İçeriğe geç

Tarihe Geçen Savunmalar Kitap Alıntıları – Ömür Uzel

Ömür Uzel kitaplarından Tarihe Geçen Savunmalar kitap alıntıları sizlerle…

Tarihe Geçen Savunmalar Kitap Alıntıları

Sizin adınız, savcının adı, yasalarınız, kurumlarınız ve düzmece tanrınız, insanın kurdu olduğu lanetli bir geçmişin silik anısı olmaktan öteye geçemeyecek.
Hatta bugünkü siyasal görünüme bakılırsa, millete hükmetmek için aydın olmak değil, aydın olmamak gerekiyor.
Özgürlük baylar, özgürlük! Özgürlük kimin elinden alınırsa, çocuk, kadın veya erkek, onu tekrar ele geçirinceye kadar mücadele edecektir. Zincirlerini kıracaktır. Düşmanlarını ortadan kaldıracaktır. Kötü şartlara rağmen o, savaşacaktır. Mücadele edecektir. Kendini boyunduruk altına almaya çalışanlara karşı koyacaktır. Eve dönmek isteyecektir; kendi evine.
Benim tek bir tutkum var, öylesine çok acı çekmiş ve mutluluğu hak etmiş olan insanlık adına, ışık tutkusu. Ateşli karşı çıkışım ruhumun çığlığından başka bir şey değil.
Bana da en büyük Alman şairi Goethe’nin bir şiirini okuma zevkini lütfetmenizi istiyorum:

Mutluluğumuzun terazisi,
Arada bir geliyor dengeye,
Yaklaşan günlerde onun için
Akıllı davranmak gerekiyor.
Sürekli yükselmen gerek senin,
Bükmeli ya da bükülmelisin,
Ya da çalışmalı duraksız hiç
Ya üzülmeli ya gülmelisin,
Ya örs olmalısın sen ya çekiç!

Evet, örs olmak istemeyen, çekiç olmalıdır.

Mahkeme heyetindeki bütün kulaklar söylediklerimize kapalı olsa bile, biliyoruz; tarih bizi dinliyor!
Birinci alternatif, teslimiyet, uzlaşma ve onursuzca boyun eğmedir. İkincisi ise Gazi Mustafa Kemal alternatifidir.
( )
Birinci alternatifte, rahat bir yaşantı, bu düzenin nimetleri vardır. İkincisinde ise, çeşitli zorluklar, kan, işkence ve ölüm vardır.
Halkın yüzde altmışı okuma yazma olanağından yoksun bırakılmış bir ülkenin en aydın evlatları, hayatın canlılık ve dinamizm baharındaki genç insanları, nasıl oluyor da düzenin nimetlerini bir yana iterek, üstelik hayatlarını ortaya koyarak eylemleri geçiyorlar, gizli örgüt kuruyorlar?
Cesedim bir dağ gibi ağır olacak. Yüz binlerce kadın kolu, bu kocaman dağı kaldırıp omuzlarına alırken, sizin oturduğunuz o sahte tahtı sarsacak müthiş bir kahkaha atacaklar!
Gardiyanlar, yargıçlar, politikacılar umurumda bile değilsiniz. Asla beni delirtemeyeceksiniz, beni sağlam öldüreceksiniz. Mükemmel bir ruh ve beyinle.
İktidar için bugün de cadılar zamanı sürmektedir. Cadılar tezgâhlarla, makinelerle, mengenelerle, zincirlerle, gürültülerle, patırtılarla, tiz çığlıklarla birlikte olmak zorundadır. Gürültü, curcuna, çığlık ne güzel.
Kendi kendimi yok etmeme razı değiller. Bu, onlara ait bir karar olacak.
Cumartesi gecesi, bir restorandaki masanızda, budala ama bağıran müzikle küçük gülücüklerle, aptal tebessümlerle baştan çıkartan bir kadın olarak sunulmayı istemiyorum ve o mahzun, göz süzen, bazen deli, öngörüsüz, aptal, çocuksu, ana, orospu ve aniden sizin hiç eksik etmediğiniz banal bir fıkraya kibarca gülümsemeye kendimi zorlayan biri olmamalıyım.
“Örs olmak istemeyen, çekiç olmalıdır!”
“…insan doğasında olan husumet değil, tam tersine özgürlük duygusudur. Özgürlük baylar, özgürlük! Özgürlük kimin elinden alınırsa, çocuk, kadın veya erkek, onu tekrar ele geçirinceye kadar mücadele edecektir. Zincirlerini kıracaktır. Düşmanlarını ortadan kaldıracaktır. Kötü şartlara rağmen o, savaşacaktır. Mücadele edecektir. Kendini boyunduruk altına almaya çalışanlara karşı koyacaktır. Eve dönmek isteyecektir; kendi evine…”
“…Yugoslavya’ yı seviyorum ama onun yönetimini değil…Bütün sevgimi özgürlüğe veriyorum ve geriye yetkililer için bir şey kalmıyor…”
“…Rüşveti suç olarak isnat ediyorsun; ben bunu savunmuyorum. Beni, yasayla ceza altına aldığım şeyin aynısını savunmakla itham ediyorsun. Rüşveti ceza altına aldım ben, masumiyeti değil…”
Bugünkü siyasal görüşüme bakılırsa, millete hükmetmek için aydın olmak değil, aydın olmamak gerekiyor. Gerçek aydınlar millete hükmetmezler, millete hizmet ederler; çünkü demokrasilerde hakimiyet milletindir.
Aziz Nesin
Nice orduların gücüne bedeldir adalet mücadelesi, bir mağaranın karanlığında filizlenen.
Artık ayrılık zamanı geldi, yolumuza gidelim; ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisi daha iyi? Bunu tanrıdan başka kimse bilemez.

Sokrates

Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ölüm iki şeyden biridir; ya bir hiçlik, büsbütün bilinçsizlik halidir yahut da herkesin dediği gibi, ruhun bu dünyadan ayrılarak başka bir dünyaya geçmesidir. Ölüm bir bilinçsizlik, deliksiz ve düşsüz uyuyan bir kimsenin uykusu gibi bir uykuysa, o ne eksiksiz, ne tam bir kazançtır.

Sokrates

Yazarlar, gazeteciler, hukukçular Bunlar aydın değilse, Türkiye’de Aydın ilinden başka Aydın kalmaz.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Özgürlük baylar, özgürlük! Özgürlük, kimin elinden alınırsa onu tekrar ele geçirince kadar mücadele edecektir. Kendini boyunduruk altına almaya çalışanlara karşı koyacaktır. Eve dönmek isteyecektir; kendi evine!
Ben bu memleketin hakiki evladıyım; memleket, hükümet ve reisicumhur benimdir.
İnsanın insan tarafından sömürülmesi ve baskı altına alınması suçunu da ortadan kaldırmak için mücadele ettiğim için suçsuzum.
Demokrasi, kurumları ve ilkeleriyle yaşar. Bir ülkede demokrasinin temek harcını oluşturan kurum, kavram ve ilkeler yıkılırsa bunun zararlarını gidermek güçleşir.
Bir insanı vatan haini görmekten daha aşağılayıcı ne olabilir?
İhanetler insanlığı öldürür. Eski dostlar, kendilerine yıllar yılı iyilik edilen insanlar, ellerinden tutulup yükseltilenler o rejim içinde, eski dostlarının karşısında birer cellat kesilirler ve itham edici şahit rolünde karşılarına dikilirler.

– HASAN POLATKAN

Bütün sevgimi özgürlüğe veriyorum ve geriye yetkililer için bir şey kalmıyor?

– ALİYA İZZETBEGOVİÇ

Savaşın yanlış olduğuna her zamankinden de çok inanıyoruz ve savaşa her zamankinden fazla karşıyız ve insanlığa Bakın; insanlığın en güzel şeylerinin gömüldüğü bir mezardasınız. Ne için? Size söyledikleri, size vaat ettikleri her şey bir yalandı, bir illüzyondu, bir aldatmacaydı, sahtekârlıktı, bir suçtu. Size özgürlük vaat ettiler. Hani özgürlük? Size refah vaat ettiler? Hani refah?’

– BARTOLOMEO VANZETTI

Adınız, yasalarınız ve düzmece tanrınız, lanetli bir geçmişin silik anısı olmaktan öteye geçemeyecek.

– BARTOLOMEO VANZETTI

Sayın Evren’ in idamlar konusunda Batı ülkeleri aydınlarına TRT ve gazeteler yoluyla söylediği şu söz çok ilginç: Bizim idam etmemize karşı çıkıyorlar. Bu bizim işimizdir. Onlar idam etmiyorlar diye biz onları tenkit ediyor muyuz?’

– Aziz Nesin

Türkiye, kültür düzeyi en düşük yöneticilerin elinde; rüşvetin, haracın, ekonomik dalavere ve kargaşanın da en yüksek orana vardığı bir çağı yaşamaktadır.

– Aziz Nesin

Türk mahkemelerinde, yargıcın arkasında bir yazı vardır: Adalet mülkün temelidir!
Bu millete hükmetmek için aydın olmak gerekmez ki’ sözlerine katılıyoruz. Hatta bugünkü siyasal görünüme bakılırsa, millete hükmetmek için aydın olmak değil, aydın olmamak gerekiyor. Gerçek aydınlar millete hükmetmezler, millete hizmet ederler; çünkü demokrasilerde hâkimiyet milletindir.

– Aziz Nesin

onu en yüce ve en yansız adalet yeri olan zamanın,
yani tarihin yargılamasına bırakıyorum.

-Aziz Nesin

Özgürlük baylar, özgürlük! Özgürlük kimin elinden alınırsa, çocuk, kadın veya erkek, onu tekrar ele geçirinceye kadar mücadele edecektir. Zincirlerini kıracaktır. Düşmanlarını ortadan kaldıracaktır. Kötü şartlara rağmen o, savaşacaktır. Mücadele edecektir. Kendini boyunduruk altına almaya çalışanlara karşı koyacaktır. Eve dönmek isteyecektir; kendi evine.

– John Quıncy Adams

Yegane silahları olan sahtekarlık ellerinde patlamıştır!
Tarih beni aklayacaktır!
Iktidarın silahlı kuvvetleri pardon yanlış oldu; kiralık kuvvetleri.
Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden; hepiniz dahil sizlersiniz!
Prosfesyonel devrimci, bugünün türkiyesinde kendini hayatı boyunca türkiyenin bağımsızlığına adayan kimsedir.
Kulaklar söylediklerimize kapalı olsa bile biliyoruz; tarih bizi dinliyor!
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?
Mutluluğumuzun terazisi
Arada bir geliyor dengeye,
Yaklaşan günlerde onun için
Akıllı davranmak gerekiyor.
Sürekli yükselmen gerek senin,
Bükmeli ya da bükülmelisin,
Ya da çalışmalı duraksız hiç
Ya üzülmeli ya gülmelisin,
Ya örs olmalısın sen ya çekiç!
-Goethe
Benim tek bir tutkum var, öylesine çok acı çekmiş ve mutluluğu hak etmiş olan insanlık adına, ışık tutkusu. Ateşli karşı çıkışım ruhumun çığlığından başka bir şey değil.

– Emile Zola

Bir yanda, ışığın parlamasını istemeyen suçlular; öbür yanda, ışığın parlaması için canlarını verecek doğrucular. Gerçek toprağın altına kapatıldığı zaman, orada öyle bir toplanır, öyle bir patlama gücü kazanır ki, patladığı gün her şeyi kendisiyle birlikte havaya uçurur.

– Emile Zola

Cok yakında güneş parlayacağına göre, ne diye her şeyi altüst etsindi?

– Emile Zola

Herhangi bir zamanda egemen durumdaki siyasi çevreler ve o gün geçerli olan siyasi akımlar, mahkeme kararlarını hiç kuşkusuz etkiler.

– Georgi Dimitrov

Sürekli yükselmen gerek senin,
Bükmeli ya da bükülmelisin,
Ya da çalışmalı duraksız hiç
Ya üzülmeli ya gülmelisin,
Ya örs olmalısın sen ya çekiç!

-Goethe

Yasak. Düşünmek yasak, tahmin etmek, konuşmak, yazmak yasak, hepsi yasak! Evet hepsi yasak ama kendi aptallığınızı, her katile özgü bu klasik aptallığınızı, kahkahalarınızı yasaklayamazsınız.

Cesedim bir dağ gibi ağır olacak. Yüz binlerce kadın kolu, bu kocaman dağı kaldırıp omuzlarına alırken, sizin oturduğunuz o sahte tahtı sarsacak müthiş bir kahkaha atacaklar!

– Ulrike Meinhof

Uyuyun ! Öngörülü halk, sakince uyuyun, ölüler gibi! Çığlığım sizi uyandırmayacak!
Mezarlıkta yatanlar da uyanmayacaklar.

– Ulrike Meinhof

Çünkü sizin dünyanızın, dünyaların en iyisi olmadığına dair korkunç şüpheleriniz var ama daha da beteri; en çöle dönmüş, en kurumuşu.

– Ulrike Meinhof

Bir akvaryumda yelpaze yüzgeçlerini kaybetmiş, sessizlikte batmamaya çalışan bir Japon balığı gibi çekingenim.

Çamaşır makinesindeki deterjan köpükleri gibi yükselen tozların hepsi üzerimde. Onları temizliyorum, yan yana diziyorum Yeniden üzerime yapışıyorlar

– Ulrike Meinhof

Sessizlik! Dışarının sessizliği, ne bir ses ne bir gürültü ne de bir insan sesi. Hiçbir şey! Tümü sessiz ve beyaz. Beynimin içi sessiz ve tavan gibi beyaz.

– Ulrike Meinhof

Gece hangisi, gündüz hangisi peki? Nasıl bilebilirim?

– Ulrike Meinhof

Kulaklar söylediklerimize kapalı olsa bile, biliyoruz; tarih bizi dinliyor!

– Mahir Çayan

Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararında ve Misak-ı Milli’de şu vardır: Misak-ı Milli sınırları içinde iki kardeş kavim olan Türk ve Kürt kavmi yaşamaktadır. Birinci Büyük Millet Meclisi’nin kararı böyledir. Türkiye’de iki kardeş kavmin ve unsurun yaşadığını kabul etmektedir. Bunu kabul etmek bölücülük değildir. Bölücülük olarak kabul edildiği takdirde Birinci Türkiye Millet Meclisi’ni ve Mustafa Kemal’i de bölücü olarak kabul etmek gerekir. Bu iki kardeş unsur, Birinci Kurtuluş Savaşı’nı müştereken başarmışlardır. Güney cephesinde düşmanla omuz omuza savaşmışlardır Bu ikisine birden biz Türkiye halkı diyoruz ve bu iki kardeş unsur İkinci Bağımsızlık Savaşı’nı da müştereken başaracaklardır.(başardılarda!) Asıl bölücüler bu gerçeği kabul etmeyenlerdir.

– DENİZ GEZMİŞ

Sizler beni mahkûm edebilirsiniz, edin, umurumda değil. Beni, tarih aklayacaktır!

– Fidel Castro

Bir katilin, bir hırsızın başkanlık koltuğunda oturmakta olduğu bir Cumhuriyet’te, dürüst insanların öldürülmelerinden, hapsedilmelerinden daha anlaşılır bir şey olamaz.

– Fidel Castro

Sesimi kesemeyecekler; çünkü onların bu ruhsuz korkaklıkları göğsüme sığmayan yüreğimi daha da körüklüyor.

– Fidel Castro

Bir başka yönden bakarsak; ölümün, iyilik olduğunu umduracak bir neden olduğunu da görürüz. Ölüm iki şeyden biridir; ya bir hiçlik, büsbütün bilinçsizlik halidir yahut da herkesin dediği gibi, ruhun bu dünyadan ayrılarak başka bir dünyaya geçmesidir. Ölüm bir bilinçsizlik, deliksiz ve düşsüz uyuyan bir kimsenin uykusu gibi bir uykuysa, o ne eksiksiz, ne tam bir kazançtır!

– Sokrates

Kötü bir kimse iyi bir adama nasıl zarar verebilir? Ancak kendine zarar vermiş olur.

-Sokrates

Asıl bilgisizler, bilgilidir diye tanınmış olanlar!

– Sokrates

”Hepimizi ta içimizden gördünüz. Diktatörlük gördünüz ve diktatöre rastladınız mı? ”
”Bütün sevgimi özgürlüğe veriyorum ve geriye yetkililer için bir şey kalmıyor. ”
Ben bu memleketin hakiki evladıyım; memleket, hükümet ve reisicumhur benimdir. ” (sayfa 154)

”Ben haksız olduğum zaman başımı eğmesini ve susmasını bilen; fakat haklı olduğum zaman alnı yukarda bağıran ve hakkım teslim etmeyenlere her ne bahasına olursa olsun onu teslim ettirmek isteyen bir adamım. ” (sayfa 159)

”Gerçek aydınlar millete hükmetmezler, millete hizmet ederler; çünkü demokrasilerde hakimiyet milletindir. ”
”Bu dilekçeyi imzalayanlar devlet başkanına göre ‘kendilerini aydın zanneden’ bazı kişilerdir. Aydın olanlar, aydınım diye ortaya çıkmamalıdırlar. Bizler bu dilekçeyi yazar ve imzalarken, bunun karşılığında aydın olduğumuz için bir nimet beklemiyorduk ve aydın olmanın ayrıcalıklarından yararlanmaya kalkmış değildik.
Bu dilekçeyi imzalayanlar aslında sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası düzeyde sanatçılar, yazarlar gazeteciler, bilimciler, hukukçular, eski bakanlar vardır. Bunlar da aydın değillerse, Türkiye’de Aydın ilinden başka aydın kalmaz. ”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir