İçeriğe geç

Seçme Şiirler Kitap Alıntıları – Yunus Emre

Yunus Emre kitaplarından Seçme Şiirler kitap alıntıları sizlerle…

Seçme Şiirler Kitap Alıntıları

&“&”

Bir nicenin belin büker,
Bir nicenin mülkünü yıkar,
Bir nicenin yaşını döker,
Var gücünü üzer ölüm..
.
.
Bölüşürsek tok oluruz,
bölünürsek yok oluruz."
Unutma! Senin küle çevirdiğin kalbe,
başkası üfleyerek can verir.
Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere
selam olsun.
Neyi çok bekler ve umarsan o senden uzaklaşır…
Hem ne demiştik;
istediğini almak değil, verilene razı olmaktır imtihan."
Her bildiğini söyleme, ama her söylediğini bil…
Her neye bakarsan kendi yüzündür; kimde ne görürsen kendi özündür.
Her bildiğini söyleme, ama her söylediğini bil…
&”Nefistir seni yolda koyan,
yolda kalır nefse uyan..&”
“Her bildiğini söyleme, ama her söylediğini bil…”
Her bildiğini söyleme, ama her söylediğini bil…
Her bildiğini söyleme, ama her söylediğini bil..
Sadece kalpten gökyüzüne dokunabilirsin.
Bazı hayaller, gerçek olmayı çok fazla hak ediyor…
Nefistir seni yolda koyan, yolda kalır nefse uyan.
&”Nefistir seni yolda koyan,
yolda kalır nefse uyan..&”
Kader gayrete aşıktır derler,
çektiğin zahmet gün gelir rahmete dönüşür…
Aldatmasın seni dünya sefası…
Âşık öldü deyû sala verirler
Ölen hayvan olur âşık ölmez
Bu dünyadan âhiretten içeru
Aşıkın yeri vardır kimse bilmez
Ten fanidir, can ölmez,
Çün gitti geri gelmez
Ölür ise ten ölür
Canlar ölesi değil
Taştın yine deli gönül
Sular gibi çağlar mısın
Aktın yine kanlı yaşım
Yollarımı bağlar mısın

N’idem elim ermez yâre
Bulunmaz derdime çâre
Oldum ilimden âvâre
Beni bunda eğler misin

Yavı kıldım ben yoldaşı
Onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı
Irmak olup çağlar mısın

Ben toprak oldum yolunda
Sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın

Hârâmi gibi yoluma
Aykırı inen karlı dağ
Ben yârimden ayrı düştüm
Sen yolumu bağlar mısın

Karlı dağların başında
Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim için
Yaşın yaşın ağlar mısın

Esridi Yunus’un canı
Yoldayım illerim kanı
Yunus düşte gördü seni
Sayru musun sağlar mısın

Aşk imamdır bize, gönül cemaat
Kıblemiz dost yüzü, dâimdir salât
Yavu kıldım ben beni,
İsteyip bulmazam
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni

Aşkın âşıklar öldürür
Aşk denizine daldırır
Tecellî ile doldurur
Bana seni gerek seni

Aşkın şarâbından içem
Mecnûn olup dağa düşem
Sensin dün ü gün endişem
Bana seni gerek seni

Sûfilere sohbet gerek
Ahîlere ahret gerek
Mecnunlara Leylâ gerek
Bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seni

Yunus’durur benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksûdum
Bana seni gerek seni

Ha’ktan gelen şerbeti
İçtik elhamdülillâh
Şol kudret denizini
Geçtik elhamdülillâh

Şol karşıki dağları
Meşeleri bağları
Sağlık safâlık ile
Aştık elhamdülillâh

Kuru idik yaş olduk
Kanatlandık kuş olduk
Birbirimize eş olduk
Uçtuk elhamdülillâh

Beri gel barışalım
Yâd isen bilişelim
Atımız eğerlendi
Eştik elhamdülillâh

İndik Rum’u kışladık
Çok hayrı şer işledik
Üç bahar geldi geçti
Göçtük elhamdülillâh

Derildik pınar olduk
İrkildik ırmak olduk
Aktık denize dolduk
Taştık elhamdülillâh

Tapduk’un tapusunda
Kul olduk kapuısunda
Yûnus miskin çiğ idik
Piştik elhamdülillâh

Karlı dağlar mı aştın
Derin ırmaklar mı geçtin
Yârından ayrı mı düştün
Niçin ağlarsın bülbül hey
Ben yürürüm yâne yâne
Aşk boyadı beni kâne
Ne âkılem, ne dîvâne
Gel gör beni aşk n’eyledi

Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk n’eyledi

Akar sulayın çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım
Gel gör beni aşk n’eyledi

Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk n’eyledi

Ben yürürüm ilden ile
Şeyh sorarım dilden dile
Gurbette hâlim kim bile
Gel gör beni aşk n’eyledi

Mecnûn oluban yürürüm
Ol yârı düşte görürüm
Uyanıp melûl olurum
Gel gör beni aşk n’eyledi

Miskin Yûnûs bîçareyim
Baştan ayağa yâreyim
Dost ilinden âvâreyim
Gel gör beni aşk n’eyledi

Geldi geçti ömrüm benim, şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir, şol göz yumup açmış gibi
İş bu söze Hak tanıktır, bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide, kafesten kuş uçmuş gibi

Miskin âdem-oğlanını, benzetmişler ekinciye
Kimi biter, kimi yiter, yere tohum saçmış gibi
Bu dünyada bir nesneye, yanar içim göyner özüm
Yiğit iken ölenlere, gök ekini biçmiş gibi

Bir hastaya vardın ise, bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele, hak şarabın içmiş gibi
Bir miskini gördün ise, bir eskice verdin ise
Yarın anda karşı gele, hülle donun biçmiş gibi

Yunus Emre bu dünyada, İki kişi kalır derler
Meğer Hızır İlyas ola, âb-ı hayat içmiş gibi

Şol: Şu

Göyünmek: Parlamadan için için yanmak

Hülle: Cennet elbisesi, belden aşağı ve belden yukarı olmak üzere iki parçadan ibaret elbise

Don:Elbise, kıyafet

Senin aşkın benin benden alıptır
Ne şirin dert bu, dermandan içeri
Nereye bakar isem dopdolusun
Yunus, çağının şartları gereği, Türk-İslam hareketini, dünya karşısına çıkarma ödeviyle yüklenmiş Türklerin bir şair olduğunun tam şuurunda olarak, hiçbir dar ekolün adamı değildir.
Yunus yaptığını bilen ve bunu bildiği, böyle istediği için yapan şairdir. Tek kelimeyle şâirdir.
Yunus Emre’nin şiirlerinde Oğuz lehçesi olağanüstü bir anlatım gücüne, benzeri az görülen bir uyum güzelliğine ulaşmıştır.
Dilinin arılığı, anlatımının şiirsel gücü, din inancındaki içtenliği, aşk, ölüm gibi evrensel şiir konularını etkileyici biçimde anlatışı dolayısıyla daima Türk Edebiyatının en büyük şairlerinden sayılmıştır. Türkçe’nin bir edebiyat ve kültür dili olarak gelişmesinde Yunus’un hizmeti son derece büyüktür.
Yunus Emre sevgiyi Allah ve onun yarattığı tüm varlıklara karşı duyulan bir yakınlık, bir eğilim diye anlar. Sevgi ölümsüz olan Allah’a ulaştırır ve onun varlığıyla bütünleşir. Allah ile insan özdeş olduğundan kendini seven, Allah’ı da sever. Çünkü sevgi kendinden başkasında, başkasını kendinde bulmaktır.
Türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre’nin şiirlerinde ahlâk, hikmet, din, aşk gibi konuların hemen hepsi tasavvuftan çıkar. Mısralarında didaktik ahlâk telkinlerinde bulunan Yunus Emre, gönül kırmamak" konusuna ayrı bir önem verir ve "üstün bir değer" olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler.
Yunus, çağının şartları gereği, Türk-İslam hareketini, dünya karşısına çıkarma ödeviyle yüklenmiş Türklerin bir şair olduğunun tam şuurunda olarak, hiçbir dar ekolün adamı değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir