İçeriğe geç

Sultanın Korsanları Kitap Alıntıları – Emrah Safa Gürkan

Emrah Safa Gürkan kitaplarından Sultanın Korsanları kitap alıntıları sizlerle…

Sultanın Korsanları Kitap Alıntıları

Tarih keskin kopuşların değil, yavaş, sıkıcı ve tetkiki zor değişimlerin ilmi olabilir; ancak her metinde sunî bir dönüm noktası bulunmak zorundadır.
Korsan gemileri ticaret dışında yolcu taşıma ve gemilere koruma sağlama gibi başka yan faaliyetlerle de meşgul olurlardı.
Verimli bir akının anahtarı hedefi iyi seçmektir.
Kırmızı bayrak ise savaş anlamına gelmekteydi.
Reislerimiz stratejilerini gemilerine göre belirlemişlerdir.
Şüphe çekmeden avlarına yaklaşmak emeli ile korsanlarımızın kılık değiştirdiği de olurdu. Tunus’u kuşatan Şarlken’in elinden son anda kurtulup soluğu Katalan kıyılarında alınca Barbaros Hayreddin, imparatorun sancaklarını çekecek ve levendlerini Hıristiyan askeri kılığına sokacaktı. Kimse alarm vermeyince Mahón Limanı’na rahatça girip buradaki Portekiz nefini avlamakla kalmamış, karaya indirdiği asker ve toplarla Minorka’yı da bir güzel yağmalamıştır.
De la Croix, Osmanlı kadırgalarında 635 gram peksimetin yanı sıra, kürekçilerin günde bir kez de sebze çorbası içtiğini aktarmaktadır.
Kadırgalarda karbonhidrat ihtiyacı peksimetle giderildi. Diş geçirmesi ne kadar zor olsa da dayanıklı olmaları bu sert katıkları vazgeçilmez kılmaktaydı; bozulmasın diye iki kere pişirilen bu ekmekler Furttenbach’a göre 6-8 ay, hatta nadiren de olsa 1 yıl bozulmadan durabilmekteydi.
Cervantes boşuna kadırga’da 10 yıl kürek çekmenin medeni bir ölüm (muerte civil) olduğunu söylememektedir.
Oruç Reis’in Papa II. Iulius’un 2 kadırgasına saldırmak istemeyen adamlarını ikna etmek için kürekleri denize attırdığını biliyoruz.
1492 yılında verilen dini özgürlük sözünün tutulmaması sonucunda İspanya’yı terk eden bazı müdecceller ilk korsan neslini oluşturdular.
Bir kez denize açıldıktan sonra geriye dua etmek ve rüzgâra güvenmek kalıyordu.
Korsanlığın olduğu yerde ticaret vardır, ta ki ticaretin hacmi ve kârlılığı tüccar gemilerinin korumaya ve korsanları denizlerden söküp atmaya yetecek derecede artana denk.
Korsanlık pazar ekonomisinin gelişmediği bir iktisadi ortamda başka bir yeniden dağılım sisteminden başka bir şey değildir.
Andre Doria’nın Barbaros Hayreddin ile gizlice anlaştığı ve Preveze’deki mağlubiyetten bizzat sorumlu olduğu Cenevizlilerden hiç hazzetmeyen Venedikliler tarafından hep söylenegelmiştir.
TEZ HOCALARIM Gabor Ágoston ve cennetmekân Halil İnalcık tabe serahu başta olmak üzere, bana çok şey öğreten tüm hocalarıma teşekkür borçluyum. Bunların hepsini anmam mümkün değilse de, Emilio Sola, James B. Collins, John McNeill, Faruk Tabak, Claudio Povolo, Maria Pia Pedani ve bu kitabı yazmam için beni hep teşvik eden Feridun Emecen, Kemal Beydilli, Ali Akyıldız, Oktay Özel ve Erhan Afyoncu’nun bende ayrı bir yeri olduğunu belirtmek isterim.

Kitabın tamamı üzerine detaylı yorum yapan Feridun Emecen, Kemal Beydilli, Sadık Müfit Bilge ve Levent Kaya Ocakaçan’a ne kadar teşekkür etsem azdır; özellikle Kemal Bey in Latince başta olmak üzere bütün çevirilerime inatla karşı çıktığını söylemek durumundayım. Güneş Işıksel, Oğuzhan Göksel, Hüseyin Serdar Tabakoğlu, Martin Rothkegel, Kenan Yıldız, Gül Cora, Ekrem Taha Başer, Kahraman Şakul, Emir Yener ve Özgün Aydıngöz de birer bölüm okuyarak bu kitabın bir parçası oldular. Onların değerli görüşleri ve düzeltmeleri kitabın içeriğini önemli ölçüde değiştirdi.

Biraz da işgüzarlıkla, kitap için ilk düşündüğüm isim Casusnâme: Tecessüs ü Tetebbu-yı Ahvâl-i Küffâr ve Zebån Averden ez Diyâr-ı Füccar idi. Bir Osmanlıca risaleyi hatırlatan ve tarihçilerin kendisine bile itici gelebilecek bu ağdalı ismi kullanmaktan beni vazgeçirdiği ve kitabın tashih ve dizim aşamasında bana her türlü kolaylığı gösterdiği için editörüm Adem Koçala medyun-ı SULTANIN CASUSLARI

şükranım. Aynı zamanda düzeltmelerde yardımlarından dolayı Can Uyar a da teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım Cenk Erkan, flker Demir, Özgür Sezer, Polat Safi, Murat Önsoy, Ökkeş Kürşat Karacagil, Harun Yeni, Nahide Işık Demirakın, Hamid Akın Ünver, Görkem Ergün, Helen Hiçbezmez, Selçuk Serdal, Banu Uçak, Gennaro Varriale, Davut Erkan, Cengiz Yolcu, Ekin Özbiçer, Barın Kayaoğlu, Erkan Kaderoğlu, Fabio Vicini, Graham Auram Pitts, Ertuğrul Ökten, Anand Toprani, Emre Güneş, Günhan Börekçi, Kaya Şahin, Serap Mumcu, Pelin Emirosmanoğlu, Ali Gültekin, Ozan Örmeci, Ali Kibar, Serhan Güngör, Mehmet Kuru, Roy Higgs, Özgür Ünal Eriş, Rıza Tonyukuk Tosunlu, İdil Deniz Türkmen, Alphan Akgün ve Melis Süzer’in, dört yıl benimle aynı odayı paylaşmak zorunda kalan mühtedilerin en krali Michelangelo Ahmed Guida’nın, sadık dostum ve kayınbiraderim Ergun’un ve açık sözlü damadının çok çilesini çeken kayınvalidem Işık Ertekin’in hakkını ödeyemem.

Yıllardır klavye sesleriyle uyumak zorunda kalan sevgili eşim Elif, babasının işkolikliği yüzünden iki yaşından beri boş MS Word dosyasına yazı yazmayı hobi edinmiş kızım Zeynep ve ailemizin en yeni üyesi, korsanların şahı oğlum Uluç Emre’nin fedakârlıkları, evlenip çoluk çocuğa karışan akademisyenlerin çalışmaya zaman bulamadıkları yönündeki görüşü yanlış çıkarmıştır. Bu kitapla ben de, beni ufakken sahaf sahaf dolaştıran babam Doğan ı haklı ve oğlunun hukukçu ya da mühendis değil de tarihçi olmasını sineye çekmek zorunda kalan canım annem Eda yı haksız çıkarmaya çalıştım. Umarım başarılı olmuşumdur.

Emrah Safa Gürkan

28 Ocak 2017 Kozyatağı, İstanbul

Triniter; Paris’te kurulan ve hıristiyan tutsakları esaretten kurtarmayı misyon edinmiş tarikat
Akdeniz’de önemli olan gemi sayısı değil,tecrübeli mürettebat ve ateş gücü yüksek top ve tüfeklerdir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
‘İmparatorluk başkentlerinde, sünni ortodoksinin kalelerinde ve kültürel elitlerin pürüzlerden arındırılmış kitaplarında birbirinden itinayla ayrılmış dinlerin bir Kızıl Sonya edasıyla merkezi devletlere meydan okuyan şu özgürlükler ve düzensizlikler panayırı Akdeniz’de birbirine karıştığı bir başka örnek ‘
Denizci nedreti korsanlığın ezelden beri kozmopolit bir yapıya sahip olmasına yol açmıştır; hiçbir siyasi otorite tecrübeli denizcilere dini ya da ırkı yüzünden sırtını dönme lüksüne sahip değildir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
XVIl.yy’da gemi ve ateşli silah teknolojisindeki değişimler ve bunun paralel bir sonucu olarak merkezi devletlerin finans ve lojistik olanaklarının artması bu dengenin korsanlar aleyhine kalıcı bir şekilde bozulmasına yol açmıştır.
Avrupa’nın Güney kıyılarında ki feodal yapıdan ve geri kalmış tarımsal ekonomiden dolayı sosyal ilerleme imkanı bulamayan topraksız köylüler için korsanlık , Bartolome Bennasar’ın ifadesiyle bir sınıf atlama trampleni idi.
Denizci nedreti korsanlığın ezelden beri kozmopolit bir yapıya sahip olmasına yol açmıştır ; hiçbir siyasi otorite tecrübeli denizcilere dini ya da ırkı yüzünden sırtını dönme lüksüne sahip değildir.
Denizci nedreti korsanlığın ezelden beri kozmopolit bir yapıya sahip olmasına yol açmıştır; hiçbir siyasi otorite tecrübeli denizcilere dini ya da ırkı yüzünden sırtını dönme lüksüne sahip değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir