ve onlardan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Âyetlerimizden yüz çevirenleri yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.
﴾32﴿ Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için şüphesiz ki âhiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
﴾49﴿ Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet, onların arzularına uyma, Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamaları için onlardan sakın (diye onu indirdik). Eğer yüz çevirirlerse bil ki Allah, (öyle istedikleri, bunu hak ettikleri için) onların bazı günahları sebebiyle başlarına bir belâ getirmek istiyordur. İnsanların birçoğu gerçekten Allah’ın yolundan çıkmışlardır.
Mâide Suresi
﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz
﴾36﴿ Kâfir olanlar var ya, yeryüzünde olan her şey, bunun yanında bir o kadarı daha onların olsa ve kıyamet gününün azabından kurtulmak için onu kurtuluş fidyesi olarak verseler, onlardan asla kabul edilmez; onlar için elem verici bir azap vardır
﴾103﴿ Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.
﴾262﴿ Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının arkasından başa kakıp incitmeyenler için rablerinin katında özel karşılık vardır. Artık onlar için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.
﴾255﴿ Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür.
﴾245﴿ Kim Allah’a güzel (karşılık beklemeden) bir borç verirse Allah da bunu kat kat fazlasıyla öder. Daraltan da genişleten de Allah’tır ve O’na döndürüleceksiniz.
﴾155﴿ Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!
﴾179﴿ Kısasta sizin için hayat vardır, ey akıl sahipleri, umulur ki sakınırsınız.
﴾190﴿ Size karşı savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın, fakat aşırılığa sapmayın; Allah aşırılığa sapanları sevmez.
﴾107﴿ Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.
﴾123﴿ Öyle bir günden korkun ki, o gün kimse başkası için bir şey ödeyemez; hiç kimsenin yerine başkası kabul edilmez, kimseye şefaat fayda vermez, onlara asla yardım da yapılmaz.
﴾138﴿ “Allah’ın boyasıyla boyandık. Boyaca O’ndan daha güzel olan kim vardır? Biz yalnız O’na kulluk ederiz” (deyin).
Bununla beraber ilim amelden iradeden evveldir. Çünkü önce maksud olan Allah’ı bilmek, sonra Mabudu Hakka ne vech ile ibadet olunacağını bilmek lazımdır. Bu ise ilim ile olur
《Muhassal ül kelamı vel hikme:
Izmirli ismail Hakkı Bey merhum 》
﴾56﴿ Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki şükredesiniz.
《Celaleyn, Tirmizi: Ebu Hureyre ra》
Bir güçlük iki kolaylığa asla galebe edemez
《Beyzavi, Medarik》Hakimin Hasen den rivayet ettiği bu hadis mürseldir
Beyhaki, Muaz ra
Ibni Mace, Beyhaki: Ömer bin Hattab ra
Şu beş günah mukabilinde beş türlü ceza vardır: 1.Kavim aydını bozduğu zaman Allah onlara düşmanlarını musallat eder 2.Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmettiği vakit aralarında fakirlik baş gösterir 3.iclerinde hayasızlık belirince öletlik zuhura gelir 4.ölçü ve tartıda hainlik yapıldığı zaman nebattan ve mahsulden mahrum edilirler 5.zekati vermedikleri vakit yağmurları kesilir
Taberani: ibni Abbas ra dan
Birinci tavır istidad ve kabiliyet tavrı
Ikincisi tenezzül ve hayvanlik tavrı
Üçüncüsü olgunluk ve insanlık tavrıdır.
Ikincisi, birinci ve üçüncü arasında iki denizin ortasına girmiş bir karaya benzer ki Rahman suresi 19,20 de işaret buyrulan berzah budur.
Insan bu ikinci tavırda Necm 39 ayeti hükmünce bir imtihan geçirir. Binaenaleyh o üçüncü tavra yükselebilmek icin takdiri ilahinin vermiş olduğu cüzi iradesini güzel kullanmalıdır. Eğer insan meşru ve meşkur yollarda çalışırsa üçüncü tavra yükselir.
Rasulü Ekrem sav bu ayetin hitamında Subhaneke bela= ya Rab seni tenzih ederim evet sen kadirsin buyurdu 《Beyzavi, Celaleyn, Medarik》
Bu tabir Anadolu’da da vardır. Şirret hayasız edepsiz soysuz…gibi manalarda kullanılır. Nihaye de şöyle denilmiştir zenim mensub olmadığı bir kavme sonradan katılan kimsedir. O zeneme ye yani kulağından bir parçası kesilerek o parca askıda bırakılmış olan koyuna benzetilmiştir Maksud cumhura göre Kureyş arasında zenim diye çağrılan Velid bin Mugire dir. Babası onu evlâd tanımıştı
Bu ayetin sonunda Allahu rabbül alemin Alemlerin Rabbi olan Allah diye cevap vermek mustehaptir. Nitekim bir hadiste de böyle varid olmuştur 《Celaleyn》
( Rasullulah sav tekrar tekrar
Ve men yettegillahe ayetini okudu)
《Beyzavi, Şeyhzade, Medarik》
وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجاًۙ
وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُۜ
وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ
اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِه۪ۜ
قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْراً
2.Kim Allah’a saygısızlıktan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir.
3.Ve ona hiç beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a dayanıp güvenirse Allah ona yeter. Şüphesiz Allah dilediği şeyi sonuca ulaştırır. Allah her şey için bir ölçü koymuştur
Zekat ve hac hakkında taksiri bulunan herkes, ölümü zamanında nedamet ve tehassürle mutlaka hayata dönmeyi isteyecektir《Celaleyn》
Ibnul Mübarek, Deylemî, Ibnu Neccar: Enes ra
Enes ra dan rivayetle Deylemî, Hatib
Seyyid Şerif
Kuşeyriyye de böyle denilmiştir