İçeriğe geç

Sen, Ben ve Yıldızlar Kitap Alıntıları – Katie Khan

Katie Khan kitaplarından Sen, Ben ve Yıldızlar kitap alıntıları sizlerle…

Sen, Ben ve Yıldızlar Kitap Alıntıları

İnanma istersen yıldızların yandığına,
Güneşin döndüğüne inanma,
Doğrunun ta kendisini yalan bil,
Ama seni sevdiğime inan.
Bana neden öyle bakıyorsun?
Ne gibi?
Carys biraz sersem bir ifadeyle gülümsedi. Beni aylardır görmemişsin gibi.
Senelerdir görmemişim gibi geliyor.
Görüyor musun? Tanıştığımızda seni kurtarmıştım ve şimdi de seni kurtarıyorum.
Onsuz olmayı denedim ve olmadı. O yüzden beraber olmaya devam edeceğiz.
Neden, Cari?
Sessizlik.
Neden ben?
Bilmiyorum. Hoş dişlerin vardı?..
Sen gerçekten delisin.
“Max’le Carys, binlerce yıldızın ağırlığı altında dans etmeye başladılar.”
“Max, “Sen benim en iyi arkadaşımsın,” diye tekrarladı, “Carys ise benim her şeyim.”
“Olay da bu, anne. Paramparçayım.”
“Toplum ne kadar iyi işlerse işlesin, her zaman sorunlu insanlar olacaktır.”
“Max “Hepimiz bir noktada öleceğiz,” demişti. “Hayat, ölüm tehdidi olmadan hiçbir anlam ifade etmez.”
Yapmamız gereken yerine, yapmak istediğimizi yapıyoruz. Daha iyi insanlar oluyoruz ne garip.
Bireysellik gençken özgürlük, yaşlıyken aile demek oluyor.
AŞK, zamanı bile alt edecek kadar güçlüydü.
Toplum ne kadar iyi işlerse işlesin, her zaman sorunlu insanlar olacaktır.
Hayatının son dakikalarını geçirmek için tanıdığın en mükemmel insanla konuşmaktan daha iyi bir yol yok.
Burası, yavaş yavaş kendini mahvetmesine rağmen mükemmel olarak tarif edilen bir dünyaydı.
•Hepimiz ölümle karşılaştığımızda gerçek iç yüzümüzü gösteririz•
Bir kıtaya zarar veren kimse savaştan muzaffer çıkamaz.
Onlara söylenileni nedenini hiç merak etmeden, körü körüne yapan insanların mutlu olduğunu hiç sanmıyorum.
Oturup iyi hissettirilmeyi beklemektense harekete geçip bir kereliğine başka birinin isteklerinin gerçekleşmesine yardım edebilirdim.
Bazen insanların hiç beklemedikleri anda başlarına harika şeyler gelir.
Hepimiz bir noktada öleceğiz. Hayat, ölüm tehdidi olmadan hiçbir anlam ifade etmez.
Duygularını ara sıra dışarı vurmalısın. Yoksa acın içini parçalar.
Her şey sona ererken gerçekte olduğun kişiyi saklayamazsın.
En büyük yorgunluk, çözümü olmayan şeyleri düşünmektir
Her şey sona ererken gerçekte olduğun kişiyi saklayamazsın.
En büyük yorgunluk, çözümü olmayan şeyleri düşünmektir..
Sırf birşey senin istediğin gibi gitmiyor diye bu onu yanlış yapmaz.
Sanırım birşeye sahip olunamayacağı söylenince onu istemeye başlamak insanın doğasında var.
– kim daha kötü duruma düştü merak ediyorum, Amerika mı yoksa Ortadoğu mu?
-kazanan yoktu. Bir kıtaya zarar veren kimse galip çıkmaz..
Hepimiz bi noktada öleceğiz, hayat ölüm tehdidi olmadan hiçbir anlam ifade etmez.
Her zaman daha iyi daha gelişmiş bilim var; yapmamız gereken önce kendi bilgimizi geliştirmek.
Elimizde yeterince şey var.
O yüzden uğruna savaşacak hiçbir şeyimiz yok.
Ve bu bizi mutsuz ediyor.
Ama boşlukta hiçbir şey büyümez.

Aşk büyür. Aşk, bilinmeze bayılır.

Hepimiz ölümle karşılaştığımızda gerçek içyüzümüzü gösteririz.
Sen orada olmazsan bana kimsenin ihtiyacı olmayacak. Ben sensiz bir kahraman değilim.
Sen benim en iyi arkadaşımsın, diye tekrarladı. Carys ise benim her şeyim.
Bir yerlerde,ahiretin başkalarında bıraktıklarımız olduğunu okumuştum
“Sanırım bir şeye sahip olunamayacağı söylenince onu istemeye başlamak insanın doğasında var.”
“Sanırım bir şeye sahip olunamayacağı söylenince onu istemeye başlamak insanın doğasında var.”
İnsanı en çok incinmiyormuş gibi davranmak yoruyor.
Sanırım bir şeye sahip olunamayacağı söylenince onu istemeye başlamak insanın doğasında var.
Hayatın boyunca sana söylenen bir şeye karşı gelmek ne kadar zor biliyor musun?
Sanırım bilmiyorum.
Canımı yakıyor.
Hepimiz ölümle karşılaştığımızda gerçek iç yüzümüzü gösteririz, ölümle yüzleştiğimizde kahramanca hareketler yapıyoruz. Ya da bazen kahramanca olmayan hareketler yapıyoruz, yani korkaklık. Her şey sona ererken gerçekte olduğun kişiyi saklayamazsın.
Bilim zamanla hem ilerliyor hem de kendi temellerini çürütüyor. Eğer yeterince uzun yaşarsak, şuanda gerçek olarak kabul ettiğimiz çoğu teorinin yanlış olduğu biz hayattayken kanıtlanır. Her zaman daha iyi, daha gelişmiş bilim var; yapmamız gereken önce kendi bilgimizi geliştirmek.
En büyük yorgunluk, çözümü olmayan şeyleri düşünmektir..
“İlk aşk hakkındaki şey şu ki, insanı paramparça ediyor. Bir sonraki insan için kim olacağına dair her şeyi değiştiriyor.”
İnanma istersen yıldızların yandığına,
Güneşin döndüğüne inanma,
Doğrunun ta kendisini yalan bil
_ ama boşlukta hiçbir şey büyümez!

_ aşk büyür Aşk, bilinmeze bayılır

.aşağıda bıraktıkları yerkürenin durumuna irkilmek için bir saniye ayırdı, burası, yavaş yavaş kendini mahvetmesine rağmen mükemmel olarak tarif edilen bir dünyaydı.
Hayat, ölüm tehdidi almadan hiçbir anlam ifade ermez.
– Şu anda, olduğumuz yerin tepesinde sana Satürn’ün halkalarını göstermek istiyorum.
– Bu bayağı romantik
Toplum ne kadar iyi işlerse işlesin, her zaman sorunlu insanlar olacaktır.
Kurallara uymak kanımızda var. Ama bu bizi her zaman mutlu etmiyor.
Hadi ama. Eskiden tek galaksideki tek yaşanılabilir gezegen olduğumuzu düşünüyorduk. Artık genişleyen bir evrende sonsuz sayıdaki galaksilerden biri olduğumuzu biliyoruz. Bütün bunlara tek başımıza sahip olacak kadar şanslı olabilir miyiz?
Bazen insanların hiç beklemedikleri anda başlarına harika şeyler gelir.
Sen farklısın ve bu benim de farklı olup olamayacağımı düşünmeme sebep oluyor.
O kadar bu dünyanın ötesinde bir adam ki sizi göklere uçurur ve geri getirir
Bence mükemmel bir dünyada bile zorlanmak insanın doğasında var.
Sırf bir şey senin istediğin gibi gitmiyor diye bu onu yanlış yapmaz.
Sanırım bir şeye sahip olunamayacağı söylenince onu istemeye başlamak insanın doğasında var.
Hayatının son dakikalarını geçirmek için tanıdığın en mükemmel insanla konuşmaktan daha iyi bir yol yok.
Sanırım bildiğimizi sandığımız her şeyi bilmiyormuşuz.
Aşk, zamanı bile alt edecek kadar güçlüydü.
“Bir yerlerde, ahiretin başkalarında bıraktıklarımız olduğunu okumuştum.”
İnanma istersen yıldızların yandığına,
Güneşin döndüğüne inanma,
Doğrunun ta kendisini yalan bil,
Ama seni sevdiğime inan.

*William Shakespeare,Hamlet

Sanırım bir şeye sahip olunamayacağı söylenince onu istemeye başlamak insanın doğasında var.
Birine bir konudan bahsetmesinin gerekmediğini söyleyen insanlar genelde o kişinin ağzından bunu almak için ölüp bitiyor olurlardı.
Büyük jestlerin ve plânların sorunu, beklentileri sadece hayal kırıklığıyla sonlanacak şekilde taviz kabul etmeyen seviyelere taşımalarıydı. Yılbaşı, doğum günleri, mezuniyet: kimse dakikası dakikasına planladığı bir etkinlikte iyi vakit geçirmezdi. Hiçbir etkinlik beklentiyi karşılayamıyordu.
Max, Hepimiz ölümle karşılaştığımızda gerçek içyüzümüzü gösteririz, demişti. Altında kalmış birini kurtarmak için arabayı kaldırma kuvveti bulan bir kadın, trafikte bir yabancının çocuğunu arabaların önünden çekmek için kendi hayatını riske atan bir adam ölümle yüzleştiğimizde, kahramanca hareketler yapıyoruz. Ya da bazen kahramanca olmayan hareketler yapıyoruz, yani korkaklık. Herşey sona ererken gerçekte olduğun kişiyi saklayamazsın.
“Onlara ilk aşkın insanı paramparça edebileceğini söyle. Ama aynı zamanda da insanı kurtarabileceğini.”
Onlara ilk aşkın insanı paramparça edebileceğini söyle. Ama aynı zamanda da insanı kurtarabileceğini.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir