Süleyman Çobanoğlu kitaplarından Şiirler Çağla kitap alıntıları sizlerle…
Şiirler Çağla Kitap Alıntıları
sense nasıl denir – hâlâ o kızsın
dinle ağlayarak çıkrık sesini
işte şu dünyada yapayalnızsın.
Süleyman Çobanoğlu
Ovalar kadar hayat, baktım, hücre kadarmış
gel içimde biriken encâmını geri al!
Ve sevdan arsız sarmaşıklar gibi içimde
Dertlerimiz ya uzakta bir denizdedir.
Ya saçlarından sonra unuttuğum mevsimde
küheylanım yoruldu, göğsümün vezni kırık
Ve ışıklar tükendi..
Öfkeli sözler gibi uçuşsunlar istedim.
Kim bu ağır şeyleri böylece diyebilir!
Demirden kapıları neden ıslatmayalım,
Ta çürüsün çürüyen; evet çürüyebilir!
kalanımız sâf durup mevlidler söylediler
Kavuşan kısmı ancak gavurdur.
“güçlü ol ey kalbim, güçlü ol
Daha çok işimiz var” diyorum
kalbindeki o ağır, kesîf taşa çarparak!
Kanayan kanamıştı,yağan yağıp gitmişti
çocuklar iyi kolej, yarasa kahramanlar
ki onlar küt pabuçlar yamalılar giymesin
onlara ölçü/biçim tesbitli diplomalar
içinde kıvrılmalı bir hayatçık verilsin
eski evler içinde eski hatlar bir düştür
olsa olsa ihtilâm, selim akılla zina
şimdi lütfen biraz cool, biraz sakin ol lütfen!
Kalbin ârabî
dudağın latin
yer gök koşmaya,
yaraya tütün
Ben ki bunca yorgunum, yorgun beni doğuran
eski tanışlar dâhil itimade mahal yok
benim kuşa kumruya saza maza karnım tok
kavi kabuk içinde artık alışın monşer
ermiş bir tosbâ gibi yalnız oturmalara
Sen sessiz bir saçakta çaylar dile, nehirler!
Dile ki yağmur yağsın en kirli taşa bile!
fakat şu yeşil cildi alır biri okur mu
rafta bir sahaf gibi yavaş yavaş bunuyor
Ne kaldı sanki bize güzdeki sağanaktan
eski bir dostmuş gibi söz edenlerden sakın
şiir sürgün sultandır, bir veremli beslenti,
ziyade kıymık toplar senin narin teninden
Senin ince gönlünü hangi kış kırabilir
Ey sırma nakışında sarkıt duran kelebek!
Son şiirler döküldü, artık bitti savaşım
Dünya, tufan sonrası daha rezil göründü
Ve sevdan arsız sarmaşıklar gibi içimde
Az sonra avuçların uyanacak. Ve sesin
Bir çiçeğe su gibi üstüme dökülecek
bütün acılar seninle gömülmüyor!
yaşmak böyle soğuk ve böyle çürümüşken
yetmiyor aynaların fısıldadığı masal!
gel, omzuna abanmış yaralarla övüngen,
gel içimde biriken encâmını geri al!
Sustur şu kalbini
kaldır dayanmanın ağır gürzünü
aç tavus yumuşak tüyünü bir bir
çok taşlar berhava eyle benimle;
çok benle şiir
senin derdin içime bir kor salar bırakır
tosbağalar, enikler ve kirazlar bilmezler
Bu hüner ne beyhude ve ne nafile kurgu!
O gidenin lehine, dedim, ne varsa bırak!
Nasılsa kırılacak bilediğin her burgu,
Kalbindeki o ağır, kesîf taşa çarparak!
Gel otur sundurması geniş çağ çardağında
Eğeri sat, aygırı; sat pusatı, gülü sat!
Kaldı ancak bir kırık temrenli sadağında,
Dile batır kendine, dile götür göle at!
bir Haşim gönder bana, İstanbul’a iyi bak,
o şehre bin şiirin kemikleri gömülü
Ben onunla dellendim, ben onunla yatıştım
bir zamanlar öyle ama o gençlikti bir ara
yaraya tütün
yetmiyor aynaların fısıldadığı masal!
ey çaresiz bakışlı, ey zıpkın gözlü, seni!
ve sevdan arsız sarmaşıklar gibi içimde
dertlerimiz, ya uzaklarda bir denizdedir;
ya saçlarından sonra unuttuğum mevsimde
püskürük yaramıza merhemler söylediler
en telve günahlara sarınıp da ölmüşken
Kalanımız sâf durup mevlidler söylediler
âlâ, çünkü seveni hâlâ pek bulunuyor
fakat şu yeşil cildi alır biri okur mu
rafta bir sahaf gibi yavaş yavaş bunuyor
şiirler çağla
yürek yangını kirli buzla dalaşır
şiirler çağ’la
yaraya tütün
bir çiçeğe su gibi üstüme dökülecek
bir daha kanasaydın ben de deniz olurdum!..
tosbağalar, enikler ve kirazlar bilmezler
bir zaman öyle ama o gençlikti bir ara
kavi çabuk içinde artık alışın monşer
ermiş bir tosbâ gibi yalnız oturmalara.
Bir daha kanasaydın ben de deniz olurdum!
Öfkeli sözler gibi uçuşsunlar istedim
Hafıza mı, ölüm mü, hangisi daha kolay?
Ziyade kıymık toplar senin narin teninden
Kısa günler üstünde tek sözler ölümsüzdür.
İkimiz de titreyen fitillere kapandık
Tahtını kurmak için gözlerini beğendi;
Ağırladık geceyi, konuk ettik ve andık
Amma bütün acılar seninle gömülmüyor!
Dökülen sırra benzer,ki yalancı teninden
Kadife suyu yırtan kayalıklar görünür;
Bir yön olsun kayığa bindirenlerden sakın.
Bir çiçeğe su gibi üstüme dökülecek
Dile ki yağmur yağsın en kirli taşa bile!