İçeriğe geç

Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu Kitap Alıntıları – Allen Carr

Allen Carr kitaplarından Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu kitap alıntıları sizlerle…

Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu Kitap Alıntıları

İyimser bir kişi şişeyi yarı dolu, kötümser bir kişi yarı boş olarak görür. Sigara durumunda şişe boştur ama tiryaki onun dolu olduğuna inanır
Sigara özlemi diye bir şey yoktur. O yalnızca kuşku ve güvensizlikten doğar. Gerçekten çok basit ve açıktır. SİGARAYI BIRAKMAK KOLAYDIR. İşi güçleştiren kararsızlık ve yakınmadır. Tiryakiler bağımlıyken bile bazen uzun süre sigarasız kalmaya dayanırlar. Yalnızca sigara içmek istedikleri ama içemedikleri zaman özlem duyarlar.
Kızımın düğününde bile gururlu bir baba olarak orada durmam gerekirken ben ne yaptım? Umarım yakında bu iş biter de dışarıya çıkıp bir sigara yakabilirim diye düşündüm.
Birçok tiryaki yeni aldığı arabasında sigara içmez. Birçoğu tiyatroya, süpermarkete, kiliseye vs. Gider ve oralarda sigara içememek onları hiç rahatsız etmez. Metroda bile şimdiye kadar bu yüzden ayaklanma çıkmadı. Tiryakiler sigara içmelere kısıtlandığında neredeyse sevinirler.
Nikotin çok kısa süre içinde bağımlılık kazanılması açısından dünyanın en güçlü uyuşturucusu olarak bilinse de bağımlılık derecesi o denli güçlü değildir. Etkisini çok çabuk yarattığından yalnızca üç hafta gibi kısa bir süre içinde vücut nikotini atar ve nikotinin eksikliğini beden o kadar az duyar ki, birçok tiryaki farkında bile olmadan geçirir.
Sigaranın dezavantajlarının avantajlarından çok daha fazla olduğunu bilmemize rağmen bir çoğumuzun sigara içmeye devam etmesinin nedeni sigaranın bize gerçekten zevk verdiğine yada bir şekilde yardımcı olduğuna inanmamızdır. Sigarayı bırakırsak bir boşluk doğacağını ve yaşamımızın belirli kesimlerinin bir daha eskisi gibi olamayacağını sanırız. Bu bir yanılgıdır. Gerçek, sigaranın bize hiçbir şey vermediğidir; bizden alır götürür ve ancak kısmen geri verir, bu da yanılgıyı doğurur.
İnsan vücudu yeryüzündeki en karmaşık şeydir. Amipler ve solucanlar dahil hiçbir canlı türü besinle zehir arasındaki farkı bilmeden yaşayamaz.
Nikotin yalnızca bir uyuşturucu değil aynı zamanda sineklerin yok edilmesinde kullanılan etkisi çok güçlü bir zehirdir (ansiklopediye bakabilirsiniz). Bir sigaranın içerdiği nikotin miktarı doğrudan doğruya DAMARLARINIZA VERİLDİĞİNDE ÖLÜRSÜNÜZ. Tütün aynı zamanda karbonmonoksit dahil başka birçok zehir de içerir.
Nikotin etkisini çabuk gösteren bir uyuşturucudur ve kandaki nikotin miktarı sigara içtikten yarım saat sonra yarıya, bir saat sonra ise dörtte bire düşer. Bu da birçok tiryakinin neden günde yaklaşık yirmi tane sigara içtiğini açıklar.
Yemi, peyniri olmayan tek tuzak sigaradır. Ağzımızın suyunu akıtan sigaranın enfes değil iğrenç tadıdır. İlk içtiğimiz sigaranın tadı güzel olsaydı alarm çanları çalardı ve zeki bir insan olarak yetişkinlerin yarısının büyük paralar harcayarak kendilerini neden zehirlediklerini anlayabilirdir. Ama o ilk sigaranın tadı iğrenç olduğundan acemi beynimiz hiçbir zaman bağımlılık kazanamayacağımız kanısına varır ve zevk almadığımızdan dolayı ne zaman istersek o zaman bırakabileceğimizi sanırız.
ne zaman devletin kasası boşalsa maliye bakanlığı tütün vergisini artırır. sanki sigara içenlerin yeterince sorunu yokmuş gibi!
Son sigaranızı söndürme planınızı kitabın sonuna erteleyin.
Üç hafta boyunca nikotinsiz kalmaya dayandıktan sonra vücudun nikotin gereksinimi kalmaz.
Doğru zaman bir türlü gelmez çünkü yaşam giderek daha az değil daha çok stresli bir hale helir.
Tiryakileri özellikle sigara içmedikleri zamanlarda izlemeye başlayın. Ellerinin ağızlarının yakınlarında olduğunu, parmakları veya saçları ile oynadıklarını, ayaklarıyle tempo tutturduklarını veya ağızlarını sıkı sıkıya kapattıklarını göreceksiniz. Tiryakiler sakin değillerdir. Tam anlamıyla sakinleşmenin ne olduğunu unutmuşlardır bile. Sizi bekleyen birçok keyiften biri de budur.

Bütün bu sigara konusu, et yiyen bir bitkinin içine sıkışmış bir sineğe benzetilebilir. Sinek önce nektarı içer, farkında olmadığı bir anda çiçek sineği yemeye başlar. Çiçekten dışarı çıkmanın zamanı gelmedi mi?

Herkesin günde iki paket içen, yaşamı boyunca bir gün bile hastalanmamış ve seksen yaşına gelmiş bir amcası vardır. Kimse genç yaşlarda ölen diğer yüzlerve tiryakiyi ya da o amcanın içmeseydi hâlâ yaşayacağını aklına bile getirmez.
Sözüm ona televizyonlarda sigara reklamı yapılması yasaklanmış. Televizyonun en çok izlendiği zamanlarda gösterilen filmlerde artistlerin büyük bir keyifle sigaralarını yaktıklarını görüyoruz.
Filmlerdeki bütün idam sahnelerinde idam edilecek kişilerin son arzuları bir sigaradır. Bunun bizde bıraktığı etki çok derindir. Bilincimiz fark etmese de uyuyan partnerimiz mesajı alacak zamanı bulur. Buradaki mesaj: Dünyadaki en değerli şey, en son düşüncem ve son yaptığım şey bir sigara içmektir.

Bütün savaş filmlerinde yaralılara bir sigara verilir.

Soğuk bir günde bir bara ya da restorana gittiğinizde yanınızdaki kişi ne içmek istediğinizi sorduğunda bir viski (ya da herhangi başka bir şey) yerine canım bu gün ne istiyor biliyor musun? Bir viskinin o yumuşacık sıcaklığını. Deyin.

Viski sevmeyen birinin bile size katıldığını göreceksiniz.

On saat boyunca rahatlıkla sigarasız kalabilir, fakat gündüz on saat sigara içmese deliye döner.
Sigara içmek dar ayakkabı giymeye benzer, çıkardığınızda rahatlarsınız.
Sigara alışkanlığının acıklı yanlarından biri de alışana kadar birçok uğraş vermemizdir.
Bizi başlangıçta bu tuzağa düşüren, tuzağın içindeki binlerce yetişkindir.
Sigara içmeyen veya sigarayı yeni bırakmış bir kişi değilseniz bu kitabı bitirene kadar sigara içmeye devam edin.
Tiryaki sigarayı istediği için değil içmesi gerektiğine inandığı için içer ve eroinmanlardan farklı olarak yıllarca ruhsal ve fiziksel eziyet çeker.
Hızlı ölümün yavaş ölümden iyi olduğunu söyleriz hep. Bu yüzden tiryakiyi kıskanmanıza hiç gerek yoktur, ona acımalısınız.
Eroinmanları kıskanmazsınız. İngiltere’de eroin yüzünden ölenlerin sayısı yılda üç yüzü geçmez. Nikotin ise yılda yüz binlerce insanın ölümüne neden olurken bu sayı dünya çapında iki buçuk milyonu bulur. Nikotin tarihteki tüm savaşların toplamından daha fazla kişinin ölümüne neden oldu. Her bağımlılık gibi sizinki de kendiliğinden iyiye gitmek yerine, zamanla kötüleşir. Sigara içmekten artık bugün bile zevk almıyorsanız yarın hiç almayacaksınız. Tiryakileri kıskanmayın. Onlara acıyın.
İnanın: ACINACAK DURUMDALAR.
Sigarayı bırakmadan önce şunu aklınıza koyun: Sigara içmeyenin yoksun kaldığı bir şey yoktur. Zavallı tiryaki birçok şeyden yoksun
kalır:
SAĞLIK
ENERJİ
PARA
ÖZ GÜVEN, ÖZ SAYGI
İÇ HUZUR
CESARET
SAKİNLİK
ÖZGÜRLÜK.
Sigaranın en kurnaz yanı budur. Stres içinde olduğumuzda o anın sigarayı
bırakmak için uygun olmadığına inanırsınız; stressiz bir zamanda ise sigarayı bırakmaya gerek duymazsınız.
Hep söylüyorum, zevkin bununla bir ilgisi yoktur, hiç de olmadı! Sigarayı zevk için içseydik kimse ilk sigarasından başka sigara içmezdi. Zevk almadığımız halde sigara içecek kadar aptal olabileceğimize inanamadığımızdan dolayı sigaranın bize keyif verdiğini sanırız. Sigara içmek işte bu yüzden çoğunlukla bilinç altında gerçekleşir. İçtiğimiz her sigarada ciğerimize doldurduğumuz pisliği düşünsek ve kendimize “bu iş bana 30.000 pound’a mal oluyor ve şu anda içtiğim sigara ciğerlerimde kansere yol açacak sigara olabilir” dersek zevkin hayali bile kalmaz.
Sigara aslında dolaylı yoldan can sıkıntısını arttırır çünkü sigara insanı zamanla
uyuşuk bir hale getirir. Sigara içenler enerji veren aktivitelere zaman ayırmak yerine can sıkıntısı içinde oturup sigara özlemlerini giderirler.
Sigara içmenin korkunç bir hastalığa dönüşme riski yüzde ellidir. Sigara insanın yaşam boyu kötü bir ağız kokusuna sahip olmasına, ruhsal ve fiziksel işkence çekmesine, sigaraya esir olmasına, toplum tarafından küçük görülmesine ve özsaygısını yitirmesine neden olur.
Sigarayı bırakmanın en büyük kazançlarından biri, geleceğe ve kendinize olan güveninizin geri gelmesidir.
Sigaranın en kötü yanı, sağlığa ve cüzdana verdiği zarar değil, insanda yarattığı psikolojik etkidir. İnsan sigara içmeye devam edebilmek için akla gelebilecek her tür açıklamayı arar.
Sigara içenlerin yaşamları otomatik olarak daha stresli olur. Çünkü tütün, toplumun ileri sürdüğü gibi bizi rahatlatmak ya da sıkıntılarımızı hafifletmek yerine tam tersine bizi daha sinirli ve gergin hale getirir.
Bazısı sigaranın çok eğlenceli olduğunu söyler. Bu doğru değildir. Sigara pis ve iğrenç bir şeydir.
Sigaranın bu güne kadar sağladığı tek avantaj bir zamanlar toplumun sigara içmeyi artı puan olarak nitelendirmesiydi. Bu günlerde ise tiryakiler bile sigara içmeyi antisosyal bir davranış olarak kabul ediyorlar.
“Sigarayı başlangıçta toplumda sosyalleşmek için kullanırız. İstediğimiz zaman sigara içer, istemediğimiz zaman içmeyiz. Aslında sinsi döngü başlamıştır bile. Bilinçaltımız sigaranın bazı zamanlarda keyif verdiğini zannetmeye başlamıştır.”
“Nikotini kesmek hiçbir fiziksel ağrı vermez. Yalnızca bir şeyin eksildiğini anımsatan boş, huzursuz bir duygu belirir. Bu yüzden birçok tiryaki sigaranın ellerle ilgisi olduğunu sanır. Bu huzursuz duygu uzun sürerse tiryaki sinirli, gergin, güvensiz ve hassas hale gelir. Aynen açlık gibidir ama bu sefer bir zehre, Nikotin’e …”
“Sigara içmek nikotin bağımlılığıdır!”
“Nikotin, etkisini çabuk gösteren bir uyuşturucu maddedir ve kandaki nikotin miktarı sigara içtikten genelde yarım saat sonra yarıya, bir saat sonra ise dörtte bire düşer. Bu da birçok tiryakinin neden günde yaklaşık yirmi tane sigara içtiğini açıklar.”
Filmlerdeki bütün idam sahnelerinde idam edilecek kişilerin en son arzuları bir sigaradır.
Bunun bizde bıraktığı etki çok derindir.
Bilincimiz fark etmese de “uyuyan partnerimiz” mesajı alacak zamanı bulur. Buradaki mesaj: “Dünyadaki en değerli şey, en son düşüncem ve en son yaptığım şey bir sigara içmektir.” Bütün savaş filmlerinde yaralılara bir sigara verilir.
Bir tiryakinin olayların nasıl geliştiğini anlamamasının öncelikle üç nedeni var.
1. Bedeninde fark edilebilir bir ağrı yoktur.
O yalnızca bir duygudur.
2. Her şey tersten yürür. Uyuşturuculardan kurtulmak bu yüzden çok zordur. İnsan sigara içmediği zaman o usandırıcı duyguyu yaşar ve sigarayı suçlamaz. Bir sigara yakar yakmaz rahatlar. Bu yüzden sigaranın ona zevk verdiği yada destek olduğu yanılgısına düşer.
3. Yaşamı boyunca beynine bir sürü asılsız düşünce işlenir. Sigaraya başlamadan önce hiçbir şeyi eksik olmadığı halde zor bir öğrenme sürecinden sonra sigaranın insana zevk ve güven verdiğine inanmaya başlamasına şaşırmaz. Neden sorgulasın ki? O artık en mutlu tiryakiler topluluğuna girmiştir.
Her sigara söndürüşümüzde nikotinin etkisi kaybolur ve bedenimiz bir eksiklik duyar bu fiziksel bir ağrı değil beynin yarattığı bir yoksunluk duygusudur. Biz bu duygunun farkına bile varmazken o bedenimizi damlayan bir musluk gibi yavaş yavaş doldurur. Mantığımız bunu anlayamaz, anlamak zorunda da değildir.
Bildiğimiz tek şey bir sigara istediğimizdir, sigarayı yaktığımızda açlığımız gider ve kendimizi o an için hoşnut ve güvenli hissederiz –sigaraya başlamadan önceki gibi. Fakat bu doyum geçicidir, çünkü artık açlığımızı gidermek için vücudumuza sürekli nikotin vermek zorundayız. Bir sigarayı bitirir bitirmez açlık yeniden başlar ve kısır döngü devam eder.
Kırmadığımız takdirdebu kısır döngü yaşam boyu sürer
Sigara konusu bir dizi bilmecedir. Bütün tiryakiler aslında aptal olduklarını ve bir şeytanın tuzağına düştüklerinin farkındadırlar. Benim için sigara içmenin en üzücü yanı insanın bağımlılık kazanmadan önce sahip olduğu iç huzura ve öz güvene bundan böyle ancak sigara sayesinde kavuşmasıdır.
Tiryakiler sigaranın eksikliğinin yarattığı özlemin sigarayı bırakmaya çalışırken yada zorlanırken yaşanan o korkunç sarsıntı olduğunu sanırlar. Aslında bu özlem duygusu öncelikle ruhsal bir şeydir, tiryaki zevk yada destek diye bildiği şeyden yoksun kaldığını düşünür.
Sigaradan çekilen her nefes ciğerlerden beyne ufak bir doz nikotin taşır ve bu doz etkisini bir eroinmanın damarlarına sıktığı eroinden daha çabuk gösterir. İnsan bir sigaradan ortalama olarak yirmi nefes çekerse bir tek sigaradan yirmi doz uyuşturucu almış olur.
Bütün tiryakiler şeytani bir gücün etkisi altında olduklarının farkındadırlar. İlk zamanlar insan kendini “yakında bırakacağım, bugün değil ama yarın” düşüncesiyle avutur. Sonunda öyle bir noktaya gelir ki, ya iradesinin olmadığını yada sigaranın yaşamdan tat alabilmek için gerekli bir şey olduğunu düşünmeye başlar.
Çoğu tiryaki neden sigara içtiğine mantıklı bir açıklama getirmek gereğini duyar fakat yaptığı açıklama aldatmaca ve yanılgıdan ibarettir. İlk olarak bu aldatmaca ve yanılgıları ortadan kaldıracağız. Sigarayı bıraktığınızda aslında hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda olmadığınızı göreceksiniz. Hem bıraktığınız şeyin hiç bir şey olduğunu anlayacak hem de sigara içmeyen bir insan olarak bir sürü güzel ve olumlu şeylere kavuşacaksınız. Sağlık ve para bunların yalnızca ikisi.
Aslında sigara içmek bana keyif vermiyordu.
Sigara tiryakilerinin çoğu yaşamlarında bir zaman sigaradan zevk aldıkları hayaline kapılırlar oysa bende hiç öyle olmadı. Ben tadından da kokusundan da hep nefret ettim ama sigaranın beni rahatlattığına ve bana cesaret verdiğine inandırmıştım kendimi.
Tiryakileri kıskanmayın. Onlara acıyın.
SİGARA BOŞLUK DOLDURMAZ, YARATIR!
Hepimiz kendi yolunu çizen zeki, üstün varlıklar olduğumuzu sanırız. Aslında yaşamımızın yüzde doksan dokuzu önceden belirlenmiştir. Biz içinde yaşadığımız toplumun ürünüyüz. Nasıl giyineceğimizi, ne tür evlerde oturacağımızı, yaşam tarzımızı, değişik olduğumuz yönleri bile (örneğin politikada turuncu mu yoksa açık görüşlü mü olduğumuz) toplum belirler. Son verdiğim örnek rastlantıya değil, içinde bulunduğumuz sınıfa bağlıdır. Bilinçaltının üzerimizdeki etkisi çok büyüktür ve düşünceler yine gerçek söz konusu olduğunda bile milyonlarca insan yanıltılabilir. Kolomb dünyanın çevresini gezmeden önce çoğunluk dünyanın düz olduğuna inanıyordu. Bu gün bir küre olduğunu biliyoruz. Bir sürü kitap yazıp sizi dünyanın düz olduğuna inandırmaya çalışırsam bile başarılı olamam, oysa kaçımız uzayda bulunup dünyanın küre olduğunu gözleri ile gördü?
Tiryakiler soğuk algınlığına, gribe, boğaz ağrısına,
bronşite veya amfizeme rağmen sigara içmeye kalkışırlar.
Bunun zevkle bir ilgisi yoktur. Eğer olsaydı kimse birden fazla sigara içmezdi.
Yemi, peyniri olmayan tek tuzak sigaradır.
Aslında sigara
içmeye devam etmemizin nedeni sigarasız yaşamın zevk vermeyeceği ve bir
şeyden yoksun kalacağımız korkusudur.
Hep o
sigarasızlığa alışmanın felaketinden söz edilir ama şöyle geriye bakım bu
felaketi anımsamaya çalıştığında silinmiş olduğunu fark ettim. Bedensel
hiçbir şikayetim yoktu, demek ki her şey tamamen beynin ürünüymüş
Stres ile sorumluluğu sık sık karıştırırız. Sadece kendimizi güçlü hissetmediğimiz zamanlarda sorumluluk strese dönüşür .
“Biliyorum korkun olmadığını ama sevdiğin bir insanın kendisine sistemli bir şekilde zarar verdiğini görmek zorunda kalsan nasıl hissederdin kendini?”
Hızlı ölümün yavaş ölümden iyi olduğunu söyleriz hep. Bu yüzden tiryakiyi kıskanmanıza hiç gerek yoktur, ona acımalısınız.
Tiryakiler sigara yüzünden hem kendilerini hem de başkalarını aldatırlar. Buna zorunludurlar. Saygınlıklarını tamamen yitirmemek için kendi kendilerine aldatmacalar yaratırlar. Alışkanlıklarını hem kendilerine hem de başkalarına karşı haklı çıkarmak gereksinimi duyarlar.
Sigara içmenin ölümcül bir hastalığa yakalanma riski dörtte birdir. Sigara insanın yaşam boyu kötü bir ağız kokusuna sahip olmasına, ruhsal ve fiziksel işkence çekmesine, sigaraya esir olmasına, toplum tarafından küçük görülmesine ve öz saygısını yitirmesine neden olur.
Sigara içmek ne bir alışkanlık nede bir zevktir. Bir uyuşturucu bağımlılığı ve hastalıktır.
Sigarayı bırakma sürecinden geçerken sigara içmeyi sürdürebilirsiniz. Kendinizi kuşkulardan ve korkulardan arındırdıktan sonra son sigaranızı söndürür, artık sigara içmeyen bir insan olmaktan mutluluk duymaya başlarsınız.
Akıllı bir insan bir aldatmacaya bir kez düşer. Yalnızca aptal ar bildikleri halde sürekli aynı aldatmacaya kapılırlar. Çok şükür bütün tiryakiler aptal değil de yalnızca kendilerini aptal yerine koyuyorlar. Sigara içen herkes kendi özel, kişisel aldatmacasına sahiptir. Bu yüzden olayı daha da anlaşılmaz bir hale getirecek kadar fazla tiryaki tipi vardır.
Sigarayı azaltmak sigaranın ancak bir süre yoksun kaldıktan sonra zevk verdiğini kanıtladığı için sigara içmenin ne kadar gereksiz olduğunu açık bir şekilde ortaya koyar.
İnsan sigarayı küçük canavarı beslemek için içer
küçük canavarı vücudunuzdan büyük canavarı da aklınızdan çıkardığınız an sigara içmeye ne gereksinim nede arzu duyacaksınız.
Yaratan güç yada sistem sigara içmemizi planlamış olsaydı bedenimizi zehirden koruyan bir filtremiz ve bir tür bacamız olurdu.
Sigara içmek dar ayakkabı giymeye benzer, çıkardığınızda rahatlarsınız.
Ben otuz üç yıl boyunca, beni rahatlattığına bana güven ve cesaret verdiğine inandım. Aynı zamanda beni öldürdüğünü ve bana bir servete mal olduğunu da biliyordum.
Neden bir doktora gidip beni rahatlatacak, güven ve cesaret verecek bir alternatif sormadım? Çünkü bir alternatif önereceğini biliyordum. Benimki bahaneden başka bir şey değildi.
Bazıları sırf arkadaşları yüzünden içtiklerini söylerler. Gerçekten o kadar aptal olup olmadıklarını merak ederim. Dua etsinler de arkadaşları istiyor diye, baş ağrısından kurtulmak için başlarını kesmeye kalkışmasınlar!
Bağımlılığımız arttıkça sigara özlemini giderme gereksinimimiz de artar, böylece sigara bizi daha çaresiz bir duruma düşürürken biz giderek sigaranın bunun tam tersini yaptığına inanırız. Her şey o kadar yavaş gelişir ki farkına bile varmayız.
Reklamcılar bilinçaltının yönlendirme gücünü çok iyi bilirler;
bu yüzden yollar bizi adım adım takip eden büyük posterlerle,
gazetelerin her sayfası ilanlarla doludur. O kadar para boşuna
mı harcanıyor sanıyorsunuz? O reklamlar size sigara
aldırtmıyor mu sanki?
Yanılıyorsunuz! Kendiniz deneyin! Soğuk bir günde bir bara
yada restorana gittiğinizde yanınızdaki kişi ne içmek
istediğinizi sorduğunda “bir viski” (yada herhangi başka bir
şey) yerine “canım bugün ne istiyor biliyor musun? Bir
viskinin o yumuşacık sıcaklığını.” Deyin.
Viski sevmeyen birinin bile size katıldığını göreceksiniz.
Hepimiz kendi yolunu çizen zeki, üstün varlıklar olduğumuzu
sanırız. Aslında yaşamımızın yüzde doksan dokuzu önceden
belirlenmiştir. Biz içinde yaşadığımız toplumun ürünüyüz.
Nasıl giyineceğimizi, ne tür evlerde oturacağımızı, yaşam
tarzımızı, değişik olduğumuz yönleri bile (örneğin politikada
turuncu mu yoksa açık görüşlü mü olduğumuz) toplum
belirler. Son verdiğim örnek rastlantıya değil, içinde
bulunduğumuz sınıfa bağlıdır. Bilinçaltının üzerimizdeki
etkisi çok büyüktür ve düşünceler yine gerçek söz konusu
olduğunda bile milyonlarca insan yanıltılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir