Victor Hugo ile özdeşleşmiş efsane kitaplardan Sefiller Kitap Alıntıları sizlerle.
Sefiller Kitap Alıntıları
Serbest bırakılmak, özgürlük demek değildi. Cezaevinden çıkılsa da mahkûmluğun ruh halinden çıkılmıyordu.
Mutluluk yalnızca bir yanı boyanmış bir çerçeve."
Okumayı öğrenmek ışığı yakmaktır; tüm hecelemeler kıvılcımlardır.
Hiç kuşkusuz başka bir dünyanın bekleme odası olan bu dünyada mutlu insan yoktur.
Mutlu musunuz? Tamam o zaman, her gün kederlisiniz demektir.
Jan Valjan, qardaşım, siz artıq şərə tabe deyilsiniz, xeyrin ixtiyarındasınız. Mən sizin ruhunuzu satın alıram. Mən sizin ruhunuzu qara fikirlərdən və zülmət dünyasından xilas edib Allaha tapşırıram.
Dünyayı cennet uğruna feda etmek, bir avı gölge yüzünden kaçırmak anlamına gelir. Sonsuzluğa aldanmak! O kadar ahmak değilim. Ben hiçliği temsil ediyorum!
Ve işin garip yanı şudur: Gerçek aşkın bir delikanlıdaki ilk tezahürü çekingenlik, genç bir kızdaki ilk tezahürü ise cüretkârlıktır.
İnsanlık bir kimliktir. Tüm insanlar aynı hamurdan yapılmıştır. En azından bu dünyada, yazgı bağlamında aralarında hiçbir fark yoktur. Öncesinde aynı karanlık, yaşam süresince aynı beden, sonrasında aynı kül.
Hayat, bahtsızlık, yalıtılmışlık, terk edilmişlik, yoksulluk kahramanları bazen de ünlü kahramanlardan daha heybetli meçhul kahramanları olan savaş alanlarıdır.
Bir yangın kuşkusuz her yanı aydınlatabilirdi ama neden günün doğması beklenmiyordu? Bir volkan aydınlık yayar ama seher daha iyi aydınlatır.
Karanlık baş döndürücüdür. İnsana aydınlık gerekir.
Ah, bəşər cəmiyyətinin amansız gedişi! Bu gediş yol üzərində duran nə qədər adamı, nə qədər insan qəlbini məhv edir!
Dəniz – amansız ictimai bir gecədir, cəza verənlər məhkum edilənləri bu dənizdə qərq edir.
Dəniz – hədsiz bir iztirabdır. Bu uçuruma düşən insan meyit ola bilər. Onu kim dirildəcəkdir?
Dəniz – amansız ictimai bir gecədir, cəza verənlər məhkum edilənləri bu dənizdə qərq edir.
Dəniz – hədsiz bir iztirabdır. Bu uçuruma düşən insan meyit ola bilər. Onu kim dirildəcəkdir?
Ümidini itirmiş adam özünü taleyin ixtiyarına verir…
O, özünün iki nəhayətsizlik, yəni okean və göy arasında dəfn edildiyini hiss edir, okean onun məzarı, göy isə kəfənidir…
Sərtləşmiş, bərk bir qəlb göz yaşı tanımaz.
İnsan düşünmədən və ətrafına nəzər salmadan qeyzlənə bilər, səbəbsiz özündən çıxa bilər, lakin qəzəb həmişə daxilən əsaslandırılmış olur.
Vaiz diyor ki; her şey boş, geçici, gösterişten ibaret."
Serbest bırakılmak, özgürlük demek değildi. Cezaevinden çıkılsa da mahkûmluğun ruh halinden çıkılmıyordu.
Bize en çok benzeyen şey düşlerimizdir. Kişiliğine göre kimi bilinmeyeni, kimi imkânsızı düşler."
On dört yaşındayken, karnımı doyurmak için bir parça ekmek çaldım. Bu yüzden beni zindana attılar, ama altı ay bedava ekmek verdiler. Hayatın adaleti budur.”
Söz konusu olan sevdiğimiz bir kişiyse, ihtiyatlılığımızın keşfedemeyeceği çılgınlık yoktur.
İnsanın coşkuyla kendinden geçtiği saatler bir dakikaymış gibi gelir.
Her şeyi gördüğünü sandığı köşe yer değiştirmeye başlıyordu. Garip bir salınım beynindeki tüm ufukları sarsıyor, içindeki hareketlilik ona âdeta acı veriyordu."
Bizde eksik olan bizi kendine çeker. Kimse gün ışığını bir kör kadar sevemez."
Ölmek bir şey değil / yaşamamak korkunç
Bir millet bir mendil gibi buruşturulup atılamaz."
Dibe gömülen vatan er ya da geç yeniden su üstüne çıkar."
Anılarınızda sakladığınız, artık görmediğiniz ve belki de hiç göremeyeceğiniz yerler, kederli bir sevince dönüşüp, melankolik bir görünümle size geri döner.
Ne var ki, en iyi insanlar bile bencil olurlar.
Ne kadar içten ve temiz yürekli olursak olalım, bu temizliğin üzerinde küçük bir yalanın çatlağı vardır
Hayatımızın gizemli kayasını boşuna yontarız, yaşamın kara damarı her zaman bir yerlerden belirir
Çocukluktaki acı ve ızdıraplar karanlığın başlangıcıdır, daha sonrakiler ise felaket başlangıcıdır.
Ruh, bütün hayallerini sarf etmeden önce kendisini ümitsizlikle teslim etmez.
Bazı zamanlar her şey imkan dışı görünür. Bazı zamanlarda ise bilakis her şey sade ve kolay görünür. Jean Valjean o sıralarda iyi zamanlardan birinde bulunuyordu. Bu zamanlar, bu demler yaradılışın esasını teşkil eden ve yüzeysel bakışların sırların birleşmesi, tezatların peşpeşe gelişi prensibi dedikleri cümleden olmak üzere, geceleri takip eden gündüzleri gibi fena zamanlardan sonra gelir.
İyilik masum olmalı."
En şiddetli, en ölümcül zamanlarda insan ruhu adeta itidal ile muhakeme etmek gibi şaşırtıcı bir eğilime sahiptir. Zaman gelir ki ümitsiz bir sevda ve derin bir ümitsizlik en korkunç düşünceler esnasında bile mühim meseleleri müzakere eder; mantık, kasları gevşetir ve tefekkürün ipi düşünme yeteneğinin karanlık gel-gitleri dahilinde kırılmaksızın dalgalanır.
En şiddetli, en ölümcül zamanlarda insan ruhu adeta itidal ile muhakeme etmek gibi şaşırtıcı bir eğilime sahiptir. Zaman gelir ki ümitsiz bir sevda ve derin bir ümitsizlik en korkunç düşünceler esnasında bile mühim meseleleri müzakere eder; mantık, kasları gevşetir ve tefekkürün ipi düşünme yeteneğinin karanlık gel-gitleri dahilinde kırılmaksızın dalgalanır.
Adalet denilen kutsal maksattan başka bir sebeple yapılan bir savaş şekli kınanmaya ve nefret edilmeye layık değil midir?
Ne var ki, en iyi insanlar bile bencil olurlar
Çocukların da kuşlar gibi sabah şarkıları vardır.
Suç onda değildi, eksik olan sevebilme yetisi değil, sevebileceği kimsenin olmamasıydı, ne yazık!
…Yüreği pek çok duyguya açtı ve gözleri alabildiğine uzanan bakir topraklara benziyordu.
Çığlıklar, umutsuzluk, çavdar tarlasına atılan çantalar ve tüfekler, kılıç darbeleriyle açılan yollar, artık ne dost, ne subay, ne general var; tasvir edilemez bir dehşet.
İç içe geçmiş iki bahtsızlıktan mutluluk doğar.
Ananın ahlakı çocuğun neşesinde belirir.
Hayat, bahtsızlık, yalıtılmışlık, terk edilmişlik, yoksulluk kahramanları, bazen de ünlü kahramanlardan daha heybetli meçhul kahramanları olan savaş alanlarıdır..”
…Zaten her iki tarafta da aynı maksat, aynı hiddetle aynı azim ve aynı kararlılık vardı. Bir taraf için ilerlemek ölmek demekti; fakat hiç kimse gerilemeyi aklına getiremedi. Diğer taraf için kalmak, muhakkak ölüm demekti; fakat hiç kimse kaçmayı düşünülemezdi.
Zenginlerin sırları, altın dolu süngerlere benzer, onları avucunda oynatmak insana servet kazandırır.
İnsan ümitsizliğe düşünce, karanlıklar içinde önüne açılan bu matemli kapılar insanı kışkırtır ve kendine çeker.
Yaşamak için çalıştı; yürek de açlık hissettiğinden çalışmaya devam ederken birini sevdi
Birlikte yaşaya yaşaya insan birbirine bağlanır
Kaybolan tatlı anılar.
‘‘Kalabalıklar daima tehlikelidir. İçlerinde mutlaka ruhlarını ucuza satan alçaklar bulunur.’’
Kuşların bir hiçten yuva yaptıkları gibi, küçük kızlar da birkaç bezden hemencecik bir bebek yaratırlar.
Hiçbir şey yenmek kadar saçma olamaz;gerçek zafer ikna etmektir.
..size gelince,benden daha değerli değilsiniz.Mükemmelliğiniz,üstünlükleriniz,nitelikleriniz umrumda değil.Her nitelik bir kusura dönüşür.
Parasız müşteri, hanın kalitesini düşürür.
‘‘Kalabalıklar daima tehlikelidir. İçlerinde mutlaka ruhlarını ucuza satan alçaklar bulunur.’’
Vaiz diyor ki;Her şey boş,geçici,gösterişten ibaret."
Tüten kan, ağzına kadar dolu mezarlıklar, gözü yaşlı analar adaletin yerine gelmesinin en ateşli savunucularıydı.
Dünya aşırı bir yük altında eziliyorsa, uçurum karanlıklardan gelen gizemli inlemeleri duyar.
"
Hayat;gerçekle ilgisi olmayan bir dekor.
Bir düşün doğmasında hiçbir şey bir inanç sistemi kadar etkili olamaz. Ve geleceğin doğmasında hiçbir şey düş kadar etkili olamaz. Bugünün ütopyası yarın ete kemiğe bürünür.
Yalan söylemek mutlak kötüdür. Az yalan söylemek olası değildir; yalan söyleyen her konuda yalan söyler; yalan söylemek şeytanın yüzüdür; şeytanın iki ismi vardır, biri şeytan, diğeri yalan.
Âşık olduğu kız bir mezardı."
İnsanları görmemek onların çok mükemmel olduklarının varsayılmasına neden olur."
”…yeryüzünde cahillik ve yoksulluk varoldukça, elinizdeki gibi kitaplar hala yararlı olma niteliğini koruyacaktır.”
Taşın üzerine diz çöken her rahibe herkesin önünde yüksek sesle o hafta işlediği suçları ve günahları itiraf eder. Her itirafta birbirlerine danışan seçmen rahibeler günahları yüksek sesle kınarlar.
Bulanık bir bilinç parçalanmış bir hayatı beraberinde getirir.
Düşünceler ne devasa dalgalardır! Yok etmek ve boğmak görevini üstlendikleri her şeyi nasıl da çabuk kaplar, bir anda ne ürkütücü derinlikler yaratırlar!"
Dünyayı yönetenler; kendinizi yetiştirin!
Bizde eksik olan bizi kendine çeker.Kimse gün ışığını bir kör kadar sevemez.
Ruhunun adresini bilmemek ne korkunç…
Düşlere dalmak zihin emeği harcamaktır; düşünmek harekete geçmektir.
Aşk meleklerin yıldızlara selâmıdır. Aşk yok olduğunda ruh derin bir kedere düşer. Sevilen kişi, seven için tüm evreni doldurmuş, sanki Tanrı olmuştur. Tanrı, o güzelliği kendisi yaratmamış olsaydı, belki aşkı kıskanırdı.
Bilgi başlangıçtır, düşünmek ilk zorunluluktur, gerçek tıpkı buğday gibi gıdadır. Bilginin ve bilgeliğin yokluğunda zihin süner. Beslenmeyen mideler gibi, beslenmeyen zihinlere de acıyalım. Açlıktan can çekişen bir bedenden daha da içler acısı bir şey varsa, o da aydınlık açlığından ölen bir ruhtur.
Bir halkın baskı altında tutulması suçu zaman aşımına uğramaz.Bir millet bir mendil gibi buruşturulup atılamaz.
Hepiniz acınacak kadar sefil yaratıklarsınız, ancak benim hayatımın öyle sandığınız kadar değeri yok. Hiçbir şey ile beni korkutamazsınız.
İnsanların üzerlerine vazife olmayan işlerle uğraşması, başkalarının hayatlarını gözlemesi kadar saçma bir şey olamaz.
Eğer bir evde sefalet varsa,bir aile yoksulluğun,cehaletin,düşkünlüğün korkunç pençelerinde can çekişiyorsa bundan sırasıyla o evin komşuları,o mahallenin sakinleri,o şehrin kalabalıkları,o memleketin devleti sorumludur."
Kader ne küçük ayrıntılara bağlı.
Kaderin bahtsızlıklarının, ne kadar mükemmel, ne kadar katılaşmış olsak da , içimizin derinliklerinden insan doğasını dışarı çıkartmak gibi özelliği vardır.
Bunun çok garip olduğunu biliyor musunuz? Karanlıklardayım. Biri giderken göğü yanında götürdü.
Ölüm büyük bir ışığın içine giriştir.
Aşk acısı çeken ruh nasıl da kederlidir!
Adaletin önceliği vicdandır.
Zavallı anneler!Çocuklarının öldüğünü görmekten daha hüzünlü olanı onların sefil bir yaşam sürmelerine tanık olmaktır.
Ucuz olan ne kaldı ki?Her şey ateş pahası.Ucuz olan tek şey dünyanın kahrı;dünyanın kahrını çekmek bedava!