İçeriğe geç

Tavuk Suyuna Çorba – Kadınların Yüreğini Isıtacak Öyküler Kitap Alıntıları – Jack Canfield

Jack Canfield kitaplarından Tavuk Suyuna Çorba – Kadınların Yüreğini Isıtacak Öyküler kitap alıntıları sizlerle…

Tavuk Suyuna Çorba – Kadınların Yüreğini Isıtacak Öyküler Kitap Alıntıları

Gelecek,düşlerinin güzelliğine inananlarındır..
Üstesinden gelmek zorunda olduğumuz engeller olmasa,insanoğlunun deneyimlerinin zenginliği çok şey yitirir..
ßaşkalarına cömertlikle verdiğimiz sevgi,aslında kendimize sakladığımız sevgidir..
Mezar taşının üzerine dökülen en acı gözyaşlarını nedeni,söylenmemiş sözler ya da tamamlanmamış işlerdir
Dünyadaki en güzel ve en iyi şeyleri ne görmek,ne de onlara dokunabilmek mümkündür. Onları sadece yüreğinizde hissedebilirsiniz..
Ben gökyüzünü taşıyanım, kadınım.
Gökkuşağı benim gözlerimin içindedir.
Güneş rahmime ışıklarını gönderir.
Düşüncelerim bulut şeklindedir.
Ama ben hiç konuşmadım.
Mucizeler doğaldır; eğer bir mucize olmuyorsa, bir yerlerde bir yanlış var demektir.
Benimle birlikte yaşlan! En güzel şeyler henüz gerçekleşmedi
Gelecek, düşlerinin güzelliğine inananlarındır.
Yükseklere uzan, çünkü yıldızlar senin ruhunda gizlidir. Büyük düşler kur, çünkü her düşün ilerisinde bir hedef vardır.
Rahibe Teresa’nın şu sözlerini anımsadım: Büyük iyilikler yapamayabiliriz ama büyük bir sevgiyle pek çok şey başarabiliriz iyilik adına.
Kalp kırmazsam,
Hayat boşuna değildir;
Zor bir hayatı kolaylaştırabilirsem,
Ya da birinin ıstırabını hafifletebilirsem,
Ya da yaralı bir ardıçkuşunu
Yuvasına bırakabilirsem,
Hayat boşuna değildir.
Bugün benim için yepyeni bir gün doğuyor; her şey capcanlı, her şey hayat dolu, her şey benimle duygularım hakkında konuşuyor, her şey beni duygularıma değer vermeye davet ediyor
1968 yılında Özel Olimpiyatlar sırasında çok güzel bir iyilik örneğine tanık oldum. Katılımcılardan biri Kim Peek’ti. Kim, kısa mesafe yarışlarında yarışan, beyni hasar görmüş, ciddi derecede özürlü bir çocuktu.
Kim, beyinleri hasarlı iki atletle birlikte yarışıyordu. Tekerlekli sandalyelerindeydiler bu üç yarışmacı. Başlama işareti verilir verilmez, Kim diğer ikisinin önüne geçmişti ve açık farkla öndeydi. Bitiş noktasına az bir mesafe kala, arkasındakilere bakmak için başını çevirdi. Yarışçı kızın tekerlekli sandalyesi olduğu yerde dönmüş ve kızı duvara sıkıştırmıştı. Kim hemen durdu, geri döndü ve kızı bitiş çizgisine kadar itti. Tabi bu esnada diğer yarışmacı yarışı kazanmış, kız ise ikinci olmuştu. Kim ise kaybetti.
Gerçekten kaybetti mi? Kim’i ayakta alkışlayan izleyiciler hiç de öyle düşünmüyordu.
Günümüzde her iki aileden birinde anneler tek başına yaşayıp, çocuklarını büyütebiliyorlar. Bir zamanlar böyle bir şeyi kadınlar hayal bile edemezmiş. Annemin başarılarından çok şey öğrenebildiğim ve kendi ayaklarımın üzerinde durabildiğim için gururluyum! Eğer bir parça yol katedebildiysem bunun nedeni, benden önceki pek çok kadının ve bana yol gösteren annemin çabaları. Tüm o kadınlara, en çok da eşsiz bir kadın olan anneme çok şey borçluyum.
Çalışan bir kadın olmak zor olabilir, ancak hem iş hem de çocuk sahibi bir kadın olmak daha da zordur.
Size,çalışan ve üç afacan oğlu olan bir annenin öyküsünü anlatmak istiyorum. Bu üç afacan, hafta sonu sıcak bir öğleden sonranın tadını arka bahçede hırsız polisçilik oynayarak çıkarıyordur.
Çocuklardan biri annesini ‘vurur’ ve ‘bam, sen öldün.’ diye bağırır. Anne yere serilir ve uzunca bir süre kalkmaz. Bunu gören komşusu, annenin iyi olup olmadığına bakmak üzere koşarak yanına gider.
Komşu üzerine doğru eğilince üç afacanın bitkin annesi tek gözünü açar ve ‘Şşş. Sakın beni ele verme. Biraz dinlenmek için elime geçen tek şans bu.’ der.
Mutluluğu kendi içimizde bulmak kolay değildir ama imkansız da değildir; dışarıda bulmak ise kesinlikle olanaksızdır.
Anne, size bir destek olmaktan çok, desteksiz, kendi ayaklarınız üzerinde durmayı öğreten kişidir.
Charlie MacArthur’un, Helen Hayes ile bir partide karşılaştığı zaman ona söylediklerini düşünürüm. Helen’e bir avuç dolusu yerfıstığı vermiş ve ona, Keşke bu fıstıklar zümrüt olsaydı. demiş. Mutlu evlilikleri yıllar sürmüş ve Macarthur ömrünün sonuna geldiğinde, Helen’e bir avuç zümrüt verdikten sonra Keşke bu zümrütler fıstık olsa demiş.
Artık yağmuru hissetmeyeceksin,
Çünkü birbirinize şemsiye olacaksınız.
Artık soğuğu hissetmeyeceksin,
Çünkü birbirinizi ısıtacaksınız.
Artık yalnız değilsin,
Çünkü birbirinize arkadaş olacaksınız.
Artık iki bedensiniz,
Fakat önünüzde tek bir yaşam var.
Sekiz yaşıma geldiğimde, cinsel istismara uğradım ve bunun çaresiz travmasını yaşadım. Bu fiziksel ve duygusal kabusla başedebilmek için, bilinçsiz olarak iki önemli karar aldım: Birincisi, mümkün olduğunca çirkin olmak istiyordum; ikincisi, hiçbir şey düşünmek ya da hissetmek istemiyordum. Eğer bir şeyler hissetmeme izin verirsem, daha fazla dayanamayacağımı biliyordum.
Önce kendinizi sevin, sonra başkalarını. Kendinizi sevdiğiniz zaman, bu dünyada yapamayacağınız şey yoktur.
Mutluluğun kendi içimde olduğunu öğrendim. Kendi yaşamımdan ve mutluluğumdan sadece kendimin sorumlu olduğumu öğrendim. Yaşamınızı bir başka bir insana odaklar ve yaşamınızı, mutluluğunuzu bu insanın etrafında kurarsanız gerçekten yaşamıyorsunuz demektir.Gerçekten yaşamak için, ruhunuzu özgür bırakın ve benzersiz olmanın tadını çıkarın. İşte o zaman bir başka insana karşı duyduğunuz sevgi gerçek mutluluğa dönüşür ve yitirmekten korkmayacağınız bir değer olur.
Yaşam sizden başka ne bekleyebilir ki? Kendiniz olun ve iyi vakit geçirin!
Bana sık sık başarılarımı neye borçlu olduğumu sorarlar. Onlara çok basit bir yaşam felsefesinden yola çıktığımı söylerim: Kendi kendime ‘Şimdi bunu nasıl başarırım?’ diye sorarım önce. Daha sonra da düşünürüm: ‘Başaramazsam, başıma gelecek en kötü şey nedir? Bunun bir yanıtı yoktur. Başaramazsam, başaramam. Peki ya başıma gelebilecek en iyi şey nedir? Başarmak!
Gerektiğinde HAYIR demeyi öğrenemezseniz, asla büyüyemezsiniz.
Gerçek dostlar, bir süre için yaşamınızdan çıksalar bile, yüreğinizden çıkmayanlardır. Yıllar sonra bile, her şeye bıraktığınız yerden başlayabilirsiniz onlarla; ölseler bile, yüreğinizde yaşarlar.
Ne kadar çok para kazanırsanız kazanın, yaşamda üç şeye sahip olmanın zenginlik olduğunu anladım. Birincisi, deneyimleriniz; ikincisi, gerçek dostlarınız, üçüncüsü ise içinizde büyüttükleriniz.
İçinde yaşadığımız bu koşuşturmacada, yürekten kopan bir armağan vermek yerine, kredi kartıyla bir şeyler alıvermek çok daha kolay galiba.
Annem, bizlerin kendimizi gardenya gibi görmemizi istemişti; güzel, güçlü, mükemmel, sihirli ve belki biraz da gizemli bir kokuya sahip.
Arada sırada insanlara kibarlık göstermenin kimseye bir zararı yoktur, hatta belki de bunu hep yapmalısınız.
17 yaşıma geldiğimde, bir erkek kalbimi kırdı. Beni telefonla son kez aradığı gece, uyuyana kadar ağladım. Ertesi sabah uyandığımda, aynamın üzerine rujla yazılmış bir not buldum: Yarı-Tanrılar çekip gittiklerinde, gerçek Tanrılar ortaya çıkarlar. Unutma! Emerson’ın bu sözleri hakkında uzun uzun düşündüm ve çektiğim acılar yok olana kadar da annemin yazdığı bu notu aynamdan silmedim.
Mezar taşının üzerine dökülen en acı gözyaşlarının nedeni, söylenmemiş sözler ya da tamamlanmamış işlerdir.
Dünyadaki en güzel ve en iyi şeyleri ne görmek, ne de onlara dokunabilmek mümkündür. Onları sadece yüreğinizde hissedebilirsiniz.
Belki annem yaşamımı bu denli derinden etkilediğini anımsamıyordu,ama ben unutmadım.Benim için en zor olan şey,geçmişteki anılarla yaşarken,şimdi sahip olduğum anneyi sevmeyi öğrenmek.
Yaşamdaki diğer güzel şeylerin çoğu,ikişer,üçer,düzinelerce ve yüzlercedir.Sayısız gül,yıldız,günbatımı,gökkuşağı,kardeş,hala ve kuzen vardır,ama anne tektir.
Sevginin kaynağı ne olursa olsun,sevgi hep aynıdır.
Mucizeler doğaldır;eğer bir mucize olmuyorsa,bir yerlerde bir yanlış var demektir.
Düşlerinizin peşinden gidin,daha önce kapı olmayan yerlerde önümüzde kapıların açıldığını göreceksiniz.
Yükseklere uzan,çünkü yıldızlar senin ruhunda gizlidir.Büyük düşler kur,çünkü her düşün ilerisinde bir hedef vardır.
Okulu bitirdiğin zaman,eğer düşlerinin peşinde koşmazsan,hiç kimse senin için hiçbir şey yapamaz.Eğer bir şeyi yeterince çok istersen, elde edebilirsin.
Benim en hoş esin kaynağım,orada güneş ışıklarının içindedir.Belki onlara dokunamam,ama başımı kaldırdığımda onların güzelliğini görürüm,onlara inanırım ve onları izlemeye çalışırım.
Bir erkeğin bu dünyada sahip olabileceği en değerli şey,bir kadının kalbidir.
Önce kendinizi sevin,sonra başkalarını,Kendinizi sevdiğiniz zaman,bu dünyada yapamayacağınız şey yoktur.
Kadın bir çay poşetine benzer:Sıcak çayın içine atana kadar gerçek rengini bilemezsin.
Sakın değişme değişmeye çalışma beni mutlu etmek için..Ben seni olduğun gibi seviyorum.
Bizi zengin yapan sahip olduklarımız değil,sahip olduklarımız olmadan ne yaptığımızdır.
Nasıl ve ne zaman öleceğinize kendiniz karar veremezsiniz,ama nasıl yaşayacağınız kendi elinizdedir.
Dünyadaki en güzel ve en iyi şeyleri ne görmek,ne de onlara dokunabilmek mümkündür.Onları sadece yüreğimizde hissedebilirsiniz.
Babacığım, neden o gözlerimin içine bakınca, kalbim böyle çarpmaya başlıyor? Anneciğim, neden onun sesini duyunca dizlerim titriyor? Anneciğim, neden aşık olmak bu kadar zor?
İstediğimiz her şeyi söylemek için sadece beş dakikamız kaldığı söylense, telefon etmek istediğimiz her telefon kulübesi, karşısındakilere kendilerini sevdiklerini söyleyenlerle dolu olacaktır
Bir çocuk doğduğu zaman, büyük anneler de doğar. (Judith Levy)
Gelecek, düşlerinin güzelliğine inananlarındır. ( Eleanor Roosevelt )
Yükseklere uzan, çünkü yıldızlar senin ruhunda gizlidir. Büyük düşler kur, çünkü her düşün ilerisinde bir hedef vardır. (Pamela Vaull Starr)
Benim en hoş esin kaynağım, orada güneş ışıklarının içindedir. Belki onlara dokunamam, ama başımı kaldırdığımda onların güzelliğini görürüm, onlara inanırım ve onları izlemeye çalışırım. ( Louisa My Alcott)
Kalp kırmazsam
Hayat boşuna değildir;
Zor bir hayatı kolaylaştırabilirsem,
Ya da birinin ıstırabını hafifletebilirsem,
Ya da yaralı bir ardıç kuşunu
Yuvasına bırakabilirsem,
Hayat boşuna değildir.
Çocuğunuza gökkuşağını gösterirken işiniz bekleyebilir, ama gökkuşağı işinizi bitirmenizi beklemez. ( Patricia Clafford)
Anne, size destek olmaktan çok desteksiz ayakta durmayı öğreten kişidir. ( Dorothy Canfield Fisher)
Bir erkeğin bu dünyada sahip olabileceği en değerli şey, bir kadının kalbidir. (Josiah G.Holland)
Artık soğuğu hissetmeyeceksin,
Çünkü birbirinize şemsiye olacaksınız.
Artık soğuğu hissetmeyeceksin,
Çünkü birbirinizi ısıtacaksınız.
Artık yalnız değilsin,
Çünkü birbirinize arkadaş olacaksınız.
Artık iki bedensiniz;
Fakat önünüzde tek bir yaşam var.
Şimdi evinize gidin,
Birlikteliğinize başlayın.
Ve her gününüz iyi ve yeryüzünün ömrü kadar uzun olsun.
Önce kendinizi sevin, sonra başkalarını. Kendinizi sevdiğiniz zaman, bu dünyada yapamayacağınız şey yoktur. ( Lucille Ball)
Ruhunuzu özgür bırakın, bırakın ki gönlünce uçabilsin! ( Laura Waldron)
Mutluluğu içimizde bulmak kolay değildir, dışarıda bulmak ise olanaksızdır. (Agnes Repplier )
Üstesinden gelmek zorunda olduğumuz engeller olmasa, insanoğlunun deneyimlerinin zenginliği çok şey yitirir. ( Helen Keller )
Hoş sözler etmek hem uzun zaman almaz, hem de çok kolaydır, ama etkisi sonsuza değin sürer. ( Rahibe Teresa)
Yaşam ya büyük bir maceradır ya da hiçbir şey. (Helen Keller)
Her şeyi olduğu gibi değil, görmeyi istediğimiz gibi görürüz. (Anais Nin)
Nasıl ve ne zaman öleceğinize kendiniz karar veremezsiniz, ama nasıl yaşayacağınız kendi elinizdedir. ( Joan Baez)
Martha – Pişirdiğin her şeye sevgi katmayı unutma.
ZARARI YOKTUR
• Arada sırada insanlara kibarlık göstermenin kimseye bir zararı yoktur.
• Kocanıza, babanıza, annenize ve kardeşlerinize onu sevdiğinizi söylemenin kimseye bir zararı yoktur.
• Oğlunuzun beslenme çantasına, onu çok sevdiğizini belirten bir not yazmanızın kimseye bir zararı yoktur.
• Tekerlekli sandalyedeki bir kadına kapıyı açmanızın kimseye bir zararı yoktur.
• Market kasasındaki kuyrukta önünüze birinin geçmesine izin vermenizin kimseye bir zararı yoktur.
• Erkek kardeşinize telefon edip, onu çok özlediğinizi söylemenizin kimseye bir zararı yoktur.
• Belediye başkanına bir mektup yazıp, yaptığı işleri takdir ettiğinizi bildirmenizin kimseye bir zararı yoktur.
• Huzurevine arada sırada çiçek götürmenizin kimseye bir zararı yoktur.
• Hasta bir arkadaşınıza tavuk suyuna çorba pişirip götürmenizin kimseye bir zararı yoktur.
• Kızınızla evcilik oynamanın kimseye zararı yoktur.
• Yardımcınıza yarım gün ücretli izin vermenizin size pek bir zararı yoktur
• Köpeğinizle oynamanızın kimseye bir zararı yoktur . üstelik sizi de rahatlatır.
• Yemeğe ya da sinemaya gidemeyen yaşlı bir kadını yemeğe çıkarıp, sonra da sinemaya götürürseniz kendinizi çok iyi hissedersiniz.
• Arada bir arkadaşınıza masaj yaptırmanızın kimseye bir zararı yoktur. Kendinizi harika hissetmenize neden olur.
• Arada sırada insanlara kibarlık göstermenin kimseye bir zararı yoktur-belki de bunu hep yapmalısınız. (Sandy Ezrine)
Bana insanlara bir şey vermeyi öğretti. Artık dünyada başkalarına yardım eden iyi insanlar da olduğunu biliyorum.Tüm yaşamı boyunca çok çalışmış ve hep insanlara birşeyler vermiş. Şimdi de bana insanlara birşeyler verme konusunda esin kaynağı oluyor.
Büyük fikirler, sadece düşünen insanlardan çıkar, büyük eylemler ise tüm insanlığı etkiler. ( Emily P.Bissell )
Birbirini hiç tanımayan insanları bile birbirlerine yakınlaştıracak anlar,olaylar vardır. Bu, işte böyle bir andı.
Başkalarına cömertlikle verdiğimiz sevgi, aslında kendimize sakladığımız sevgidir.
( Elbert Hubbard)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir