İçeriğe geç

Söz Susacağım Kitap Alıntıları – Neşe Ağaoğlu

Neşe Ağaoğlu kitaplarından Söz Susacağım kitap alıntıları sizlerle…

Söz Susacağım Kitap Alıntıları

Hayat İşte!
Papatya gibi hüzünlü bazen,
Karanfil gibi yasta insan.
Fakat bülbül güle nasıl aşıksa,
İşte insan da öyle aşık umuda.
Sonra mı?
Sonrası sıradan..
Hayellerimin kapısını yüzüne çarptım
Unutmak koca bir yalan
Dedim ya sevgili..!
En çok Unuttuğumu sandığım zamanlarda..
Seviyorum Seni
Unutmak koca bir yalan
Dedim ya sevgili..!
En çok Unuttuğumu sandığım zamanlarda..
Seviyorum Seni
Hani olmaz ya,gelsen sarılsan ellerime.
Ahdım olsun yıldızları çekip örteceğim üzerine
Kırılır kırılmaz sandığın dallar,
Çıkmazlara çıkar gittiğin yollar.
Martılara sorsam cevap verir mi,
Hangi dağın ardı umudu saklar?
Sevmeyin Azizim!
Bir kadının yarasını, kestirdiği saçlarını,
Kursağındaki hevesini, yutkunduğu cümlesini,
Aldığı her nefesi burnundan getirecekseniz sevmeyin.
Oysa içinde kış saklıymış gülüşlerinin.
Güneşi beklerken yağmura tutuldum
Üstüne gül koklayacaksan,
Sevme papatyayı..
Çalma aşk kapısını eşikte duracaksan,
İçme gönül tasından bitince kıracaksan..
Sonra mı ?
Sonrası sıradan .
Hayallerimin kapısını hayatımın yüzüne çarptım
Sonra mı ?
Sonrası sıradan .
Hayallerimin kapısını hayatımın yüzüne çarptım
Kırılır kırılmaz sandığın dallar,
Çıkmazlara çıkar gittiğin yollar.
..
Martılara sorsam cevap verir mi,
Hangi dağın ardı umudu saklar?
Sonra mı?
Sonrası sıradan.
Hayallerimin kapısını hayatımın yüzüne çarptım.
unutmak için uyursam,uyandığımda hatırlar mıyım?
bir uçurumun kenarında, tutunduğum dal ellerin.
Kırıldı kırılacak,ha düştüm ha düşeceğim.
yarın bugüne çok uzak!
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
‪Say ki bir garip yolcuyum durağı olmayan.‬
‪Kanatları kırık bir kuş misali,konduğu dala tutunamayan ‬
Bir şiir kitabının içine girelim seninle,
Sen şiir ol, ben şair.
Dünya bize göre değil yâr!
Gel biz seninle kitap olalım,
Sonsuza dek hür yaşayalım
Ey varlığıyla yokluğu bir yabancı!
Sen benim duyduğum her yalanı,
Yeryüzünden silecek kadar inandığım gerçeğimsin.
Ah gecenin zifirî karanlığında boğduğum hüznüm,
Tahta penceremin önünde saatlerce oturup,
O dar patika yolda yürüyen adımlarını gözlediğim,
Ayak basacağın yolun üstündeki çalıların sesine kulak kesildiğim..
Biliyorum çıkıp geleceksin bir gün.
Küçük kulübemizin çatırdayan tahtaları sesinle oynaşacak yine.
Hani küçük bir masa yapmıştın saçımı tel tel okşayan ellerinle,
Bir de iki küçük iskemlemiz vardı.
Sen ateş yakarken,ben alevlerin yüzüne vurduğu gölgede sarhoş olurdum.
Ah yüreğinin çetrefilli yollarında kaybolduğum,
Bir lokma ekmekte tadına vardığım,
Hiç kimseye açmadığım kapımı aralayıp,
Girdiğin o kapının ardında bıraktın hayallerimi.
Oysa ben seni misafir etmedim gönlüme.
Düpedüz sahibiydin kurulduğun o tahtın.
Ah gözümü gönlümü varlığıyla doyuran,
Biliyor musun aslında hiç üşümem ben.
Kızma bu küçük yalanıma.
Elin elime değsin diye üşürdü ellerim,
Yürürken sendeleyişim kolların belimi sarsın diyeydi.
Biraz daha sarılsın diye bedenin bedenime, yağmur yağsın isterdim.
Toprak kokusu diye içime çektiğim teninin kokusuydu.
Ah hayallerimin en güzel gerçeği!
Ben yine bu sessizlikte,
Sensizliğe uyuyor,yokluğuna uyanıyorum
Ey gönlümün seferi yolcusu,
Kalbine giden yola girdi gönlüm.
Hasretin dem almışken içimde,
Taze bahar çiçekleri gibi açtın gönlümde.
Önce aklıma düştün,
Sonra yüreğime.
Ah gözümün değil gönlümün gördüğü,
Şimdi vakit vuslat zamanı.
Duyuyor musun?
Bu yollar,bu ayak sesleri vuslatın habercisi

Neşe Ağaoğlu

..yollarıma döşenmiş hüzünlerin üzerine basa basa,
alıp gitsem başımı bir bilinmeze doğru.
Kaybolsam alaca karanlığın içinde.
Ne ayak izlerim kalsa,
Ne keşkelerim,ne pişmanlıklarım
Aşk ıslanmaktı boran yağmurlarında şemsiyeni açmadan.
En deli kasırgalarla çarpışmaktı korkulara sığınmadan.
İnadına direnmekti ayrılığa,
Ve yüreğinin götürdüğü yere yürümekti,
Sonu olmayacağını bile bile
Aşk kor ateşlerde yanmaktı,
Közlerine bir damla su dökmeden,
Kül olacağını bile bile
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Unutma !!!
Bazı ayrılıklar en güzel kavuşmaların habercisidir.
Bir bahar akşamıydı, gözlerinden gözlerime düşen. Tatlı bir meltem esintisi ile gelip,
seni kirpiklerime düşüren…
Kim bilir belki bir gün bir şöminenin başında, gözlerine bakarak okurum sen diye yazdığım şiir denen mısraları. İşte o gün dünyanın, şiirini bulmuş en mutlu şair olurum.
Hıçkıra hıçkıra ağlasam
Efkara salıp şu deli gönlümü
Gittiğin yolları ak pak etsem gözyaşlarımla
Avuçlarıma bıraktığın hüznü dağıtıp
Adım adım sersem kaldırımlara
Gidişin diyorum yÂr
Ölüm desen ölüm değil
Zülüm desen zülüm değil bu yaptığın
Ne mezara sığıyor yüreğim
Ne de kör zindanlara
Doluya koysam almıyor boşa koysam dolmuyorsun..
Yürek işidir şiir
Zaman en iyi ilaçtır bazı yaralara ..
Neye alışmıyor ki insan , ölüme dahi alışıyorken..
Sustum !!
Sen sesimi duymadın ya
Şimdi ben boynu bükük kalmış cümlelerimle
Kıyamete kadar susacağım
Hayat bir gülüşten ibaret ya da fotoğraflarda kalacak bir anı belki de kim bilir? Bir gün hepimiz sığamadığımız şu koca dünyada:
Bir çerçeveye sığdırılacağız.
Martılarla oynasaydık eğer belki değecekti maviye kanatlarımız.
Oysa biz mahallenin can kıran afacan çocuklarıyla oynamayı tercih ettik.
Yokluğun çıkmaz bir sokak gibi.
Sen hiç çıkmaz bir sokağa tünel kazdın mı?
Sonra döndüm ve dedim ki;
Kalp kalbe sağır,
insan insana ağır geliyor
Ben, bana bile ait değilken;
Sen, sana ait olduğumu sandın..
Yanıldın..Yanıldık
Bahar sanmıştım.
Oysa içinde kış saklıymış gülüşlerinin.
Güneşi beklerken yağmura tutuldum
Çalma aşk kapısını eşikte duracaksan,
İçme gönül tasından bitince kıracaksan..
Üstüne gül koklayacaksan,
Sevme papatyayı..
.
Bilen var mı ne oldu o masalların ‘SON’ yazan satırından sonrası?
.
.
Bakmadan görebilmek, hatta görmeden Sevebilmektir aşk !..
.
Bakmadan görebilmek, hatta görmeden sevebilmektir aşk
Varlığı yoklukta buldum, yoklukta bulduklarımı hiçlikte boğdum.
#BALIKÇI#
.
.
.
En güzel yolculuklar, dönüşü olmayan yollarda yapılır.
En sessiz kuytuların, belki de en suskun resimleriydik.
Neden insan en çok canını yakanı özler ki?
Bir hayale sarılmak zor gelmiyor da
O hayalden kaçmaya çalışmak ağır geliyor insana.
Bir türkü tuttursan,
Güftesi sen olsan, bestesi ben
Adını unutmak için, her harfi kazıyıp sökmek istedim alfabemden.
Bir balıkçının da dediği gibi; aslında hayat “RASTGELE”
Hangimiz kağıttan gemiler yapmadık ki?
Sonra o gemiyi hayallerimizi yükleyip, rotayı umuda çevirip hangimiz yol almadık engin denizlere?
Kimi elinde bir kazma, anılara mezar kazıyor, kimi bir urganla geçmişini asıyor.
İnsan, kırılıp incindikçe anlıyor o masum çocuğun derinlerde bir yerde sessizliğe gömüldüğünü.
Gitsem düğüm, kalsam zulüm.
Aklımın tek katili yüreğimdir!
.
Çalma aşk kapısını eşikte duracaksan,
İçme gönül tasından bitince kıracaksan..
.
Hayallerimin kapısını hayatımın yüzüne çarptım.
Bilen var mı ne oldu o masalların ‘SON’ yazan satırından sonrası?
Hayatın değişmez kuralı gibidir insanın içi. Birileri ölürken birileri doğar içimizde.
Bir balıkçının da dediği gibi aslında hayat: RASTGELE.
Hayallerimin kapısını hayatımın yüzüne çarptım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir