İçeriğe geç

Sherlock Holmes – Kızıl Ölüm Kitap Alıntıları – Arthur Conan Doyle

Arthur Conan Doyle kitaplarından Sherlock Holmes – Kızıl Ölüm kitap alıntıları sizlerle…

Sherlock Holmes – Kızıl Ölüm Kitap Alıntıları

&“&”

Yalnızca bir aptal, önüne gelen her bilgiyi kapar , böylece , ona faydası dokunabilecek bilgiler kalabalıklaşır ya da birçok şey birbirine girer ve o bilgiye ihtiyacı olduğunda güçlükle yaşar . Ama becerikli ve usta bir kimse , zihnine ya da çatısına , bir şeyler alırken son derece dikkatlidir.
Hiçbir insan , çok iyi bir sebebi olmadıkça , kafasını küçük meselelerle meşgul etmez.
Düzensiz okuyup öğrenenler , bilgilerinin doğruluğu açısından çok az dikkate değerdir .
İnsanoğlunun başlıca çalışma konusu yine insandır .
İki kişinin birlikte yaşamaya başlamadan önce birbirlerinin en kötü yönlerini bilmeleri iyi olur.
Birisiyle aynı evi paylaşacaksam, çalışmaya düşkün ve sessiz birini tercih ederim . Gürültü ya da heycan kaldıracak kadar güçlü değilim.
John Rance yüzünde korkuyla ve gözlerinde şüpheyle ayağa fırladı Tüm bunları nereye saklanıp gördünüz?" diye bağırdı. "Sanırım siz, benden çok daha fazlasını biliyorsunuz."
Sırrı,tuhaflıkla karıştırmak hatadır.
Konuşurken gözleri parıldıyordu; elini kalbinin üzerine götürdü ve hayal gücünün eseri olup, kendisini alkışlayan hayali bir kalabalığa selâm vererek başını eğdi.
Filizlendikten sonra bir fikri asla öldüremezsin."
Aslında vücudum değil yorgun olan, bilirsiniz, zihin yorgunluğu.
Açıklanamayanı açıklamak zordur.
Birine biraz güvenmek hiç güvenmemekten daha kötüdür."
Her zincir ancak en güçsüz halkası kadar güçlüdür."
Bir sihirbaz, numarasının sırrını açıklarsa hiç itibar göremez.
&‘Birine biraz güvenmek hiç güvenmemekten daha kötüdür.’
Büyük bir zihin için hiçbir şey küçük değildir."
Tüm kanıtları görmeden teoriler yürütmek büyük bir hatadır. Kararınızı aleyhte etkiler.
Hiçbir insan iyi bir sebebi olmadıkça küçük meseleler için kafasını yormaz .
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Açıklanamayanı açıklamak zordur.
İki kişi aynı evde yaşamaya başlayacaksa birbirlerinin en kötü yanlarını bilmeleri gerekir .
Bu ne saçmalıktır!" Diye haykırdım dergiyi masaya atarak, "bunun kadar gereksiz bir şey daha okumadım hayatımda"
"Nedir o?" diye sordu Sherlock Holmes.
"Şu makale işte," dedim yumurta kaşığımla işaret ederek. Kahvaltıma başlamak üzereydim. "İşaretlediğine göre sen de okumuşsun. Akıllıca yazıldığını reddetmiyorum. Ama beni çok kızdırdı. Tüm bunların bütün gün koltuğunda oturup inziva hayatı yaşayan, düzenlenmiş paradokslar yaratan bir adamın elinden çıktığı çok belli. Hiç işlevsel değiller. Onunla metro vagonunda karşılaşıp, tüm yolcuların mesleklerini söyletmeyi çok isterdim. Bire bin bahse bile girerdim ona karşı."
"Paranı kaybederdin o halde," dedi Sherlock Holmes sakince. "Çünkü o makaleyi ben yazdım."
İnsan beynini boş bir çatı katına benzetiyorum. Orayı kendi seçtiğin mobilyalarla donatmalısın. Aptal biri bulduğu her çeşit kütüğü içeri atar ve böylece işine yarayabilecek bilgiler kalabalık yüzünden dışarıda kalır. Ya da en iyi ihtimalle bir sürü başka eşya içinde onu bulmak zorlaşır. Becerikli bir insan beyin katına ne koyacağına çok dikkat etmelidir. Sadece işini yapmasına yarayacak aletlere sahip olmalıdır ama çok iyi seçilmiş birçok alete… Ve en doğru sırada yerleştirilmiş olmalı bunlar. Odanın esnek duvarları olduğunu ve her hacme genişletebileceğini düşünmek hatadır. Gün gelir her yeni bilgi eklemesi yüzünden önceden bildiğin bir şeyi unutursun. Bu yüzden gerekli bilgileri dışarı itebilecek gereksiz bilgileri edinmekten kaçınmak gerek.
Hiçbir insan iyi bir sebebi olmadıkça küçük meseleler için kafasını yormaz.
“Bir aptal her zaman kendisine hayran kalacak daha aptal birini bulur.”
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Bilirsin; insanlığın asıl çalışma alanı insandır .
Ne kadar küçük görünürse görünsün, elinizdeki şansları değerlendirmelisiniz.
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Hiçbir insan, çok iyi bir sebebi olmadıkça, kafasını küçük meselelerle meşgul etmez.
İnsan beynini özgün formunda boş çatı katı gibi düşünüyorum. Bu alanı kendi seçtiğin mobilyalarla döşemelisin. Ahmak biri, önüne gelen her ıvır zıvırı buraya doldurur. Sonra işine yarayacak asıl bilgi için yer kalmaz. Ya da diğer şeylerle karışıp kaybolur, bulup oradan çıkarmak zorlaşır. Oysa hünerli usta, bu çatı katına alacağı şeyler konusunda dikkatlidir. İşini yapmasına yardımcı olacak aletler dışındaki şeylere ihtiyacı olmadığını bilir. Bunlar da sınıflandırılmış, bunun yanı sıra kusursuz düzene sokulmuştur. Bu küçük odanın esnek duvarları olduğunu ve istenen ölçüye kadar genişleyebileceğini düşünmek hatadır. Eklenen her yeni bilgi için eskisini unutmaya başlayacağın bir zamanın geleceğine emin olabilirsin. Bu yüzden, işe yaramaz olanların, lazım olabilecekleri dışarı itmemesi büyük önem taşıyor."
Hayat, dev bir zincirdir, her şey birbirine bağlıdır ve bu zincirin tek bir halkası bile bize fikir verir.
“Bence insan zihni boş bir eve benzer; orayı hangi mobilyayla döşeyeceğin, senin bileceğin iştir.“

“Budalalar eline geçirdiğini odasına tıkıştırır, o zaman da ihtiyaç duyduğu bilgiye bir türlü ulaşamaz tabii, ulaşsa da tam kavrayamaz. Ama işini bilen bir insan, beyin evine ne koyacağını doğru belirler. Sadece işinde gerekli olacak şeyleri alır ve bunları güzelce düzenler. Edindiğin her yeni bilginin, var olan başka bir bilgiyi ortadan kaldırma ihtimalini göz önünde bulundurmalısın. O yüzden, en iyisi lüzumsuz şeyleri zihninde barındırmamak.“

Bütün kalpler kırılır, bütün hayatlar sona erer… Değer vermek bir avantaj değildir.
“Belki de bu yüzden müziğin cazibesine kapılıyoruzdur. Ruhlarımızda eski dünyadan kalma belli belirsiz hatıralar vardır.”
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Sırrı, tuhaflıkla karıştırmak hatadır. En olağan suç genellikle en gizemli olandır. Çünkü akıl yürütmeler yapılabilecek hiçbir yeni yada özel bilgi taşımazlar.
Bəşəriyyəti tanımaq üçün, insanı öyrənmək lazımdır"
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Büyük bir zihin için hiç bir şey küçük değildir.
“insan beynini boş bir çatı katına benzetiyorum. Orayı kendi seçtiğin mobilyalarla donatmalısın. Aptal biri, bulduğu her çeşit kütüğü içeri atar ve böylece işine yarayabilecek bilgiler kalabalık yüzünden dışarıda kalır. Ya da en iyi ihtimalle bir sürü başka eşya içinde onu bulmak zorlaşır. Becerikli bir insan beyin katına ne koyacağına çok dikkat etmelidir. Sadece işini yapmasına yarayacak aletlere sahip olmalıdır ama çok iyi seçilmiş birçok alete… Ve bunlar en doğru sırada yerleştirilmiş olmalı.
“Bu dünyada ne yaptığın hiç önemli değil,” dedi dostum, acı bir ifadeyle. “Önemli olan insanları ne yaptığına inandırdığın.”
Hayatın renksiz yumağının içinden her zaman kızıl bir cinayet ipliği geçer.
Eziyet mağdurları şimdi kendileri eziyetçi olmuşlardı.
Yarım güven,güvensizlikten kötüdür.
Büyük bir zihne,hiçbir şey küçük değildir.
“Çok önemli olmasına rağmen, ayak izi sürmek kadar savsaklanan başka bir dedektiflik ilmi yoktur.”
“Bir olaylar dizisi açıkladığında birçok insan sana sonucun ne olacağını söyleyebilir. O olayları zihinlerinde bir araya getirir ve düşünüp taşınıp sana ne olacağını söylerler. Fakat kendisine sonucu söylediğinde, zihinlerinin derinliklerini kullanarak, sana sonuca giden basamakları açıklayabilecek az insan vardır. İşte arka plana bakabilmek derken, böyle bir güçten söz ediyordum.”
“Sana daha önce de söyledim, olağandan farklı bir şey sırra ulaşmaya giden yoldur. Bu tür bir sorunu çözerken, arka plana bakabilmek önemlidir. Bu çok önemli bir hünerdir, çok da kolaydır. Ama insanlar pek uygulamazlar. Hayatın günlük ilişkilerinde arka plandan ziyade, ileriye bakmak daha faydalıdır, o zaman diğer şeyler savsaklanır. Bu durumlarda yüzeysel düşünen elli kişi varsa, analitik düşünen bir kişi vardır.”
“Bu dünyada ne yaptığın hiç önemli değil,’ dedi dostum, acı bir ifadeyle. ‘Önemli olan insanları ne yaptığına inandırdığın.”
“Avcının zihni sert, bükülmez cinstendi ve içindeki baskın düşünce olan intikam fikri o kadar sıkı yer tutmuştu ki başka hiçbir fikir için boşluk kalmamıştı.”
“Hışırdayan ağaçlar ve tahılla kaplı tarlalar, her şey o kadar huzurlu ve mutlu görünüyordu ki, bunların arasında ölüm fikrinin yattığına inanmak zordu.”
“Tabii küçük kızın bir kadın olduğunu ilk fark eden babası olmadı. Bu nadiren olur zaten. O gizemli değişim zaman birimleriyle ölçülemeyecek kadar derece derece gerçekleşir ve zor fark edilir. Zaten bir sesin tonu ya da bir elin dokunuşu kalbinin heyecanla atmasına sebep olmadan önce, gurur ve korkuyla karışık bir hisle, içinde yepyeni bir tabiatın doğduğunu anlamasını sağlayacak pek az belirti vardır. Yepyeni bir hayatın şafağını müjde eden o küçük olayın olduğu günü hatırlamayan çok az kişi vardır.”
“Sürümüze kurt alamayız. Meyveyi zamanla tamamen çürüten küçük bir nokta olmanızdansa, bu çölde kemiklerinize kadar kurumanız daha iyi.”
“Her yeri sessizlik kaplamıştır. Dinlemeye kalkarsanız, bu boş arazide sessizlikten başka hiçbir şey duyamazsınız. Sadece sessizlik; tam, kalbi yoran bir sessizlik.”
“Katile tutuklamakta gecikilecek her saniye,’ dedim ben de, ‘ona başka kötü bir şey yapacak zaman verir.”
“Sırrı, tuhaflıkla karıştırmak hatadır. En olağan suç, genellikle en gizemli olandır çünkü akıl yürütmeler yapılabilecek hiçbir yeni ya da özel belirti taşımazlar.”
“Daha çok inanmalıydım,’ dedi. ‘Bu sefer bir gerçeğin, uzun bir akıl yürütmeler dizisine ters düşüyorsa kesinlikle başka birkaç yoruma açık olduğunu düşünmeliydim.”
“‘Birine biraz güvenmek hiç güvenmemekten daha kötüdür.’”
…hayal gücünün olmadığı yerde korku da yoktur.
“Hiçbir şansı ihmal etmemelisin, ne kadar küçük olsa da.’
‘Büyük bir zihin için hiçbir şey küçük değildir,’ dedi Holmes nüktedanca.”
“Bir iki gündür gösterdiğim gayret beni çok yordu. Aslında vücudum değil yorgun olan, bilirsiniz, zihin yorgunluğu. Beni anlayabilirsiniz Sherlock Holmes, ikimiz de beyin işçisiyiz.”
“Tüm yaşadıklarım zihnimi çok doldurmuştu, içeride değişik hayallerden ve tahminlerden oluşan bir kalabalık vardı.”
“Hayatın renksiz yumağının içinden her zaman kızıl bir cinayet ipliği geçer. Bizim görevimiz o ipliği oradan çekmek, ayırmak ve tüm ayrıntısını ortaya çıkarmak.”
“Bilirsin, bir sihirbaz sırlarını açıklarsa numaralarının hiçbir değeri kalmaz. Ben de sana çalışma yöntemimi anlatırsam herhangi biri olduğumu düşünürsün.”
“Bir adamın boyu, onda dokuz ihtimalle, adım aralıklarının uzunluğundan anlaşılabilir.”
“İlk ağızdan ipucu gibisi yoktur,’ dedi. ‘Aslında davayı zihnimde çözdüm ama yine de hâlâ öğrenilmesi gereken her şeyi öğrenmeliyiz.”
“Dâhiliğin acı çekmeye sınırsız dayanıklılık olduğunu söylüyorlar,’ dedi gülümseyerek. ‘Çok kötü bir tanımlama ama dedektiflik mesleğine uyuyor.”
“Henüz bilgi yok,’ dedi. ‘Tüm kanıtlara ulaşmadan teori üretmek büyük bir hatadır. Önyargı yaratır.”
“Bunu bilmek, neden bildiğimi açıklamaktan daha kolaydı. İki kere ikinin dört ettiğini kanıtlaman istense zorluk yaşayabilirsin, halbuki sonuçtan sonuna kadar eminsindir.”
“Ben,’ diye açıklamaya başladı, ‘insan beynini boş bir çatı katına benzetiyorum. Orayı kendi seçtiğin mobilyalarla donatmalısın. Aptal biri, bulduğu her çeşit kütüğü içeri atar ve böylece işine yarayabilecek bilgiler kalabalık yüzünden dışarıda kalır. Ya da en iyi ihtimalle bir sürü başka eşya içinde onu bulmak zorlaşır. Becerikli bir insan beyin katına ne koyacağına çok dikkat etmelidir. Sadece işini yapmasına yarayacak aletlere sahip olmalıdır ama çok iyi seçilmiş birçok alete… Ve bunlar en doğru sırada yerleştirilmiş olmalı. Odanın esnek duvarları olduğunu ve her hacme genişleyebileceğini düşünmek hatadır. Gün gelir her yeni bilgi eklemesi yüzünden önceden bildiğin bir şeyi unutursun. Bu yüzden gerekli bilgileri bir dirsekle dışarı itecek gereksiz bilgileri edinmekten kaçınmak gerek.”
“Bu biriki öyle geniş ve öyle ayrıntılıydı ki gözlemleri beni hayretler içinde bırakırdı. Görüş becerisi sonsuz olmadıkça hiçbir insan bu kadar çalışmaz ya da bu kadar kesin bilgiye erişemezdi zaten. Amaçsız, dağınık araştırmacılar nadiren tam ve kesşn bilgiye ulaşırlar. Hiçbir insan iyi bir sebebi olmadıkça küçük meseleler için kafasını yormaz.”
“‘İnsanın asıl çalışma alanı insandır,’ biliyorsun.”
“Gürültü dediğinizin içine keman çalmak da giriyor mu?’
‘Kimin, nasıl çaldığına baplı,’ dedim. ‘İyi bir keman sesi ibadet gibidir.”
“İki kişi aynı evde yaşamaya başlayacaksa birbirlerinin en kötü yanlarını bilmeleri gerekir.”
“Ceza davaları hep aynı yerde takılıp kalıyor. Bir insan, bir suçtan ötürü, belki suç işlendikten aylar sonra gözaltına alınıyor vr ardından kıyafetlerinde kahverengi lekeler tespit ediliyor. Bu lekeler kan lekesi mi, çamur lekesi mi? Yoksa pas lekesi mi ya da meyve lekesi mi? Ne bunlar? Bu soru birçok uzmanın kafasını kurcalamıştır. Neden? Çünkü güvenilir bir test yok. İşte şimdi Sherlock Holmes’un testi var ve bu konuda artık hiçbir zorluk olmayacak.”
“Açıklanamayanı açıklamak zordur,’ diye cevapladı gülerek.”
“Yalnız bir adam için Londra’nın koca boşluğunda bir tanıdık yüz görmek gerçekten çok hoş bir şeydir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir