İçeriğe geç

Susannah’nın Şarkısı Kitap Alıntıları – Stephen King

Stephen King kitaplarından Susannah’nın Şarkısı kitap alıntıları sizlerle…

Susannah’nın Şarkısı Kitap Alıntıları

Acı bir yemek yiyorsun. Biri sana tatlı dediği ve dilin uyuşmuş olduğu için henüz farkında değilsin.
İnsan başkasının yazdığı bir kitabın içindeki karakterlerden biri,otobüs kullanan bir ahmağın zihnindeki gelip geçici düşünce veya Tanrının gözünde bir anlığına var olan toz zerresi olmadığını nereden bilebilirdi?
Acı bir yemek yiyorsun. Biri sana tatlı dediği ve dilin uyuşmuş olduğu için henüz farkında değilsin.
commala-aç-aç
vakit artık geç
gölgen ne olursa olsun
kaderin elindesin.
commala-gel-yine
yalvarırım söyle
kaçma hissi yaratan
hayalet mi, yoksa içindeki karanlık yüz mü?
commala-le-le
güçlüyü de o yarattı acizi de!
kaderin eli böyle güçlüdür işte
hükmeder her birimize!
umut verilen ama seçenek sunulmayan kişi.
selam olsun, Kalemşor
Anılar Ülkesi’nde zaman daima Şimdi’dir.
Önce Krallığı’nda saatler tik tak eder ama kolları asla kıpırdamaz.
Bir Bulunmamış Kapı vardır (kayıp)
ve onu açan anahtar hafızadır.
Anılar ülkesinde zaman, daima şimdidir.
Yirmi iki yaşında insanda eksik olmayan bir şey varsa o da tutkudur.
Çünkü bazı hikayeler sonsuza dek yaşar.
Ama takıntılar insanı aptallaştırabilirdi.
Neysem oyum ve halimden memnunum. Başkaları memnun değilse banane? Cehenneme kadar yolları var!
İnsan bir şeyi sürekli unutuyorsa, belki de unutmak istediği için unutuyordur.
İçinde bulunduları durumu inkar etmek giderek zorlaşıyordu: bir başkasının hikayesindeki karakterlerdi. Tüm bu dünya
Bacakları olan bir bok torbasından ibaretsin.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Zor bir günün ardından arka verandada dinlenmek gibisi yoktur.
Olan biteni kötüleştiren de bir anlamda buydu; her şeyin beklediğinin tam tersi şekilde geliştiğini anlıyor, ama elinden hiçbir şey gelmiyordu.
Sana da uyarsa boş konuşmaları bırakalım derim. Sadece gerekenleri konuşalım ve işimize bakalım.
Öfke en işe yaramaz duygudur. Aklı yok edip kalbi acıyla doldurur.
Herşeyin sona ermesine ne kadar kalmıştı? Ve son nasıl olacaktı?
Eğer insan bir şeyi sürekli unutuyorsa,belki de unutmak istediği için unutuyordur.
Bir kez görülen, tekrar görünmez olamaz. Öğrenilen, bilinmez olamaz.
Çünkü bazı hikayeler sonsuza dek yaşar.
”Öfke, en işe yaramaz duygudur. Aklı yok edip kalbi acıyla doldurur. ”
Anılar Ülkesi’nde zaman daima Şimdi’dir.
Çünkü bazı hikayeler sonsuza dek yaşar.
Seni seviyorum.
Öfke, en işe yaramaz duygudur.

Aklı yok edip kalbi acıyla doldurur.

“Evet, canım. O senin işini bitirmeden sen bitir.”
Her günümde bela gördüm Bütün dünyayı dolaşacağım Ama yok bana yol gösterecek bir dostum…”
Sana gelince, Sadık okuyucu
Yolda aşılacak son bir dönemeç kaldı, sonra açıklığa varacağız.
Benimle gel, olur mu?
Yeni bir kitaptan daha iyi görünüp kokan bir şey var mıdır? Özellikle de kapağınızda isminiz varsa?
Aileler pek çok şekilde oluşurdu. Kan bağı, içlerinden sadece biriydi.
Eğer insan bir şeyi sürekli unutuyorsa, belki de unutmak istediği için unutuyordur.
-Adınız nedir, bayım?
-Röland Deschain. Gilead’dan, Eld soyundan.
-Ya işiniz?
-Benim işim kurşunlardır!
Dünyada tepesi atmış bir anne kadar güçlüsü zor bulunur.
Sen yapman gerekeni yap, ben yapmam gerekeni yapayım, kazı kim alacak görelim.
Eddie, yüzüğün büyük olduğunu görünce (sürpriz yapmak istediği için parmağının ölçüsünü almamıştı) düş kırıklığına uğramış ve başka yüzük yapacağını söylemişti.
İstersen yap ama ben hep bunu takacağım, demişti, Susannah.
Öfke, en işe yaramaz duygudur. Aklı yok edip kalbi acıyla doldurur
Öfke, en işe yaramaz duygudur.
“Bana söyleyecek bir şeyin var mı, New York’lu Eddie?”
“Evet, bağışla, yalvarırım.”
“O kadar da aptal değilmişsin, değil mi?”
“Umarım değilimdir ”
”Ayrı dünyalara gidip gelmek istemiyorsan yapma. ”
Ne Benny’nin kolu kopuk, kanlar içinde yolun üzerinde yatan cesedini,ne de babasının yürek paralayan çığlığını unutabilecekti.
“Öfke,en işe yaramaz duygudur,”dedi, “Aklı yok edip kalbi acıyla doldurur.”
”Hava serindi, nefeslerinin oluşturduğu buharı görebiliyorlardı. ”
Jake uzanıp Callahan’ın kovboy stili boynuna sardığı mendile dokundu. Kırmızıydı. Sonra bir elini kısaca sol gözüne götürdü. Callahan bir an ne demek istediğini anlamadı. Ama sonra anladı. Kırmızı Göz. Kral’ın Gözü.
Dehşet içinde, demek üzereydi ama çok daha kötüydü.
Bu bir hikâye değil. Değil! Bu benim hayatım!
“Ama her kadın gibi ara sıra hislerim kuvvetlenir. ”
“Küreyi geri alabilmek için ruhumu satmaya razıyım,” dedi.
“Büyü ne kadar kuvvetliyse etkisi o kadar uzun sürer.”
Çünkü bir kez görülen, tekrar görünmez olamaz. Öğrenilen, bilinmez olamaz. Duraksadı. Belki ölüm hariç.
“Yeni bir kitaptan daha iyi görünüp kokan bir şey var mıdır? Özellikle de kapağında isminiz varsa.”
Dünyada tepesi atmış bir anne kadar güçlüsü zor bulunur.
Öfke, en işe yaramaz duygudur. Aklı yok edip kalbi acıyla doldurur.
”Ölümsüz olmaya ihtiyaç duyduğunu sanmıyorum. Bence ona tek gereken, doğru hikâyeyi yazmak. Çünkü bazı hikâyeler sonsuza dek yaşar. ”
Öfke, en işe yaramaz duygudur.
Dünyanın en harika mesleğine sahibim; gerçek insanlar hayallerimin ürünü için bana gerçek paralar ödüyor.
Artık yazmış olduğum her hikâyenin az veya çok, bu öyküyle bağlantılı olduğunu anlıyorum. Ve biliyor musun, bunu hiç dert etmiyorum.
Çorak Topraklar pek çok yönden kurgu hayatımın zirve noktasıymış gibi geliyor.
Hatta belki Mahşer’den bile iyi.
Diğer kitaplarımın pek çoğu (özellikle O) sanki bu hikâyeye hazırlık için yazılmış kitaplar.
Yatağımın ucuna boş bir defter koydum. Uyandığımda rüyalarımı ve içlerindeki ilginç öğeleri yazıyorum.
Hayvan Mezarlığı taslağını çıkarıp bir göz gezdirdim. Yüce Tanrım, çok mu sert olmuş ne! Bunu yayınlamaya kalkarsam okuyucular beni büyük ihtimalle linç eder. Gün ışığını asla göremeyecek bir kitap
Eski bir hikâye üzerinde çalışmak genellikle küflü ekmekle yapılmış bir sandviç kadar iştah açıcıdır.
Anılar Ülkesi’nde zaman daima Şimdi’dir.
Bu kahrolası şehir! Herkes her şeyi çalıyor!
Bazı kötü bozuk paralar dönüp dolaşıp seni bulur.
Bence hikâye anlatmak bir şeyleri itmek gibi. Belki yaratmanın aksine doğru itmek. Ve bir gün bunu yaparken bir şeyin seni geri ittiğini hissettin.
Hikâye anlatmakta pek iyi değilimdir. Bu kulağa bir paradoks gibi geliyor ama değil; hikâyeleri yazmamın sebebi bu.
Bir hikâyede biri Biliyor , derse ondan sonra gelen satır genellikle Onu öldürmemiz gerek olur.
Yirmi iki yaşında insanda eksik olmayan bir şey varsa o da tutkudur.
Bazı hikâyeler sonsuza dek yaşar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir